Ömürlük Kelebek Giriş
Umarım aradığınızı bulmanıza yardımcı olabilirim. Bölüm kısa bir tanıtım amaçlıdır. Aramıza hoş geldiniz. Keyifli okumalar.
2024 düzenleme sonrası güncelleme : hikayede geçen şiddet sahnelerini 17 yaşında Wattpad'le yeni tanıştığımda yazmıştım. Yayından kaldırmak istedim fakat okuyanlar olduğu için sahneleri düzenleyerek tekrar yayınlıyorum.
Nam-ı değer Gölge içkisini son kez yudumladıktan sonra boş bardağı masaya bırakarak ayaklandı. Gürültülü kalabalığa doğru ilerlerken içinden bir ses Çelik'in çoktan yere serildiğini söylüyordu. Genç adam dün gece buraya gelip onu dövüştürmeleri için yalvarırken gözüne iyi görünmüştü. Ancak son yedi dakikadır İz'in taraftarlarının yaptığı sevinç haykırışları ona yanıldığını göstermişti. Anlaşılan Çelik yenilmek üzereydi.
Gecelik yirmi bin istemesi ilk başta şaşırtıcı gelse de kabul etmişti. Gencin görünüşü fena değildi. Pek kaslı sayılmazdı ama direnebilirdi. İz gibi birinin karşısında şanslı görünmüyordu ama bu zaten dövüş başlamadan önce belliydi.
Kalabalığın arasından sanki önünde hiç kimse yokmuşçasına geçerek ringin ortasındaki iki kişiye baktı. Evet, tam da tahmin ettiği gibiydi. İz'in yüzüne bakılırsa genç onu zorlamamıştı bile. Çelik'in yüzünün haliyse sonucun ne olduğunu açıklıyordu; genç adam yirmi bine veda etmişti.
Yüzüne kendinden emin bir sırıtış yayılırken yanında duyduğu gülme sesiyle başını yana çevirdi.
"Sana söylemiştim. Bu kadar direnmesi yalnızca hayatını birkaç dakika daha uzattı o kadar." Arkadaşının parlayan gözleri birçok duyguyu yansıtıyordu; Hırs, sabırsızlık. Evet sabırsızdı. Bir an önce Çelik'in fişini çekmek istiyordu. Arkadaşını umursamadan bakışlarını tekrar ringe çevirdi.
"Önce ona soracaksın." dedi kararlılıkla. Arkadaşının yüzünden tereddüt geçse de başını onaylarcasına salladığında ona inanmaktan başka çaresi olmadığını anlamıştı. Önce Çelik'e soracaklardı. Eğer bu paraya gerçekten ihtiyacı varsa mecbur kabul edecekti.
"Kabul etmezse çok şey kaybedecek." dedi arkadaşı iç çekerek. Gözlerini ringden ayırmadan alayla konuştu.
"O mu sen mi?" diye sorduğunda arkadaşının yüzü düşünür gibi bir hal aldı.
"Bizim kaybettiğimizi ne zaman gördün?" Biraz daha yaklaşarak ona doğru eğildi. "Burası bizim Gölge. Batak'ta ne zaman kaybettiğimizi gördün? Çelik'e soracağım soru şu: Biraz eğlenceye karşılık otuz bine ne dersin?"
"Yanlış." diyerek arkadaşına döndü. "Otuz bine karşılık ölüme ne dersin?" Kararsızlıkla başını iki yana salladı. "Hapishaneyi kullanmana izin veremem." İçi huzursuzdu.
"Hadi ama Gölge! Tek bir gece. Ayrıca adamın kabul edeceği kesin değil ki."
Arkadaşının olumlu bir cevap bekleyen yüzüne bakarken aklına Çelik geldi. On sekiz yaşında, paraya ihtiyacı olan bir gençti. Başını çevirerek onu biraz daha inceledi. Gerçekten işi bitmişti. Dağılmış bir yüz, patlamış kaşlar ve muhtemelen kırık bir çene. Tüm bunlara katlanıyorsa paraya gerçekten ihtiyacı olmalıydı.
Öte yandan Hapishane ona aitti. Oraya ondan başkası giremezdi. Arkadaşının neden böyle bir şey istediğini anlamıyordu.
"Bir kere denemek istiyorum."
Kaşlarını çatarak ona döndü. "Katil olmayı mı?"
"Batak'a ayak uydurmayı."
Bir süre sessizce ona baktı. Gerçekten bunu istiyor muydu? Katil olmayı kimse istemezdi, kendisi hariç.
"Peki, sadece bir kez." Sesinde emirden çok uyarıcı bir ton vardı. "İlk ve son olacağını bilmeni dileyerek Batak'a ayak uydurmana izin vereceğim."
🔗🔗🔗
yazardan not:
*Çelik, ringdeki gencin soyadı.
*iz, Çelik ile dövüşen kişi.
*Gölge, baş karakterin lakabı, erkek. Adını pek kullanmazlar.
Yorum bırakmayı unutmayın. İlk bölümde görüşmek üzere.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top