Kalp Ağrısı ஐ

Selam ! Hikaye düğüm düğüm oluyor değil mi ? Zamanı gelince, çözebileceğime emin olabilirsiniz. :) Yeni bir karakterimiz var ! Bu bölüm şarkısını öneren @esra_jaime ye teşekkür ederim. Fazlasıyla uyuyor ! Yan tarafta Begüm'ün çizdiği Özgür'ün fotoğrafı hali var. :) Begüm çizdi ama. Bölüm şarkısı ile iyi okumalar !

İstanbul'a dün yeniden ayak basmıştım. Uçakta iken sürekli ağlamıştım ve şiş gözlerimi saklamak için gözlerimi yüzümden çıkarmadım. Eve geldiğimde büyük bir sevgi kucaklaması yaşadım. Babam benim tekrardan eve dönüşüme çok sevindiğini söylemişti. Evimizde çalışanlarda benim geri dönüşüme çok sevinmişlerdi. Bu yüzden benim en sevdiğim yemekleri yapmışlardı. Kimse içimdeki acının farkında değildi. Dün kafamı dağıtmak için kıyafetlerimi dolabıma yerleştirdim. Banyoda uzun süre kaldım. Canım bir şey istemese, bir şeyler yedim. Aynı Yıldızın Altında'yı bir daha okudum. Yine kitabın sonunda ağlamıştım. Annem dışarıda yemek yemeyi teklif etti ve reddettim. Annem ilk defa bu kararıma saygı duyup, odamda beni tek başına bıraktı. Galiba içindeki annelik duygularını uyandırmayı başarmıştım. Telefonumu ise, hiç açmamıştım. Çünkü Özgür'ün beni aramasını ve mesajlarını gördükçe, işkencem artacaktı.

Uyuyamadığım bir gecenin sonunda yataktan kalktım. Yüzümü yıkadım. Üstümü değiştirdim. Rahat bir elbise giymiştim. Kahvaltımı ettim ve odama çıktım. Telefonumu açtım.Hemen mesajlar geldi. Hepsi Özgür'e dair mesajlardı. Hepsini okumadan sildim. Sesli mesajlarını bile sildim. Cevapsızları da sildim. Son olarak sessize aldım. Eğer ararsa, bunu görmeyecektim. Bir zamanlar çalışma masam olan masaya oturdum. Kağıdın üzerine bir şeyler çizmeye başladım. Sonunda ne çıkacağını bilmiyordum. Yan taraftan gözükecekti. Bilgisayarımdan rastgele bir şarkı açtım. Şebnem Ferah'ın İstiklal Caddesi çıkmıştı. Gülümsedim ve şarkıyı mırıldanarak resmime başladım. Bu şarkıyı tekrar tekrar dinleyerek, resmi çizmeye devam ettim. Sonuç mükemmel olmuştu. Başarılı resim yeteneğim, körelmemişti. Fakat çizdiğim kişi çok tanıdıktı. Havaya serseri bir şekilde dikilmiş saçları vardı. Gözleri kapalıydı ve dudağındaki sigara keyiften yakılmış gibi aşağı duruyordu. Omzunda dövmesi vardı. Kafamı salladım ve tekrardan baktım. Evet, Özgür'ün yan profilini çizmiştim. Açıkçası çok hoş gözüküyordu. En iyisi bu resmi dosyama koymaktı yoksa gözyaşlarım mahvedecekti. Dosyamı ararken kapım açıldı ve içeri Eda girdi. Eda, benim kuzenimdi. Amcamın kızı olurdu. Onunda benim gibi kızıl saçları vardı ama onun saçları benimkiler gibi ateş kızılı değildi. Koyu kahverengi ile koyu kızıl arası bir renkti. Bu yüzden o saçlarını beğenmezdi ve benim saçlarımı kıskanırdı. Benimle yaşıttı ve bunun avantajı olarak kardeş gibi büyümüştük. Farklı özelliklerimiz olsa da, iyi anlaşırdık. Onu görmek beni sevindirmişti. Gülümsedi ve sarıldık. Daha sonra o yatağıma oturdu. Ben ise elimdeki resmi tutuyordum.

Eda " Begüm Hanım, sizi en son İzmir de olduğunuzu duymuştuk. İstanbul da işiniz ne ? " dedi ve güldü.

Bu kızın her daim gülebilen biri olmasını seviyordum. Bende olmayan bir özellikti.

" Her şey karmaşıktı. Ben de karmaşıklığı çözmek için, İstanbul'a geldim." dedim.

" Tüm hikayeyi anlatsana."

" Annemden duymuşsundur. Konuşacak bir şey yok."

" Yengem taraflı anlatır. Ben orijinal kaynaktan duymak isterim."

" Eda ! "

" Dinliyorum." dedi ve tüm hikayeyi anlattım.

Anlattığım süre boyunca tek bir yorum yapmamıştı. Kimi yerlerde gülümsemişti. Sonunda bitmişti. Her şeyi eksiksiz anlatmıştım. Çok şey yaşamıştık ve bunun farkına şimdi varıyordum. Pişman olmak için çok geçti.

Eda " Kuzen, İzmir'de çok şey yaşamışsın ! Keşke bende orada olsaydım." dedi ve dudaklarını büzdü.

" Bende şimdi farkına varıyorum. İzmir de, çok şey yaşamışım ve farkında değilmişim. Şimdi yorumun neler ? " dedim.

" Açıkçası Özgür'ün seni çok sevdiğini düşündüm. Sende onu çok seviyorsun ama o seni daha fazla seviyor. Onun bir çeşit sığınağı, koruyacağı birisi olmuşsun. O paketteki fotoğraflar ona aitse, bunu ondan açıklamasını isterdin. Keşke sorgulasaymışsın. Ama sen onu babası ile mutlu olması için terk ettiğini söylüyorsun. O zamanda tüm durumu açıklasaydın. Belki bir çıkış yolu bulurdunuz."

" Özgür, babasına düşkün bir çocuk. Gayrı meşru pozisyonunda olduğu için, tek sevgi gördüğü destek çıktığı babası olmuş. Bunu  nasıl bozarım ? "

" Bilemiyorum. Kaldığım yerden devam edelim. Şimdi, neden terk ettiğini biliyor değil mi ? O zaman bir seçim yapacak. Ya kaldığı yerden devam edecek, seni unutacak ya da kırılmış gururuna rağmen babasına karşı çıkarak seni arayıp, sana dönecek. Eğer sana dönerse, bu çocukla evlen derim."

" Kırılmış gururuna rağmen döner mi ? "

" Sana delicesine aşıksa, döner. Bence aşık ve dönecek."

" Diğerlerine yorumun ne ? "

" İlk defa Çağla yengenin içindeki annelik içgüdüsünü görüyoruz. Buna çok şaşırdım. Ceren ve Alp çifti, sizi barıştırabilir. Hande sürpriz bomba ve sıra Aras'ta. O, çok bencil birisi. İlk başta onun sevimli bir centilmen olduğunu düşünmüştüm ama değilmiş. Berbat ve çirkef yüzlüymüş. İğrenç ! "

" Dediklerinde haklısın. "

" Ben her zaman haklıyım. Boynundaki güneş kolyesi, Özgür'den değil mi ? "

" Evet. Bunu asla çıkarmayacağım."

" Çıkarmak zorunda kalabilirsin. Belki kalbine başka birisi girer. Olmaz mı ? "

" Hayır. "

" İyi, o zaman. Sen şatonda otur ve serseri prensini bekle. Bende yaramaz bir prenses olarak, dışarı çıkarım ! İtiraf etmeliyim ki, kolyen çok güzel ! "

" Sana Özgür'ün resmini gösteriyim mi ? Sen gelmeden önce, farkında olmadan onun yandan halini çizdim." dedim ve resmi göstermek için yanına oturdum.

Resmi gösterdiğimde, şaşırmıştı.

Eda " Bu çocuğu görmüştüm ! "

" Nerede ? " dedim.

" Dövmesinden ve saçlarından tanıdım. Bu çocuk sen gittikten sonra seni bana sormuştu. Her zamanki gittiğimiz kafede oturuyordum ve karşıma geçmişti. Biraz sohbet ettikten sonra bana seni sordu. İlk başta seni tanımamışlıktan geldim, belki sapık olabilirdi. Sonra bana fotoğrafını gösterdi. Bende arkadaşın olduğunu düşündüm ve İzmir'de olduğunu söyledim."

" Özgür beni gerçekten takip edermiş."

" Seni İzmir de buldu ve bom ! Seni tavladı. Gizemli bir serseri aşığın varmış. Çok havalı ! "

" Şok oldum. Bana bunları anlatmamıştı. "

" Aman anlatsa, ne olur ? Sana aşık bir adam, Begüm. " dedi ve resme baktım.

Sanki dudakları gülümser gibi olmuştu. Yukarı, kibirle kıvrılmış gibiydi. Ben senin efendinim gülüşüydü. Çizdiğimde böyle değildi ! Resmi hızla masam bıraktım ve sandalyeme oturdum.

Eda " Beraber alışveriş merkezine gidelim ve kocaman bir alışveriş çılgınlığı yaşayalım."

" Eda, lütfen aşk acısı çekmeme izin ver ! Lütfen, bu acıyı herkesin içinde yaşamayım." dedim.

" Bak, buraya parmağımı basıyorum. O Özgür gelecek ve seni affettiğini söyleyecek. Şimdi kalk ve giyin. Ben aşağıda seni bekliyorum."

" Peki ! " dedim ve o odadan çıktı.

Dolabımı açtım. Siyah pantolonumu ve Iron Maiden baskılı sıfır kolumu giydim. Siyah sırt çantamı aldım. İçine cüzdanımı ve telefonumu koydum. Cüzdanım da, kredi kartlarım vardı. Telefonuma baktım. Hiçbir cevapsız arama yoktu. Çantamın içine telefonumu attım ve tuvalet masama oturup, makyajımı yaptım. Yüzüklerimi taktım. İşte hazırdım. Odamdan çıktım ve aşağı indim. Annemler oturuyordu. Eda ise, kapının başında beni bekliyordu.

Annem " Begüm, bol bol harcama yap. Alışveriş iyi gelir, tatlım."

Babam " Eğlencenin tadını çıkarın."

Eda " Görüşürüz ! "

" Görüşürüz " dedim ve evden çıktık.

Bahçeden çıktık. Çevreme bakındığımda, sokağın başında siyah bir araba gördüm. Acaba Özgür müydü ? Belki hayal gücüm iyice zıvanadan çıktı ve gündüz ayakta rüyalar görüyordum. Önümdeki kırmızı arabaya bindim. Eda, sürücü koltuğundaydı ve arabayı çalıştırdı.

Eda " Güzelce alışveriş yapacağız. "

" Sen yapacaksın." dedim.

" Sende yapacaksın ! "

" Benim yapmayacağım. Lütfen, rahat bir şekilde aşk acısı çekmeme izin ver."

" Aşk acısını çekecek bolca zamanın olacağını düşünüyorum."

" Aşık olmamış gibisin ! "

" Oldum. Senin gibi birini terk etmedim yinede aşk acısını çektim. Onunla yaşamayı öğrendim. Bence sende öğreneceksin."

" Hayır, aşk acımla yaşamayı öğrenmeyeceğim. Çünkü hala Özgür'e aşığım. Eğer onu unutacağıma inansaydım, öğrenirdim."

" Zavallısın ! "

" Biliyorum. Kendi yarattığım bok çukurunun içine düştüm ve asla çıkamayacağım."

" Haklısın." dedi ve güldü.

Sonunda gelmiştik. Eda'nın istediği gibi, bir mağazadan girdik ve diğerinden çıktık. Kafeterya çıkarken, gözüme birisi çıkmıştı. Arkasına dönüktü. Saçları koyu kahverengiydi. Siyah, deri ceket giymişti. Siyahlar içindeydi. Tıpkı Özgür gibi ! Özgür'ün kendisi de olabilirdi. Evet, oydu. Sürpriz bir şekilde ortaya çıkmayı severdi.

Eda " Begüm, kendine gelir misin ? Şu yabancıyı dikizleme ! "

" Beni 5 dakika bekler misin ? " dedim ve o adamın yanına gittim.

Omzuna dokundum.

" Özgür, dönmüşsün ! Döneceğini biliyordum." dedim ve arkasını döndü.

Karşımda yakışıklı bir yüz vardı ama Özgür değildi. Yabancı bir adamdı. Kaşlarını kaldırdı ve alaycı bir şekilde gülümsedi.

" Adım Özgür değil ama sizin gibi güzel bir kızıl ile tanışabilirim." dedi ve Eda koşarak yanıma geldi.

Eda " Pardon ! Biz sizi birine benzetmiştik. İyi günler." dedi ve beni kolumdan kaptığı gibi oradan uzaklaştık.

" Eda, beni çabuk bir yere otur." dedim ve dediğimi yaptı.

Rastgele bir dönerciye oturmuştuk.

Eda " İyi misin ? Neyin var ? Neden tanımadığın bir adama koşarak gidiyorsun ? "

" Ben, onu o sanmıştım ! Bir an Özgür olduğunu düşündüm. " dedim ve peçeteyle gözümden akmaya gözyaşlarımı sildim.

" Kafayı yemişsin ! Ya delinin teki çıksaydı, ne yapacaktın ? O süper kahraman Özgür gelecek miydi ? "

" Lütfen annemlere anlatma ! Karşılarında küçük düşmek istemiyorum."

" Bir çocuk için delireceğin aklıma gelmezdi."

 " Neden ? "

" Begüm, sen duygularını fazla göstermeyen birisin. Yüzünde sürekli olan soğuk bir maske var. "

" Haklısın. Bende bunu düşünmezdim."

" Belki de Özgür'ü, senin içindeki duygularını ortaya çıkarmanı sağladığı için onu yanında istiyorsun."

" Tek bildiğim Özgür'ün gelmesi."

" Sen git. Sonuçta yüzde yüz suçlu, sensin. Hadi, yüzde doksan dokuz nokta dokuz olsun."

" Yapamam. Onu incittim. Bu tıpkı bir katilin, öldürdüğü kişinin cenazesine gitmesine benzer. "

" Umarım senin gibi inatçı biri değildir. İyisin, değil mi ? "

" Evet, biraz mağaza gezelim mi ? Sonra bir şeyler yeriz."

" İyi o zaman." dedi ve tekrardan mağazaları gezdik.

Bir tanesinin içine girdik. Çünkü orada vitrinde gördüğüm t-shirt ilgimi çekmişti. Siyah bir erkek t-shirtü. Mağazadaki bayana sordum ve bir tane Özgür'ün bedenine olanı buldum. Aynanın karşısında üstüme tuttum. Eda bana delirmişim gibi bakıyordu.

Eda " Bu t-shirt ile ne yapacaksın ? "

" Onu satın alacağım ! Eğer  Özgür'ün parfümünü bulursam, buna sıkacağım. Sonra da giyerim." dedim ve sırıttım.

" Özgür, seni delinin teki yapmış ! Zır delisin." dedi ve kasaya gidip, satın aldım.

Poşeti elimde taşıyacaktım. Umutsuz bir vakaydım.

Eda " Çocuğun resmini çiz, onun t-shirtünü al. Başka ne yapacaksın ? "

" Bilemiyorum. Onu içimde canlı tutmak için neler yapmam gerekiyorsa, onu yapacağım. " dedim ve durdum.

Karşımda gözlüklü birisi vardı. Uçarı saçlı ve beyaz tenliydi. Tıpkı Özgür gibi giyinmişti. Onun tarzıyla karşımda gibiydi. Ya gerçekten oysa ? Kalbim hızla çarpmaya başladı. Bir yanım gitmek istiyordu ama yine rezil olma korkum vardı. Ne yapacaktım ? Ya gerçekten şu an karşımdaysa ? Dövmelerinden anlayabilirdim ama ceket giymişti. Yanına gitmem lazımdı. Kolyemi içimden dışarıya çıkardım ve sımsıkı tuttum. Güneş kolyemdi. Özgür'ün güneşi değil miydim ? O zaman yanıma gelmeliydi.

" Özgür." diye fısıldadım ve karşımdaki bana doğru yürümeye başladı.

Heyecandan olmalıydı ki, gözlerim karardı ve yere düştüm. Sonra ise, bayıldım. Kalbim fazla aşk acısına, heyecana ve korkuya dayanamamıştı. Kalbim ağrıyordu ve bu ağrıyı ancak Özgür geçirebilirdi.

---

Tahmin Sorusu :

*Eda nasıl biridir ?

*Özgür gerçekten geri döndü mü ? Yoksa Begüm'ün hayalleri mi ?

*Özgüm çifti nasıl tekrardan biraraya gelir ?

* Sizce Begüm mü haklı yoksa Özgür mü ?

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top