Dayak ஐ

Multimedya nasıl ? :) Yorumlar gelmeye devam etsin. Bölüm şarkısıyla iyi okumlar...Bu arada Özgür, Aras'a bilerek karşılık vermiyor. Aradaki sırdan ve manevi sorunlardan dolayı, tamam mı ? Kavgadan korktuğu yok -,- Gerekirse, bir dahaki bölüm Özgür Aras'ı döver :D

İçim huzursuzdu. Özgür ise, serseri gülümsemelerinden birini yüzüne takmıştı. Yukarı çıkmıştık. Zili çalmaya korkuyordum. Gerçekten korkuyordum çünkü Aras'ın terlikleri kapının önündeydi. O fotoğraf ve Aras'ın tepkisi ! Özgür ofladı ve kapının ziline defalarca bastı. Kapıyı Ceren açtı.

Ceren " Havuz partisinden kaçakları geldi. Hadi, içeri girin." dedi ve içeri girdik.

Özgür, çantasını bıraktı ve salona geçti. Ben ise, elimdeki çantayı bırakmak ve kendimi düzeltmek için odama geçtim. Ceren peşimden geldi ve odanın kapısını kapattı. Çantamı dolabın yanına bıraktım ve aynada kendime baktım. Nemli saçlar, makyajsız bir yüz vardı. Saçlarımı topuz yaptım. Orada iken, Özgür yapmama izin vermemişti. Makyajsız da güzel olduğumu belirtmişti. Makyajımı yapmaya başladım. Annemin ilk kurallarından biriydi. Makyajsız, asla seni kazanmak için yapılacak olan testosteron savaşını izleme ! Makyajsız olduğunda güzel görünebilirsin ama makyajla daha çekici olursun. Bende birazdan içeride başlayacak olan savaş için, savaş boyalarımı sürmüştüm. Ceren, yatağımın üstüne oturmuştu ve bana sırıtıyordu.

Ceren " O fotoğrafta, baya samimi görünüyordunuz."

" Hiç sorma. Beni defalarca, kıyafetlerimle havuza attı ve ardından fotoğrafımızı çektirdi." dedim.

" Yalnız değildiniz, yani."

" Evet, yoldaşı olduğunu söyleyen bir arkadaşı ve arkadaşının sevgilisi vardı. "

" Adam, her istediğini yapabiliyor. Kafaya koyması yeterli. İntikam almak istedi ve feci bir şekilde aldı."

" İntikam mı ? "

" O fotoğrafı yolladı ve ardından ' Hangisi daha acı ? Almış olduğum intikam zaferinin siniri  mi, yoksa kızıl saçlı dilberin benimle olması mı? ' diye mesajı geldi. "

" Acaba onları orada yalnız bırakmanla doğru bir şey mi, yaptın ? Aras'ın tepkisi ne oldu ?  "

" Ne mi oldu ? Zavallı sinirden kızardı ! Korktum açıkçası. "

"  Kendimi paylaşılamayan oyuncak bir bebek gibi hissediyorum."

" Daha onlardan gerçek kimliğini saklıyorsun. Demiray Holding'in biricik kızları olduğunu saklıyorsun. "

" Onlar da, benden bir şeyler saklıyor. Görmüyor musun, ilk karşılaşmada birbirlerine nasıl davrandılar ? Hadi, içeri geçelim." dedim ve odadan ayrıldık.

Koridorda uyuşuk adımlarla ilerliyordum. Salona gelince, durdum. Derin bir nefes aldım ve içeri girdim. İkisi de, birbirinden uzakta oturuyordu. Aralarındaki soğuk savaşı hissetmiştim. Yavaş adımlarla ilerledim ve Özgür'ün kolumdan tutması ile onun yanına oturdum. Ceren, pencere kenarına geçmişti. Aras'a baktım. Sinirli bakışları Özgür'deydi. Beni görmüyordu. Onun cana yakın bakışları yerine, her an birini öldürebilecek bir adamın bakışlarıydı. Acaba kimi öldürebilirdi ?

Özgür " Bugün ok güzeldi, Ceren. Keşke sende olsaydın. Olsaydın, Alp'in gelmek için bir sebebi olurdu."

Ceren " Gerçekten mi ? "

" Hemşire ile doktorculuk oynamaya çok hevesli ama utanıyor işte. Biraz ona şans tanı."

" İyi, o zaman." dedi ve şapşalca gülümsedi.

Ceren'de gizliden Alp'ten hoşlanıyordu. Fakat Alp'in kızlara olan cilveleri, Ceren'i ondan uzak tutmuştu. İşte, arkadaşım için iyi bir fırsattı.

Özgür " Aras, sen sormadan ben sormak istedim. Fotoğrafı nasıl buldun ? Çok eğlenceli, değil mi ? "

Aras " Evet, aşırı derece eğlendiğiniz belli oluyor. Samimi bir fotoğraf."

" Evet, samimi bir fotoğraf. Begüm, utangaç bakmış ama görsen nasıl eğlendi. O anların fotoğraflarını çekemedim ama bir dahakine sende gel ve bizim fotoğrafımızı çek. Sen fotoğraf çekmeyi sevmez miydin ? "

" Manzaraya göre değişir. "

" Bizdeki manzara güzeldi. Güzel bir havuz, iyi bir dost ve güzel bir kızıl ile anın tadını çıkardım. En çok kızıl saçlı dilberimle, havuzda iken geçirdiğimiz zamanları sevdim. Dilberin anlamını biliyorsun, değil mi ? Dur, ben sana açıklayayım. Dilber, güzel kadın demektir. Aynı zamanda başka anlamları da vardı. Diğer anlamı ise gönül götüren güzel yani kalp hırsızı demek. Bence kızıl dilber, Begüm'e çok uyan bir lakap oldu. Haklı mıyım ?" dedi ve ikisi ayağa kalktı.

Aras, Özgür'ün yakasına yapıştı. Özgür ise, hiçbir şey yapmadı.

Özgür " İstediğin kadar dövebilirsin, Aras. Sonuçta seninde kendi çapında ufak zaferler kazanmana izin vermeliyim ki, ezik gözükmeyesin. Ezik gözükürsen, hepten bana kızılır. Hadi, döv beni ! " dedi ve sırıttı.

" Aras, yapma ! Kışkırtıyor seni, görmüyor musun ? " dedim.

Aras " Bence bunu hak etti ! " dedi ve sağlam bir yumruk attı.

Yumruğun atmasıyla, Özgür yere düştü ve kahkaha attı. Sinir bozucu bir kahkahaydı. Resmen dalga geçiyordu.

Özgür " Hadi, döv beni ! Ne duruyorsun, Süt çocuğu ? İçindeki siniri, öfkeyi böyle atarsın."

Aras'ın kolunu tuttum. O ise, kolunu benden çekti ve Özgür'ü dövmeye başladı. Yüzünü yumrukluyor, bazen öfkeyle karnına tekme atıyordu. Özgür'ün tek yaptığı, yattığı yerde yatmaktı. Aras'ın öldüresiye dövmesini durdurmalıydım. Ceren yanıma geldi ve bana bu oyunu son verdir bakışı ile baktı. Derin bir nefes aldım.

" Aras, yeter ! " diye bağırdım.

Fakat beni umursamıyordu. Hiçbir şekilde umursamıyordu. Bu kadar çok mu, Özgür'den nefret ediyordu ? Tamam, Özgür kadar bende hatalıydım ama tüm öfkesini Özgür'e yöneltmemeliydi. Bana da yöneltmeliydi.

" Aras, yeter dedim ve ben yeter diyorsam, son vereceksin." dedim ve  bana baktı.

" Suçlu arıyorsan, o kişi benim tamam mı ? Eğer Özgür'ü reddetseydim, o aptal havuza gitmezdim ama ret edemedim. Havuzun olacağını bilmeden gittim ve havuzu gördüm. Ardından beni havuza itti. İlk başlarda çok kızsam da, sonradan eğlendim. Fotoğrafın çekimi ani oldu. Benim bile haberim olmadan sana gönderdi. Şimdi, bu işte Özgür'ün suçu olduğu kadar bende suçluyum. Döveceksen, beni de döv. " dedim.

Aras " Suç, öyle mi ? Begüm, dün sana Özgür'ün nasıl biri olduğunu söyledim ama seni kendisine büyülemeyi başarmış. Özgür, bir avcı dedim. Fakat sen beni umursamadın. Umursayacak mısın ? Bilemiyorum sonuçta sen ne diyorsan, o olur değil mi ? İyi o zaman. Ne halin varsa, gör ! Ne zamana kadar onu savunacaksın acaba ?  " dedi ve öfkeyle salondan gitti.

Dış kapıyı öfkeyle çarpmıştı. Yerde yatan Özgür'e baktım. Kan içindeydi fakat hala gülümsemeyi başarabiliyordu. Ona acımıştım. Evet, Özgür'e acımıştım çünkü perişan bir haldeydi.

Özgür " Beni savundun, kızıl. Aras'a karşı beni ateşli bir şekilde savundun. Ah, bebeğim sen nasıl bir şeysin böyle ? " dedi ve kahkahalarla gülmeye başladı.

" Ceren, Özgür'ü benim yatak odama götürelim ve ona pansuman yapalım. Daha sonra çantasından arkadaşlarından birini ararız ve evine götürmesi için yardım ederiz. Olmadı, bizim evimizde kalır." dedim.

Ceren ile beraber önce Özgür'ü ayağa kaldırdık ardından birimiz sağ koluna girdik diğerimiz sol koluna girip, onu taşımaya başladık. Biraz gayretle onu yatak odama getirdik. Yorganın üstünü açtım ve Özgür'ü yatağa yatırdık.

Ceren " Ben pansuman için gerekli olanları ve sıcak suyu getireyim. Siz, burada kalın." dedi ve odadan çıktı.

Özgür " Beni yatağına bu kadar erken alacağını tahmin etmiyordum."

" Sus, geri zekalı ! Konuştukça ağzın kanıyor. " dedim.

" Umurumda değil. Belki de, bu dayağı hak ettim. Hem küçükken de, dayak yerdim. Aras'tan, çevresinden dayak yemişliğim oldu."

" Ne ? "

" İster inan, ister inanma. Aras'ın beni ilk dövüşü değil. Çocukken, lisede iken  hep dövdü. Bende hep bilerek karşılık vermedim çünkü karşılık vermem halinde daha fazla zarar görebilirdim. Bende laflarımla onu dövdüm."

" Tanışmanız baya eskilere dayanıyor, demek. Zıt karakterleriniz var."

" Evet, zıt karakterlerimiz var. Şunu söylemeliyim. Her dayak yediğimde, sadece annem beni haklı bulurdu ve yanı başımda yaralarıma bakardı. Şimdi sen varsın ve bana bakıyorsun. "

" Sana acıdım. Normalde senin davranışların beni sinir ediyor ama. Bilemiyorum işte. İçimdeki şefkat duygusunu uyandırdın." dedim ve kapı açıldı.

Ceren, elinde bir yığın şişeyle ve kabın içinde sıcak suyla geldi. İkimiz elimizdeki bezleri suyla ıslatıp, Özgür'ün yüzündeki kanları temizlemeye başladık. Sonra Ceren profesyonel bir hemşire olarak yaralarla ilgilendi. Morarmış bir göz, patlamış bir dudak ve kaş. Karnındaki morarıklara baktı ve kırık olmadığını söyledi. Malzemeler durdukları yerde kaldılar. Ceren, cebinden bir cep telefonu çıkardı. İşte, Özgür'ün telefonu !

Özgür " Hanımlar, lütfen bu gece burada kalayım."

Ceren " Lütfen, Özgür. Biz iki bekarız. "

" Hadi, beni kırma. Kırarsan, Alp'e yeni bir sevgilin olduğunu söylerim Alp'de benim dediğime inanır."

" Pislik ! Ne halin varsa, gör. Begüm, bu çocuk senin kontrolün altında."

" Peki, hemşire." dedim.

Ceren " Ben çorba yapmaya gidiyorum. Siz burada uslu durun." dedi ve gitti.

Ben ise, dolabıma geçtim. Hızla iç çamaşırları ve pijamalarımı aldım. Tabii, iç çamaşırlarımı Özgür'e çaktırmadan almıştım. Onun diline düşmeye hiç niyetim yoktu.

" Ben, duş alacağım. Bir isteyin olursa, bağır." dedim.

Özgür " Aslına bakarsan, benimde duş almaya ihtiyacım var. İstersen, cazip tekliflerimi dinleyebilirsin."

" Özgür, bende seni döverim ! Aras'tan daha beterini yaparım ve kimse seni elimden alamaz."

" Peki, başka zamana artık." dedi ve odadan çıktım.

Banyoya geçtim ve ılık suyla duş aldım. Giyindikten sonra, saçlarımı banyoda kuruttum. Kabarmışlardı. Saçlarımı at kuyruğu şeklinde topladım. Banyodan çıktım ve Özgür'ün yanına geldim. Odaya geldiğimde uyuduğunu gördüm. Bende armut puf koltuğuma yayıldım. Zavallı Özgür. Feci şekilde dayak yemişti. Kendisini bilerek savunmamıştı. Ona acıyacağım, aklıma hiç gelmezdi.Kapı açıldı ve Ceren elinde çorba kasesi bulunan tepsileriyle geldi. İkimizde sessizce çorbalarımızı içtik. Özgür ise, uyuyordu. Daha sonra sadece Özgür'ün çorbası kalmıştı. Uyandı ve etrafa baktı.

" Hadi, çorbanı iç." dedim.

Özgür " Sen içirirsen, içerim."

" O kadarda kötü olmadın. "

" Hadi, lütfen. Yoksa aç kalırım ve içmem."

Ceren " Çorbayı içmesi lazım. Ağrı kesici alacak, Begüm." dedi ve elime kaseyi alıp, Özgür'e çorbayı içirmeye başladı.

Bebek gibi mutlu olmuştu. Gülümsemem lazımdı, ona olan sinirimi anlamalıydı ama bu zor oluyordu. Karşımdaki adamın, bebek gibi davranması komikti. Ah, Aras ! Keşke dövmeseydin de, bu duruma gelmeseydim. Başa gelen çekilirdi. Çorbasını içerek ve ilacı almasını sağlayacaktım. Yüzsüz birisi de olsa, bir şekilde eğlenceliydi.

Çorba bitmişti. İlacını da almıştı. Ceren, tepsiyi götürüp, geldi ve esnedi.

Ceren " Hadi, Begüm. Sana salonda yatman için yer hazırlayalım."

Özgür " İzin vermem. Begüm, burada benimle kalacak. Yanımda, kollarımda yatacak."

" Ben senin oyuncak bebeğin değilim ! " dedim ve Özgür beni yanına çekti.

Sonra yanına yatırdı ve kolları ile sardı. Bu çocuk hastaydı ama akıl hastası !

Özgür " Benim yanımda uyuyacaksın. Hemşire, defol ! "

Ceren " İyi uykular ! " dedi ve kıkırdayarak odadan çıktı.

Ceren'in, bir şey yapmamasına hiç şaşırmadım. Sonuçta Alp için, beni öne sürmüştü. Elbette bunun cezasını alacaktı. Feci şekilde hem de !

Özgür " Arkadaşın bile seni beni kollarıma atarken, neden itiraz ediyorsun ? "

" İtiraz elbette ederim. " dedim.

" Aras olsaydı, ne yapardın ? Sana şunu söylemeliyim. Sen sadece Aras'tan etkileniyorsun, hoşlanma değil etkilenme. Ama ben senin hoşuna gidiyorum. Bana yavaş yavaş aşık oluyorsun."

" Öyle değil ! "

" Sana lazım olan, benim. Aras değil. Aras ile çok iyi arkadaş olursun. Onun gibilere hanım hanımcık, sosyetik kızlar lazım. Ama senin gibi asilere, benim gibi serseriler  lazımdır. Kanun bu. Biz birbirimizin aynasıyız, sevgilim."

" Saçma sapan konuşma ! "

" Zamanla benim kollarıma kendi isteğinle koşacaksın. Şimdilik, ben senin peşini kovalayacağım. Hatta, kendi isteğinle beraber sarılarak uyumamızı isteyeceksin. "

" Sana iyi kovalamalar o zaman. Dur, sen bana aşık mısın ? "

" Benim uykum ve sorduğun soru çok aptalca. Lütfen,  bir daha aptalca sorular sorma. Hadi uyuyalım."

" Bana cevap ver ! "

" Aptalca soruna cevap veremeyecek kadar zekiyim. Şimdi, uyu. Başım ağrıyor."

" Peki, o zaman ! " dedim ve gözlerimi kapadım.

Acaba Özgür'ün dediği gerçek miydi ? Gerçekten yavaştan ona aşık mı oluyordum ? Kafam karışmıştı. Bugünü onunla geçirmem, onu kavgadan kurtarmam ne anlama geliyordu ? Evet, Aras'tan hoşlanıyordum. Samimiyeti, hoşuma gidiyordu fakat bugün başka bir halini görmüştüm. Fazla düşünmemeliydim. Nasıl olsa, zamanla her sorunun cevabını verecekti. Benim yapmam gereken tek şey, beklemekti.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top