Mutlu Çift ஐ
Tatile çıkıyorum Yani sık sık yeni bölüm yükleyemeyeceğim. Ne zaman yüklerim, bilmiyorum. O aralıkta yeni bölüm yazar mıyım, bilmiyorum.
Multimedyaya bakın. Giflerden oluşan büyük bir spoiler var ! Tatil öncesi bir iyilik. ^^
Bölüm şarkısı : Rihanna - Russian Roulette
Gözlerimi açtım ve yatakta gerindim. Kendimi yorgun hissediyordum. Dün geceden kalma, tatlı bir yorgunluktu. Beyaz çarşafın içindeydim. Sol elime baktım. Yüzüğüm oradaydı. Tamamen gerçekti. O zaman bende bir rüyada değildim. Yan tarafıma baktım. Özgür, yoktu. Sonra bir kapı açıldı. Karşımda havlusuyla Özgür vardı. Dövmeleri, ıslak saçları ile bana gülümsüyordu. Galiba o da kendisini rüyada hissediyordu. Yanıma geldi ve yatağa oturdu. Alnıma öpücük kondurdu.
" Rüyada gibiyiz. " dedim.
Özgür " Seninle her anım, rüya gibi zaten."
" Saat kaç ? "
" On bir olmuş. Birazdan aşağı iner ve kahvaltımızı yaparız. Biz kahvaltımızı yaparken, odamızı temizlerler."
" Haklısın. "
" Korkmana gerek yok. "
" Neyden korkacakmışım ? "
" Yatağın başlığı sağlam. Etrafta kuş tüyleri yok, vücudun morluklar içinde değil. Birazcık dudakların şişmiş. Bir de saçların dolaşmış. " dedi gülerek.
" Özgür, dalga geçmenin sırası mı ? Ben Bella Cullen değilim. Sen de Edward Cullen değilsin. "
" Doğru, sen Begüm Aydıner'sin. Benim karımsın. Ömür boyu beni çekecek olan şanslı mı, şanssız mı olduğu bilinemeyen kadınsın. "
" Hadi, ben banyoya gideyim."
" Girişin sağındaki beyaz kapı." dedi ve çarşaf ile beraber banyoya gittim.
Banyonun kapısını kapattım. Oradaki aynada kendime baktım. Evet, birazcık dudaklarım şişmişti. Çarşafı bıraktım ve soğuk suyun altına girdim. Suyun soğukluğu sayesinde, kendime gelmiştim. Bornozun içine girdim ve saçlarımı havlu ile sardım. Çarşafı ise, çamaşır sepetinin içine attım. Bu sepette dün geceki kıyafetlerimde vardı. Özgür benimkileri de atmıştı. Banyodan çıkmıştım. Oda da Özgür giyinmişti. Beyaz atleti, kot kaprisi ile koltuğa oturmuştu. Ona gülümsedim. Bavulumdan iç çamaşırlarımı çıkardım ve giydim. Daha sonra kot şortumu ve siyah askılımı giydim. Islak saçlarımı, saç kurutma makinesiyle kuruttum. Bavulumdan makyaj çantamı çıkardım. Oradaki malzemelerimle makyajımı yaptım. İşte hazırdım. Makyaj çantamı masanın üstüne koydum. Sırt çantamı yanıma alacaktım.
Özgür " Bence çantayı alma. "
" Neden ? " dedim.
" Gereksiz bir yük. Hadi, aşağı inelim. Birazdan temizlik için gelecekler." dedi ve elimi tutup, dışarı çıktık.
Dediği gibi dışarıda temizlikçiler vardı. Beraber el ele tutuşarak aşağı indik. Restoran bölümüne geldik. Açık büfe vardı. Tabaklarımıza yiyeceklerimi doldurduk sonra masaya geçtik. İçeceklerimizi de almıştık. İştahla yiyorduk.
Özgür " Gördüğün gibi birçok turist var. Bizim gibi balayı çifti de vardır."
" Gerçekten güzel bir ada." dedim.
" Bu adayı özel kılan, sen ve beniz. Yoksa sıradan bir Yunan adacığı."
" Yeni evli olduğumuz için böyle sık sık iltifat edeceksin, sonra normale dönersin."
" Bebeğim, öyle deme. Ben anormal bir adamım, hiçbir zaman normal olamam."
" Seni, sen yapan bu işte. Anormalliğin. "
" Bu yüzden bu anormal adamdan korkmalısın. Çünkü sen olmadan, bu adam ölüdür. Bir süre yürüyen ceset gibi yaşar. Baktı ki, sen yoksun en sonunda kafasına kurşunu sıkar. Sıktığı kurşun, sensizliğe yaptığı büyük bir isyandır. Bu intiharı sen geri dön diye yapmam, sana ceza vermek için yaparım. "
" Saçmalamayı kes ! " dedim ve meyve suyumu içtim.
" Korkman için söyledim. Saçmalamak için değil. Anladığın Rus ruleti oynuyoruz. Artık şans kime gülerse, o yaşayacak."
" Böyle bir senaryo gerçekleşmeyecek. "
" Yine de, aklında söylediklerim bulunsun. Önceden yaptığını bir daha tekrarlamanı istemiyorum. Bu sefer ben intihar ederim ve geri dönüşümüz olmaz. "
" Kapat şu konuyu ! İştahım kapandı. "
" Senin ne zaman iştahın oldu ki ? "
" Bugün ne yapacağız ? "
" Plaja gidelim mi ? Sonra akşam yemeğini yedikten sonra barlarda takılırız. "
" Olabilir. Hava sıcak zaten. Denizde yüzeriz. Güneşlenirim."
" Hadi, kalkalım o zaman." dedi ve masadan kalktık.
Odamıza geldiğimizde, temizlikçilerin işlerini bitirmiş olduklarını gördük. Bavuldan, siyah bikinimi çıkardım. Onları banyoda giydim ve odaya geldim. Özgür, şort giymişti.
Özgür " Sen burada bekle, ben bir plaj çantası almaya gidiyorum."
" Bekliyorum." dedim ve o gitti.
Bende üstüme siyah elbisemi geçirdim ve makyajımı sildim. Sonra balkona çıktım. Sandalyeye oturdum ve denize baktım. Evli bir kadındım ama hiçbir şey değişmemişti. En azından bana göre değişmemişti. Fakat Özgür'de bir değişiklik vardı. Korkutucu bir değişiklikti. Yeni yeni oluşuyordu. Kendisi bile fark etmemişti. Gözlerinde belli oluyordu. Beni kaybetme korkusu vardı. Terk edilmekten korkuyordu. Bu yüzden beni kendine saklamak istiyordu. Rus ruleti oynuyorduk. Onun tabiriydi. 1 kurşun vardı ve bu kurşun hangimize denk geleceği belirsizdi. Bence her ikimize de patlayacaktı. Şans eseri, iki kurşun olacaktı ve bize denk gelecekti. Belirsizlik ürkütücüydü. Bu belirsizlikte kaybolabilirdim. Kaybolmamak için Özgür'ün elini tutmam lazımdı ama bu el karanlık içinde bulamayabilirdim. Bu korku bizim sonumuzda olabilirdi ya da başlangıcımızı hiçbir şekilde etkilemezdi. Her şey Özgür'e bağlıydı. Dilerim ki, paranoyaklaşarak beni boğmazdı. Paranoyak bir Özgür, asla istemiyordum. Belki de ben abartıyorumdur. Benim gözümde, o lafları gereksizce büyümüştür. Şaka yapmıştır ve ciddiye almışımdır. Şu an balayımda mutlu ve sorunsuz olmam lazım. Sorunum yokken, kendime sorun üretiyordum. Sorun üretme de, Özgür'ü kullanıyordum. Şu aptal düşüncelerimi kontrol etmem lazım ! Yoksa kendimle beraber Özgür'ü de üzebilirdim. Bir el omzuma dokundu ve irkildim. Kafamı kaldırdım. Özgür, bana bakıyordu.
Özgür " İyi misin ? Adını seslendim, duymadın. Nerelere dalıp, gittin ? "
" Fazlasıyla iyiyim. Ben çantayı hazırlayayım. Havlular, kıyafetler, güneş kremi koyayım." dedim ve ayağa kalktım.
" Ben yaptım. Her ikimiz için gerekli kıyafetleri koydum. Neyin vardı ? Uzaklara dalıp, gitmiştin. Dokunsam, ağlayacaktın."
" Yalan söylemek istemiyorum. Sadece sabahki o konuşma canımı sıktı. Hepsi bu." dedim ve Özgür beni kendisine çekti.
Bir eli belimde, diğer eli yanağımdaydı. Yüzümde en masum ifadesi vardı. Bu ifade, beni rahatlatmıştı. En azından o laflarını unutturacak cinsteydi.
Özgür " Korkmana gerek yok. Sen benim yanımdasın ve bende senin yanındayım. Korkacak bir şey yok."
" Korkmayacağım. " dedim.
" Duymak istediğim cümle buydu. " dedi ve öpüştük.
Sonra beraber odadan çıktık. Plajda kendimize şezlong kiraladık. Havlular sermiştik. Güneş kremimi sürmüştüm. Sırtımı Özgür sürmüştü. Daha sonra benim ısrarlarım sayesinde Özgür'de güneş kremiyle buluştu. Beyaz tenliydi ve kızarması hiç hoş olmayacaktı. Ona göre buna gerek yoktu. Homurdanmasına aldırmayarak, güneş kremini sürmüştüm. Sıcak kumlardan koşarak denizin kenarına geldim. Su soğuktu. Rüzgar estikçe, saçlarım havalanıyordu. Yavaş yavaş suyun içine girdim. Hafif titriyordum. Arkamdan ani bir şekilde itildim ve suyun içine daldım. Daldığım gibi suyun üstüne çıktım. Nefes nefeseydim. Karşımda ıslanmış saçlarıyla bana gülen Özgür vardı.
Özgür " Denize öyle girilmez. Böyle girilir."
" Ben girmiştim." dedim.
" Ama üşüyordun. Isıttım işte. "
" Çevremizdeki Yunanlı arkadaşlara bizi rezil ediyorsun."
" Hayır, örnek oldum. Benden sonra onlarda kız arkadaşlarını ittiler. Sen su ile boğuşmaktan görmedin."
" Çok komik. "
" Ben söylüyorsam, elbette komik olacak. Hadi şu suyu azıcık ısıtalım."
" Nasıl ? "
" Yüzme yarışına var mısın, kızıl ? "
" Elbette ! " dedim ve yüzmeye başladık.
Denizi dediği gibi ısıtmıştık. Yüzmüştük, çocuklar gibi birbirimize su fırlatmıştık. Denizin içinde, ufak çocuklar gibi eğlenmiştik. Sudan çıktım. Havlu ile kurulandıktan sonra şezlonga uzandım. Özgür de yanıma geldi ve kuma oturdu. Bacaklarını kuma gömüyordu.
Özgür " Biraz kumla oynayayım, yine denize giderim."
" Çocuksun." dedim.
" Evet, benim içimdeki çocuk ölmedi. Şu an şuradaki çocuklar kumdan kale yapmaya gidebilirim."
" Bence çocuklarımızla kumdan kale yap. "
" Evet, minik Okyanus ile kumdan kaleler yapacağım. Böyle yıkılmayacak bir şekilde inşa edeceğiz."
" Doğmamış çocuğa don dikiyorsun. Hem daha ne zaman çocuğumuz olacağı belli değil. "
" Bence benim gibi bir adamdan, hemen çocuk yapmalısın. Her ihtimale karşı."
" Açıkçası bilemiyorum. Galiba düşüncelerim değişiyor. Zamanın akışına bıraktım."
" Bir bakarsın, ansızın gelirmiş. "
" 1 yıl olmalı diye düşünüyorum. Evliliğimizin temelini oturtmak için bir yıl beklemeliyiz."
" Begüm, seni asla zorlamak gibi bir huyum yok ama zaman varken, bir bebeğimiz olmalı."
" Zamanı gelince, olur. "
" Bakalım kim kazanacak ? Sen mi, ben mi ? "
" Göreceğiz. Acaba şu an bizimkiler ne yapıyordur ? "
" Hiç umurumda değil. Bırak onlar bizi merak etsinler."
" Düğün hakkında hiç konuşmadık. Nasıldı ? Beğendin mi ? "
" Her şey istediğim gibi oldu. Benim mükemmelliğimden izler taşıyordu."
" Bende beğendim. Oyun havalarına rağmen, güzel bir düğün oldu."
" Oyun havaları olmalıydı. Babamla küs olabilirim. Bu yüzden düğünü sade bir tören yapamazdım. Yedik, içtik ve oynadık. "
" Gelinliğimi beğendin mi ? "
" Fazlasıyla beğendim. Masum, meleksi ve tanrıçavariydin."
" Tanrıçavari mi ? "
" Evet. Kızıl saçların öyle hava veriyordu. Sanki saçların ateşten yapılmaydı."
" Herkes saçlarımı ateşe benzetiyor."
" Ama öyleler. Bu yüzden beni değil, saçlarını suçla. "
" Seviyorum saçlarımı. Beni sıradanlaştırmıyor."
" Kızıl, sen sıradanlığın zıttı olan bir hatunsun. Lütfen kendine hareket etmeyi kes."
" Aras'ın geldiğinden haberin vardı, değil mi ? "
" Evet, bekarlığa veda partimde gördüm. Ona ne halt yemek için buradasın diye sordum ve düğününde öğrenirsin dedi. "
" Eda ile karşımıza dikildi. Zavallı kuzenime aşık değil. Bunu gözlerinde görüyorum ama Eda görmüyor."
" Çünkü aşk, insanı aptallaştırır. Gözlerini körleştirir, kulaklarını sağır eder ve dili susar. "
" Aras'ın, Eda'yı kullanmasına sinir oluyorum. Eda, böyle bir adamı hak edecek bir kız değil. O, benim tersim olan birisi. Sıcak kanlı, her daim neşeli ve hayat dolu. Aras, onun ateşini söndürecek."
" Begüm, Eda'yı sakın uyarma. Seni yanlış anlayabilir. Bırak ne hali varsa, görsün. Sen karışma."
" Eda'nın üzülmesini istemiyorum. "
" Herkes kendisi için iyiyi, kötüyü biliyor. Bırak o Aras'ın ne mal olduğunu kendisi karar versin. Hiçbir yorum yapma. "
" Babandan bir haber var mı ? Tebrik mesajı yada beddua gibi bir mesaj olabilir."
" Hiçbiri yok. Büyük bir kaos öncesi sessizliği var."
" Ne harika ! İstenmeyen bir gelin olacağımı, aklımın ucundan geçirmezdim."
" Hadi, denize girelim. Boş ver bu konuları." dedi ve ayağa kalktı.
Beni kucakladığı gibi denize koştu. Denize daldık. Çok hoştu. Özgür ile denizde boğuşmak çok güzeldi. Onun gibi bir adama sahip olduğum için şanslıydım. Beni gülümsetmeyi başarıyordu. Sudan çıktık ve oradaki soğuk suyun altına girdik. İyice kurulandıktan sonra otelimize döndük. İlk önce ben duşa girdim. Deniz suyundan iyice kurtulmak istiyordum. Havluyla çıktım ve Özgür girdi. Hemen kıyafetlerimi giydim. Siyah, yan tarafları üçgen delikleri olan, straplez üstümü ve dizlerime kadar olan beyaz eteğimi giydim. Boynuma güneş kolyemi taktım. Saçlarımı kuruttum ve makyajımı yaptım. Parfümümü sıktım. İşte hazırdım. Özgür banyodan çıktı ve gülümsedim.
Özgür " Böyle hazırlanman için uzun kaldım. Çok güzelsin."
" Teşekkür ederim." dedim ve sırt çantamı aldım.
Özgür, benim gibi değildi. O, hemen hazırlanmıştı. Beyaz atleti ve yırtık kot pantolonunu tercih etmişti. Dövmelerini herkese göstermek istiyordu. Saçlarını kuruttu ve parfümünü sıktı. Hem de bolca sıkmıştı. Öksürdüm ve ona baktım. Ayağa kalktım ve beraber odadan çıktık.
Özgür " İstersen, birazcık adayı turlayalım. Merkeze yakınız. Dışarıda yeriz."
" Olur." dedim.
Otelden çıkmıştık. Adayı turlamıştık. İkimizde balayı çifti olarak birbirimizin fotoğraflarını çekmiştik. Bunları dostlarımıza gösterecektik. Kalabalığın içinde insanlar, özgürce geziyorlardı. En çok güldüğüm, küçük Yunan bir çocuğun Özgür'ün dövmelerine dokunmak istemesiydi. İlgisini aşırı çekmiş olmalıydı ve ona dövmeli bir şekilde mi doğduğunu sormuştu. Yunanca soruyu ilk başta anlamamıştık. Ailesi, İngilizce olarak soruyu bir daha sormuşlardı. Özgür ona dövmelerini sonradan yaptırdığını söylemişti. Tabii, ailesinden Yunanca olarak bunu duyunca çocuğun hayalleri yıkılmış gibi görünüyordu. Küçük çocukla hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra restorana gelmiştik. İkimizde balık ve şampanya istemiştik. Balıklar gelmişti ve şampanyamız bardağımızdaydı. Gülerek balıkları yedik. İkimizin elinde bardağımız vardı.
" Çocuğun hayallerini yıktın, kocacığım. " dedim.
Özgür " Benim dövmeli bir şekilde doğmamı bekleyemezdi. İlerde büyüsün ve yaptırsın. "
" Seni örnek alacak."
" Ben örnek alınması gereken bir adamım. "
" Bence sen bir tane olması gereken bir adamsın. İkinci bir Özgür'ü kimse kaldıramaz."
" Beni kendine mi saklamak istiyorsun ? Peki, tamamen senin olacağım. "
" Bende senin olacağım."
" Şimdi seninle burada kadeh tokuşturacağım. " dedi ve elimizdeki bardakları tokuşturduk.
Yudumladım ve gülümsedim. Özgür'ün elini tutunca, oda benim elimi sıktı.
Özgür " Seni seviyorum, Begüm. Hem de tahmin edemeyeceğin büyüklükte, seni seviyorum."
" Bende seni seviyorum. İyi ki benimlesin." dedim.
" Sen hayatımdaki en doğru ve en mantıklı kararsın, karıcığım."
" Benim içinde öyle. " dedim ve gülümsedik.
Özgür ve ben, beraber yaşlanacaktık. Evliliğimizin ilk günü böyle geçmişti. Tatlıydı. Diğer yıllarda bu tatlılıkla geçecekti. Hiçbir zaman, pişman olmayacaktım. Özgür'de pişman olmayacaktı. Kavgalarımız olsa bile büyümeyecekti. O bende mutlu olacaktı, bende ondan mutlu olacaktım. Bizim hikayemiz kesinlikle mutlu sonla bitecekti veya bitmeli. Mutlaka mutlu sonla bitmeli. Çünkü mutlu sonu hakkeden bir çifttik.
---Tahmin Sorusu : Sizce Begüm korkularında haklı mı ?
Multimedyadaki gif, ilerleyen bölümlerin spoilerı işte. Oradan ne anlıyorsunuz ? :) Tahmin edin ve yazın.
Sizce Türk oyunculardan, kim hangi karakterleri canlandırırdı ? :)
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top