Bölüm 8

  Ahmet zemin kata inmek için merdivenlerden aşağıya inmeye başladı. Asansör, her ne sebeptense, çalışmıyordu. Görünüşe bakılırsa, biri asansörün elektriğini kesmişti. Ahmet bu nedenle merdivenleri kullanmayı tercih etti, her ne kadar güvenli olmasa da. Birinci kat ile zemin kat arasındaki boşlukta iken bir ses duyması ile daha hızlı yürümeye başladı. Zemin kata giden merdivenleri inerken, yolun kilitlenmiş metal bir kapı ile kapatılmış olduğunu fark etti. Mecburen geri dönecekti. Ama kararlıydı; ne olursa olsun bir şekilde o kuleye ulaşacaktı.

Birinci kat boş gözüküyordu. Ancak buna güvenmemek gerekirdi, ilk bakışta ikinci katta boştu. Bu nedenle çok adımlarını çok dikkatli atıyordu. Birinci kat hemen hemen neredeyse ikinci katla aynıydı. Bu katın koridoruna geldiğinde Ahmet farkı anlamıştı. Burada insanlar vardı. Vardı çünkü kendilerini asarak intihar etmişlerdi. Koridor havada asılı cesetlerle doluydu. Ahmet incelemek için cesetlerden birine yaklaştı. Cesedin ayağına dokunduğunda soğuk olduğunu hissetti. Kendilerini asalı uzun bir zaman olmuştu. Ancak Ahmet o bodrum katında ne kadar kaldığını bilmediğinden, tam olarak kaç saat önce asıldıklarını anlamak güçtü.

Ahmet ceset dolu kattaki odaları teker teker aramaya başladı. İlk planına sadık kalarak, başka bir şey yapamadığından, telefon veya yardım mesajı gönderebileceği başka bir şey aradı. Güvenlik odasına yine kağıtlardan başka bir şey yoktu. Yine geçen seferki gibi boş bir kağıt da bulmuştu. Yine üzerinde aynı anlamsız rakam ve harfler vardı. Ahmet önceden bulduğu ile karşılaştırdığında bu rakam ve harflerin aynı olduğunu gördü. Ahmet odayı aramaya devam etti. Telefon çalışmıyordu (gerçi bu anlaşılabilir bir durumdu). Ancak bu katta bir bilgisayar vardı. Ahmet bilgisayarın başına oturdu. En azından birilerine bir işaret göndermek istiyordu. Ama maalesef bilgisayarın İnternet bağlantısı yoktu. Ahmet nedenini araştırmaya başladı. Bilgisayarın bir güvenlik duvarı olduğunu ve dışarıya açılan biri hariç tüm portlarının kapalı olduğunu gördü. Açık olan tek porttan gönderilen tüm bilgiler ise başka bir yere gönderiyordu, World Wide Web'e değil. Tahminince bu binanın networking ayarları bu yönde idi.

Ahmet diğer odaları gezmeye başladı. Biraz hızlanmıştı çünkü Ay'dan gelen ışık azalmıştı, böyle devam ederse karanlıkta kalacağını düşünüyordu. Koridorun sağ tarafındaki odaların tamamını aradı. Ancak içinde dişe dokunur herhangi bir şey bulamadı. Sağ taraftaki koridorun son odasından çıkınca Ahmet'in ayağı bir şeye takılıp düştü. Sağına baktığında birkaç takım elbiseli adamın ona baktığını fark etti.

"Sence öldürmeli miyiz?" diye sordu adamlardan biri.

"Bilmem belki öder."

"Emin değilim," dedi bir başkası.

Biri diğer adamları kenara itti. Ahmet hala yerdeydi, sadece kafasını kaldırabiliyordu. Adam gelip Ahmet'in yanına çömeldi. Ellerini kavuşturdu ve Ahmet'e baktı. "Neden bu şekilde düşünüyorsunuz beyler? Bu davranışlarla müşterilerimize hizmetlerimizi sunamayız."

"Bir hizmet istemiyorum," dedi Ahmet. Ayağa kalkmaya çalıştı ancak çömelen adam onu iterek kalkmasını engelledi. Ahmet arkasındaki duvara yaslandı ve adama bakmaya başladı.

"Genelde hizmetlerimiz yapılmasın diye ödeme alırız," dedi adam. Sonra ayağa kalktı ve Ahmet'e doğru eğildi.

Ahmet hiçbir şey anlamamıştı ancak çok korkmuştu. Korktuğunu belirtmemek için olağanüstü çaba harcıyordu. Eğer karşı tarafa korktuğunu belli ederse bir şey yapacaklarmış gibi hissediyordu.

Adam cebinden bir cam parçası çıkartı, o parçayı iyice sıktı ve Ahmet'e doğrulttu. Adamın elinden akan kan ortamı daha da korkunç bir hale getirmişti. Ancak adamın yüz ifadesi ve hareketleri sanki eli hiç kanamıyormuş gibiydi.

"200 lira ediyor efendim," dedi adam. Bir süre konuşmadan Ahmet'in suratına baktı. Ahmet'in hareket etmediğini görünce elindeki cam parçasını havaya kaldırdı.

Biraz önce çok sakin olan o yüz ifadesi yerini çok kızgın bir ifadeye bırakmıştı. Adam bir gözü de seğiriyordu. Parça tam boynuna saplanacaktı ki Ahmet eliyle dur işareti yaparak adamı durdurmuştu.

"İstediğiniz parayı ödeyeceğim," dedi Ahmet, canını kurtarmanın tek yolu olarak.

Adamın sakin yüz ifadesi tekrar değişti. Yeniden sakin, ciddi, iş adamına benzer ifade adamın yüzündeydi.

"Ancak önce odama gitmem gerekiyor," dedi Ahmet.

"Tabi ki," dedi adam ve arkasını döndü. Yanındakiler Ahmet'i yerden kaldırmıştı.

Ahmet eli ile üzerini süpürdü sonra ellerini beline koyarak derin bir nefes aldı. Sonra koridorun sol tarafında duran odayı gösterdi. "Odam burası, içindeki çekmecede parayı bulacaksınız."

Adamlar odaya yöneldiler. Ahmet fırsatı kaçırmadı, hemen koşmaya başladı. Bunu gören adamlarda Ahmet'in arkasına takıldı. Ahmet asansörün çalışmadığını ve merdiven yolunun kapalı olduğunu biliyordu. Bu nedenle sol taraftaki odalardan birine girdi ve kapıyı kapattı. Adamlarda ardından Ahmet'in bulunduğu odanın kapısının önündeydi. Kapıyı yumruklamaya başladılar.

Ahmet odanın karardığını ve küçüldüğünü hissediyordu. Duvarlar adeta ona yaklaşıyordu. Hava da hızla kararıyordu. Yaklaşan duvarların arasında küçük bir odaya hapsolduğunu hissediyordu.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top