Aydıner Ailesi ஐ

Selam ! Yarışmadan elenmişiz. :) Canımız sağolsun ! Neyse, işte y.b. ! Yan tarafta Aras'ın ve Özgür'ün babası ve Aras'ın annesi var ! Sizce nasıllar ? :) Bölüm şarkısıyla y.b. iyi okumalar !

Aydıner ailesini karşılamıştık. Hoş bir karşılama mıydı, bilemiyorum. Ayak üstü, tokalaşmıştık. Herkes şıktı. Dışarıdan görününce muhteşem bir aile tablosu görünebilirdi fakat içerdeki uyumsuzluğu kimse bilemezdi. Aras'ın annesi, Özgür'e sarılmamıştı. Tokalaşmamıştı da. Onu görmezden gelmişti ve bana nazikçe sarılmıştı. Aras, ikimizi tanıştırmıştı. Eminim ki  Aras bu durumdan memnun olmuştur. Özgür ise, tüm hislerini gülüşü ile gizlemişti. Fakat gözlerinden sinirlendiğini görebiliyordum. Aras'ın annesi Dilek Hanım, dışarıdan sevecen ve güzel bir kadındı. Koyu dalgalı saçları omuzlarına dökülüyordu. Mavi gözleri, çıkık elmacık kemikleri vardı. Doğal makyajı ile güzelliğini vurgulamıştı. Ayrıca yaşını göstermiyordu. Babaları ise, eşinin aksine ilk önce Özgür'e sarıldı. Ardından Aras'a sarıldı. Tabii, ilk önce Özgür'e sarılması Aras'ı ve annesini bozmuştu. Aras'tan sonra Hande'ye ve sonda bana sarılmıştı. Özgür, ikimizi tanıştırmıştı. Babası ne çok sert bir adamdı ne de aşırı samimi bir adamdı. Kahverengi saçları, mavi gözleri ile Hakan Bey, oğullarını çok seven bir babaydı. Fakat Hande'ye karşı belli bir mesafesi gözümden kaçmamıştı. Hande ise, terbiyeli kız rolüne devam ediyor ve Aras'ın annesi ile konuşmuştu.

Şimdi kahvaltı yapacağımız oteldeydik. Burası gayet lüks bir yerdi. Açık havada kahvaltımızı etmiştik, çaylarımızı içiyorduk. Dikdörtgen masada, düzgün bir şekilde oturmuştuk. Ben Özgür'ün yanındaydım. Benim karşımda Hande vardı. Hande'nin yanında Aras vardı. Masanın baş kısımlarına ise Aras'ın annesi ve babaları geçmişti. Karşılıklı oturmuşlardı. Hande ile bizim tarafımıza Dilek Hanım, Özgür'lerin tarafında Hakan Bey vardı. Kahvaltı neden sessiz geçmişti, bilemiyordum. Herkes bakışları ile konuşmuştu bana göre. Mesela Dilek Hanım, Özgür'ü istemediğini bakışları ile söylemişti. Gözlerinden lazer çıksa, öldürebilirdi. Hakan Bey, oğullarına sıcak bakıyordu. Bir babanın sıcaklığı vardı.

Dilek Hanım " İzmir'in muhteşem havası ! O kadar güzel ki."

Hande " Size katılıyorum. İzmir'in havası muhteşem."

Hakan Bey " İzmir'e ilk gelişim değil. Fakat yine de muhteşem bir şehir. Oğullarımın ikisi de, buradaki muhteşemliğe esir olmuşlar."

Özgür " Aslında İzmir'de kısa bulunacaktım şimdi beni bağlayan birisi var." dedi ve elimi tuttu.

Yavaşça gülümsedim. Elini sıktım.

Aras " Bende gezmek için gelmiştim ama beni de birisi bağladı." dedi ve bana baktı.

Dilek Hanım " Evet, Begüm. Sen neden buradasın ? Aras, senden azıcık bahsetmişti. İstanbul'da ayrılırken, karşılaşmışsınız."

" Evet, öyle oldu. Ben İzmir'e yerleştim. Hemşire bir arkadaşımla beraber yaşıyorum. Barmenim." dedim.

" Öyle mi ? Eğitim durumundan bahseder misin ? "

" Özel okulda okudum. Lisede sayısalcıydım. Özel bir üniversitede okudum. İç mimarım. "

" İç mimarsın ama barmenlik yapıyorsun. İlginç."

" Açıkçası İzmir'de, bana en kolay gelen mesleği tercih ettim. İstanbul'da olsaydım, rahat bir şekilde iç mimarlık yapardım. "

" Aras'ın anlattığı kadar ilginç birisin."

Aras " Begüm ender rastlanan bir şarap gibi."

Özgür " Ve bir içicisi var. O da benim. "

Hande " Fakat Begüm, hiç bir iç mimara benzemiyorsun."

" Olabilir. Dış görünüşle, insanları yargılama." dedim.

Hakan Bey " Begüm, ailen ile görüşüyor musun ? " dedi.

Gerilmiştim. Ailem hakkında sadece Özgür'e konuştum. Birde Ceren tüm olayları biliyordu. Hande, hikayenin bir kısmından haberdardı yada tamamını biliyordu. Şimdi ne diyecektim ? Özgür'e baktım. Bana rahat ol der gibi baktı ve babasına döndü.

Özgür " Baba, ne yapacaksın ? Begüm'ün ailesini mi satın alacaksın ? "

Aras " Neden karışıyorsun ? Basit bir soruydu."

" Şimdiden aileleri karıştırmaya gerek yok."

" O zaman Begüm neden burada ? Begüm ile ciddi düşünmeseydin, tanıştırmazdın."

" Ciddi olmasaydım, sen mi kızın üstüne atlayacaktın ? Üçümüzde biliyoruz ki, sende Begüm'den hoşlanıyorsun ama ben senden önce davrandım."

" Konuyu değiştirmeye çalışma ! Açıkçası bende Begüm'ün ailesini merak ediyordum."

" Ben biliyorum ve senin bilmene gerek yok. Onun hayat hikayesi sadece beni ilgilendiriyor. Sen, dış kapının dış mandalısın."

Dilek Hanım " Asıl burada kimin dış kapının dış mandalı olduğunu biliyoruz, Özgür'cüğüm. Şimdi sesini daha fazla yükseltme."

Özgür " Size olan saygımdan dolayı, size karşılık vermiyorum. Fakat biraz daha damarıma basılırsa, karşınızda size hürmet eden Özgür'ü bulamayacaksınız."

Hande " Evet, Begüm. Soruyu cevaplamadın."

" Ailem ile görüşmüyorum. Bazı meselelerden dolayı." dedim.

Hakan Bey " Öyle mi ? Onları özlemiyor musun peki ? "

" Özlesem de, özlemimi bastırıyorum ve hayatıma devam ediyorum. Kendi ayaklarımın üstünde olmak, bana daha iyi geliyor."

Dilek Hanım " Kendi ayaklarının üstünde duran bir kız olduğunu mu, söylüyorsun ? "

" Evet, öyleyim."

Hakan Bey " Bir arkadaşımın kızı da, böyle yapmak için evini terk etmiş. Tabii, kızın babası yakın zamanda geri döneceğini söyledi."

Dilek Hanım " Kızları Çağla'ya benziyordu değil mi,  Hakan ?" dedi ve bana baktı.

Kalbim gümbür gümbürdü. Acaba beni tanıdıklarını mı ima ediyorlardı ? Ya da hiçbir şeyden habersizler miydi ?

Hande " İyi misin, Begüm ? "

" Bugün çok sıcak değil mi ? İnsanı bunaltıyor." dedim.

Özgür " İstersen Begüm, kalkalım. "

" Yok. Babanlara ayıp olur."

Hakan Bey " Elbette gidebilirsiniz. Gün içerisinde görüşürüz."

Özgür " İyi o zaman. Görüşürüz." dedi ve ayağa kalktık.

Beraber sessizce otoparka geldik ve arabasına bindik. Arabasını çalıştırdı ve otelden ayrıldık.

Özgür " Şimdi iyi misin ? "

" Bilemiyorum. " dedim.

" Korkma, bir şey olduğu yok."

" Annemleri tanıyorlar. Aras'ın annesi, annemin adını verdi. Büyük ihtimal annem ona benim fotoğraflarımdan birini göstermiştir."

" Ne olacak ? Seni tanıdı ise, ne olacak ? Kolundan tuttuğu gibi İstanbul'a mı götürecekler ? Seni kolayca götürebileceklerini mi düşünüyorsun ? "

" Annemi bilmiyorsun. Belki de sürpriz bir şekilde karşımda olur."

" Tartıştığımız konuya bak ! Anneni bilmiyorum ama kendimi biliyorum. Ben asla seni bırakmayacağım, tamam mı ? Asla seni yanımda ayırmayacağım."

" Annem ciddi bir konu. Unuttun mu ? Ben, evden kaçmış bir kızım ve annem her an yanımda belirebilir."

" Annenden bu kadar çok korkuyorsan,  neden evden kaçtın ? Abartıyorsun."

" Abartmak mı ? Öyle mi, Özgür bey ? Abarttığım falan yok. Annemden korkuyorum, evet ama cesur olup, evden kaçtım. "

" O zaman cesur olup, korkma ! Ben sana ne diyorum ? Beraber olursak, anneni atlatırız. Fakat sen küçük hanım, abartıyorsun. Gören anneni, canavar sanacak."

" Bana bağırıp, durma ! "

" Sende bana sesini yükseltiyorsun. Lafımı dinlesen, her şey çok güzel olacak fakat bildiğini okuyorsun."

" Arabayı kenara çek ! Ben buradan yürüyerek, evime giderim."

" Tartışmamızdan kaçıyorsun, öyle mi ? Tıpkı o saçma sapan anne korkundan kaçtığın gibi, değil mi ? "

" Ben korkularımdan kaçmadım. Savaşmaktan yorulduğum için, evi terk ettim ! Dur arabayı ! Apartmanın önüne geldik." dedim ve ani frenle arabayı durdurdu.

Özgür " Begüm, beni sakince dinle ve bir kenara bırak şu korkularını ! "

" Seni yeterince dinledim ! Sakın peşimden gelme  ! " dedim ve arabadan indim.

Koşarak apartmanın içine girdim. Arkamda Özgür bağırıyordu. Asansöre bindim ve kat numarasını bastım. Özgür, kapıyı açacakken asansör harekete geçti. Arkamdan asansöre küfretmişti. Asansörden çıktım ve kapıyı anahtarımla açtım. Sinirle kapattım. Anahtarlar, dışarıda kalmıştı. Şu an onları alsam, Özgür'ü karşımda bulabilirdim. Hızlıca banyoya koştum ve çantamı kapının önüne atıp, kendimi banyoya kilitledim. Anahtarı da yanıma aldım. Kıyafetlerimi çıkarmadan suyun altına girip, oturdum. Kıyafetlerimle ıslanacak ve ağlayacaktım. İlk kavgamızı, annem yüzünden edeceğimiz aklıma gelmezdi. Ateşli bir kavgaydı. Birbirimize bağırmıştık. Bu halimizi görenler, kavganın çocukça olduğunu söyleyebilirdi. Fakat değildi işte. Çocukça falan değil !

Dış kapı açıldı ve birisi banyonun önüne geldi. Kapıyı tıklattı. Tıklatmaktan ziyade yumrukladı. Özgür'dü. Kapıyı açmaya çalıştı fakat yapamadı.

Özgür " Begüm, aç şu kapıyı ! Konuşmamız lazım."

" Siktir git, Özgür ! Yüzünü görmek istemiyorum ! " dedim.

" Aç şu kapıyı ve küfredip, durma ! "

" Sana ne ? Ağzıma acı biber mi süreceksin ? "

" Begüm ! Aç şu kapıyı ! "

" Açmıyorum ! Açmıyorum ! Bırak beni ! "

" Sinirlerin bozulmuş ama tüm öfkeni benden çıkaramazsın."

" Başımdan defol ! "

" İyi, tüm kapıların anahtarlarını deneyeceğim. Eğer olmazsa, kapıyı kıracağım."

" Canın cehenneme ! " dedim ve ağlamaya devam ettim.

Dediğini yaptı ve tüm anahtarları denedi. Sonunda kapıyı açtı ve cebindeki telefonunu kenara bırakıp, yanıma geldi ve bana sarıldı. İkimizde ıslanıyorduk. İtmeye çalışsam da, onu kendimden uzaklaştıramıyordum. İtişlerime rağmen beni kendisine bastırıyordu. Mücadelede pes eden taraf ben oldum ve ona sarılıp, omzunda ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu ve ne kadar şu an ona sinirli olsam da, sarılması beni sakinleştirmişti. Saçlarımı okşaması, beni rahatlatmıştı. Yüzüme baktı. Elini yanağıma koydu. İkimizde ıslanmıştık. Kavgamızın ateşini, böyle söndürmüştük. Özgür çapkınca gülümsedi. Bende masumca gülümsedim. Sanki az önce kavga eden biz değildik. Yüzümüz yaklaştı ve dudaklarımız buluştu. Kollarımı boynuna doladım. O ise, ellerini belime sarmıştı. Öpüşü ateş gibiydi. Ya da ben ateş gibi onu öpüyordum. Öpüşmemiz, ıslak ve ateşliydi. Dudaklarımdan ilk ayrılan, Özgür oldu.

Özgür " Burada ve bu şekilde beraber olamayız, bebeğim."

" Biliyorum." dedim.

" Yinede zevk vericiydi. O ateşli halimizden sonra bu şekilde söndürülmek hoştu."

" Islandın. Yedek kıyafetin yok."

 " Olmadığını kim dedi ? "

" Nasıl ? "

" En son burada kaldığımda, birkaç kıyafetimi bıraktım. İlerdeki misafirliklerim için."

" İç çamaşır ? "

" Evet, bıraktım." dedi ve muzipçe gülümsedi.

Göğsünü yumrukladım ve ayağa kalktım. Islak kıyafetlerimle, odama gittim. Yeni kıyafetler çıkardım. Basit ev kıyafetlerimi giyecektim. Tamamen kıyafetlerimi değiştirdim. Islakları ise, çamaşır sepetine atacaktım. Islak saçlarımı, havlum ile buluşturdum. Odanın kapısı açıldı ve ıslak ıslak Özgür geldi.

Özgür " Kıyafetlerim, dolabındaydı."

" Acaba nasıl fark etmedim ? "

" Dolabının düzensizliğinden olabilir mi ? "

" Peki, hadi kıyafetlerini değiştir."

" İyi, o zaman." dedi ve ıslak t-shürtünü çıkardı.

Zayıf olsa da, çekiciydi. Dövmeleri, onu tamamlıyordu.

Özgür " İstersen, müzik eşliğinde senin için soyunabilirim."

" Sapık ! " dedim ve odadan çıktım.

Islak kıyafetlerimi, çamaşır sepetine attım ve banyoda saçlarımı kuruttum. Ardından Özgür geldi ve elimdeki makineyi alıp, kendi saçlarını kuruttu. Banyodan çıktık. Telefonunu yanına almıştı. Kaprisi ve siyah atleti ile rahat bir ev sahibi gibi gözüküyordu. Salonda oturduk.

" Annem hakkında konuşmayacak mıyız ? " dedim.

Özgür " Niye keyfimizi kaçıralım ki ? "

" Aslında haklısın. Kavgayı büyüten bendim ve özür dilerim."

" Aslında sende haklısın. Seni anlayamadığım için bende özür dilerim."

" İyi, o zaman."

" Annen gelse bile ayıramaz bizi. Bunu bil. Şimdi, beraber film izleyelim mi ? "

" Ne izleyelim ? " dedim ve beraber film seçtik.

Johnny Depp'in Maskeli Süvari filmini. Film gerçekten güzeldi. Aslında Johnny'nin tüm filmlerine bayılıyordum. Film bitti.

" Johnny Depp'e bayılıyorum." dedim.

Özgür " Ciddi misin ? "

" Evet. Adam başarılı filmleri var. Yakışıklı, karizmatik ve gayet seksi birisi."

" Ben ondan daha yakışıklıyım."

" Depp'i mi kıskandın ? "

" Hayır, o herif zerre kadar umurumda değil ama senin onun hakkında böyle söylemen beni sinir etti."

" Kıskandın."

" Bir daha yanımda başka bir herifi böyle övme. Sadece benden böyle bahsedeceksin. Bir başkasını değil."

" Peki, o zaman. Üzgünüm Johnny. Az önce söylediklerim birer büyük yalandı. O söylediklerimi hak eden, yanımda duran bu beyaz adam."

" Dalga geçiyorsun, öyle mi ? Şimdi küçük hanım, size cezanızı vereceğim ve benden af dileyeceksiniz ! " dedi ve beni gıdıklamaya başladı.

Beni gıdıklıyordu. Acımasızca bunu yapıyordu. Zavallı bir şekilde gülüyordu. Özgür ise, yüzünde sadist bir gülümseme vardı.

" Psikopat bir herifin tekisin ! Bırak beni ! İmdat ! " dedim.

Özgür " Af dileyeceksin, dedim. Unuttun mu ? "

" Tamam. Ah, Özgür ! Beni affet."

" Seni affediyorum, benim tatlı kızılım. Ama bir dahakine süründürürüm." dedi ve beni gıdıklamayı kesti.

Nefes nefese kalmıştım. Özgür'ün telefonu çaldı ve yanımdan ayrıldı. Acaba kim aramıştı ? Yüzü asık bir şekilde geldi ve yanıma oturdu. Kafamı omzuna yerleştirdim.

" Ne oldu ? " dedim.

Özgür " Babam ikimizi çağırıyor."

" Neden suratın asık ? "

" Babamın ses tonundan hoşlanmadım. "

" Sıkma canını. Baban seni seviyor."

" Konu önemli olduğu zaman, bu ses tonunu kullanırdı. "

" Baş başa mı olacağız ? "

" Sanırsam. Akşam yemeğini onunla yiyecekmişiz."

" İyi, o zaman. Ben hazırlanayım. Sonra senin evine gideriz ve sen hazırlanırsın. Ardından babana gideriz."

" Aşkım, git ve giyin. Ben beklerim." dedi ve onu öpüp, salondan çıktım.

Odamda hazırlanıp, Özgür'ün babasına gidecektik. Acaba nasıl bir konu üzerinde konuşacaktık ki ? İçim huzursuz olsa bile, bastırabiliyordum. Çünkü yanımda Özgür vardı. Özgür'e sarılınca, tüm dertlerim yok oluyordu. Onun yanında olunca, tüm korkularımı bırakıyordum. O, benim kalemdi. Beni koruyan ve saran kalemdi.

----

Sizce Hakan Bey, neden çağırdı ve ne konuşacak ?  Ayrıca ilk kavgalarını nasıl buldunuz ? Cevaplarınızı bekliyorum.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top