Bela ஐ
İşte y.b. ! Sizce nasıldı ? Tahminlerinizi yazın lütfen. Yorumlarınızı görmek istiyorum :* Multimedayda Özgür'ün sigaralı hali var. Ve mutlaka bölüm şarkısı ile okuyun ! Mutlaka ! Bölüm şarkısıyla iyi okumalar ! :)
Bizim minik grubumuza doğru geldiler. İkisi de sıcak görünüyordu. Sanki uzun süredir görüşüyormuşuz gibiydik.Fakat içlerindeki samimiyetsizliği görebiliyordum.
Didem " İşte Hande. Sana bahsettiğim Begüm. Dediğim gibi, değil mi ? "
Hande " Evet, bahsettiğin gibi."
" Merhaba Didem ! Yanındaki kim ? " dedim.
Hande ile önceden tanıştığımızı belli etmem demek, gerçek kimliğimi ortaya çıkarmam demekti. Henüz buna hazır değildim. Hande, bana kaşları kalkık bir şekilde baktı ve gülümsedi.
Hande " Selam, ben Hande. Adımı önceden söylemediğim için üzgünüm, Begüm."
Özgür " Kimleri görüyoruz ! Didem, Hande'nin döneceğini hiç söylememiştin. "
Didem " Sürpriz olsun istedim."
Aras " Hoş geldin, Hande. " dedi ve fakat ses tonu soğuktu.
İşte bu ! Aras da yanımdaydı. Gülümsedim.
" Kafeteryaya gidecektik. İsterseniz, siz de bize katılın. " dedim.
Hande " Çok iyi olur ! Bende Özgür ve Aras'ın yeni sevimli arkadaşlarını tanımış olurum."
Didem " Sen bilirsin."
Özgür " Hadi, bayanlar ! Biraz hızlı yürüyelim. Değil mi, Aras'cığım ? " dedi ve Aras'ın sessiz soğuk bakışları ile karşılaştı.
Küçük grubumuz kafeterya bölümüne doğru ilerledik. Masaya oturduk ve hepimiz döner istedik. Sessizce yedik ve sonunda içeceklerimiz kaldı. Elimdeki su şişesini her an için tutuyordum. Hande'nin bakışları kedi gibi üzerimdeydi. Bende ona gülümsedim. O bir kedi yavrusuydu ben ise, bir kaplandım.
Özgür " Evet, Hande. Uzun zamandır yoktun. Nerelerdeydin ? "
Hande " Rusya'daydım. Gerçekten güzel geçti ama hep bir yanım eksikti."
" O, eksik yanını tamlamaya mı geldin ? " dedim.
" O eksik yanımı tamlamaya değil, yanıma almaya geldim."
" Eksik yanını almaya gelmişsin. Peki ya o gelmek istemezse, o zaman ne yapacaksın ? "
" Elbette gelecek. Ben varsam, o var. Ben yoksam, o yok."
" Her şey o kadar kolay olmuyor, ne yazık ki. "
Özgür " Evet, her şey o kadar kolay olmuyor. Şimdi zaman, insanları değiştirir Hande. Sen aynı kalmışlar sanırsın ama değildir."
Aras " Doğru bir tespit."
Hande " Okuldaki gibi sürekli kavga etmiyorsunuz. Hatırlasanıza, her kavga ettiğinizde sizi ben ayırırdım."
Didem " Eğlenceli okul anılarınız varmış, öyle duydum."
Özgür " İkimizin kavga edişi, ne kadar eğlenceli olabilirdi ki ? "
Hande " Eğlenceliydi işte. Hem Özgür sen hiç değişmemişsin."
" Sen öyle san. "
" Aynısın. Kaba, arsız ve serseri. "
" Beni beğenen, böylede beğeniyor. "
Aras " Seni böyle beğenen kim olabilir, merak ediyorum. "
Özgür " İkimizde çok iyi biliyoruz. Hatta senin beğendiğin birisi."
Hande " Öyle mi ? Ne demişler, tencere yuvarlanır kapağını bulur."
" Evet, doğru bir laf. Tencere yuvarlanır, kapağını bulur." dedi ve bacakları beni dürttü.
Didem " Aras, neden suskunsun. Normalde çok sıcakkanlı birisin."
Aras " Bugün biraz yoruldum. Beklenmedik, sürprizlerle dolu oldu. Oysa bugünkü planımda sadece Begüm ile baş başa geçirmek istemiştim. Beraber gezmek ve yemek istemiştim."
Özgür " Hayatın sürprizlerle dolu olduğunu daha yeni mi öğreniyorsun ? "
" Planlarımı söyledim. Elbette hayatımın sürprizler olu olduğunu biliyorum."
Hande "Aras, araban varsa beni evime kadar bırakır mısın ? Benim gibi nazik kızları reddetmeyeceğini biliyorum. Bırak, serseriler birbiri ile kalsın. Onlar için en uygun ortamlara gitsinler, tatlım. Sen kaliteli kızlar seversin ! " dedi ve sevimli bir şekilde elini tuttu.
Sonra gülümsedi. Aras'a baktığımda ise, yüzü az da olsa kızarmıştı ve bir şey yapmayacağını görüyordum. Belki de elimdeki sus şişesini kafasından aşağı dökmekti. Böylece bu sosyetik aptala dersini verirdim. Bana serseri diyebilirdi ama bu arada beni aşağılayamazdı. Beni küçük göremezdi ! Elimdeki şişenin kapağını açıp, ayağa kalktım. Sonra Hande'nin yanına gittim. Şişedeki tüm suyu kafasından aşağı döktüm. Hande ise, neye uğradığını şaşırmıştı. Benden sonra aynı hareketi Özgür yaptı ama o elindeki kolayı dökmüştü.
Özgür " İnsanları küçümsemeye hakkın yok, tatlım. Dış görünüşümüze göre ve davranışlara göre kimseyi yargılama. Begüm, tanıdığım en kaliteli insan. Bundan emin ol."
" Evet, haklı. Senin gibilerle aynı ortamda bulunacağıma, yalnız kalırım. Şimdi bir daha benim karşıma çıkma ! Beni küçümseme ! " dedim.
Aras " Begüm. Dur, lütfen ! "
" Hayır, durmayacağım. Ben gidiyorum ! Sen de, eski sevgilinle ya da ilk aşkınla burada kalabilirsin. Hatta onun eksik parçası olarak, onu tamamla ! Sonuçta sen kaliteli kızlar severmişsin ! " dedim ve çantamı aldım.
Özgür " Hadi, gel beraber gidelim. İtiraz yok ! " dedi ve kolunu belime yerleştirdi.
Sonra ikimizde sessizce oradan uzaklaştık. Aras'ın yapamadığını, Özgür yapmıştı. Bana destek ve sahip çıkmıştı. Canımı en çok acıtan buydu sanırsam. Beklediğim insan yerine, beklemediğim birisinin bana sahip çıkması. Bu oyunu, acıda olsa ben kazanmıştım. Buna sevinmeliydim ve yüzüme gülümsememi yerleştirmeliydim.
Özgür " Kendini zorlama, tatlım. Şu an gülümsemeyi, beceremiyorsun. Bırak içinden geçen duyguları görebileyim."
" Anlamıyorum, Özgür. Ben orada Aras'ın orada bana sahip çıkmasını beklerken, o pısırıkça davrandı." dedim.
" Sana benim gibi birisi lazım, kızıl."
" Şimdi nereye gidiyoruz ? "
" Kordon boyu yürüyelim mi ? Denizin o mükemmel esintisi, sinirlerine iyi gelir."
" Ah, peki ! Sana uymaktan başka bir çarem yok." dedim ve beraber otogara indik.
Onun arabasına bindim ve kısa bir yolculuktan sonra kordona gelmiştik. Arabasını park etti ve ikimizde dışarı çıktık ve denizin kenarında yürümeye başladık. Denizin temiz havası, iyi gelmişti. Sinirlerim yatışmıştı.
Özgür " Daha iyi görünüyorsun."
" Öyle mi ? " dedim.
" Evet, alışveriş merkezinin içinde yüzün çok sinirli görünüyordu."
" Deniz kenarında yürüyüşleri severim. Beni sakinleştirir. "
" Bu arada gerçekten birisin kafasından aşağı bir şey dökmek, insanın tüm öfkesini yatıştırıyor ve ona hak ettiği cevabı veriyor."
" Teşekkür ederim. O kolayı, o sürtüğün kafasından aşağı döktüğün için."
" Kuzucuğum hala şu farkı göremedin mi ? Ben, Aras değilim ve hiçbir zaman olmayacağım. O, işine geldiği gibi davrandı. İstese benim yaptığımı yapardı ama elinde bir yedek olsun istiyor. Sen olmazsan, onun ayaklarına kapanacak."
" Bunu düşünecek kadar karaktersiz biri değildir."
" Sen öyle san. Sakın saf düşünme." dedi ve sigara paketi çıkardı.
Paketi bana uzattı, hayır anlamında kafamı salladım. Paketten bir tane çıkardı ve ağzına yerleştirdi. Paketi cebine soktu ve bana bir çakmak verdi.
Özgür " Yak şunu ! "
" Sen bir manyaksın. " dedim.
" Yak kızım, şunu. " dedi ve dediğini yaptım.
Sigarasının ucunu yaktım ve çakmağını verdim. Özgür ise, bana gülümsedi. İtiraf etmeliyim ki, bu dövmelere sigara yakışıyordu.
Özgür " Biliyorum, çok seksi gözüküyorum."
" Yine de sigara içmen doğru değil." dedim.
" Öyle mi ? Doğru olup, olmaması beni umursamıyor. Keyifli olduğum anda çıkartırım ve içerim. Benden beklenilen bu. Herkesin gözünde serseri gibi gözüken birisinin yapması gereken hareketler canım."
" Sigara içmen hoş değil. Dur, keyfim yerinde iken içerim dedin. Keyfin yerinde mi ? "
" Evet. Denizin kenarında, baş başa ikimiz yürüyoruz. Sen yanımdasın, Begüm."
" Ben senin yanındayım."
" Ben senin Romeo'num, sende benim Juliet'imsin. Tabii, biz kavuşacağız."
" Bence sende Romeo olacak tip yok. Ben de Juliet olmak için, uygun değilim."
" Şaka gibisin. Tüm romantizmi bozuyorsun, farkında mısın ? Sana güzel laflar etmeye çalışıyorum fakat sen onu bozuyorsun. İçine ediyorsun."
" Sigara içerek, bana aşk sözleri söylediğin için teşekkür ederim, sevgilim. Daha fazla nasıl romantikleşirsin, bilemiyorum." dedim ve sigarasını çöp kutusuna attı.
Sonra yolun ortasında durdu ve diz çöktü. Elimi tuttu ve gözlerimin içine baktı. Çevremizdekiler, bize bakıyorlardı.
Özgür "Konuşuyor.
Ey parlak melek, konuş yine!
Sen göz kamaştıran bir parlaklık veriyorsun geceye;
Cennetin kanatlı ulağısın başımın üstünde,
Tıpkı ölümlülerin hayretle açılan gözlerine göründüğün gibi.
Tembel bulutlara binip uçarken o havanın kucağında,
Onu seyreden insanlar gibi hayranlıkla,
Öylece bakıyorum ben sana." dedi ve elimi öptü.
" Özgür ! " dedim ve çevremizdeki insanların alkışlarını gördüm.
Yüzüm kızarmıştı. Özgür ise, ayağa kalktı ve bana gülümsedi. Yanaklarımdaki kızarık olan tarafa elini koydu.
Özgür " Gördün işte. Senin gibi asi kızlara, benim gibi serseriler yakışır. Hadi, yürüyelim. Bu kadar şov yeter." dedi ve kolunu omzuma attı.
Yanaklarımdaki ateş sönesiye kadar konuşmadım. Çantamda, telefonumun mesaj sesi geldi. Telefonumu çıkardım. Mesaj Ceren'dendi. Bugün nöbetçi olduğunu unuttuğunu yazmıştı. Hastane nöbetçiydi ve evde bu gece yalnızdım. Özgür, mesajı görmüştü.
Özgür " Bu gece tek kalırsan, Aras baskınına uğrarsın. Buna izin veremem ! Benim kalemde, düşman kuvvetleri olamaz."
" Özgür ! Komşular yanlış anlayacaklar. Hem kıyafetin bile yok." dedim.
" Alırız, kızılım. Alırız. Hatta evine gitmeden önce benim evime uğrayalım. Oradan alacağım malzemeler var."
" Gören seni benim sevgilim sanacak."
" Sence değil miyiz ? "
" Değiliz ! "
" Sen öyle san. Hadi, arabaya doğru yürüyelim. " dedi ve yürümeye başladık.
Arabaya bindik ve arabayı çalıştırdı. Ufak bir yolculuktan sonra güzel bir apartmanın önünde durduk. Ona en sevimli gülümsememi gönderdim.
Özgür " Gülümsemenden anladığım kadarıyla evimin içine girmeyeceğini anlıyorum. Peki, zamanla olur."
" Boş konuşma, çabuk gel." dedim ve Özgür arabadan indi.
Telefonumu çıkardım ve Ceren'e mesaj attım.
" Senin sürpriz nöbetçiliğin başkalarına yaradı. Bugün olaylı bir gündü. Yarın sabah anlatırım." yazdım.
Acaba şu an Aras ne yapıyordu ? Hande ile beraber miydi ? Bana kızmış mıydı ? Sonuçta Özgür ile o ortamı terk etmiştim. Eski sevgilisi ile, kavga etmiştim. Açıkçası Aras'a kızdığım kadar kırılmıştım. Özgür dediği gibi, o kızı cepte tutmak mı istemişti ? Ah, bu ihtimaller beni çıldırtıyordu.
Arka kapı açıldı ve arkaya orta boyda bavul ile beraber poşetler koyuldu. Acaba benim evime mi taşınacaktı ? Bunlar neydi ? Özgür sürücü koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırdı.
" Benim evime mi taşınmaya karar verdin ? Bunlar ne ? " dedim.
Özgür " Bebeğim, fazla soru sorma lütfen. Gecemiz uzun ve orada geceye uygun malzemelerde var."
" Ben seninle ne yapacağım ? "
" Unutma, ben senin belanım. Hiçbir zaman kurtulamayacağın. Ben, belanın kendisiyim."
" O zaman bende belanın içindeyim."
" Evet, öyle. Sen belanın içindesin ve benim seni bırakmaya niyetim yok. Neyse, bu gece çok eğlenceli olacak."
" Bence de çok eğlenceli olacak." dedim ve gülümsedim.
Evet, eğlenceli olacaktı. Ne kadar eğlenceli olursa, o kadar eğlenceli olacaktı. Kendisini benim Romeo'm olduğunu söyleyen birisinin neler yapacaklarını merak ediyordum. Acaba gerçekten o benim Romeo'm muydu ? Bunun cevabını bulacaktım. Ya bu gece yada diğer gecelerde cevabını bulacaktım.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top