Gelin ve Damat ஐ

Sadece düğün var. Kına gecesi için bir şey üretemedim. Multimedyada Begüm'ün gelinliği ve düğünden detaycıklar var. Bölüm şarkısı : Kenan Doğulu - Gelinim. İyi okumalar !

1 hafta içinde, tüm hazırlıklar bitmişti. Kına gecesi geçmişti. Sorunsuz olarak bitirmiştik. Sadece bir elime kına yakılmasını müsaade etmiştim. Bunu kalp şeklinde yaktırmıştım. Elimde güzel durmuştu. Yiyip, içip eğlenmiştik. Göbek atmıştık. Özgür'ün bekarlığa veda partisi ise, sakin geçmişti. Herhangi bir dansöz yoktu. Bunu duymak beni rahatlatmıştı. Evlenecek olmama rağmen rahat değildim. Özellikle kına gecemde Hande, Didem ve Eda'nın sessizliği beni ürkütüyordu. Ceren ise, bunlara aldırmam gerektiğini söylemişti. Düğünümde mutlu olmalı gerektiğimi söyledi.

Sonunda makyajım tamamlanmıştı. Sade tutulmuştu. Saçım ise, abartısız dağınık bir topuzdu. Gelinliğimle uyumu yakalıyordum. Gelinliğim straplezdi. Üst kısmı dantelliydi. Etek kısmı uçuşabilecek, düzdü. Rüzgarda eteğim uçuşacaktı. Boynumda inci kolyem ve inci küpelerim vardı. Duvak takmayacaktım. Saçlarımda beyaz güller vardı. Gelin çiçeğim ise, beyaz güller olacaktı. Özgür ise, bej renginde bir damatlık giyecekti. Yakasına benim beyaz gülümü takacaktı. Düğün fotoğraflarını çektirmiştik. Hepsi çok güzeldi. Benim en sevdiğim plajda çıplak ayak yürürken, verdiğimiz pozdu.

 Ayakkabımı giydim ve gelin buketimi aldım. Aynaya son kez baktım ve evlenecek olan bu kızıl saçlı kıza gülümsedim. Yanıma Ceren geldi. Nar çiçeği renginde, straplez bir elbise giymişti. Elbisesi dizlerinde bitiyordu.

Ceren " Gelin Hanım, düğün konvoyuna çıkacağız. Tüm İzmir turlanacak ama siz aynadan ayrılmıyorsunuz."

" Konvoy mu ? " dedim.

" Evet, ufak bir konvoyla İzmir'i turlanacak. "

" Harika ! Annemleri ne zaman göreceğim ? "

" Onlar düğünde göreceğiz. Bu arada, Eda'nın erkek arkadaşı da gelecekmiş. Dün bekarlığa veda partisinde iyi eğlendiği için, düğüne de gelecekmiş."

" Eda'nın erkek arkadaşı mı ? Bundan hiç bahsetmedi."

" Dün sen hüngür hüngür ağlarken, söyledi. Çok ağladın, kabul et. Türkü bitti, kına yakıldı ama sen ağlıyordun. "

" Abartma ! "

" Özgür görseydi topuğumuza sıkıp, saçlarımızı ağaca bağlayıp sallandırırdı. Yapardı ! "

" Yapar. Hadi, aşağı inelim. Yoksa Özgür buraya gelecek." dedim ve odamdan ayrıldık.

Apartmandan aşağı indik. Özgür'e baktım ve gülümsedim. Gerçekten bu sefer farklı görünüyordu.  Bej damatlığı ona çok yakışıyordu. Saçlarını azıcık kestirmişti. Parfümü, benim hediye ettiğim deniz kokusuydu. Elimi tuttu ve nazikçe öptü. Sonra koluna girdim. Arabaların önüne geldik. Beş on tane araba vardı. En önde bizim şirin bir vosvos vardı. Kırmızı renkteydi ve düğün arabasına uygun olarak süslenmişti.

Özgür " İşte sürprizlerimden birisi ! Nasıl düğün arabamıza bayıldın mı ? "

" Fotoğraf çekiminde neden yoktu ? Çok şirin ! " dedim.

" Resmi fotoğraflarda görünmesini istemedim. Alp, bir fotoğrafımı çek." dedi ve Alp elindeki dijital kamerayla geldi.

Pozumuzu verdik ve fotoğrafımızı çektirdik. Daha sonra konvoy grubuyla çekildik.

Özgür " İzmir turu başlasın ! Herkes arabasına." dedi ve arabaya bindim.

Özgür, motoru çalıştırdı ve İzmir turu başladı. Birbiri ardına takip eden arabalar, korno sesleri, Özgür'ün dışarıya ' Evleniyorum lan ! ' diye bağırışı, insanların bize bakışları ile geçmişti. En sonunda düğün alanına gelmiştik. İlk önce konvoy grubu gitti. Sıra bizdeydi. Özgür'ün koluna girdim ve elimdeki çiçeğe baktım.

Özgür " Hazır mısın ? "

" Değilim. " dedim.

" İyi, o zaman. İçeri girebiliriz." dedi ve plaja girdik.

Beyaz sandalyelerde oturan konuklar bize bakıyordu. Denizden esen tatlı bir rüzgar vardı. Denizin biraz ilerisinde, beyaz güllerin arasındaki masada nikah memuru bizi gülümseyerek bekliyordu. Beyaz alanda yürüdük. Konuklar bize beyaz gül yaprakları atıyordu. Sonunda memurun yanına gelmiştik. Yüzlerimiz konuklara dönüktü. En önde annem, babam ve Özgür'ün annesi vardı. Hepsinin yüzleri ışıl ışıldı. Diğer misafirlerde öyle bakıyordu. Sanki bir peri masalına şahit oluyor gibilerdi.

Nikah memuru " Değerli konuklar ! Bu mutlu geceye her iki aile adına hoş geldiniz diyorum. Şimdi, evlilik akdine başlıyorum. Gelin hanımı tanıyalım. Bayanlara öncelik değil mi ? Adınız ? "

" Begüm." dedim.

" Anne adınız ? "

" Çağla. "

" Baba adınız ? "

" Ahmet."

" Doğum yeriniz ? "

" İstanbul."

" Şimdi damat beyi tanıyalım. Adınız ? "

Özgür " Özgür."

" Anne adınız ? "

" Banu."

" Baba adınız ? "

" Hakan."

" Doğum yeriniz ?  "

" İstanbul."

" Sayın Begüm Demiray, mutlulukta sağlıkta, iyi günde kötü günde, kocanın yanında olacağına , bir gün bile olsa ona olan güveninden şüphe etmeyeceğine, hayatın boyunca kocanın başından aşağı bira dökeceğine, şahitler huzurunda söz verip, sayın Hakan oğlu Özgür Aydıner'i eşin olarak kabul ediyor musun ? "

" Tüm kalbimle, evet ! Hayatım boyunca bira dökeceğim. " dedim ve alkışladılar.

" Sayın Özgür Aydıner, mutlulukta sağlıkta, iyi günde kötü günde, karının yanında olacağına, bir gün bile olsa ona olan güveninden şüphe etmeyeceğine, zamanı gelince beraber alışverişe çıkacağınıza, Begüm'ün soğuk bakışlarını ısıtacağına, şahitler huzurunda söz verip, sayın Ahmet kızı Begüm Demiray'ı eşin olarak kabul ediyor musun ? "

 Özgür " Kesinlikle, evet ! "

" Efendim, sizler şahitlik ediyor musunuz ? "

Ceren ve Alp " Ediyoruz. " dedi ve önümüze imzalamamız gereken defteri koydu.

Kuş tüyü kalemi aldım ve imzamı attım. Özgür de, aynısı yaptı. Şahitlerde imzalayınca, nikah memuru cüzdanı verdi ve havaya kaldırdım. Daha sonra Özgür'ün ayağına bastım. Özgür ise, alnımdan öpmüştü. Bu anları Barış fotoğraflamıştı. Ani çekimler her zaman doğaldı. Çiçeğimi attım ve Ceren yakaladı. Sonra cüzdanı Ceren'e verdim. O benim için çantasında tutacaktı. Özgür ile beraber platform alana geçtik. Orada herkes kendi masasına geçti. Orkestra bizim şarkımız olan Teoman'ın Mavi kuşla küçük kız şarkısını çalmaya başladı. Bizde orta alana geçtik ve dans etmeye başladık. İlk dansımızdı. Çevremizde bizi fotoğraflamaya çalışanlar vardı.

Özgür " Çok güzelsin, Bayan Aydıner."

" Teşekkür ederim, kocacığım." dedim kıkırdayarak.

" Deniz çok güzel esiyor değil mi ? Sana ne diyeceğim. İlk çocuğumuzun adı Okyanus olsun mu ? "

" Hemen çocuk konusunu açtın. Ben bir üretim fabrikası değilim ! "

" Hemen çocuk istiyorum, demedim. Sadece çocuk konusunda ad kavgası yapmayalım. "

" Okyanus. Hoş bir isim. "

" Biliyorum. Okyanus Aydıner. Havalı."

" Kız olursa, uygun olur. "

" Kız olursa adı hazır. Okyanus. Oğlan olursa, zamanı gelince. Bence ilk bebeğimiz kız olacak."

" Özgür, çocuk konusunu kapat ! "

" İyi, o zaman. Şunu bil ki, eğer bu konuda kavga edersek ben kazanırım."

" Balayı neresi ? "

" Konuyu değiştirdin. Yunanistan adalarından  Mykonos adacığına güzel karımla gideceğiz. Bu yüzden, düğünün sonunda ilk önce evimize gideceğiz sonra ise hava limanına gideceğiz. İlk önce İstanbul sonra Mykonos adasına uçacağız. "

" Orada kaç gün kalacağız ? "

" 1 hafta."

" İyi, o zaman. Balayı için uygun bir yer mi ? "

" Kesinlikle." 

" Seninle baş başa  her yere varım." dedi ve şarkı değişti.

Şarkının değişmesini fırsat bilen babam, beni yanına aldı. 1 saat boyunca Özgür'den ayrı kaldım. Babamla dans ettikten sonra, diğerleriyle dans etmiştim. Sonunda tekrardan birleşmiştik. Bu sefer annemin ısrarıyla konukların yanına gittik. En sonunda bizim en sevdiklerimizin masasına gelmiştik ama masadaki bir kişinin en sevdiğimiz olduğundan emin değildim. Bunun burada ne işi vardı ? Aras, neden gelmişti ? Eda'ya baktığım gülümsemesi ışıl ışıldı. Aşkın sarhoşluğundan, Aras'ın ona karşı soğuk bakışlarını göremiyordu. Bozuntuya vermeden hepsi ile el sıkıştık.

Eda " Çok güzel bir gelin olmuşsun, Begüm ! Enişte, sende her zamanki halindesin."

Özgür " Sağ ol, Eda. " dedi ve Aras'a dik dik baktı.

" Teşekkür ederim, canım. Bu arada Aras, seni görmek şaşırtıcı. Davetiye göndermiştim ama gelmeyeceğini Hande söylemişti." dedim.

Aras " Begüm, sana sürpriz yapmak istedik ! Eda ile konuşup, böyle bir karar aldık."

" Eda erkek arkadaşı ile geleceğini söylemişti."

Eda " İşte o Aras ! Çok yakışıyoruz değil mi ? Sizin gibi jelibonik bir çift olacağız. " dedi ve Aras'a sarıldı.

Özgür " Bu çifte mutluluklar dilerim ! Becerebilirseniz, bizim kadar mutlu bir çift olursunuz."

Aras " Sizi geçemeyeceğimizi biliyorsun, Özgür. " dedi ve dudakları alaycı bir şekilde kıvrıldı.

" Özgür, düğün pastamız geliyor. Hadi, gel onu keselim. " dedim ve koluna girdim.

Özgür " Evet, pasta geliyor. Eğer gelmeseydi, pasta yerine başka birini kesebilirdim." dedi ve orta alana geçtik.

Pastamız gelmişti.7 katlıydı. Deniz yıldızları, incilerle süslüydü. En tepedeki heykelcik çok tatlıydı. Damat ve gelin oturuyordu. Gelinin eteği pastanın dışarındaydı. Damat, bir elini pastaya koymuş diğer elini gelinin omzuna Damat ve gelin öpüşecek gibi birbirlerine yaklaşmışlardı.

Elimize bıçağı aldık ve kestik. Birbirimize pastayı yedirmiştik. Alkışlar içindeydik ve gülümsedik. Pasta dağıtıldı, herkes yemeye başladı. Daha sonra Özgür orkestraya çiftetelli  çalmalarını emretti ve çalmaya başladı. Özgür ile ortaya gelince, konuklar geldi ve hep beraber coşmuştuk

Özgür " Düğün dediğin davullu, zurnalı olur. Böyle oynanılır. Düşman çatlayacak şekilde oynamalıyız."

 " Özgür, oyun havaları bana göre değil. Zaten beceremiyorum. " dedim.

" Beceriyorsun. Birazdan roman havası çaldıracağım. "

" Yapma ! "

" Azıcık memnun olmayı tercih et. " dedi ve çevremizi ailelerimiz sardı.

Hiçbir şekilde oynamayı beceremiyordum. Özgür'ün dediğini yapıp, memnun oldum. Etrafa gülümsedim. Çekilen fotoğraflarda sıcak bakmaya çalıştım. Çiftetelliden, roman havasına geçildi. Herkes hareketliydi. Ceren bile kendinden geçmiş görünüyordu. Bende onlara uyuyordum. Hatta gerçekten başarıyordum.

Özgür " Aferin, Begüm ! Sende ne cevherler varmış da, haberim yokmuş."

" Özgür, haklısın. " dedim gülerek.

Düğünde tüm oyun havaları çalmıştı. Benim acemiliğimi, Özgür kapatmıştı. Takı takma merasimi bile olmuştu. Bu altınlara hiç ihtiyacım yoktu ama takılmıştı. Altınları, anneme emanet ettim. Takı töreninden sonra tekrardan Özgür herkesi coşturmuştu. Bu sefer karışık şarkılar çalıyordu.

En sonunda düğünün sonuna gelinmişti. Misafirleri yolcu etmiştik. Geriye yakınlar kalmıştı. Annem, babam, Özgür'ün annesi, Ceren, Alp, Barış, Didem, Eda ve Aras. Onlar balayı öncesi vedası için buradaydı.

Annem " Begüm, dilerim evliliğin sana mutluluğu verir." dedi ve gözleri doldu.

" Anne, evlenmiş olabilirim ama sizin hala kızınızım." dedim.

Babam " Yine de, bizim küçük kızıl saçlı bebeğimiz şimdi karşımızda gelinliği ile duruyor. Ağlamamak elde değil ki ! "

" Yine de ben sizin kızıl saçlı bebeğinizim."

" Haklısın, sen bizim kızıl saçlı bebeğimizsin." dedi ve babama sarıldım.

Ağlamamaya çalışıyordu. Çünkü o benim kahramanımdı. Küçükken söylediğim gibi, kahramanlar asla ağlamazdı. O da bu kurala uymaya çalışıyordu. Bizim yanımıza, annem geldi. İşte aile kucaklaşmasıydı. Tabii, annemin hıçkırıklarını duyuyorduk. Annemin buz kalbi, nasıl böyle hıçkırıklara boğulabilirdi ? Onun için bu kadar zor olamazdı. Hoş, benimde gözlerimden yaşlar akıyordu. Hıçkırıklara boğulmamak için kendimi zor tutuyordum. Sonunda sarılmayı bıraktık ve üçümüz birbirimize gülümsedik.

Babam " Galiba, yetişmeniz gereken bir uçak var."

Annem " Altınlarını sana vereyim." dedi ve altınları verdi.

Onları Özgür'e verdim. Ceren'e döndüğüm de, onunda ağladığını gördüm.

" Sen neden ağlıyorsun ? " dedim ve göz yaşlarım bu sefer  Ceren'e sarılırken akmaya başladı.

Ceren " Mutlu olduğunu gördüğüm için."

" Mutluluktan ağlıyorsan, bende ağlarım." dedim ve sarılmayı bıraktık.

Ceren'den evlilik cüzdanımızı aldım. Sonra geri kalanla vedalaştık. Tabii, Aras gayet soğuktu. Özgür, düğün arabasının anahtarını Alp'e verdi, Alp'te Özgür'ün arabasının anahtarını verdi ve plajdan ayrıldık. Biraz ilerde Özgür'ün arabası vardı. Ona bindik. Özgür, arabayı çalıştırdı.

Özgür " Çok dokunaklı bir sahneydi."

" Bence. İlk defa annemin hıçkırıklara boğulduğunu gördüm. Babam kendini ağlamamak için tuttu." dedim.

" Ona verdiğim sözü tutacağım."

" O söz neymiş ? "

" Seni daima mutlu etmek ! "

" Beni daima mutlu ediyorsun. "

" Bu benim mesleğim. Begüm'ün bakıcılığını yapmak. "

" Ben koca bir bebek değilim ! "

" Karıcığım ile düğün gecemizde ilk kavgamızı yapmak istemiyorum."

" Aptal koca ! "

" Asi karım ! " dedi ve arabayı park etti.

Apartmanın içine girdik. 2. katta yeni aşk yuvamızın içerisine  girdik. Işığı açmadan salonu geçtik ve yatak odamıza geldik. Buranın ışığını Özgür açtı. Bizi karşılayan kocaman bavul olmuştu. Elbiselerimi Ceren ile hazırlayıp, bırakmıştık. Yatağın üzerinde beyaz elbise vardı.

Özgür " Hadi, çabuk olalım. Birazdan Alp burada olur."

" Alp mi ? " dedim.

" Bizi hava limanına bırakacak."

" Peki." dedim ve gelinliğimin yan tarafındaki fermuarını açtım.

Gelinlik hemen yere düşmüştü. Beyaz iç çamaşırlarımla, Özgür beni süzüyordu. Ona dik dik bakınca, güldü.

Özgür " Haklısın. Zamanı gelince, olacaklar olur. Bende sabretmeliyim."

" Sabretmek senin tarzın değil." dedim.

" Bence çabuk şu elbiseyi giy yoksa uçağı kaçıracağız."

" Sabrını fazla zorlamamalıyım." dedim ve elbiseyi giydim.

Makyaj masam geçtim. Saçımı bozmuştum. Kıvır kıvır, omuzlarıma dökülmüşlerdi. Gelin makyajımı sildim ve günlük makyajımı yaptım. İşte hazırdım. Arkama baktığımda, Özgür giyinmişti. Hemen el çantamı hazırladım. Telefonumu, makyaj malzemelerimi, evlilik cüzdanımızı koydum. İşte hazırdım. Özgür bavulumu aldı ve odanın ışıklarını kapatıp, çıktık. Evden ayrıldık ve bizi karşılayan Alp oldu.

Alp " Böyle bekletilmek hiç hoşuma gitmiyor. Dua edin ki, balayı çiftisiniz." 

Özgür " Söz, senin düğününde bende senin kapında bekleyeceğim."

" Begüm, şahitsin. "

" Duydum." dedim gülerek.

Arabaya binmiştik. Ben arka koltukta, Özgür öndeydi.

Özgür " Hızlı sür ! "

Alp " Kaza mı yapalım ? Ertesi sabah yeni evli çiftin trajik kazası diye gazetelere mi çıkmak istiyorsun ? "

" Sadece bir an önce, uçakta olmak istiyorum. "

" Begüm, ne olmuş buna ? Pastada ne vardı ? "

" İnan, bilmiyorum." dedim.

Özgür " Benim derdimi benden başka kimse anlamaz."

" Sabret aşkım. Birazdan uçacağız."

" Ben senden önce uçmazsam, iyi." diye homurdandı.

Güldüm. Özgür'ü böyle gülmek güzeldi. Bana aşık görmek, bana olan ateşini görmek güzeldi.

ஐ ஐ

Sonunda balayı için Mykonos'a gelmiştik. Burası beyaz evlerle doluydu. Otelimizde bu beyaz binalardan birisiydi. Odamız beyazdı. Beyaz duvarları mavilerle süslemişlerdi. Yatağımız beyaz cibinlikliydi. Kocaman bir balkona sahiptik. Balkonumuzda denizi görüyorduk. Bavulumuzu dolabın yanına bırakmıştık. Çantamı, yatağın yanındaki çift kişilik koltuğa bıraktım. İnanılmaz bir yerdeydim.

Özgür " Bayılacağını biliyordum." dedi ve arkamdan belime sarıldı.

Kafamı, omzuna yasladım.

" Gerçekten burası harika ! Cennet gibi." dedim.

Özgür " Benim için tek cennet sensin, bunu biliyorsun."

" Fazlasıyla."

" Seni her şeyden fazla istiyordum. Sen öyle bir şeysin ki, kendimi sana mahkum hissediyorum. Begüm, ben sensiz bir şey yapamam." 

" Bende sensiz yapamam." dedim.

Yüzümü ona çevirdim ve gülümsedim.

" Sen bensiz, bende sensiz yapamam. Biz bir bütünüz ve kimse bunu bozamaz. Bozulduğu an, ikimizde heykellere dönüşürüz. Bedenen var ama ruhen yokuz."

" Her zamanki gibi haklısın, kocacığım." dedim ve Özgür nazikçe dudaklarımı öpmeye başladı.

Kollarımı boynuna doladım ve ona karşılık verdim. Her şey, zamanında ve mekanında olurdu. Bizim yapmamız gereken sabretmekti. Sabredince, gerçekleşiyordu. Tıpkı şu anki gibi. Tebrikler Begüm Aydıner ! İşte şimdi Özgür'ün oldun. Bundan sonra hiçbir şey sizi durduramaz. Siz, birbirinize aitsiniz. Bunu aklından çıkarma ve yoluna bak. Yoluna bak ve bildiğini okumaya devam et.

 ---

Tahmin Sorusu : Sizce Aras, neden Eda ile ? Özgür ve Begüm'ün evlilikleri nasıl olur ?

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top