6. Bölüm ● Yeni Arkadaşlar ●
"Beni tekrar aynı yerde indirir misin?"
Onun beline doladığım kollarımı yavaşça çözerek beni duyması için seslice konuştum. Aybars omzunun üzerinden bana doğru kısa bir bakış atıp motoru yavaşlattı.
"Evini görmemle alakalı bir sorunun mu var?"
Sesi kasktan dolayı boğuk bir şekilde çıkmıştı. Geçen gün beni bıraktığı köşeye motorunu çekerken yavaşça aşağıya indim.
"Hayır." Dedim kaskı çıkararak. "Sadece annem beni bu motorun üzerinde görürse kalp krizi geçirebilir. Riske atmak istemiyorum."
Aybars siyah kaskını çıkartıp yüzüne düşen sarı saçlarına elini daldırdı. Bu hareketi gerçekten onu çekici gösteriyordu. Yüzüne kondurduğu yamuk gülümsemesi ile elimdeki kaskı alıp motoruna dikkatlice yerleştirdi.
"Sorun sadece motor yani?"
Motora kısa bir bakış atıp ondan biraz uzaklaştı. Sokağın girişine doğru yürümeye başladığında önce ne yaptığını anlamadım. Ardından yavaşlayıp arkasını döndüğünde yürümemi beklediğini belli edercesine bana baktı. Benimle birlikte eve mi yürüyecekti?
"Yani..." şaşkınlığımı saklamaya çalışarak birkaç adım attım. "Pek motor hayranı olduğu söyleyemez."
Adımlarını yavaşlatıp benimkine ayak uydururken etrafıma bakındım. Görünürde kimse yoktu. Aramızda birkaç santim boşluk vardı. Kollarımızın birbirine sürtmemesi için onları göğsümün altında birleştirdim. Aybars ise yakınlığa hiç takılmadan yürümeye devam ediyordu. Sanırım ben yine klasik başka biri görürse ne olur? Sorusuna takılan kız rolüne bürünmüştüm. Oysaki insanlar bir şey olsa da olmasa da konuşurdu.
"Motor biraz tehlikeli bir şey sonuçta." Ne diyeceğimi bilemeyerek saçma bir cümle kurduğumda bana yandan bir bakış attı. Yüzü keyifle gerilirken bana bir adım daha yanaştı. Saçma cümle kurmanın tek nedeni henüz hala bana yabancı gibi olan biri ile iletişim kurmaya çalışmam olabilirdi. Fazla tanıdık gelen bir yabancı.
"Tehlikeli?" Dedi tok bir sesle. "Sen de öyle olduğunu mu düşünüyorsun?"
Omuzlarımı silktim. "Yani... aslında ben de tam kavrayamadım. İkinci kez motora biniyorum."
Alaylı bir gülüşle bana doğru döndü.
"Öyle mi? Hiç belli olmuyor."
Kendimi o gece motor korkumla ele verişimi yüzüme vurmasıyla kaşlarımı çattım.
"Ne? O kadar mı kötü görünüyordu?" Dedim gülerek. Sonuçta her sabah uyanıp motorla dolaşan biri değildim.
Durdu. Duraksamasıyla ben de durup ona doğru döndüm. Kendi üzerine doğru kısa bir bakış atıp gözlerini kıstı ve "tırnak izlerine bakılırsa..." diye konuştu. Neyi kast ettiğini anladığımda gözlerimi devirdim. O gece ara ara motor hızlandığı için ona sıkı sarılıyordum. Bunu yaparken de tam olarak ne yaptığımı o an idrak edemiyordum. Heyecan ve adrenalin ile bunun oluşması olası bir durumdu.
"Üzgünüm." Dedim tepki vermemeye ya da başka bir açıklamaya girmemeye çalışarak.
Aybars umursamazca omuz silkerken aklımdan geçen şeyi istemsizce dile getirdim.
"Buna alışkın gibi bir halin var senin de."
Ne söylediğimin farkına vardığımda iş işten çoktan geçmişti. Kendi kurduğum cümleme gözlerimi kocaman açarken Aybars keyifle gülümsedi.
"Neye? Kızların beni tırmalıyor oluşuna mı?"
"Ah! Hayır. Onu kast etmediğimi sen de çok iyi anladın." Sadece dilimizdeki kelimelerin çok anlamlı bir yapısının olmasından dolayıydı bu. Stresten kuruyan dudaklarımı yalayarak ıslattım. Aybars'ın bir an için gözlerinin oraya kayması ile hala benim açıklamamı beklediğini fark ettim.
"Yani motora binmekten korkan insanlara alışkınsın demek istemiştim. Her neyse. Ben artık eve girmeliyim. Bıraktığın için teşekkürler."
"Ne demek."
Birkaç adım geriledim. Ondan yavaşça uzaklaşırken söylemem gereken bir şey daha aklıma geldi ve tekrar ona doğru döndüm.
"Bu arada dün akşam o gece hakkında söylediğim yalandan dolayı da özür dilerim. Tamamı yalan denilemez ama yine de bir anda öyle oluştu."
"Hiç sorun değil."
Benim uzun uzadıya açıklamama rağmen o rahatça karşılık vererek bu konuyu çoktan unutmuş gibi davrandı. Başka ne diyeceğimi bilemeden tekrar arkamı döndüm ve hızlıca evime girdim. Bugün gereğinden fazla açıklamada bulunuyordum.
"Erkencisin."
Annemin içeriden gelen sesi ile irkildim. Salondaki pencerenin kenarında dikilmiş rahat bir tavırla beyaz perdeyle oynuyordu. Bu hareketinin ne olduğunun anlamı ortadaydı. Birazdan beni bir ton soruya boğacaktı.
"Hoş buldum."
"Yeni arkadaşlar mı ediniyoruz? Yoksa düşündüğüm şey mi oluyor"
Beklediğim gibi olmuştu. Annem pek ilgili görünmemeye çalışarak ilk sorusuyla bana doğru yürümeye başladı.
"Sayılır." Diyerek cevap verdim. Bir umutla başka bir soru sormaması için merdivenlere doğru yöneldim fakat onun radarına bir kez girmiştim. Bir kez olsun işime karışmama taraftarı olmuyordu.
"Ne zamandır tanıyorsun bu yeni arkadaşı? Öncesi olan bir şey, değil mi?"
Gözlerimi devirdim. Her şeyi anlamasına rağmen bana sorarak duymak istemesi hiç değişmeyecek bir özelliğiydi.
"Net bir şey söyleyemem bu noktada ama... arkadaşlık kısmı çok yeni aslında. Tam olarak arkadaş da diyebilir miyim bilemedim..."
"Seni eve bırakacak kadar zaman geçirmişsiniz en azından."
İması ile iç çektim.
"Anne. Direkt olarak ne söylemek istiyorsan söyle. Kendimi sorguda gibi hissediyorum."
Annem bana doğru biraz daha yaklaştı. Yüzündeki o sert ifade kaybolurken "Sadece merak ediyorum kızım." Dedi. "Kerem den sonra yapacağın şeyler hayatını daha çok etkilemesin. Yani yağmurdan kaçarken doluya tutulma diyorum ben sadece. Ve her zaman dediğimiz gibi; mesafeni koru."
"Ben de sana öyle bir durum yok diyorum o zaman."
Ortamı yumuşatmak için gülümsedim. Annem de gardını indirip gülümserken bana sıkıca sarıldı.
"O zaman hadi üzerini değiştir gel, birlikte tatlı yapalım sonra. Baban bu akşam gelmeyecek. Amcan biraz rahatsızmış. Onun yanında."
"Ah şaşırmadım. Amcamın her ay bir hastalığı çıkıyor."
Annem bana kınayıcı bir bakış atsa da arkamı dönerek merdivenlere yöneldim. Amcamı severdim. Fakat eşi ile ayrıldığından beri yaptığı şeyler akıl karı sayılmazdı. Kendini içkiye ve kumara vurmuştu. Babamın aksine bir düzene bağlı kalma gibi bir huyu da yoktu.
Odama girip üzerimi çıkarttım. Fazla oyalanmadan aşağıya annemin yanına inerek ona yardım ettim.
♤
"Bu filmi beş yüzüncü kez falan izliyoruz anne. Adam filmin sonunda ölüyor. Hâlâ neden izliyoruz ki?"
Elimdeki tabaktan bir çatal daha tiramisu alırken ekranda dönen filme baktım. Hemen yanımda oturan annem ise iç geçirerek söylendi.
"İzlemek istediğin bir şey var mı diye sordum bana fark etmez dedin. Şimdi de laf söylüyorsun. Konuşa konuşa filmi bitirdin zaten Berin. "
Omuz silkip tatlımdan yemeye devam ederken bana doğru kafasını çevirdi. Göz göze geldiğimizde gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını fark ettim.
"Ne?"
"Fazla tatlı yemek istemediğini söylemiştin değil mi? Neredeyse tabağı da yiyeceksin."
Ona itiraz etmek için harekete geçtim fakat elimde kalan boş tabak her şeyi net bir şekilde ortaya sermişti.
"Bu sefer kıvamını çok iyi tutturmuşum. Ne yapayım?"
Annem bir şey söylemek için dudaklarını araladı fakat çalan zilin sesi ile konuşma kesildi.
"Babam gelmeyecekti değil mi?"
Tabağı ortadaki sehpaya bırakıp ayağa kalktım. Annem de benimle birlikte kalkarak peşimden geldi.
"Hayır. Gelmeyecek. Gelse de anahtarı var zaten."
Kapıya varıp delikten baktım. Gördüğüm kişiden emin olamayıp tekrar baktım.
"Kerem..."
Kapı ısrarla bir kez daha çaldığında açtım. Kapıda dikilen Kerem'e annem de en az benim kadar şaşkınlıkla bakıyordu.
"Ne işin var burada? Bu saate üstelik?"
"İyi akşamlar öncelikle. Siz yüzüme kapıyı çarpmadan önce konuşmak istiyorum."
Kerem fazla kibar bir dille konuştuğunda şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Ne zamandır böyle davranışlar sergileyebiliyordu?
"Konuş bakalım."
Annem otoriter bir sesle konuştuğunda Kerem duruşunu dikleştirerek "Biliyorsunuz. Berin ile şu an ayrıyız." Diyerek konuya girdi.
"Bu kötü bir şekilde oldu. Ve benim yüzündendi. O yüzden sizden bir ricam olucak. Ben Berin'i birkaç saatliğine dışarıya çıkarmak istiyorum... Yani ondan özür dilemek, belki son kez güzel bir zaman geçirmek için."
Şaşkınlığım giderek büyürken anneme fırsat vermeden araya girdim.
"Kerem. Sen ne diyorsun? Böyle bir şey asl.."
"Madem son kez olduğunu söylüyorsun, peki tamam. Çıkabilirsiniz."
Kocaman açılan gözlerimle hızlıca anneme doğru döndüm. Az önce o benim dışarıya, Kerem ile birlikte çıkamama izin mi vermişti? Birkaç saniye geçtikten sonra ise onun gözlerinde başka bir şey fark ettim. Bu akşam yaşananlardan dolayı böyle bir şeye izin veriyordu.
"Anlamadım? Nasıl yani?"
Annem bana doğru ters bir bakış attı. "Duydun işte Berin." Dedi kendini tekrar onaylayarak. Fakat nedense ben o bakışların altında farklı bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Kendince bir şeyler yapıyordu. "Ben fikrimi değiştirmeden git hazırlan. Ama bundan sakin babana bahsedeyim deme."
Bakışlarım Kerem'e doğru kaydı. O da en az benim kadar şaşkındı. Annem koluma yavaşça dokunduğunda kendime gelip harekete geçtim. Arkamı dönüp merdivenlere yönlerek hızlıca odama girdim. Hazırlanmak için fazla vaktim olmadığı için elime geçen siyah kot ve siyah tişörtü giyerek topuz yaptığım saçlarımı açtım. Telefonumu ve yedek anahtarımı alarak odadan çıktım. Hâlâ beni aşağıda bekleyen Kereme doğru giderken kararsızdım. Annemin onu ben yukarıdayken kapı dışı edeceğini bile düşünmüştüm. Fakat hala oradaydı. Elime aldığım siyah kot ceketimi üzerime geçirdim.
Yavaş adımlarla kapıdan çıkarken annem düz bir ifadeyle yüzüme baktı.
"Fazla geç kalayım deme. Pişman etme beni izin verdiğime."
"Tamam..."
Ne tepki vereceğini bilemeyerek evden çıktım. Ardımdan hiç beklemeden kapıyla birlikte Kerem'in arabasına doğru ilerledim.
"En başından beri babanla değil de annen ile aramı iyi tutmam gerekiyormuş galiba."
Kerem arabaya binerken hala şaşkındı. Ben de cümlesine yorumsuz kalarak arabaya bindim.
💫
"Beni bir festival alanına mı getirdin Kerem?"
Arabadan inip etrafıma bakındım. Kalabalık gruplar akın akın orta alana doğru ilerliyordu. Kerem de kalabalığa eşlik ederken yavaşça elini bana doğru uzattı.
"Bu güzel bir festival ama." Dedi ikna edici bir sesle. "Herkes burada. Sıkıcı geçen o ev partileri gibi değil. Hadi gel."
Eline doğru bir kez baktım. Ardından hareketlenerek onun elini tutmayıp yanında ilerlemeye devam ettim.
"Herkesten kastın?"
"Herkes. Okul içinden. Ya da dışından." Kerem hareketime bozulsa da bunu belli etmemeye çalışıyordu. Fakat ses tonu bunu ele vermişti.
"Hımmm..."
"Senin yeni arkadaşların da burada."
"Yeni arkadaşlar?"
Kimlerden bahsettiğini anlamayarak ona direkt sordum. Kerem çenesiyle ileriye doğru işaret verip "hani şu motorcu grup." Dediğinde gösterdiği yöne doğru baktım. Aybars ile tanıştığım gece yanında olan herkes gerçekten de oradaydı. Hatta ek olarak Atakan da onlara eşlik ediyordu. Uzak olmalarına rağmen Aybars'ın hafiften bizden tarafa dönmesiyle nedensizce gerildim. Bu çocukla hep bu şekilde karşılaşıyorduk. Ve sürekli gece farklı bir şekilde sonlanıyordu. Onlardan uzak bir köşeye doğru dönerken kafamı geri çevirdim.
"Garip bir gece olacak gibi duruyor. Hadi bakalım."
♠️
- Bir sonraki bölümler hakim bakış açısı ile yazılacaktır. -
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top