Bölüm 25: Büyük adımlar...
Bölüm 25: ''Büyük adımlar...''
''Karanlık ve soğuk bir yerdeydim. Kulaklarım çınlıyor gibiydi, sürekli olan ritmik bir ses vardı. Sanırım, hareket edemiyordum.''
''Bana, yaşamayı herkesten çok hak ettiğimi söyledi.''
''O gece bana... Yaşamayı hak etmediğimi söylemişti.''
''Bana bu sözleri söyleyen kişi aynı kişi olmayabilir.''
''Sesi farklıydı, dokunuşu farklıydı... O... Söyleyişi... Öyle inanarak söylemişti ki... Biri öylesine nefretle, biri öylesine özlemle mırıldanmıştı... Onlar... Farklı kişiydi Ezgi.''
Ezgi ses kaydını durdurdu ve başını geriye doğru attı, sürekli aynı kaydı döndürüp duruyordu; Doğu'nun ağlamaklı, cızırtılı sesini artık ezberlemişti. Bir süre düşündü, uzandı, sonunda ayağa kalkıp odada dolanmaya başladı. Serdar elindeki dosyalar ile odaya girip masaya oturduktan dakikalar sonra ise sesi aniden yükseldi.
''Sana söyledim! Vural Komiser bir şeyler karıştırıyor!''
Serdar gözlüklerini çıkarıp şaşkınca masaya koydu. ''Bu nasıl olabilir? Öylesine mesleğine bağlı bir adamın yanlış işlere bulaşacağını sanmıyorum. Onu yıllardır tanıyoruz.''
Ezgi tebessüm edip başını iki yana salladı. ''İnsanlar değişir gözlük, bu yüzden kimseye güvenemezsin.''
Serdar arkasına yaslandı. ''Peki, bunu yapmasında ki amaç ne? Tabi eğer bunu o yaptıysa...''
Ezgi hızlıca Serdar'ın karşısına oturup öne doğru eğildi. ''Kolyede sadece onun ve benim parmak izim var. Hem de ikisinde de! Ekin birisinin sahte olduğunu, sonradan yapılıp eskitme tekniği kullanıldığını söyledi. Yani birisi bilerek kolyeden ikinci bir tane yaptı ve onu benimle oynamak için kullandı. Bilmiyorum, kolyeden iki tane olması ona ne gibi bir fayda sağladı emin değilim ama bunu yapan kişi muhtemelen Vural Komiser.''
Serdar kaşlarını kaldırdı. ''Tamam, üzerinde sadece sizin parmak izinizin olması garip bir durum ancak bunu neden yapsın ki? Bunu sizinle oynamak istediği için yaptığını söylemiştiniz; vakadan uzaklaştırmak için... Komiser ile aranız gayet iyiydi, neden sizi vakadan uzaklaştırmak istesin? Ya da bunu neden bu şekilde yapsın? Siz başarılı bir polissiniz. Bu vakanın çözümlenmesini o da ister.''
''Evet, önceden aramız iyiydi, şimdi bana sürekli hata yapmamamı söylüyor,'' dedi Ezgi, dizini sallarken. ''Sanırım, söylediğinin aksine bugün Oktay ile görüştü ve Oktay ona hakkımda kötü bir şey söyledi. Ne söyledi ya da komiser bundan ne gibi bir sonuç çıkardı bilmiyorum ama aynı konuşmanın daha önce de yapılmış olduğuna eminim. Tavırlarının tamamen değişmesinin başka bir açıklaması olamaz. Bunun sonucunda da vakadan uzaklaştırmak istiyor olabilir...
Neden bu şekilde yaptığı sorusuna gelirsek... Ahh, bilmiyorum. Tek zayıf noktam bu, vakada açık verdiğim tek nokta...''
Serdar önündeki dosyaya baktı. ''İkinci kolyenin amacına yoğunlaşsak, belki daha kolay sonuca ulaşırız?'' dedi soru sorar tarzda. Ezgi onu onayladı.
''İkinci kolye için ne kadar çaba sarf edilmiş olsa da, sahte olduğu ufak bir inceleme ile hemen anlaşılabilir haldeydi. Yani, amaç onu gerçek sanmam değildi.''
''Öyleyse amaç, onun bulunduğu yerde...''
''Evet, doğru söylüyorsun. Önce pencereme bir şüpheliyi yakalamam için koyulmuştu. Sonra hastanede Doğu kaçırılırken... En son ise komiserin çekmecesinde... Kolyeyi ilk bulduğumuz andan beri özenle koruyorduk ancak başka yerde tekrar çıktı. Sanırım kolyeden iki tane olması, onları istedikleri yerlere koyabilmek içindi. İlk ikisi en önemli anlarda, umulmadık yerlere koyulmuştu. İki yerde de dikkatim dağılmıştı ve sonucunda katili iki defa elimden kaçırdım... Yani, bu bir öncekiler gibi şaşırtmaca olmalı. Dikkatimin dağılmasını sağlayıp önemli ayrıntıları atlıyorum.''
Ama bunu yapan katil mi, Vural komiser mi?
''Acaba ne doğrultuda şaşırtmak istiyor?''
''Katil, Komiser Vural'ı hedef almamı istiyor olabilir. Sonuçta beni vakadan alabilecek tek kişi komiser. Kolyelerin onun masasında olmasının nedeni de bu...''
Ezgi dakikalar içinde fikir değiştirirken durmadan düşünmeye devam etti.
Serdar elindeki kalemi çevirip derin bir nefes aldı. Sarı saçları, tepedeki loş ışık yüzünden olduğundan koyu görünüyordu. ''Yani hala sizi vakadan aldırma peşinde... Bu demek oluyor ki, onu yakalamak için fazla yaklaştınız ancak atladığımız bir şey var.''
''Vakadaki ipuçlarını defalarca kontrol ettim ancak katil hakkında hala kesin bir sonuca varamadım. Hatta aklım daha çok karıştı.''
Ezgi gözlerini Serdar'ın gözlerine çıkardı, ikisinin gözleri de oldukça düşünceli bakıyordu. ''Doğu'yu öldüren ve döndüren kişinin farklı kişi olduğunu söylemiştim. İki farklı kişiyi aramamız gerektiğini söylemiştim. Ama artık bundan o kadar emin değilim.''
Serdar dudaklarını büzdü. ''Neden?''
''Çünkü Doğu'da daha önce fark etmediğim bir şey fark ettim.'' Serdar meraklı bakışlarını komiserinin üzerinden ayırmadı. ''Bu düşüncemi Doğu'nun sözleri üzerine kurgulamıştım çünkü o katili görmüş, laboratuvarda bulunmuş tek kişiydi. Elimizdeki katil ile iletişim kurmuş tek kişiydi. Şimdi ise,''
Çalınan kapı nedeniyle Ezgi aniden susmak zorunda kaldı. Hızla arkasını döndü ve kapının aralığından başını uzatmış kişiye baktı. Bu, meslektaşlarından birisiydi. ''Komiserim, bir dakika gelebilir misiniz?''
Ezgi ayağa kalktı ve üstünü düzeltti. ''Ne oldu?''
''Basın burada, sizden bir açıklama bekliyor.'' Ezgi'nin adımları aniden yavaşladı. ''Vural Komiserin haberi var mı?''
Polis başını salladı, ''Maalesef açıklama yapmayı kabul etmek zorunda kaldı. Vaka pek çok kişi tarafından duyuldu, televizyonlarda dirilen kadının kaçırıldığı haberleri dönüyor. Bugün için basınla görüşülme kararı alındı, canlı yayın yapılacak.''
Ezgi ellerini beline yasladı ve derin bir nefes aldı. ''Açıklamayı benim yapmamı mı istiyor?''
Polis omuzlarını silkti. ''Bir şey söylemedi ama hala daha vaka sorumlusu siz olduğunuz için size geldim. Eğer her zamanki gibi istemiyorsanız,''
Ezgi polisin sözünü kesti. ''Onları toplantı odasına alın, hemen geliyorum.''
Serdar hızla ayağa kalktı. ''Komiserim, eğer son düşünceleriniz doğru ise Vural Komiser açıklamayı sizin yapmanızdan hoşnut olmayacaktır.''
Ezgi askılıktaki ceketini alıp aynanın karşısına geçti ve üstüne çeki düzen verdi. ''Gerçekten bunun için fırsat kolluyor olabilir, emin misiniz?''
Ezgi elindeki ruju dudaklarına sürdü ve yedirdi. Saçlarına eli ile şekil verip yüzünü hoş bir şekilde çevrelemesini sağladı. ''Şuan, komiserin düşünceleri benim için ilk sırada değil. Açıklamayı yapacağım çünkü benimle oynayan kişilere küçük bir mesajım var.''
***
Doğu zorla yatırıldığı yatakta doğruldu ve oturur pozisyona geçti. Dizlerini kendine çekip sarıldı ve kolundaki canını yakan seruma dudaklarını bükerek baktı. ''Eve gitmek istiyorum...'' diye kendi kendine mırıldanıp odadaki pencereden dışarıya baktı. Buradan, adanın ıssız küçük bir kısmı ve uçsuz bucaksız denizin ufukta kaybolduğu yer görülüyordu.
Odada yine yalnız bırakılmış, kapısı yine kilitlenmişti. Yanı başındaki masaya koyulmuş yemek tepsisine baktı; açtı ancak bir şeyler yiyebileceğinden de emin değildi. Yorgundu ancak uyumak istemiyordu. Uyursa, başına kötü şeyler geleceği hissinden kurtulamıyordu. Gözlerini kapadı ve pencereden sızan sesleri dinledi.
Rüzgâr sesi... Bulutların arkasına saklanmış güneşin bıraktığı serinlik, rüzgâr, yalnızlık...
Şimdi Kerim çıldırmış olmalıydı, yana döne Doğu'yu arayıp öfkeyle polislere bağırıyor olmalıydı. En azından Doğu, eşini o şekilde hayal ediyordu. Yoğun bakımda, düzensiz kalp ritimlerinin arasında öylece hayat mücadelesi verdiğinden haberi yoktu.
Doğu derin bir nefes aldı ve sürekli olarak eşi ve bebeğini düşünmektense buradan kurtulmanın akıllıca bir yolunu aramaya koyuldu. Hicran'ın anlattıklarını düşünürken ayağa kalktı ve odayı turlamaya başladı.
Buhayatı ona borçlusun,
Eminim onu tanıyorsun, sadece hatırlamıyorsun.
Zihnin sahte anılarla dolu,
Eşin yok, hayatın yok, bebek Kerim'den değil...
Bu yüzük sana ait değil,
Doğu Erge'ye dair her şeyi unut,
Artık güneş battı...
''Neyden bahsediyorsun?'' diye kendi kendinemırıldandı.
O uyandı,
O hatırlıyor,
Doğu Erge olduğunu hatırlıyor...
Ezgi'nin söylediklerini hatırladı.
''Seni döndüren kişi seni seviyordu. Herşeyi unutmuş, sağlıklı bir kadın olarak yeniden doğmanı istedi. Seni kendi içinistiyordu ve yaşadıklarını hatırlaman hoşuna gitmedi.''
Hicran'ın bahsettikleri bundan dolayı mıydı? Onların istediği biri olarakdönmediği için şimdi bunu zorla mı yapacaklardı? Ona, ''Doğu Erge'yi unut!''dediklerinde, Doğu tüm hayatını öylece silecek miydi?
''Allah'ım!'' Ellerini yüzüne örttü ve ağlamamak için kendisini zorladı.Ağladığında bitkin düşüyordu.
Oda da ki pencereye yaklaştı ve pencereyi açıp başını aşağıya doğru eğdi. Evinbu odası havada asılı gibi duruyordu, altı tıpkı bir uçurumu andırır gibiyüksek ve eğimliydi. Gür ağaçlar ve büyük kayalar vardı. Buradan atlasa ve oncadal, kaya yığını arasından bebeği ile sağ çıksa bile gidebilecek hiçbir yeriyoktu.
Ada da Hicran ve Doğu'dan başka kimse yoktu; ada küçüktü, denizin ortasında birbaşına bırakılmış küçük bir kara parçasındalardı. Doğu zorla bu evesürüklendikten sonra Hicran bir dostu ile gemiyi geri göndermişti.
Adadan çıkmanın başka bir yolunu bulmalıydı. Mesela, bulduğu ilk telefon ilepolisleri arayabilirdi; polisler gelene dek Hicran'ı oyalar, katiliningelmemesini umardı. Tabii, birde telefonun burada çektiğini umarak bunu yapmalıydı.Adanın yerini tarif edemezdi, polislerin bir şekilde bunu bulması gerekirdi.
Ofladı, temiz havayı içine çekti ve daha fazla üşümemek için pencereyi kapadı.Küçük, fazla hiçbir eşyanın olmadığı oda ona her ne kadar boş salonunuhatırlatsa da, buradan hoşlanmamıştı. Yatağa tekrar oturdu ve açık bırakıpyatağın altına akmasını sağladığı serumun yarıya indiğini gördü.
''En azından beni zehirleyemeyeceksiniz,'' dedi mırıltı halinde.
Odanın sessizliğini kapının ardındaki tıkırtılar bozdu. Doğu'nun bakışlarıhemen kapının altındaki bir çift gölgeye kaydı. Kapıda biri vardı ve içeriyegirmek üzereydi.
Hemen yataktaki eski konumuna geçti, battaniyeyi üstüne örtüp bakışlarınıpencereye çevirdi. Gelen kişinin Hicran olduğunu tahmin ederek yastığının altınakoyduğu makası elleri ile kavradı. Bu küçük silahı kullanıp kullanamayacağındanemin değildi; daha önce bir kez yapmış ancak ölümden kurtulamamıştı. Şimdi ise bunuyeniden yapmalı ve bu defa işe yaradığından emin olmalıydı. Şimdi karşısındakim olduğunu, amacını ve bunun tek şansı olduğunu biliyordu. Eskisi gibiçaresiz, güçsüz değildi. Ölümden hala daha korkmuyor ama yine de onu kucaklamakistemiyordu. Bebeği, hayatı ve koruması gereken bir ruhu vardı. O çaresizceçırpındığı geceden daha çok güveniyordu kendine, daha çok gerçekleri biliyordu.
Kapı tıklandı, ardından gıcırtı ile açıldı. Doğu dudaklarını birbirine bastırdıve çenesini hafifçe yukarı kaldırdı. Bakışları pencereye kilitlenmişti ancakasıl takip ettiği şey ağırca yaklaşan tok ayak sesleri idi. Hicran'ın ritimsizayak seslerinin tam aksi kararlı adımlar hemen yanında durunca Doğu'nun bedeniürperdi. Yanındaki uzun bedenin varlığı tüylerini diken diken etti, başınıçevirip bakma isteğini def etmeye çalıştı. Bedenin her bir hareketi odayaenerji veriyor gibiydi.
Yanındaki kişi hiçbir şey söylemeden serumu yeniden takıp, Doğu'nun kolundakidamar yolunu kontrol etti. Doğu bu ani dokunuş ile kolunu hemen kendine çekti,mavi gözleri hala daha titriyordu.
''Günbatımım...'' dedi kalın, buğulubir ses.
Doğu titredi, bedenini bir akım kapladı. Tüm bedeni anında etkilenirken tanıdıkgelen sesin etkisiyle hızla başını sağa doğru çevirdi, gördüğü yüz ile gözlerisonuna dek açıldı. Doğu'nun şaşkın, hayal kırıklığına uğramış mavilerikarşısındaki parıldayan yeşil gözler ile buluştu.
''Seni burada gördüğüme sevindim...'' dedi adam. ''Hayatıma hoş geldin...''
***
Toplantı odasındalardı. Büyük, U şeklinde konumlandırılmış ahşap masalarınetrafı birçok haberci ile doluydu. Üzerine çevrilmiş ve hemen önündeki masaetrafına dizilmiş pek çok mikrofon vardı Ezgi'nin.
Üzerindeki siyah ceketin yakalarını düzeltti ve özenle taradığı saçlarınıhavalandırdı. Rahat görüntüsünü yansıtabilmek için sırtını deri sandalyeyeyasladı, ellerini masanın üstünde birleştirdi. Şık, ciddi görüntüsü ilebaşarılı komiser imajının altını çizerken rahat hareketleri ile de Doğu'ya ve onunetrafındakilere mesaj yolluyordu.
''Komiser Ezgi Çetin, bize oldukça sıra dışı ilerleyen bu vaka hakkında bilgiverebilir misiniz? Tüm ülke biliyor ki, Doğu Erge'nin intihar süsü verilmişcinayetinin ardından pek çok gelişme yaşandı ve bunlardan en şaşırtıcı olanıonun hayata geri dönmesiydi. Herkes bu haber üzerine oldukça kafa karışıklığıyaşamışken şimdi de Doğu Erge'nin kaçırıldığı haberleri yayıldı.''
Ezgi başını salladı. ''Evet, bir cinayet vakasından çok daha fazlasını içindebarındıran bu durum, aslında bizim için pekte şaşırtıcı sonuçlar vermedi.''Muhabirler birbirine bakındı. ''Doğu'nun geri gelmesi elbette beklenmedik birdurumdu ancak Doğu'nun kaçırılacağını hepimiz tahmin etmiştik.''
Ezgi, günlük bir konuşmanın içindeymiş gibi etrafına bakındı, muhabirlerinheyecanlı bakışlarına gülümsedi.
''Öyleyse onu kimin kaçırdığını biliyor musunuz?''
''Bu girişimi önceden tahmin ettiyseniz, onun nereye götürüldüğü hakkında birbilginiz olmalı?''
Ezgi tek kaşını kaldırdı. ''Onu kimin kaçırdığını biliyoruz ancak nereyegötürdüğünü henüz bilmiyoruz.''
''Onu kim kaçırdı?''
''Katili olduğunu düşünüyoruz, hala daha üzerinde çalışmalarımız devamediyor.''
''Peki onu neden yakalayamadınız? Ekibiniz Doğu'yu neden takip etmedi?''
''Doğu'yu takip ediyoruz ancak beklenmedik bazı olaylar gelişti. Bu girişim hemplanlı, hem de birden çok kişi tarafından gerçekleştirildi.'' Ezgi derin birnefes aldı.
Arka tarafta kalan uzun, sarı saçlı muhabir ayağa kalktı. ''Katilinçevresindeki ona yardım eden kişiler hakkında bir gelişme var mı? Onlarınisimleri belli mi?''
Ezgi önündeki dosyaya bakıyormuş gibi yaptı. ''Bir isim belli, hakkında aramaemri çıkardık. Henüz bir gelişme yok.''
Bir muhabir daha ayağa kalktı. ''Doğu'nun neden kaçırıldığını da bildiğinizisöylediniz? Doğu neden kaçırıldı?''
''Bu konuda henüz bilgi verme yetkimiz yok.''
''Doğu'nun hayatı tehlikede mi? Onu yeniden öldürebilirler mi?'' dedi bir sesdaha. Ezgi sese doğru döndü. 'Onu yenidenöldürebilirler mi?' sözünün ne kadar garip olduğunu düşündü bir an. ''Dahaönce iki kişiyi öldürmüş biri olarak, katilin Doğu'ya zarar veripvermeyeceğinden elbette emin olamayız ancak elimizden geldiğince bunun olmasınıengelleyeceğiz.''
Sarışın muhabir yeniden ayağa kalktı. ''Kurbanın eşi Kerim Erge, Doğu'nunkaçırıldığı gün vurulmuştu. Hayati tehlikesi olduğunu ve yoğun bakımda yaşammücadelesi verdiğini biliyoruz. Kurbanı, tıpkı eşini koruduğunuz gibikoruduğunuzdan dolayı Doğu'nun kaçırıldığı söyleniyor. Doğu'nun eşinin yoğunbakımda olduğundan haberi var mı?''
Başka bir muhabir atladı. ''Kerim Erge ölürse kurbanın tepkisi sizce nasılolacak?''
Ezgi duruşunu dikleştirip yutkundu; muhabirin sözlerindeki iğnelemeleröfkelenmesine neden olmuştu. Kararlı duruşunu bozmadı. ''Eşinin vurulmagirişimi yalnızca dikkat dağıtmak için yapılmış, planın bir parçasıydı. Doğu'yuve eşini oldukça sıkı bir şekilde koruyorduk ancak kaçırılma girişimi içerdende bir yardım gördüğü için başarılı oldu.''
Ezgi'nin sözleri üzerine odada bir uğultu yükseldi, polisler birbirine bakındı.''Yani, katille işbirliği yapan bir polis olduğundan mı bahsediyorsunuz?''
Bakışlar Ezgi üzerinde kilitlendi, flaşlar defalarca Ezgi'nin yüzünde patladı.''Sözlerimi dikkatle dinlediyseniz neyden bahsettiğimi gayet netanlamışsınızdır,'' dedi Ezgi. Söylemek istediğini söylemiş, aklındakişüphelerden herkesi haberdar etmişti. Amacı buydu, şimdi ise akıllarda yanlışizlenim bırakmamak için konuyu değiştirmelerine izin verdi.
''Yani, bu olay ekibinizin hatasından kaynaklanmış olabilir mi?''
Ezgi sesini yükseltti. ''Bu olayın asıl nedeni kurbanın çevresindenkaynaklanıyor.''
Sarışın muhabir ısrarla ayağa kalktı. ''Daha önce Doğu'nun hiçbir düşmanıolmadığından bahsetmiştiniz. Şimdi, onun düşmanlarının olduğunu ve bununpolisler arasından biri olduğunu mu söylüyorsunuz?''
Ezgi sarışın muhabire baktı, kaşlarını hafifçe çattı. Kadın yerine oturmamıştı,dolayısıyla Ezgi'nin cevabının ardından yeni bir soru soracağını gösteriyordu.''Sosyal hayatından bir düşmanı yoktu ancak geri döndükten sonra düşmankazanmış olabilir.'' Üstü kapalı bir cevapla konuyu kapatmak istemişti ancakbeklenildiği gibi muhabir atıldı.
''Onun geri dönmesinden sonra baş şüpheli olarak yakalanan Oktay Aksöz'ün budurumla bir ilişkisi var mı?''
Ezgi başını hafifçe sola yatırdı, ''Oktay Aksöz'ün Doğu Erge vakasında büyükbir yeri var. Hala cinayetten yargılanıyor.''
Sarışın muhabir elindeki not defterinde bir yerin altını çizdi. ''OktayAksöz'ün sizinle bir ilgisi var mı peki? Vakanın ilerleyen süreçlerinde sizinlebir bağlantısı olduğu ve vakanın seyrini etkilediği söylendi.''
Ezgi derin bir nefes aldı, muhabirin amacını çoktan anlamıştı ve bunu kendilehine çevirmenin bir yolunu düşünüyordu. ''Oktay vakanın seyrini bir haylietkiledi ancak 'vakanın' benimle birilgisi yok. Vakayı yönetmem dışında...''
''Oktay Aksöz'ün 'sizinle' bir ilgisiolup olmadığını sormuştum.''
Ezgi güler gibi oldu. ''Size göre Oktay'ın benimle bir ilgisinin olup olmaması,vaka ile ne gibi bir bağ oluşturuyor bilmiyorum. Bu yüzden, vaka dışında olanve gizli olan soruları yanıtlamayacağım.''
Muhabirin yüzü düştü ancak bunu toparlaması kısa sürdü. Hızla başka bir soruyageçip Ezgi'nin konuyu atlamasına engel oldu. Patlayan flaşların arasında gürsesi ile sordu, ''Peki, bu konuya yakınlığından vakadan alınmak istediğinizdoğru mu Ezgi Komiser?''
Oda da yeni bir uğultu oluşurken muhabire dönmüş birkaç kamera yeniden Ezgi'yeçevrildi. Dikkatler ve meraklı bakışlar,Ezgi'nin kararmış yüzünde gezindi. Ezgi dişlerini birbirine çarptı, çenesikasıldı.
Ellerini masanın üzerinde bağlayıp öne doğru eğildi. ''Evet,'' sesi gürdü, ''Vakadanalınmamı isteyen pek çok kişi var. Bunca zaman, başında bulunduğum her vakadanbaşarıyla ayrılıp tüm suçluların hak ettiği cezayı almalarını sağladığımdan,yine bu vakada sonuca ulaşmamdan korkan pek çok suçlu vakadan alınmamı istiyor.Elbette, buralara kolay gelmediğimden, birkaç gereksiz insan istiyor diyemakamımdan öylece vazgeçmeyeceğim. Vakadan alınmam söz konusu bile değil, hattaönemli bir ipucu yakaladığımdan vakanın seyrini değiştiriyorum. Katili ve buvakada parmağı bulunan bütün suçluları en kısa sürede yakalayacağım. Ne olursaolsun, onu kesinlikle yakalayacağım.Yakında, Doğu Erge sağlıklı bir şekilde karşınızda olacak.''
Ezgi'nin kararlı sözlerinin hemen ardından muhabirler ayağa kalktı. Polisler,gururlu bir şekilde gülümserken muhabirler mikrofonları uzatıp sorular sormayadevam ediyordu.
''Katil ile ilgili ipuçlarınıpaylaşabilir misiniz?'
''Doğu'nun nasıl geri döndüğü açıklandı mı?''
''Kaçırılma olayındaki şüpheli listesini açıklayacak mısınız?''
''Vakayı yine siz miyöneteceksiniz?''
''Vakanın seyri nasıl değişecek?''
Ezgi ayağa kalkınca, salon iyice karıştı. ''Bundan sonraki tüm sorularınız vakanıngizliliği için yanıtlanmayacaktır. Herhangi önemli gelişmede basına duyuruyapılacaktır. Herkese yardımları için teşekkür ederiz.''
Üstünü düzeltti ve yakalarını silkeledi. Üzerine yönelmiş tüm kameralara tektek baktı, patlayan flaşlara karşı gülümsedi. ''Doğu Erge, senin için geleceğimve bunu yapanların cezasını vereceğiz. Onu yakalayacağız.''
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top