Mucize ஐ
İşte yeni bölüm. Begüm'ün kombini yan tarafta :) Tahminler gelsin. :) Bölüm şarkısıyla iyi okumalr.
Ceren yanıma geldi ve beni ayağa kaldırdı. Sonra kapıyı açtı. Rüya değildi. Karşımda masum bir çocukmuş gibi gülümseyen Aras vardı. Rüyada olabilirdim. Kendimi çimdikledim. Hayır, canlı bir şekilde karşımdaydı. Yüzümü toparlamalı ve soğuk bir şekilde bakmalıydım. Ama beceremiyordum.
Ceren " Gir içeri, bizim tatlı yeni komşumuz ! " dedi ve Aras terliklerini çıkararak içeri girdi.
Sonra üçümüz salona girdik. Salon, Ceren'in zevki ile döşenmişti. Fakat bende minik ayrıntılara el atmıştım. Beyazdı. Kapımızın kenarında kitaplığımız vardı. Burada okuduğumuz kitapları koymuştuk. Burası benim fikrimdi. Koltuklarımız şeker pembesiydi. 2 kişilik olan, kapıya arkası dönük olarak konumlandırılmıştı. 3 kişilik olan ise, duvar tarafındaydı. Oradaki duvarın üstünde ise, büyük bir pano vardı. Panoda bizim çeşitli fotoğraflarımız vardı. Benim eserimdi ! Pencere tarafına ise tek kişilik koltukları koymuştuk. Bazen oraya oturup, İzmir'i izliyorduk. Televizyon ise, üçlü koltuğun karşısındaki duvara yerleştirilmişti. İşte bizim, sevimli salonumuzdu. Aras, üç kişilik koltuğa oturdu. Ceren ve bende, iki kişilik koltuğa geçmiştik.
Aras " Merhaba, Ceren. Ben Aras. "
Ceren " Karşılaştığımızı hatırlıyorum. Anlamadığım tek şey, Begüm'ün suratına kapıyı kapamasıydı. Sert kız." dedi ve kıkırdadı.
" Ceren ! Ah, özür dilerim. Sadece seni bir anda kapımda beklemiyordum. Nasıl, desem ? Gerçekten karşılaşırız diye, hiç düşünmedim." dedim.
Aras " Ben düşündüm. Fakat kapının dibinde biteceğimi, hiç bilmiyordum. Komşu olduğumuza göre, hayatımızdaki mucizelere açık olmamız gerekir."
" Mucizelere inanmıyorum. Mucizeler olsaydı, ben hayatımı mutlu bir şekilde yaşardım. Ama olmadı. Hayatımın, İzmir'den öncesi mutsuzlukla geçti. İzmir'den sonrası ise belli değil. En azından rahat gidiyor. Ya da gidiyordu. "
" Bence mucizelere inan. Belki seni bulmak için, İzmir'e gelmeni bekliyordur. Belki mucizeler seni, İstanbul'daki evinden ayrıldığın anda bulmuştur. Bunu yaşadıkça fark edeceksin."
Ceren " Ben kahvaltıyı hazırlayayım, siz sohbet edin. Aras, bitki çayı mı yoksa normal mi ? "
Aras " Sana zahmet olmasın ama normal çay alabilir miyim ? "
" Sende Begüm gibi, siyah çay seviyorsun. Peki, ben mutfaktayım." dedi ve mutfağa gitti.
Aras, mavi gözleri meraklı bir şekilde salonu inceliyordu. Üstünde beyaz bir t-shirt vardı. Altında ise, koyu mavi eşofman. Siyah saçları ise, kendi hallerindeydi. Gözlerini bana çevirdi. Pek hoş bir görüntüm yoktu. Saçlar, karmaşık bir şekildeydi. Hello-kitty'li bir t-shirt ile, ne kadar havalı olabilirdim ? Pijamamın pembe olmasını pek sevmemiştim ama Ceren'i kıramadığım için bunları almıştım. Ne harikayım ama ! Aras gülümsedi.
Aras " 3 ay boyunca ne yaptın ? "
" İş aradım ve buldum. Galiba yeniden arayacağım, neyse. İzmir'e alıştım. Gezdim, tozdum. İlk maaşımla alışveriş yaptım ! Böyle işte. Ya sen ? "
" Unuttun mu ? Hobi olarak fotoğrafçıyım. Fotoğraf çektim. Gezdim. Günlük sergiler açtım. Fotoğraflar çok beğenildi. Kimi satıldı. Fakat en çok beğenilen senin fotoğrafın oldu. Gökyüzüne baktığın andaki halin, insanların hoşuna gitti. "
" Onu da sattın mı ? "
" Hatıralar satılır mı ? Satmadım. Duruyor. Görmek istersen, evime gel. Neyse, sonra İzmir'e geldim. Seni aramayı düşündüm. Fotoğrafını gösterip, sokak sokak arayacaktım. Ama senin belki de burada olmayacağın aklıma geldi ve vazgeçtim. Ev araştırdım ve buldum."
" Beni neden bulacaktın ki ? Alt tarafı bir gece yolculuk ettiğin bir kızım."
" Sana söz vermiştim. Bir gün yine karşılaşacağız, dedim. Sözümü tutmalıydım. Yoksa beni unuttun mu ? "
" Hayır, unutmadım. Seni nasıl unutabilirim ki ? Aşırı sıcakkanlı, bana en sevdiği ceketini veren yabancı olarak aklımdaydın."
" Şimdi aşırı sıcakkanlı değilim. O zaman seni etkilemek istedim. Çünkü yüzündeki mutsuz ifadeyi görünce, bende mutsuz olmuştum. Kafanı dağıtmak için, hiçbir kıza yapmadığım şekilde aşırı sıcak davrandım."
" Sağ ol. Açık sözlülüğüne hayran kaldım."
" En azından açık sözlülüğüme güven. İş buldum, demiştim. Ne o ? "
" İşe mi ihtiyacın var ? "
" Hayır, hiçbir zamanda olmayacak. Hiç olmadı, belki can sıkıntısına fotoğrafçı olurum."
" Para nereden geliyor, peki ? Gökyüzünden yağmıyor."
" Boş ver, nereden geldiğini. Sadece temiz ve güvenilir olduğunu bil. Herhangi bir uyuşturucunun satıcısı değilim. Mafya babası olacak, tipte yok. Bir yakınımda bu işlerde değil. O zaman içini rahat tut. "
" İyi, o zaman. Barmenim. Ya da barmendim."
" Barmendim mi ? "
" Kovulmuş, olma ihtimalim var."
" Neden ki ? " dedi ve Ceren bizi çağırdı.
Mutfağa geldik. Ceren masayı özenle hazırlamıştı. Zeytinlerimiz, peynirler, doğranmış salatalık ve domatesler, salamlar, reçeller, tere yağı ve kızarmış ekmekler ile masamızı donatmıştı. Masaya oturduk ve kahvaltıya iştahla başladık. Sonunda bitmişti.
Aras " Ellerine sağlık Ceren. Çok güzeldi."
Ceren " Teşekkür ederim. Ne konuşuyordunuz ? "
" Barmenlikten kovulmuş olabileceğini anlatıyordu."
" Evet. Begüm dün geceki olayı baştan sona anlatsana."
" Peki, o zaman. Gecenin başında Alp, barın yeni sahibinin kimliğini gizleyerek bara geleceğini söyledi. Onu Ceren'in yanında gördüm. Hiçbir şeyden habersizdim. Yanıma geldi ve içki istedi. Sonra konuşmaya başladık. Soğuk davranmama rağmen, ısrarla konuşuyordu. Ardından dans edelim mi, dedi ve reddettim. Fakat ısrarcı oldu. Sevişme olayını dalga geçerek teklif etti ve bende önce kolayı, sinirimden dolayı yüzüne elindeki birayı da boşalttım. Özür dilemediğim için, kovulma ihtimalim fazla. Tüm olay bu." dedim.
Aras " Patronun sana sevişelim mi, dedi ? "
" Aslında dans edelim dedi, reddedince sana sevişelim demiyorum ki dedi. Ardından son sözlerinde ise, sevişme olayı ilerde olacak diye saçmaladı."
Ceren " İlk konuştuğumda iyi birisi olarak gözükmüştü. Senin hakkında sorular sormuştu ama cevaplamamıştım."
" İğrenç, gıcık herifin teki. Kovarsa umurumda olmaz." dedim.
Aras " Yeni patronun, kusara bakmayın kızlar ama piçin tekiymiş." dedi ama piç derken sesi kısık ve üzgün çıkmıştı.
Ceren " Birde seni kovmazmış. Çok gülerim."
" O zaman bana katlanır, şekerim." dedim ve telefonuma mesaj geldi.
Salondan telefonumu alıp, geldim. Mesajı açtım. Tanımadığım bir numaraydı.
" Dün geceden sonra, senden kurtulmamaya karar verdim. Davranışın, tarzın beni çok eğlendirdi. Uzun zamandır eğlenmiyordum. Seninle birlikte çok eğleneceğiz. Benim kim olduğumu anlamışsındır, asi kızılım. Numarayı kaydet, daha çok mesaj gelecek."
Bu mesajı yazan kişi, korktuğum kişi miydi ? Nasıl bulabilirdi ki ? Alp mi vermişti ? Sonuçta yakın arkadaş olduklarını belirtmişti. Elbette verebilirdi.
Aras " İyi misin ? Elin titriyor."
Ceren " Begüm, iyi misin canım ? "
" Değişim, galiba değilim. " dedim ve Aras bana bir bardak su uzattı.
Suyu yavaşça içtim ve derin bir nefes aldım. Telefonuma bir mesaj daha geldi. Ben bakacakken, Aras telefonu elimden aldı ve mesaja baktı. Kaşları çatılmıştı.
Aras " Mesajı okuyorum. Bugün seni yanımda tutsam, nasıl olur ? Hem aramızdakileri telafi ederiz hem de birbirimizi tanırız. Barın dekorasyonunu değiştireceğim. Sende yanımda ol. Ara beni. Aramazsan, başka şeyler yaparım."
Ceren " Belayı iyi bulmuşsun, Begüm."
" Beni zorla bir yere götüremez. Peşinde sürükleyemez. " dedim.
Aras " O zaman benimle beraber evim için birkaç eşya seçmeye gelin. Böylece patronun seni benim elimden alamaz."
Ceren " Olur. Hem de sana yardım ederiz. Emine Hanım, böyle istemişti. Hadi, biz hazırlanalım."
" Ben mutfağı toparlarım, kızlar. Siz hazırlanın." dedi ve odalarımıza gittik.
Üstümdekileri çıkardım ve hızla giyindim. AC/DC t-shirtümü giydim. Siyah, dar paça kot pantolonumu giydim ve üzerime ceketimi aldım. Makyajımı yaptım ve saçlarımı taradım. At kuyruğu olarak topladıktan sonra boynuma uzun gitar kolyemi taktım. Parmaklarıma sevdiğim yüzüklerimi geçirdim. Parfümümü sıktım. Siyah çantamı aldıktan sonra hazırdım. Odamdan çıktım. Aras, salondaydı. Üstünü değiştirmişti. Bana gülümsedi ve telefonumu uzattı. Telefonumu çantama attım.
Aras " Patronun aradı ve karşısına ben çıktım. Biraz atıştık ardından telefonu küfredip, suratıma kapattı."
" Keşke karşısına ben çıksaydım." dedim.
" Boş ver. Böyle serserilere alışkınım. Bu arada çok güzel olmuşsun. Sabahki pijamalı kız ile, şimdiki halin arasında fark var."
" Karşına öyle çıkmak istemezdim. Paçoz halimle."
" Her halinle iyisin. " dedi ve Ceren içeri girdi.
Spor haliyle güzeldi. O da, saçlarını benimkisi gibi yapmıştı.
Ceren " Hadi, bakalım. Alışverişe benim arabamla gidiyoruz." dedi ve ayağa kalktık.
Asansöre bindik ve aşağı indik. Binadan çıktığımızda karşımızda Özgür'ü bulduk. Siyah t-shirtü ve siyah kot pantolonuyla karşımızdaydı.Bana gülümsüyordu fakat Aras'ı görünce, bakışları daha alaycı olmuştu. Aras ise,elimi tutmuş ve kasılmıştı.
Özgür " Demek telefonda benimle konuşan sendin. Ne ilginç bir karşılaşma ama değil mi ? Evet, kızları paylaşalım. Kızıl benim, sarı senin."
Aras " Begüm'ün seninle beraber gelmek istediğini sanmıyorum. O, benimle gelecek. Şimdi çık yolumuzdan. "
" Asıl sen çık. Begüm benim ! Ona elini süremezsin." dedi ve yanımıza geldi.
İkisi de birbirine sert bakıyorlardı. Birbirlerini önceden tanıyan ve nefret eden bakışlardı. Nereden tanışıyorlardı ? Ve neden birbirlerine nefretle bakıyorlardı ?
Ceren " Beyler ! Binanın önünde kavga etmeyelim. "
Özgür " İyi o zaman ! Ben kızılı alıyorum." dedi ve benim bileğimden tutup, yanına çekti.
Sonra kolunu bana sardı. Yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.
Özgür " Unuttun mu ? Her zaman böyle olmadı mı ? Sen hep istedin, ben ise istediğini hep aldım. Aramızdaki fark bu, Aras."
Aras " Bu sefer öyle olmayacak."
" Bırak beni ! " dedim.
Özgür " Uslu kız ol, tatlım. Bugün çok eğleneceğiz. Bugünden itibaren sen benimsin. Kimsenin değil." dedi ve saçlarımdan beni öptü.
Aras, öfkeyle bakıyordu. En iyisi Özgür'ün dediğini yapmaktı. Onunla gidecektim. İçimdeki isyanı bastıracaktım. Bastırmazsam, burada kavga çıkardı. Kavgalardan hoşlanırdım ama henüz yeni tanıdığım insanların karşımda kavga etmesini istemezdim.
" Aras, ben Özgür ile barın dekorasyonuyla ilgileneyim. Ceren sana yardımcı olur." dedim.
Aras " Begüm ! "
" Dediğimi yap, lütfen. Daha çok zamanımız var."
Özgür " İşte galip benim. Hadi, benim asi kızılım. Arabam şurada. Görüşürüz Aras ! " dedi ve arabasına doğru yürümeye başladık.
Arabası siyahtı. Benim için ön koltuğun kapısını açtım ve oturdum. Kendisi de şoför koltuğuna geçti. Arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.
Özgür " Bugün çok eğleneceğiz. "
" Şimdiden eğlenmeye başladım. Eksik olma." dedim.
" Eksik olmayacağım, korkma. "
" Neden beni kovmadın ? "
" Senin gibi bir barmene ihtiyacım olduğu için. "
" Öyle mi ? İyi, o zaman. Bana katlanacaksın. Açıkçası kim kime katlanacak onu göreceğiz."
" Ben sana her zaman katlanırım. Dün birayı, sağlam bir şekilde içirdiğin için teşekkür ederim. Hayalimi gerçekleştirdin. Bira banyosu yapmayı hayal ederdim ve dün gerçekleşti."
" Deliler hep beni mi bulur ? " dedim ve arabasını park etti.
Bar için dekorasyon alışverişimiz başladı. Acaba Aras ne haldeydi ? Ne yapıyordu ? Beni düşünüyor muydu ?
ஐஐ
Tüm gün, İzmir'i dolaşmıştık. Bacaklarım çok ağrıyordu. Ayrıca sinir olmuştum. Özgür'ün zor beğenmesine sinir olmuştum. Her şeyde bir kusur buluyordu. Her şeyin en mükemmel olması için, çok dolaşmıştık. Bir de görenlerin bizi sevgili sanması yok mu ? Onlarda beni deli etmişti. Özgür ise, çok hoşuna gitmiş olmalıydı ki sürekli beni kendisine yapıştırmıştı. Telefon aramalarım çok olmuştu ama Özgür buna izin vermemişti. Ceren'in beni bulmasını istemiyordu. Şimdi ise apartmanın önündeydik. Arabadan indim. Özgür de inmişti. Binanın önüne geldiğim de, Özgür de yanımdaydı.
" Affedersin, ama neden peşimdesin ? " dedim.
Özgür " Acıktım ve sende bana yemek hazırlayacaksın."
" Bana emir veremezsin. Evet, patronumsun. Ama barda iken, patronumsun. Dışarıda hiçbir şeyim değilsin."
" Öyle miyim ? Üzgünüm ama yanıldığını söylemek zorundayım. Bu akşam yemekte sizdeyim. "
" Emirlerden hiç hoşlanmam."
" Acaba bende mi bu apartmana taşınayım ? Böylece seni sık görürüm. Hatta evine gelirim ve telefonunu ben kullanırım. Başkaları seni aradığında, beni bulurlar. Hoş bir senaryo değil mi ?"
" Gel benimle başımın belası ! Gel ! " dedim ve apartmanın içine girdik.
Asansörle yukarı çıktık ve dairemin önüne geldik. Kapıyı açtım ve ayakkabılarımı çıkarıp, içeri girdim. Özgür de peşimden gelmişti. Yüzündeki ifade cidden sevimliydi. Ben odama geçtim. Ceketimi çıkardım ve çantamı da yatağımın üstüne bıraktım. Salona geçtiğimde, Özgür'ün üçlü koltukta oturduğunu gördüm. Etrafı inceliyordu. İkili koltuğa oturacakken, beni yanına çekti. Onunla dip dibe olmak, beni rahatsız etse de onun hoşuna gidiyordu. Kolunu, sahiplenici bir şekilde omzuma attı.
" Bu kadarı yeter, ama ! " dedim.
Özgür " Yetmez, tatlım. Şu an hoşlanmıyorsun, ama zaman geçtikçe hoşlanacaksın." dedi ve parmakları saçlarıma dokunuyordu.
Ardından yanağımı okşamaya başladı. Dış kapı kapandı. Salona Ceren ve Aras geldi. İkisi birlikte gülerken, bizi gördü. Ceren şaşkındı fakat Aras sinir olmakla beraber üzgündü. Şimdi ne diyecektim ? Ne açıklayacaktım ? Bu bir mucize miydi ? Eğer mucize denilen şey, şu an yaşadığımsa beni hiç bulmamakta haklıydı.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top