Gökyüzümdeki Yıldızsın ஐ

Multimedyada Eda var. :) Bölüm şarkısı : Bruno Mars - Talking to The Moon :) Bölüm yine Özgür'den.

(Özgür)

Dün bütün gün Begüm ile beraberdim. Akşam yemeğinden sonra kendi evime gitmiş ve kafamı dinlemiştim. Bütün yorgunluğumu güzel bir duş ile atmıştım. Televizyonda bir şey yoktu. Bende laptoptan bakmaya başladım. Haberleri okudum, e-posta hesabıma baktım. Hiçbir hareketlilik yoktu. Aras'ın şu an nerede olduğunu merak ediyordum. Hangi cehennemdeydi ? Ne yapıyordu ? Neler planlıyordu ? Kafasındaki planlar neydi ? Bunları öğrenirsem, ona göre tedbirimi alırdım. Begüm'ü de yanımdan ayırmazdım. Aras, kızın üstüne atlayabilirdi. Telefonumu aldım. Alp'i aradım. Uzun bir bekleyişten sonra açmıştı.

Alp " Ne var ? "

" Bir şey olduğu yok. Nasılsın ? " dedim.

" Ceren ile birlikteydim. Film izliyorduk."

" İyiymiş."

" Sen ne yapıyorsun ? Begüm ile aranızı düzelttiniz mi ? "

" Fazlasıyla düzelttik."

" Ceren'de az önce Begüm ile konuştu. Senin kızıl intihar etmiş. Doğru mu ? "

" Fazlasıyla doğru. Begüm benim ayaklarına kapanmam için yapmış olduğu bir delilik. İntihar etmeyi bile beceremedi. Aptal kız ! "

" Yine de istediğine ulaşmış. Hastaneye götürmüşsün, baş ucunda beklemişsin, bütün gün yanındaymışsın. Evlenirseniz, kesin Begüm'ün dediğini yaparsın. Kılıbıklaşırsın."

" Seni, benimle dalga geç diye aramadım. "

" Ne için aradın, kılıbık ? "

" Kılıbık deme ! Bir daha gelirsen, hangi fare deliğine girersen gir, seni bulurum ve tanınmayacak hale getiririm ! "

" Çok korktum. Neden aradın ? "

" Aras'tan bir haberin var mı ? "

" İstanbul'a gitti."

" Hassiktir ! "

" Görmedin mi ? "

" Begüm ile uğraşmaktan nasıl görebilirim ? Şerefsiz, kesin babamla buluşmuştur. Begüm ile ayrıldığımı biliyor değil mi ? "

" Ceren'den bunu zorla öğrenmiş."

" Piç herif ! Yine bir piçlik yapmak için, İstanbul'a geldi ama Begüm ile ayrılmadığımı görünce o şeytan suratındaki ifadeyi merak ediyorum."

" Takma kafana ! "

" Alp, babam benim için önemli ama Begüm de önemli. Bu iki insanı, Aras yüzünden kaybetmek istemiyorum. Daha babamla uğraşacağım. "

" Sana bol şans diliyorum ! "

" Şansın ne zaman yanımda olduğunu gördün ki ? Şanslı olduğum tek şey, Begüm'e sahip olmam."

" Kıza o ufak sırrını anlat. Neden takip ettiğini anlat. "

" Şu an mutluluğunu bozmaya gerek yok. Bırak, mutluluğun içinde sarhoş olsun ve bende bu sarhoşlukta onun sıcaklığını bedenimde hissedeyim."

" Sen bilirsin. Ceren artık şu telefonu kapatmamızı ve en kısa zamanda İzmir'e gelmenizi istiyormuş."

" Hemşireye selam söyle. Hadi, görüşürüz."

"Onunda sana selamı var. Görüşürüz." dedi ve kapattım.

Şimdi sıra Hande'deydi. Ona, Aras'ı kontrol etmesini istemiştim. Casusluk yapacaktı. Bedelini ödemiştim. Birkaç sıkıntısını çözmüştüm. Mesela ailesinin ondan sakladıkları, evlenmesini istedikleri kişiyi bulmuş ve ona Hande ile evlenmekten vazgeçirmiştim. Hande, bu iyiliğimi bu şekilde ödemeyi kabul etmişti. Aslında Hande benim lise yıllarındaki aşkım falan değildi. Onun o saf görünen kırılganlığından etkilenmiştim. Bu etkilenmeyi, Aras'a karşı kullanmıştım. Çokta eğlenceli olmuştu. Aras'ın aşkı da, kendisi gibi aptalcaydı. Gülümsedim ve Hande'yi aradım.

Hande " Efendim ? " dedi.

" Müsait misin ? " dedim.

" Evet, ne oldu ? "

" Neredesin ? "

" İstanbul'dayım. Aras'ın İstanbul'a çekip, gitmesi üzerine uçak bileti buldum ve geldim. Sonra Aras'ı buldum ve kızdım. Beni umursamadı. Açıkçası yüzünde tekinsiz bir ifade vardı, Özgür. "

" Ne zaman gelmiş ? "

" Bilmiyorum. "

" İzmir de yaptığın gibi, burada da bana Aras ile ilgili rapor ver. Aras'tan önde olmalıyım. "

" Biliyorum. Elimden geleni yapacağım."

" Yine nazik kız rolünü sürdür ve Aras'ı elinde tutmaya çalış."

" Tamam ! "

" O salağın, hayatımı mahvetmesini istemiyorum. Hele öyle bir şey olsun, herkesi ateşimde yakarım. Anlıyorsun beni, değil mi ! "

" Lütfen beni korkutmayı keser misin ? "

" İyi, görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım.

Merdivenlerden yukarı çıkıp, yatak odamdaki balkona çıktım. Gökyüzü güzeldi. Gülümsedim. Kimsenin beni küçük düşürmesine izin veremezdim. Annemi aramam lazımdı. Evimizde yoktu. Geldiğimden beri yüzünü göremiyordum. Telefondan onu aradım ve hemen açıldı.

Annem " Özgür ? "

" Anne." dedim.

" Nasılsın ? "

" İyiyim işte, valide sultan. Artık ne kadar iyi olabilirsem. İstanbul'dayım ve sen bizim küçük şirin evimizde değilsin. Nerelerdesin ? "

" Babanla beraberim, oğlum. İstanbul'un dışındayız ve baş başa çok hoş vakit geçiriyoruz."

" Seni böyle aşağılamaya devam ediyor, demek."

" Özgür, çocukluğundan beri böyle diyorsun ama yanlış düşünüyorsun. Bizim aramızdakiler basit bir ilişki değil ki ! "

" Fakat seni basitleştiriyor ! Beni basitleştiriyor ! "

" Bunun için mi aradın ? Beni azarlamak için mi ? Eğer buysa amacın, başardın. Hem sen bu kadar bu durumdan şikayetçi değildin. Sadece sinirli iken söylenirdin. Ne oldu ? "

" Anne, sadece yakın zamanda işler karışacak ve benim korumak istediğim iki kişiden birisin. Bu yüzden bunu söylüyorum."

" Sen ne dersen de, ben bildiğimi okurum. Bunu unutma ! Babana İstanbul'da olduğunu söyleyeceğim. Yakın zamanda görüşün."

" Hayır, söylemene gerek yok. "

" Oğlum, bir derdin mi var ? İstersen yanına gelebilirim. Benim için en önemli kişi sensin."

" Sen keyfine bak. Babamla şampanyanı iyi yudumla. Hoşça kal ! "

" Özgür ! Beni kırıyorsun. "

" Hoşa kal." dedim ve telefonu kapattım.

Gökyüzüne son defa baktım ve yatağa atladım. Gözlerim yavaşça kapandı. Karşımda soğuk bakışlı Begüm vardı. Bana hiçbir şekilde gülümsemiyordu. Arkasında babam vardı. Yaklaştığımda, Begüm'ün ağladığını gördüm. Çaresizce ve sessizce ağlıyordu. Ayağındaki ve boynundaki zincirlere aldırmadan ağlıyordu. Benim tek yaptığım o zincirlerden onu kurtarmaktı. Başarıyor muydum ? İşte o sırada uyanmıştım.

Rüyanın etkisiyle terlemiştim. Banyoya girip, soğuk suyun altında bekledim. Kendime gelmek için mükemmel bir yöntemdi. Belime havlumu sardım ve banyodan çıktım. Saat on birdi. Telefonum çaldı. Arayan Kızıl Hatun'du. Sırıtarak açtım.

" Efendim, beceriksiz kızıl ? " dedim.

Begüm " Merhaba ! Nasılsın ? "

" İyiyim, ya sen ? Miden nasıl ? "

" Her şey gayet yolunda. Sadece evdekilerin davranışları iyi değil. Çok üstüme düşüyorlar."

" İntihar ettiğin için böyle yapıyorlar. Bir şey yapıyorsan, sonuçlarına katlanacaksın."

" Böyle olacağını düşünmedim. "

" Seni kurtarmamı istiyorsun değil mi ? "

" Fazlasıyla ! Beni bir yerlere götüremezsin ama yanımda olursan, bu çevremdekilerin acıma bakışlarından kurtulabilirim. Bu bakışlar beni rahatsız ediyor. Ben zavallı değilim ! Fakat onların bakışlarındaki anlam bu."

" Rahat ol ! Hızla giyinip, bir şeyler atıştırıp, geliyorum."

" Seni bekliyorum. Çabuk gel ! "

" Çabuk yanında olabilmem için, sadece havlumla arabama binip, gelmem gerekir. Hızla evinizin içine dalarım ve odanın kapısını açarım. Sonra kapı açılır ve sen bana sarılırken, havlum düşer. Çırılçıplak yanında olursam, annenler hiç hoş bir şekilde bana bakmayacaktır. Hatta deli olduğum bile düşünebilir."

" Özgür ! Saçmaladın ! Çırılçıplak ! "

" Hayali bile seni heyecanlandırdı değil mi ? "

" Kapat şu telefonu ! "

" Kızardın, değil mi ? Tamam, giyinik bir şekilde yanında olacağım."

" Görüşürüz ! " dedi ve telefon kapandı.

Giyindim ve saçlarımı kuruttum. Kahvaltımı hızlı bir şekilde yedim. Telefonumu ve anahtarlarımı alıp, evden çıktım. Arabama bindim ve çalıştırdım. İşte Begüm'ün evine gelmiştim. Arabayı park ettikten sonra Begüm'ün sarayına girdim. Kapıyı çaldım ve kapı açıldı. İçeri girdim. Salondakilere gülümseyip, merdivenlerden yukarı çıktım. Begüm'ün kapısını açtığımda içeride başka bir kızıl saçlı kız gördüm. Koyu kızıl saçları vardı. Dalgalı bir şekilde omuzlarından aşağı dökülüyordu. Begüm'ün kızılı gibi canlı değildi. Yeşilimsi gözleri ile beni süzüyordu. Bu kızı nerede görmüştüm ? Hatırladım ! Begüm'ün nerede olduğunu sormuştum ve alışveriş merkezinde yanındaydı. Acaba neyi oluyordu ? Begüm, heyecanla ayağa kalktı. Bizi tanıştıracaktı.

Begüm " Eda, bu Özgür. Özgür, bu kuzenim Eda. " dedi ve Eda'ya elimi uzattım.

" Tanıştığımıza memnun oldum." dedim.

Eda " Bende. Seninle tanışmak istiyordum. Sürekli hayalin Begüm ile beraberdi ve kim bu Begüm'ü bu kadar ısıtmış olduğunu merak ediyordum." dedi ve çalışma masasındaki sandalyeye oturdum.

Begüm " Özgür, Eda sen telefonu kapattıktan sonra geldi. Dünkü olay hakkında konuşuyorduk."

Eda " Begüm'ün öyle yapacağını tahmin edememiştim. "

" Kim tahmin ederdi ki ? Benim soğuk kızılımın, benim için intihar etmesi büyük bir bombaydı ! " dedim.

" Sen yokken, bu kız delinin tekiydi. Her yerde seni görüyor, seni çiziyordu. Elinden gelse, İstanbul'a heykelini diker. Olmadı İstanbul'un adını değiştirirdi."

Begüm " Ya da İstanbul'u yakabilirim."

" Bunu yerine kendini yakmayı tercih ettin, kızıl. Benim gibi bir adama değmez." dedim.

" Senin için her şeyi yapabilirim. Çünkü kalbim senin elinde ve kalpsiz yaşamak, çok kötü. "

Eda " Burada sevgilisi olmayan biri var, sevgili kuzenim. Lütfen, yanımda vıcık vıcık romantikleşen bir çift istemiyorum ! "

" Kuzenini duydun, Begüm." dedim ve Begüm ayağa kalktı ve yanıma gelip, kucağıma oturdu.

Begüm " Seni burada zorla tutan yok. Annem çağırdı."

Eda " Yengem çağırmış olabilir ama seni yalnız bırakmak istemedim. Kötü mü yaptım ? Yalnız kaldın ve intihar ettin."

" Dikkatini çekerim ki, intihar etmeyi beceremedi." dedim

" Haklısın. Beceremedin."

Begüm " Yinede istediğim oldu. Özgür şu an yanımda ve kucağında oturup, seni kıskandırıyorum Eda."

" Anasının kızı. Yengem de istediğini elde etmek için elinden gelen her şeyi yaparmış ! "

" Eda, şimdi defol ! Özgür ile vakit geçirmek istiyorum."

" Bu kadar kaba bir şekilde kovmamalısın, kızıl. " dedim.

Eda " Sorun değil, Özgür. Ben Begüm'ün bu kabalıklarına alışkınım. Biliyor musun ? Geldiğimde Begüm'ün yanakları kıpkırmızıydı ! Feci şekilde utanmış. "

" Biliyorum. Utanmasına sebep olacak şeyde, benim onun hayal dünyasındaki hayallerim." dedim ve boynuna öpücük kondurdum.

" Nasıl hayaller acaba ? " dedi ve kıkırdadı.

Begüm " Eda, ben sana defol demedim mi  ? Gereksiz bir şekilde yer kaplıyorsun ! "

Eda " Peki, gidiyorum. Sakın topluca intihar girişimine kalkışmayın. Fazla heyecana dayanamıyorum." dedi ve gülerek gitti.

Begüm " Şimdi ne yapalım ? "

" Edepsiz hayallerini, fantezilerini bir başkasına mı anlatıyorsun ? " dedim.

" Sus, artık ! Daha fazla utanmama sebep olma."

" Peki, sustum."

" Hadi, beraber resim çizelim. Nasıl fikir ? "

" İyi." dedim ve beraber resim çizmeye başladık.

Bütün gün, onunla resim çizmiştim. Arada boğuşmuştuk. Sonra film izlemiştik. Film bitmişti. Saat beş buçuktu. Birden telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkardım. Arayan Aras'tı. Cevapladım.

" Ne oldu ? " dedim.

Aras " Aşk acısı çeken kardeşimin durumunu sormak istedim. Suç mu ? Biliyorsun, bende çektim. Hande'nin gidişinden sonra."

" Benim acım, seni zevklendirmesin. "

" Aşk acısından zevk alacak değilim. Parti veriyorum, gelsene."

" Neden ? Arkadaşlarına bakın kardeşim aşk acısı çekiyor, demek için mi ? "

" Kardeşimin bir an olsun kafasını dağıtmak için."

" Begüm'ü de çağıracak mısın ? " dedim ve Begüm'e sus işareti yaptım.

Aras " Seni üzmek için çağırmayacağım. "

"Peki senin ona hissettiklerin ne olacak ? "

" Sonra açılırım."

" İyi, geliyorum. Partin nereden olacak ? "

" Ağabey lafı dinle. Havuz başı parti vereceğim. Mesaj olarak adresi atacağım. Emin ol, çok eğleneceksin."

" Eminim çok eğleneceğim."

" Hoşça kal, küçük aşk acısı çeken kardeşim."

" Hoşça kal, abiciğim." dedim ve telefonu kapattım.

Ardından telefonuma partinin adresi geldi. Sonra Begüm'ün telefonuna bir adres gelmişti. Benim telefonuma gelen adresti. Telefon numarası da, Aras'ındı. Bu adresteki partiye gelmesini istiyordu ve Aras olarak not düşmüştü. Begüm, neden kaydetmemişti ? Doğru ya, Aras ile anlaşamadığı için kaydetmemişti. Aras kafasına göre bana işkence çektirmek için parti verip, Begüm'ü koluna takacaktı.

Begüm " Neden barıştığımızı söylemedin ? "

" Çünkü, kazdığı kuyuya düşürmek için. Bu gece, sürprizlere sahne olacak." dedim.

" Aras kazdığı kuyuya düşecek. İkimizi karşılaştırıp, birbirimize acı çektirmek için değil mi ? " dedi telefonundaki adresi göstererek.

" Fazlasıyla, aşkım. Beraber, kol kola o mekana gireceğiz ve tüm yıldızlar bizim için parlayacak. Bu gece, gökyüzündeki yıldızlar bizim parlayacak ve bizde o ışıklarda yıkanacağız. Çevremizdekiler, bizim ışığımızdan kör olacak" dedim ve dudağını öpüp, sarıldım.

" Begüm, sen benim karanlık gökyüzümdeki aysın. Bulutsuz günümün aydınlatan güneşisin." dedim ve saçlarını öptüm.

Begüm " Sende benim karanlık gecemdeki çoban yıldızımsın. Sen olmadan, yönümü bulamıyorum." dedi ve bana daha sıkı sarıldı.

Bu gece dediğim gibi olacaktı. Yıldızlar bize parlayacaktı ve bizde o ışıklarda yıkanacaktık. Sonra çevremizdeki herkes kör olacaktı. Aras, kazdığı kuyuya düşecekti.

---

Tahmin Sorusu :  Partide neler olur ? Aras'ın tepkisi nasıl olur ?

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top