Mektuplar

17.03.2008

Bugün annem beni yetimhaneye bıraktı ve bir kardeşim olduğunu söyledi. Acaba nasıl görünüyor?

18.03.2008

Bugün rüyamda onu gördüm, melek gibiydi, çok güzeldi.

02.04.2008

Bugün okula başladım. Öğretmenler yazmayı bildiğim öğrenince çok şaşırdı. Sanırım biraz garip biriyim..

03.04.2008

Her gece rüyamda onu görüyorum. Hiç tanışmadığım birine dair bu kadar büyük bir özlem duymak canımı yakıyor.

22.04.2008

Bugün bir kitapta bir cümle okudum 'kimseyi onu rüyalarında görecek kadar sevme, o zaman uyuyunca da geçmiyor'. İnsan daha önce nerdeyse hiç görmediği birine böyle derin bir sevgi besleyebilir miydi?

13.09.2009

Kıyı... Seni çok özledim. Seninle hiç vakit geçirmedim ama yinede seninle vakit geçirmeyi özlüyorum. Senin sesini hiç duymadım, duyduysamda hatırlamıyorum ama yinede sesini duymayı özledim. Sana hiç sarılmadım ama sana sıkıca sarılabilmeyi özlüyorum kardeşim...

26.07.2010

Bir adam beni evlatlık aldı. Bana babalık yapıyor. Bana çok iyi bakıyor. Ama yinede bir şeyler eksik gibi. Her güldüğümde bir boşluk hissediyorum.

01.01.2011

Bugün yeni yıl. Dışarıda havai fişekler patlıyor, herkes mutlu, herkes gülüyor. Peki sende gülüyor musun Kıyım? Orada bir yerlerdesin hala, biliyorum, ama mutlu musun? Kahkahalarla gülen insanları her gördüğümde içimde bir burukluk hissediyorum, sanki sen gülemiyormuşsun gibi. Bu nasıl bir his biliyor musun? Sanki senin kalp atışlarını kendim hissediyorum, her bir duygunla beraber. Sanki içimde yaşıyorsun Kıyı. Ama neden mutlu değilsin?

06.10.2011

Üstümüzü kaplayan kocaman bir gökyüzü var. Başımızı kaldırdığımızda hepimiz aynı gökyüzüne bakıyoruz aslında. Kim bilir gecenin bir yarısı ayı izlerken kaç kırık kalp ile göze geldik bu zamana kadar. Artık her gece yıldızları izliyorum belki seninle göz göze geliriz umuduyla. Seni çok özledim. Sende beni özlediysen yıldızlara bir göz kırp buda bizim anılarımız olsun. Bir yıldız aracılığı ile de olsa ikimizin bir anısı olsun Kıyı.

23.05.2012

Sanada bazen herşeyin anlamsız geldiği günler oluyor mu? Neden hala yaşıyorum ki diye sorguladığın günler. İşte ben öyle günlerden birindeyim bugün. Bugün bu zamana kadar beni büyütüp kollayan beni yetiştiren adam öldü. Yine kimsesizim, yine görünmezim. En kötüsüde ne biliyor musun Kıyı, bunları anlatacak acımı paylaşacağım kimsem yok. Kimsesiz çocuklar her zaman görünmezdir çünkü,, onları kimse duymaz, eğer onların sesi olacak biri yoksa kimsede umursamaz onları. Umarım sen sesini duyurabiliyorsundur Kıyım. Umarım mutlusundur.

27.05.2012

Saat yine gecenin bir yarısı. Ve ben yine çatıda oturuyorum, yıldızları izliyorum. Seni içimde hissetmeye çalışıyorum. Sana ihtiyacım olduğunu hissediyorum Kıyı, senden sonra bu dünyada beni gören tek kişi öldü ve ben hiç hissetmediğim kadar sana ihtiyaç duyuyorum. Belki bencillik yapıyorum bilemem ama artık yaşadığım her bir gün bana acı vermeye başladı. Lütfen gel artık.

01.06.2012

Bu sana son yazışım Kıyı. Çünkü artık seni buldum. Ama o kadar kötü bir durumdaydın ki, kalbim çok kırıldı. Bu zamana kadar hep senin bana gelmeni istemiştim ama şuan çok pişmanım. Keşke ben seni bulsam sen sokaklara düşmeden seni kurtarabilseydim. Ama ne kadar sokaklara düşmüş olmana rağmen bu senden hiçbir şey eksiltmemiş, hala çok güzelsin ve hala melekler kadar masumsun. Bir o kadar da kırılgan ve ürkeksin ki sana ne diyebileceğimi bilmiyorum. Seni bulalı bir gün geçti ama hala sana kardeş olduğumuzu itiraf edemedim. Utanıyorum bundan, seni koruyamadığım, senin yanında olamadığım için. Ama merak etme Kıyı, bundan sonra seni hiçbir zaman bırakmayacağım, seni hep koruyup kollayacağım, bir daha hiç yanlızlık hissetmiyeceksin. Ben bunları yazarken gökyüzünden iki tane yıldız kaydı, bir tanesi bizim kavuşmamız adına, bir tanesi kırık kalplerimizin onarılması adına.


12 Şubat gecesi Kıyı'nın hastanede yazdığı günlüğünden

Bugün bir çocuk öldü. Çığlık çığlığa bağırarak öldü. Kimse onu korumadı. Kimse ona yardım etmedi. Bugün bütün insanlık bir kere daha bir oldu ve bir çocuğun katili oldu. Normalde pek günlük yazmam ama bugün yazmak istedim. Çünkü biliyorum, ben büyüyeceğim ve bugün hep bugünde kalıcak, kimseye anlatamayacağım. O yüzden bugün yazmak istedim. Biliyor musun, ben hayattan birçok kez bıktım, birçok kez pes etmek istedim. Ama hayat bana hiçbir zaman bunun fırsatını bile vermedi. Hiçbir zaman benim intihar etmeyi deneme gerek kalmadı, ben zaten hep ölümün eşiğinde yaşadım. Bir gün aç kaldım, başka bir yorgunluktan bayıldım. Başka bir gün uykusuzluktan gözlerimi hastanede açtım. Hasta oldum, bana bakan kimse olmadı. Zorlandım, kimse yardım etmedi. Ben her zaman yanlızdım. Hep kendi başımın çaresine bakmayı bir şekildi başardım. Hep hayata tutundum, çocukluğumu yaşattım, kendimi yaşattım. Ama bugün çocukluğum intihar etti, bense öldürüldüm. Güzel bir dünyada yaşadığımızı düşünen herkes bir araya geldi ve bugün bir çocuğu öldürdü. Aslında kendime üzülmüyorum fakat çocukluğumun ne kadar yara alırsa alsın pes etmeyen, hep umutlu kalan bir yapısı vardı. Onun ölümüne üzülüyorum. Ben hayatta kalmak için sokaklara kaçtım, beni gören insanlarsa o sadece bir çocuk demeden beni hep yaraladılar. Her sözleriyle savunmasız bir çocuğu uçuruma doğru bir adım daha yaklaştırdılar. O çocuk en sonunda oradan atladığında ise herkes hiçbir suçu yokmuş gibi geri çekildiler. Adalet ise..Adalet hiç bir şey yapmadı. Çünkü buradaki insanların adaleti mağdurları korumuyor. İnandığın adalet senin güçsüzlüğünün ve gücünün, sesinin ve sessizliğini  simgesidir. Herkes kendisine kolay gelen adalete inanıyor, bence onlar güçsüz, bence onlar dilsiz. Biraz da olsa cesur olanlar ise sesini çıkarıp bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama o kişiler o kadar az ki hiçbir şey değişmiyor.

Herkes sadece yaşamaya odaklanıyor. Bende öyleydim. Çünkü eğer bir sokak köşesinde yaşıyorsanız başka insanların problemleri hakkında düşünmek için pek fırsatınız olmuyor. Ama bir hafta önce kocaman yüreği olan biri beni evine aldı. Birisi beni ilk defa gördü, umursadı. İnanılmaz bir duyguydu bu. Birisi ilk defa uyurken üstümü örtü, bana sarıldı, bana gerçekten nasıl olduğumu sordu. Sanki hayat artık beni seviyormuş gibi hissettim. Ama yanılmışım çünkü bugün en büyük kabusumla yüzleştim. Ne yüzleşme ama. Bugün babam beni buldu. Bunu yazarken bile o kadar canım yanıyor ki. Ama bugün unutulmamalı. Bir gün büyümeyi başarırsam bugünü asla unutmamalıyım. Bugün benim insanların içinde iyilik bulunabileceğine dair inanıncım kalmadı. Öz babam beni öldürmeye çalışmışken başka birinin iyiliğine inanmamı beklemeyin benden.

İlk önce beni kolumda çekiştirerek bir taksiye bindirdi. Yıllar sonunda karşıma ilk defa çıkınca bir an afallamıştım peşinde geldim bende. Keşke gelmesiydim. Yolda hiç konuşmadık, bende bolca onu inceledim. Yaşlanmıştı, ama hiç değişmemişti, bakışları hala aynıydı. Bakışları hala yaralayıcıydı. Ama nedense beni bulmasının sebebinin benden özür dilemek olduğunu düşünmüştüm. Küçük bir çocuktum işte, hala bana babalık yapmasını bekliyordum. Hala birazcıkda olsa merhamete açtım. Sonra bir kulübeye geldik. İçeriye girdiğimizde bir süre sadece beni inceledi. Sonrasında ''büyümüşsün, yazık olacak'' dedi ve cebinde beyaz bir hap çıkarıp içti. O an neden yazık olacağını anlamadım fakat sonrasında bakışları değişmeye başladı. Ve üzerime yürümeye başladı. O an anlamıştım amacının benden özür dilemek olmadığını. O üzerime gelmeye başladığında 4 yıl önceden kalan bütün anılarım canlandı ve zihnimde çığlık çığlığa bağırmaya başladı. 'Gelme' dedim 'gelme baba korkuyorum' dedim. Ama o dinlemedi, önce saçlarımı yoldu, sonrasında bacaklarım kan içinde kaldı sonra yüzüm ve en sonunda ellerim. Canım çok yandı, ölecek gibi hissettim, sanki birisi vücudum her yerine binlerce iğneyi aynı anda batırıyormuş gibiydi. En çok acıyan yer ise kalbimdi. O ise benim ona yalvarmamı canımın yanmasını hiç umursamadı, beni öldürmeye çalışırken bir an bile düşünmedi ve ben önünde kanlar içinde yatarken hiç bir şey yapamadım. Senin saçlarımı okşaman gerekiyordu baba onları çekmen değil. Senin ben düştüğümde bacaklarıma bir şey olmuşmu diye endişelenmen gerekiyordu onları kendi ellerin ile kanlar içinde bırakman değil. Senin yüzüme bakıp gülümsemen gerekiyordu, yüzüm tanınmayacak hala gelene kadar dövmen değil. Senin benim ellerimde tutup öpmen gerekiyordu, onları kırman değil. Senin beni yaşatman gerekiyordu baba beni bulduğun ilk gün öldürmeye çalışman değil. Senin beni sevmen gerekiyordu baba, en çok senin sevmen gerekiyordu beni. Sende sevmezsen kim sevicek ki beni. En son bayılmışım sonra ne yaptın bilmiyorum baba ama ben senin kendi ellerinle açtığın yaraları bile sarmanı isteyecek kadar çaresizdim o gün. Ben sana ne yaptım baba. Ben küçücük bir çocuktum benden neden nefret ediyorsun bu kadar. Bugün sen beni öldürmeye çalıştın biliyorum ama hala yaşıyorum ve ben hala senin acı çekmeni istemiyorum biliyor musun baba. Sen benim her yaşımın katili oldun ama ben senin yaşamanı istiyorum.

Ben bugün saatlerce yardım istedim ama kimse dönüp bakmadı. Ancak öldüm sanarak bir köşeye atıldığımda birisi hastaneye aramış. Ölenlere doktorlar ne yapabilir ki? Bugün birden çok şey öldü ama ben yaşıyorum. Bugün benim çocukluğum öldü, bugün umutlarım öldü, bugün inançlarım öldü, bugün bütün insanların merhamet duygusu tükendi, bugün adalet öldü. Bugün küçük bir kızın çığlıklarını kimse duymadı ve o öldü. Benim ölmememin tek sebebi ise bu dünyada hala çocukların var olması. Ve hala o çocuklara eziyet edenlerin olması. Ben bir gün büyüyeceğim ve bugün ölen çocukluğum adına gördüğüm bütün çocukları yaşatacağım. Çünkü çocuklar masumdur ve yaşamayı en çok onlar hak eder. Biz insanların yaptığı şeylerin sonuçlarının çocukları yaralayan bir dünyada yaşıyoruz ve bu kesinlikle düzeltilmesi gereken birşey.

Birgün büyüyeceğim ve sesini duyuramayan bütün çocukların sesi olacağım. Ben Kıyı Hayat. İsmim Kıyı, kıyı anlamına geliyor, ve soy ismim Hayat, hayat anlamına geliyor. Ben benim gibi ölümün eşiğinde yaşayan bütün çocukları koruyacağım ve hayatla onlar arasında bir kıyı görevi göreceğim. Güvenli bir Kıyı. Benim adım Kıyı ve çocukların canın yakan herkesin kabusu olacağım.


*Kıyı bunu yazdıktan sonra bir kapsüle koyup denize bırakmıştı. Kapsülün içine de bulan kişi için küçün bir not yazmıştı. Ve o günden sonra Efe ile beraber bütün hayatlarını mağdurları ve çocukları korumaya adamışlardı*


YAZARIN NOTU

Bu kitabı yazarken bir çok duygu hissettim fakat en çok hissetiğim duygu, daha iyi hayatlar yaşayan insanların dünyanın bazı yerlerde çok kötü hayatlar yaşayan insanlar da olduğunu bilmesi onları anlamasını istememdi. Bu hikaye tamamen bir kurgu fakat bu demek değil ki burada yazan şeyler yaşanmıyor. Ben yazdığım hiçbir şeyi yaşamadım yada yaşayan biriyle bizzat tanismadim fakat biliyorum ki bazı ülkelerde bunlar yaşanıyor. Hatta daha ağır şeyler de yaşanıyor. Bizler oldukça güzel ve rahat hayatlar yaşıyoruz ama herkes bizimle aynı imkanlara sahip deyil. O yüzden lütfen bakışlarımızı biraz yerden kaldıralım ve daha kötü hayatlar yaşayan insanlara yardım etmeye çalışalım. Kitabın adında da belirtiğim gibi hepimiz birbirmizin diğer yüzleriyiz, iyi bir hayat yaşarken sadece kendi hayatımıza odaklanmayalım diğer yüzlerimize, diğer insanlarada yardım etmeye çalışalım. Eğer bu yazdıklarım biraz bile sana etki ettiyse bu beni çok mutlu eder ve son olarak şunu söylemek istiyorum. Senin yardıma ihtiyacı olan birine uzatacağın bir el sana hiçbir şey kaybettirmez ama belki karşındaki kişinin hayatını bütünüyle değiştirebilir.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top