Şövalye, Prenses ve Prens ஐ

Bölüm şarkısıyla iyi okumalar ! Tahminleri alalım ve yorumlarınız çok eğlenceli ! Bu yüzden mutlaka yorum yazın. :*

Kollarından kurtulmak istesem de, en azından yanağımı okşamasını kesmesini sağlamıştım. Özgür, ahtapot gibi sarmıştı. Umutsuz bir şekilde Aras'a baktım. Beni kurtarması içindi. Aras, ikili koltuğa oturdu. Ceren de, yanına geçti. Gergin bir ortam vardı. Bu ortamdan kurtulmalı ve mutfağa koşmalıydım.

" Özgür, ben mutfağa geçmeliyim. Unuttun mu ? Seni doyurmam gerekiyor." dedim.

Özgür " Unutmaz olur muyum ? Peki, mutfağa gidebilirsin." dedi ve kolları beni serbest bıraktı.

Ayağa kalktım ve Ceren'e gülümsedim.

" Ceren, bir şey olursa sana seslenirim. Siz sohbet edin ! " dedim ve hızla mutfağa koştum.

Derin bir nefes aldım. Şimdi, 4 kişilik ne hazırlayabilirdim ki ? 3 aylık zamanda kendimi mutfak alanında geliştirmiştim. Bunların hepsini Ceren'in üzerinde denemiştim. Eğer Ceren sağlamsa, içerdekilerde sağlam olabilirdi. Eğer zehirlenme belirtileri görülürse, Ceren vardı. Hemşirem varsa, onları zehirleyebilirdim. Hayır, Aras'a yapamazdım. Ama seve seve Özgür'ü zehirleyebilirdim !

 Aras için lazanya yapacaktım. Buz dolabını açtım ve gerekli malzemeleri çıkardım. Kıyma iyi ki buzlukta değildi. Böylece çabuk tavada yerini alabilirdi. Soğan doğramaktan nefret ediyordum. Gözlerimi yaşartıyorlardı. Sonunda doğramayı bitirdim ve onları tavaya döktüm. Ocağı açtım ve onları kavurmaya başladım. Gözlerim yaşarmıştı. Yaşlarım gözümden akmak üzereydi. Birkaç damla gözümden aktı. Elimle sildim.

" Of, soğanlar ! " dedim ve kapıda beni izleyen Aras'ı gördüm.

Acaba Özgür engelini nasıl aşabilmişti ? Neden bana gülümseyerek bakıyordu ? Acaba bu soğanlar, onun intikamını mı almıştı ? Deli sorularıma, cevaplar bulmak için gülümsedim.

Aras " Umarım hayatın boyunca, sadece soğanlar yüzünden ağlarsın. Birisi seni ağlatmaz. "

" Bence, bu dileğin gerçekleşemeyecek kadar imkansız." dedim.

" Yardım edeyim mi ? "

" Olur. Sen soğanları kavur, bende domatesleri doğrayayım." dedim ve yer değiştirdik.

Sarımsakları doğramıştım. Domatesleri aldım ve doğramaya başladım. Domates doğramayı da sevmiyordum. Çünkü elimi kesmeme sebep oluyorlardı.

" Acaba Özgür ne yapıyor ? " dedim.

Aras " Kitaplığınızdan bir kitap aldı, onu okuyor. "

" İyi, uslu bir şekilde durur. " dedim ve Aras'a kıymayı uzattım, kıyma da tava ile buluşmuştu.

Aras " Bütün gün yorulmuş olmalısın."

" Hiç sorma. Çok zor beğendi. " dedim.

" Ama zor beğense de, beğendikleri her zaman en güzel olanlardır. Nasıl, desem ? Onun beğendikleri, her tarafından çok güzel bulunur. O, nadide bir  mücevher avcısı."

" Yine de beni yorması gerekmiyordu. "  dedim ve sarımsaklarla beraber domatesleri de ilave ettim.

Aras " Dediğim gibi o nadide bir mücevher avcısı. Sanırsam, senide değerliler koleksiyonuna ekleyecek."

" Ekleyemez ! Ben bağımsız bir kızım. Kimsenin koleksiyonuna girmem. "

" Emin misin ? Kapıda gördüğüm, öyle demiyordu."

" Yanlış anlaşıldım. Siz gelmeden önce geldik. Bir anda beni yanına oturttu ve gördüğün gibi orada kalakaldım. "

" Ama Özgür seni kendisine almayı kafaya koymuş. Dikkatli ol. " dedi ve tavanın içine salça ekledim.

Suyunu da katmıştım ve tuzunu ekledim. Ocağı kapattıktan sonra, kıymalı karışımı soğumasını için bir kenara koydum. Hemen beşamel sosu hazırlamaya başladım. Aras ise, sandalyelerden birine oturdu.

" Aras, Özgür ile nereden tanışıyorsun ? Aranızdaki olay ne ? " dedim.

Aras " Bunu anlatmak istemiyorum. Bazı sırların, sır olarak kalması en iyisidir."

" Anlıyorum. Acaba hanginiz bu ufak sırrınızı açıklayacaksınız ? "

" Bilemiyorum, ama onunla çok sık karşılaşmak istemiyorum. Lütfen ikimizi aynı ortama getirmemeye bak."

" Aklımda tutarım." dedim ve beşamel sos bitmişti.

Dolaplardan bir fırın kabı aldım ve içini yağladım. Özenle yaptım ve fırına koydum. 20 dakikaya ayarladım. Mutfağı toparladım. Sonra sandalyeye oturdum. Aras'a gülümsedim. Aras da bana gülümsedi. Birbirimize gülümseyerek bakıyorduk.

Aras " Bana film izleme sözün vardı, doğru değil mi ? "

" Evet." dedim.

" O söz geçerli değil mi ? "

" Ben verdiğim sözleri tutarım."

" Müsait olursan, uygun ve yakın bir zamanda gerçekleştirelim. Benim evimde. Nasıl fikir ? "

" Aslında, barın dekorasyonu değişeceği için bir süre evdeyim. Yerleşmene yardım edebilirim."

" Sonra Marvel film serisine başlarız." dedi ve fırının alarmı çalmaya başladı.

Eldivenimi giydim ve fırından lazanyamı çıkardım. Mis gibi kokuyordu.  Bıçakla dilimledim. Aras'a sol taraftaki tabakları alıp, masaya yerleştirmesini istedim. Dediğimi yaptı. Çatal ve bıçakları yerleştirdim. Bardakları koydum ve dışarıya meyve suyu ile kola çıkardım. Lazanya dilimlerini, tabaklara koydum. İşte masam hazırdı.  İyi bir iş çıkarmıştım. Aras'ın yardımını unutmamak gerekirdi.

" İyi bir masa oldu ! " dedim.

Aras " Bence de ! Ben içerdekileri çağırayım." dedi ve salona gitti.

Salondan geldiler ve masaya oturdular. Hep beraber yemeye başladık. Lazanya, güzel olmuştu. Sadece birazcık tuzu azdı. Ah, o kadarda olurdu ! Hem ben bunu, Aras için hazırlamıştım. Kendimi affettirmek içindi. Fakat Özgür'ün hınzır ve beğeni dolu bakışları bendeydi. Aras'a hazırladığım lazanyayı neden, Özgür beğenmişti ki ? Aras ise, sessizce beyefendi bir şekilde yiyordu. Hiçbir yorumu yoktu. Tabağımı bitirmiştim. Özgür tabağını uzattı.

Özgür " Bir tabak daha yiyebilirim." dedi ve gülümsedi.

" Peki ! " dedim ve ona bir dilim daha lazanya koydum.

Tabağını verdim ve yerime oturdum. Sonunda herkes bitirmişti.

Ceren " Ellerine sağlık, hayatım ! Bence bu yaptıklarının en iyisiydi. "

" Teşekkür ederim. " dedim.

Aras " Ellerine sağlık. "

" Teşekkürler." dedim.

Özgür " Bu lazanya harika olmuş, bebek. Senden beklemediğim performanslar çıkartıyorsun. Dün gece kafama kola döken bu kızın, şimdi güzel bir lazanya ziyafeti çektireceğini  nereden bilebilirdim ki ? Patronuna özür hediyesi için miydi ? "

" Senden asla özür dilemeyeceğimi dün söyledim. Bunu hakkettin. Bu lazanya senin için değildi ! " dedim.

" Kimindi ? Beni doyurmak içindi o ! "

" Yüzsüzsün ! "

" Evet, yüzsüzlük göbek adım. Benim sevimli asi kızılım ! " dedi ve güldü.

Gülüşü sinirimi bozuyordu. İçimden  suratını parçalamak geliyordu. En iyisi lazanyayı kimin için yaptığımı söylemekti.

" Bu lazanyayı Aras için yaptım. Hoş geldin hediyesi olarak. " dedim ve Özgür'ün yüzündeki gülümseme silindi.

Aras " Teşekkür ederim, prenses." dedi ve elimi nazikçe öptü.

Özgür, yumruğunu masaya vurdu ve öfke içinde masadan kalktı. Kapıya gitti ve arkasını bana döndü.

Özgür " Zamanı gelecek, bu laflarından pişman olacaksın ! Sana insanların gerçek yüzünü gösterdiğim zaman, ne diyeceksin ! " dedi ve kapıyı çarpıp, gitti.

Galiba ciddi bir öfke kontrol sorunu vardı. Aras'a gülümsedim.Masayı toparladık ve salona geçtik.

Aras " Özgür'ü kızdırmak için mi söyledin ? "

Ceren " Aras, bu kadar saf olma lütfen. Begüm, bir şeyi söyledi mi, gerçektir."

" Lazanyayı senin için yaptım." dedim.

Aras " Teşekkür ederim. Neyse, kızlar bende artık evime gideyim. Karşı dairenizdeyim. Bir şeye ihtiyacım olduğumda, yanınızdayım." dedi ve gitti.

Hemen pijamalarımızı giydik. Salonda oturuyorduk.

Ceren " Bugün çok yorucuydu, değil mi ? "

" Fazlasıyla." dedim.

" Kapıda gördüğüm şey neydi ? "

" Özgür'ün beni sarmasıydı. Fazla bir şey yok."

" Aslına bakarsan, fazlası olur gibi geliyor. Çünkü Özgür'ün lafları, bunu ima eden cinsten."

" Benimle sadece eğlenmek istiyor. Zengin züppelerden birisi. Ama ona kolay lokma olmadığımı görmesi lazım."

" Bunu göreceğini sanmıyorum. Aslında eğlenceli birisi. Belki zamanla iyi anlaşırsınız."

" Hayır, fazla cıvık. Benim için sakin birisi olmalı. Sevimli gülümseyen, nazik birisi olmalı."

" Aras gibi mi ? "

" Evet, diyebilirim. Ama kafam bu konular hakkında düşünmek istemiyor. Zaman içinde yolumu bulacağıma inanıyorum."

" Canım ! Bende öyle düşünüyorum. Ama bir ara bu iki çocuğu da düşün. Çünkü ikisi de bence ateşe çekilen pervaneler olmaya adaylar."

" Ateşe çekilen pervaneler mi ? "

" Evet, sen ateşsin. Onlar da pervanelerin olacak gibi duruyor."

" Bu imkansız bir keresinde ! Özgür benimle eğleniyor. Aras'a göre ise, sadece yolculuk ettiği bir kızım."

" Ben seni uyardım. Hadi, film izleyelim." dedi ve film izlemeye başladık.

Film bittikten sonra, ikimizde odalarımıza çekildik. Yatağımın üzerinden ceketimi ve çantamı aldım. Çantamdaki telefonumu çıkardım. 5 cevapsız arama ve 1 mesaj vardı. Cevapsız çağrılar aynı numaraydı. Bana sabah mesaj atan numaraydı. Özgür'dü. Neden aramış olabilirdi ki ?  Mesajı açtım.

"Sana aşırı derece kızgınım ! Şeytan, kapına gidip, seni kolundan tuttuğum gibi denize atmamı söylüyor. Ama ben uslu bir çocuk olarak kulaklarımı bu öneriye karşı tıkıyorum. Neden yapıyorum bunu ? Daha seni 2 gün tanımama rağmen, neden senin çevrende olmayı istiyorum ? Yoksa sen kızıl bir cadı mısın ? Herkesi büyüleyen. Oysa ben kendimi, cadıların büyülemediği bir kara şövalye olarak hayal ederdim. Beyaz atlı prens olmak, bana göre değil. Beyaz atlı prens rolü, Aras gibilerine aittir.Bu mesajı yollayıp, senin lanet olası egonu okşamak istemiyorum. Sakın, havalara uçma. Seni istediğim gibi sinir edebilirim."

diye yazmıştı.

Kara şövalye, öyle mi ? Aras'ı da beyaz atlı prense benzetmişti. Benim bir prenses olmam gerekmez miydi ? Neden kızıl bir cadı olmuştum ? Hem ben kendimi asi bir prenses olarak görürdüm. Özgür, neden böyle şeyler yazarak beynimi kurcalıyorsun ki ? Hemen mesaj atmalıydım.

" Gerçekleri söylemek ne zamandan beri seni kızdırır oldu ? Şeytanın söylediklerini kolay yapamazsın. Hele bir dene, ne oluyor. Seni de peşimden, denize sürüklerim. Bunu bende bilmiyorum. Neden benim çevremde olmanı istemeni. Ben bir güneş değilim ki, sen benim çevremde dolaşan gezegenim olabilesin. Senin gibi bir gezegenim olsun ister miyim, bilemiyorum. Korkma, ben bir cadı değilim. Kendimi asi bir prenses olarak görüyorum. Sen, istediğin gibi kara şövalye olabilirsin. Merak etme, lanet olası egom havalara uçmadı. " yazdım ve gönderdim.

Telefonumu başımın ucuna koydum ve kafamı yastığa koydum. Gözlerim kapandı.

ஐஐ

Güzel bir uyku ve güzel bir kahvaltıdan sonra Aras'ın evindeydik. Badana için bizi çağırmıştı. Üçümüz birlikte boya yaptıktan sonra yorgunluk için Aras'ın hazırladığı limonataları içiyorduk.

Aras " Kızlar iyi ki, komşumsunuz."

Ceren " Bizim gibi komşuyu zor bulursun."

" Ceren, haklı. Bizim gibi komşuyu burada çok zor bulursun. Karnını doyuruyoruz, evin için badana yapıyoruz. Karşılığı limonata oluyor." dedim.

Aras " İyi ki varsınız ! Aras'ın melekleri ! "

" Aras'ın kurtarıcı melekleri daha uygun olur." dedim ve gülmeye başladık.

Cep telefonum titredi ve çıkardım. Mesaj gelmişti. Özgür'dendi.

" Eğer dün gece mesaj atmasaydın, gece işkence etmek için kaçırabilirdim. Şu an ne yaptığın umurumda değil. Hangi cehennemdesin ? Lütfen, Aras olmasın." diye yazmıştı.

Ofladım ve yanıt verdim.

" Senin varlığın, bana bir işkence zaten.  Aras'ın evindeyim. Badana yapıyorduk. Ne oldu ? " yazdım.

Ceren " Kimdi ? "

" Boş ver." dedim ve gülümsedim.

Aras " Bende merak ettim. Çünkü okurken, gözlerinde bir heyecan vardı."

" Gereksiz bir arkadaş. " dedim ve telefonum titredi.

Yine Özgür'dendi. Mesajlaşmayı seven bir psikopattı. Acaba her kurbanını böyle mi rahatsız ediyordu ?

" Öyle mi ? Ben apartmanın önündeyim. Seni alıkoyacaktım ama birileri benden önce davranmış. Fakat bu beni etkilemez. Ben kara şövalye isem, asi prensesimi beyaz atlı prensten almasını bilirim." yazmıştı.

" Özgür, senin derdin benimle. Lütfen, Aras'ı rahatsız etmeyi kes ! Benimle uğraş." diye cevapladım. 

" Şimdi ne yapacağımı görürsün." yazdı.

Ne yapacaktı ? Midem kasılıyordu. Bu kasıntı büyüktü. Aras'a baktım.

Aras " Ne oldu ? Gereksiz arkadaşın, kötü bir şey mi söyledi ? "

" Aras, Özgür buraya geliyor. Ne yapacağını bilmiyorum." dedim.

Ceren " Özgür ile mi mesajlaşıyordun ? "

" Evet. Mesajlarına cevap veriyordum." dedim ve kapı çaldı.

İşte Özgür gelmişti. Böyle bir serseriyi nasıl başıma bela etmiştim ki ? Üçümüzde kapıya gittik. Kapı açıldı ve Özgür serseri bir şekilde gülümsedi.

Özgür " Benim olanı almaya geldim. Çekil ! "

Aras " Buna kolayca izin vermeyeceğim. Sen çekil." dedi ve beni arkasına aldı.

Özgür gülmüştü. Tekin olmayan bir gülüştü.

Özgür " Aras, senin gibi bir ezik onun gibi asi bir kızı dizginleyebilir mi ? Ona benim gibisi lazım. Çekil yolumdan."

Aras " Bu sefer kolay olmayacak, demiştim. Defol ! "

" Defolmazsam, ne olur ? Ne yaparsın bana, İstanbul Beyefendisi ? "

" Senin gibi pisliklerle her zaman uğraştım."

" Ama benimle uğraşmayı hiç denemedin. Korkak herif ! " dedi ve yakasına yapıştı.

Aras, sertçe Özgür'ün ellerini çekti. İkisi de kızgın boğa gibi birbirine bakıyordu. Kara şövalye, beyaz atlı prense karşıydı. Kimin için peki ? Asi prenses için. Hadi bakalım, bunun galibi kim olacak ? Peki prenses kimiz kazanmasını istiyordu ? İşte, masalım başlıyordu.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top