Sevdim Bir Genç Kadını ஐ
Multimedyada Begümün elbisesi var. Ayrıca müstakbel dünürleri de görüyorsunuz. Özgürün söylediği şarkıyı yan tarafta bulabilirsiniz. Bölüm şarkısı : Sevdim Bir Genç Kadını ! iyi okumalar.
Yine beyaz bir elbise giymiştim. İlk buluşmamızdaki gibiydim. Fazla cici gözüküyordum. Beyaz mini bir elbise giymiştim. Kollarım dantelliydi. Saçlarım isyankarca, omuzlarımdan aşağı dökülüyorlardı. Siyah el çantam ve siyah topuklu ayakkabılarımla tamamlamıştım. Dudaklarıma ilk buluşmamızdaki kırmızı rujumu sürdüm. Her zamanki makyajımı yaptıktan sonra hazırdım. Çantama eşyalarımı koydum ve aynada son kez kendime baktım. Geriye yapacağım tek şey Özgür'ü beklemekti. Odamda bekleyecektim. Salona inip, bekleyemezdim. Annem ile konuşmuştum. Evlenme kısmına değinmiştim ama yüzeysel olarak değindim. Fazla detaya girmek istemedim. Babası ile olan konuşmamıza gülümsemiş ve yüzünde zafer ifadesi olmuştu. Israr etsem de, bana o hikayeyi açıklamamıştı. Başından savmıştı.
Yatağıma oturdum. Telefonumdan Ceren'i aradım. Onunla konuşmaya ihtiyacım vardı. Hemen açmıştı.
Ceren " Merhaba, gelin hanım ! "
" Gelin mi ? " dedim şaşkınlıkla.
" Evleniyormuşsun. Üstelik bana söylemiyorsun. Çok kırıldım."
" Evlenmek mi ? Ah, hayır. Sen nereden duydun ? "
" Alp anlattı."
" Özgür'ün bu kadar hızlı bir şekilde yayacağını tahmin etmeliydim. Açıkçası bugün teklif etti. Daha bir cevabımı vermedim. "
" Özgür dedi ise, o işi olmuş bilelim. Sonuçta Özgür kafasına koyduğunu yapıyor. Mesela benimle olacaksın dedi, oldun. "
" Tüm hikayeyi bilmiyorsun. Burada işler karıştı."
" İstanbul'u bırak, İzmir'e yerleş. Burada kafa dinlersin. Hiçbir şey seni bulmaz. "
" Haklısın. Sana tüm hikayeyi anlatayım mı ? "
" Dinliyorum." dedi ve her şeyi anlattım.
Yaşadığım her şeyi anlattım. Yorum katmadan dinlemişti.
Ceren " Pembe dizi gibi bir hayatın var. Çok komiğime gidiyor."
" Gülmeyi keser misin ? " dedim.
" Çağla teyze de, az değilmiş. "
" Annemden tüm hikayeyi öğrenmedim ki. Belki adam abartıyordur. Sıradan ufak bir flörtü abartmıştır. Biliyorsun, Aras'ta abarttı."
" Ama adam ısrarla Özgür'ün kendisine aşırı benzediğini, seninde annene aşırı benzediğini söylemiş."
" Söyledikleri artık umurumda değil. Özgür, benim yanımda. Annem, o adama karşı bizim yanımızda."
" Kız kardeşlerimden, seni ayıramam. Çocukluktan buna yana arkadaşız. Senin mutluluğun, benim mutluluğum biliyorsun. O zaman ben kına gecesi hazırlıklarına başlayayım."
" Kına gecesi mi ? Ben kına yaktırmam ! "
" En azından ağlamalısın. Sonuçta evleniyorsun, tatlım. "
" Çok kötüsün."
" Alp, şimdiden bekarlığa veda partisi organizatörlüğünü üstlendi. Benimde buna bir hakkım var. " dedi ve dışarıda korno sesi duydum.
" Ceren, sonra görüşürüz. Özgür geldi ve beni bir yemeğe götürecek."
" İyi bakalım. Lütfen, yüzüğünün fotoğrafını gönderir misin ? Nasıl bir yüzük merak ediyorum. Kolyesi gibi zevkli olacak mı acaba ? "
" Tamam, hadi kapatıyorum." dedim ve kapattım.
Geveze arkadaşım ! Ceren'i özlemiştim. Telefonumu çantama koydum ve odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı indiğimde, Özgür'ü gördüm. Gülümseyerek beni bekliyordu. Elini uzattı ve son basamağı elini tutarak indim. Sonra koluna girdim. Salondakilere baktığımda sanki bizi umursamıyor gibi görünüyorlardı. Evden çıktık. Arabasına bindik ve yola çıktık.
Özgür " Beyazı hep özel günlerimizde giydiğinin farkında mısın ? İlk randevuda beyaz, bu gece için beyaz, düğün de beyaz. "
" Biliyorum ama beyaz bana yakışmıyor mu ? " dedim.
" Yakışıyor elbette. "
" Bugün de, o teklifi tekrarlayacaksın. "
" Evet, bebek. Tek fark bu sefer cevap vereceksin. Sana bu evliliğin önemini anlatacağım sonra da yıldırım nikahı kıyacağız."
" Yıldırım mı ? Aslında bu evlenme işi bile çok erken. Seni daha yeni yeni tanıyorum."
" Ben seni 1,5 yıldan beri tanıyorum. Bu yeter."
" Yeter mi ? "
" Evet, yeter. Senin her özelliğini, senden daha iyi biliyorum. "
" İyi o zaman."
" Bu evlilikten kaçış yok, kızıl. İstesen de, istemesen de evleneceksin. Buna mecbursun." dedi gülerek.
" İstemesem nasıl olacak ? "
" Ben istediğim şeyi anında yaparım. Bu yüzden bir şekilde olur."
" Düğün hazırlıkları uzun sürmez mi ? "
" Belki başlamışımdır, kızıl hatun."
" Delisin ! "
" Beni deli eden sensin. Her şeye el attım ve gizliden yürüttüm. Alp ve Barış'ın yardımıyla, kısa sürede düğünümüzü gerçekleştiririz. " dedi gülerek.
" Yıldırım nikahı, öyle mi ? Gelinliğim ne olacak ? "
" Aslında düğün bile yapmayabiliriz."
" Düğün olacak."
" Teklifimi yapmadan, düğün planı yapıyorsun. Sen çoktan kafanda evet demişsin." dedi ve arabayı park etti.
Arabadan indik. Özgür'ün koluna girdim. Sonra restoranın içine girdik. Özgür, garsonun kulağına bir şeyler dedi ve garson gülerek, bizi başka bir yere götürdü. Deniz kenarındaydık. İstanbul'un büyüleyici manzarası karşımızdaydı. Tek bir masa vardı. Özgür ile beraber masaya oturduk. Menüye baktık. Kırmızı şarap ve biftek istemiştim. Özgür'de benimle aynı istemişti. Garson siparişleri alınca, gitti.
" Burayı kapatmak için, çok fazla para harcamışsındır." dedim.
Özgür " Babamın parasını, harcadım. Henüz kredi kartlarını iptal etmemiş. Hala bir ümidi var." dedi ve kemanı ve gitarıyla iki kişi geldi.
" Keman mı ? "
" Senin için, hiçbir cimrilik yapmayacağım. Hala param var. Babamdan ayrı biriktirdiklerim var. Bir gün lazım olur diye düşünmüştüm."
" İnanamıyorum ! "
" İnanıp, inanmamak sana kalmış. " dedi ve siparişler geldi.
Garsonumuz, şarabımız doldurdu ve gülümseyerek gitti. Nazikçe yemeğe başladım. Aslında heyecan hiçbir şey yemek istemiyordum. Bunca hazırlık varken, sadece oturup izlemek istiyordum. Bunların hepsi benim için yapılmıştı. Ben bunları hak ediyor muydum ? Sonuçta, yakın bir geçmişte onu terk etmiştim. Gururunu kırmıştım, üstünde tepinmiştim. Buna rağmen, bana ilk günkü gibi önem veriyordu. En çokta buna şaşırıyordum. Onu kıran birisine çok önem veriyordu.
Tabağımı bitirince, bardağımı elime aldım ve yudumladım. Özgür'ü izliyordum. Onda hiçbir heyecan yoktu. Sakince, uslu uslu yiyordu. Biraz sonra evlenme teklifi değil de, maça gidelim teklifi yapacak gibiydi. Onun bu havalı, sakin davranışları birazcık bende olsun isterdim. Böylece her şey daha kolay olurdu. Ona daha kolay bağlanırdım, daha kolay istediklerine uyardım. Yine de, bu halimde iyiydi. Benim bu asi halimi de beğeniyordu. Özgür, tabağını bitirince bana baktı. Sonra oradaki minik orkestraya baktı ve onlar bir şeyler çalmaya başladılar. Çalınan şarkı tanıdıktı. Evet ! Bu şarkı Sevdim Bir Genç Kadını'ydı. Özgür bana gülümsedi ve elini uzattı. Elini tuttum ve dans etmeye başladık. Elleri belimdeydi, benim ellerimde onun boynunu sarmıştı. Gülümseyerek birbirimize bakıyorduk.
Özgür " Şarap gibisin, hatun. Seninle oldukça, hoş bir sarhoşluk veriyorsun."
" Romantikleşmeye başladın. Herhalde teklifi kabul etmem için, böyle laflar söylüyorsun. Çok büyük bir yalancısın ! " dedim.
" Savaşta ve aşkta her şey mubahtır. Bunu sana hala öğretemedim mi ? "
" Öğretemedim."
" Şimdi senin için şarkı söyleyeceğim. Çocuklar, şarkıyı baştan alın."
" Özgür, beni delirteceksin."
" Sesim iyi olmasa bile delirmezsin. O kadarda berbat değil."
" Dinliyorum ! "
" Sevdim bir genç kadını, ansam onun adını.
Her şey beni ona bağlar, kalbim durmadan ağlar.
Aşkım hiç sönmeyecek, gitti o dönmeyecek.
Uzun yıllar geçse bile, yaşarım hayaliyle.
Kemanımla ona bir ses verebilseydim eğer,
Bu sesimle ona ersem bana dünyaya değer.
Ne yazık ki deniz engin, şu ufuklar ölgün,
Bin elemle doğuyor her yeni gün.
Yarın olsun, yarın olsun diye renkler soluyor,
Neye baksam ne işitsem bana bin dert oluyor.
Şu karanlık günün elbet gelecektir sonu,
Kalbim özlüyor onu.
Kemanımla ona bir ses verebilseydim eğer,
Bu sesimle ona ersem bana dünyaya değer.
Ne yazık ki deniz engin, şu ufuklar ölgün,
Bin elemle doğuyor her yeni gün.
Yarın olsun, yarın olsun diye renkler soluyor,
Neye baksam ne işitsem bana bin dert oluyor.
Bu karanlık günün elbet gelecektir sonu,
Kalbim özlüyor onu."
" Muhteşemdi ! "
" Şimdi muhteşem olanı gör." dedi ve diz çöktü.
Ceketinin içindeki kutuyu çıkardı ve açtı. Gözleri benimleydi. Işıl ışıl parlıyorlardı. Kalbim küt küt atıyordu ve bayılacak gibiydim. Hayır, şimdi olamaz. Şimdi bayılamam ! Bayılırsam, tüm bu muhteşem atmosfer bozulurdu.
Özgür " Şimdi lafı fazla uzatmaya gerek yok. Tek bir soru ve tek bir cevap."
" Dinliyorum." dedim.
" Begüm, hayatının sonuna kadar bu serserinin kocan olması için, benimle evlenir misin ? "
" Evet, cevabım değişmeden bence şu yüzüğü takmalısın." dedim ve Özgür gülümseyerek ayağa kalktı.
Kutudaki tek taş yüzüğü çıkardı ve sağ elimin yüzük parmağına taktı. Yüzük parmağıma farklı bir hava vermişti. Sanki bedenimin merkezi orasıymış gibi geliyordu. Özgür'e sarıldım ve öpüştük. Tebrikler öpücüğü gibiydi. Nazik ve sevecen. Tatlıydı. Dudaklarımız ayrılınca, tekrardan şarkı çalınmaya başladı.
Özgür " Eğer imkanım olsaydı, tüm yıldızları gerdanlık diye boynuna takardım. "
" Biliyorum, yaparsın." dedim.
" Omuzlarımdan büyük bir yük kalkmış gibi hissediyorum. Sanki yapmam gereken bir ödevi, öğretmene göstermiş ve pek iyi almış gibiyim."
" Değişik bir his olmalı."
" İlk defa yaşadığım için, evet değişik. Şimdi geriye yetişmesi gereken bir düğün kalıyor. Yıldırım nikahı olacağı için, çabuk olmalı."
" Neden çabuk olsun ki ? "
" Begüm, duyduğuma göre babam benim adıma başka kızlar bakmaya başlamış. Etrafta bizim ayrıldığımıza dair dedikodular yaydırmış. Bu yüzden çabucak evlenelim, diyorum. Yoksa bir bakarsın, benim yanımdaki gelin sen değil bir başkası olmuş."
" Korkunç ! Çok korkunç ! "
" Evet, korkunç biliyorum. Duyduğum tüylerim diken diken oldu. Şimdi benimle aceleci bir düğüne var mısın ? "
" Varım."
" İyi, o zaman. Hadi, müjdeli haberi anneme verelim." dedi ve müzik ekibi sesi kesti.
Çantamı aldık ve restorandan çıktık. Arabasına bindim. Özgür'de yan koltuğuma oturdu ve arabayı çalıştırdı. O arabayı sürerken, parmağımdaki yüzüğe bakıyordum. Orta pırlanta vardı. Çevresini minik pırlantalar sarıyordu. Işıl ışıl parlıyorlardı. Bu yüzükle Dünya'yı aydınlatabilecekmişim gibi geliyordu. İstemsizce yüzüğe bakıp, gülümsüyordum. Acaba evlilik yüzüğüme baktıkça, nasıl olurdum ? Ne hale gelirdim ? Aslında şu anki halim acınansıydı. Küçükken kendimi hep evlenmemiş olarak düşünürdüm. Çünkü kapıma gelenlerin hepsinde, bir kusur bulacağımı ve bu yüzden evlenemeyeceğimi düşünürdüm. Şimdi evleniyordum. Yıldırım nikahı kıyacaktık. 24 yaşında evli bir kadın olacaktım. Bu hızla 25 yaşında 3 çocuk annesi olurdum. Hatta erken torun sahibi olurdum. Işık hızında hareket ediyorduk. Araba durdu ve Özgür'e baktım.
Özgür " Eve geldik. Babamın arabası da burada. İstersen, bu kutlu haberi sonra verelim. "
" Önemi yok. Babanı görebiliriz." dedim ve arabadan indik.
El ele tutuşarak evin bahçesine girdik. Özgür, anahtarlardan kapıyı açtı ve içeri girdik. Salonda Özgür'ün annesi ve babası yan yana oturuyorlardı. Samimi bir haldeydiler. Dışarıdan gören onları evli sanabilirdi ama gerçek ortaydı. Bizi görünce, babasının kaşları çatıldı ve kapıda kalmamızı işaret etti.
Banu Hanım " Yanımıza gelselerdi."
Hakan Bey " Gerek yok ! "
Özgür " Baba, hala kızgınsın anlıyorum. Aslında iyi bir haber vermeye geldik. Biz evleniyoruz ! "
Banu Hanım " Muhteşem bir haber bu ! Ama Özgür, ben kayın valide olacak kadar yaşlı değilim ki."
" Korkmayın, siz her zaman genç bir kayın valide olacaksınız." dedim gülerek.
Özgür " Anne, aslında korkmakta haklısın. Genç bir kayın valide, genç bir baba anne adayı demektir."
" Anneni böyle korkutmaktan vazgeç ! "
" Hak ediyor." dedi gülerek.
Hakan Bey " Düğünü nasıl yapacaksın, Özgür ? Bugünkü masraflarını son defa karşıladım ama düğün masraflarını karşılamayacağım."
" Kredi kartlarımı iptal etmeyecek misin ? "
" Annenin ricası üzerine, hayır. "
" Evlenirsem, ne olacak ? "
" O zamanda seninle tüm bağlarımı koparırım. İstanbul'da düğün bile yaptırmam. Hatta İstanbul'a yerleşmenize izin bile vermem. "
" Bende zaten İstanbul'un bu boğucu havasından sıkılmıştım. İyi bir bahane oldu."
" Özgür ! Ben yeterince ciddiyim."
" Eğer senin istediğin bir kızla evlenseydim, ne olacaktı ? O zamanda bana İstanbul'daki saraylardan birini mi verecektin ? Hayır, baba. Bu sefer seni dinlemeyeceğim. Düğünü de kendi imkanlarımla yapacağım. Begüm'ün ailesinden de bir şey almayacağım. "
" İstanbul'da yapmada, nerede yaparsan yap ! Cehennemin dibinde yapsan bile umurumda olmaz. Eğer İstanbul'da yaparsan, bil ki o düğünü başına yıkarım. İstanbul'a yerleşmenizi de istemiyorum. "
" Tamam, baba. Dediğini yapacağım. Düğün İstanbul'da olmayacak ve İstanbul'a yerleşmeyeceğiz. Düğün davetiyeni yine de göndereceğim."
" Defol ! Bu evde bile kalmanı istemiyorum. Madem sen şu anası kılıklı kızılı seçtin, onlar sana bakar. Benden daha iyi bakamayacakları kesin. Bunu anladığında kesin olacak."
Banu Hanım " Hakan, lütfen Özgür yanımda kalsın."
" Hayır ! Düğüne kadar bu evdeyim ve şu hayırsızın suratını görmek istemiyorum."
" Bizim oğlumuz ve o benim her şeyim ! "
" Asıl senin her şeyin olan, benim ! "
" Öyle mi ? Yanılıyorsun. Özgür, istediğini yap oğlum. Düğününde, yanında olacağım." dedi ve ağlayarak yukarı çıktı.
Özgür " Bu evde kalma hakkım kalmadığına göre, eşyalarımı alabilir miyim ? "
Hakan Bey " Ne halt yapıyorsan, yap ! Gözümün görmeyeceği bir yere git." dedi ve yukarı çıktı.
Derin bir nefes aldım. Özgür, alnımı öptü ve yukarı çıktı. 20 dakika sonra gelmişti. Elinde kocaman bir bavul ve minik bir valiz vardı.
Özgür " Bak, çeyiz sandığımı aldım. Artık evimden ayrılıp, kocamın evine gelin olarak gelebilirim."
" Özgür, şu dramatik anı bile bozuyorsun." dedim.
" Dramatik olmak, kanımda yok. Hadi gidelim. Bu gece bir otelde kalacağım. Bu saatte kendime bir oda bulabilir miyim, bilemiyorum. Ya da Aras'tan yardım mı alsam ? Bazen bu acınası hallerimde, yardım ediyordu."
" Madem çeyiz sandığını aldın, o zaman kocanın evine gelebilirsin. "
" Annenler buna sıcak bakar mı ? "
" Anneme her şeyi anlatırım. Babana karşı çıkıyorsa, seni evine alır."
" İyi, o zaman. " dedi ve evden çıktık.
Özgür bagaja, valizini ve bavulunu yerleştirdi. Sonra evine baktı. Derin bir nefes alıp, kafasını salladı. Arabaya bindik ve Özgür arabasını çalıştırdı.
Özgür " İzmir'e yerleşmede sıkıntın yok, değil mi ? "
" Elbette yok. Hem İzmir bizim için özel bir şehir. " dedim.
" Annen karşı çıkmaz mı ? "
" Annem, bizi anlar. Eğer babanla geçmişte karşı karşıya gelmişse, bizi anlayacaktır. Hem istediği an, yanımıza gelir."
" Unutma, İzmir'de buradaki yaşantımızın tam tersi olacak. Sıfırdan başlayacağız. Yine de benimle olacak mısın ? "
" Elbette, Özgür. En azından ikimizin bir barı var. Unuttun mu ? Ben bir mimarım. Kendi alanıma uygun bir iş bakarım. Sende kendine uygun bir şey bakarsın. Geçinip, gideriz."
" Babam engellerse, ne olur ? Klasik Türk filmlerindeki gibi olabilir."
" Umurumda olmaz."
" Teşekkür ederim, beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim."
" Zor anlarımızda birbirimizin yanında olmayacaksak, mutlu anlarımızda neden birbirimizin yanında olmalıyız ki ? "
" Bekle bizi, İzmir ! Yakmaya geliyoruz." dedi ve arabasını park etti.
Arabadan indik. Ben ufak valizini aldım, o da bavulunu aldı. Bahçeyi geçtik ve kapıyı çaldık. Kapıyı annem açtı. Bize gülümsedi sonra elimizdekileri gördü. İçeri girdik. Valizi ve bavulu merdivene bıraktıktan sonra koltuğa oturduk. Babam ikimize bakıyordu. Ona parmağımdaki yüzüğü gösterdim.
Babam " Beklenen bir şeydi. Annen bahsetti ama bu kadar çabuk olacağını düşünmüyordum." dedi ve annem yanıma oturdu.
Annem " Bence tam zamanında oldu. Tebrik ederim ! Şimdi elinizdekilerin açıklamasını dinliyorum."
Özgür " Babam beni tamamen kovdu. Evlatlıktan reddetti."
Babam " Begüm'ün parmağındaki yüzüğü görünce, çılgına dönmüştür. Dünürümüz sevinçten ne yapacağını şaşırmış gördün mü, Çağla ? " dedi kıs kıs gülerek.
Annem " Sevinçten oğluna sarılacağına, kovmuş. Aman Ahmet, bence çocukları öldürmediğine dua etmeliyiz. "
" Anne, tüm olanları yarın konuşsak olmaz mı ? Şu an çok uykum var." dedim esneyerek.
Özgür " Begüm, haklı. Bugün ikimiz içinde yorucu bir gündü."
Annem " İyi o zaman. Özgür, seni Begüm'ün odasından uzakta olan misafir odasına göndereceğim. Ateş ile barutun yan yana olması, iyi değildir. Biliyorsun, değil mi ? "
" Elbette." dedi gülerek.
" Peki. Eşyalarını al ve yukarı kattaki sağ tarafta en son odaya koy. Hadi ! " dedi ve Özgür valizi ile bavulunu alıp, yukarı çıktı.
Annem kulağıma eğildi.
" Begüm, kapını her ihtimale karşı kilitli tut ! " dedi ve kıkırdayarak onayladım.
Sonra yukarı odama çıktım. Hızlıca pijamalarımı giydim ve banyoda makyajımı silip, odamın kapısını kilitledim. Kendimi yatağıma attım. Bugünü hiç unutmayacaktım. Hayatımın en dolu dolu geçtiği gündü. Bir günde, çok şey yaşamıştım. Acaba Özgür ile her günüm öyle mi geçecekti ? Geçse bile şikayet etmezdim. Yakında o benim kocam olacaktı. Begüm Aydıner ! Kulağımı buna alıştırmalıydım. İstenmeyen bir gelin olsam bile, ben Hakan Aydıner'in gelini olacaktım. Çabuk alışacağıma emindim. Yanımda Özgür varken, her şeye çabuk alışabilirdim. Uyumadan önce Özgür'ün şarkı söyleşi vardı zihnimde. Ben onun sevdiği genç kadınıydım.
---
Tahmin Sorusu : Sizce gerçekten İzmir'e yerleşmeliler mi ? Begüm'ün gelinliği nasıl olmalı ? Düğün nasıl olmalı ?
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top