yazan kimsesinden.
Bu kısmı genelde kimse okumayacaktır ama lütfen okuyunuz, bu bir yazan kimsesi notudur.
5 Ocak 2014, NOTA'yı yayımladığım ilk gündü ve ben sahiden heyecanlıydım. İlk bölümü yazdıktan sonra ve yayınlamadan önce sanırım bir üç dört kişiye okutup fikirlerini almıştım. O zaman için NOTa aklımda bu kadar köklü bir kurgu değildi tabii, hatta bir seri bile yoktu ortada. Zaman ilerledi, NOTA kendisini geliştirdi; bir dünya oluşturdu zihnimde ve Neva beni o dünyaya davet etti. O dünya biraz fazla boğucuydu, benim için çok değerli olan bir insan bilir Neva'nın dünyasını anlatırken kullandığım kelimelerin bile kasvetli olduğunu. Onun abartılı acısı, acıyı süsleyişi... Önceleri sadece sarışın bir kızken sonra kendisinde boğulan bir kız oluverdi. Bazen, hatta çoğu zaman avuçlarımda, bir avuç kumdan farksızdı. Meva ise köz gibiydi, her an küllere ayrılıp uçmaya hazır...
Ben size zihnimde bir kapı açtım, belki ardında yoğun bir şeylerin yaşandığı ve insanı boğan bir hayatın kapısıydı ama şu an bunu okuyanlar, sizler, o kapıdan girip bir daha hiç çıkmadan kaldınız içeride. O kapı ardınızda hep açıktı, gitmek istediğiniz anda gidebilmeniz için bekliyordu sizi. Öncelikle gitmediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Son iki bölüm aldığım o güzel yorumlar, bana avuç avuç kelimelerle sunduğunuz hisleriniz... Kiminde gözlerimin dolduğunu söylemeden edemeyeceğim, hepsine cevap vermeden önce bilin ki onların hepsi benimle birlikte. Bir gün olur da karamsarlığa kapılırsam -şu ankinden daha fazlasını hayal edemiyorken üstelik- onları okuyacağım. Okuyup gülümseyeceğim.
Öncelikle biraz "Kitap olmayacak mı," sorusuna değinmek istiyorum. Maalesef öyle bir düşüncem de isteğim de henüz yok. NOTA'yı piyasa için değil de ilk olarak kendim için, sonra da belki birilerine bir şeyler katmış olurum düşüncesiyle yazdım. NOTA'yı sanki kitap olacakmış gibi düzenleyeceğim ve yeniden yükleyeceğim. Belki yeni haliyle, belki direkt olarak buradan. Üç yıl öncesinden şimdiye kadar kendi aramda açtığım o uçuruma kendi ellerime bir köprü işliyorum, halatları ellerimle örüyorum. Ve yine, üç yıl öncesinden bugüne birçok okuru kaybettim. Gerek geç gelen bölümler, gerekse "Artık okuma hevesim kaçtı," muhabbetleri için. Kimilerine NOTA artık çocukluğu. Kendileri büyürken aslında NOTA'nın da büyüdüğünü hesaba katmayan birçok insan geçti buradan, siz -hâlâ burada olanlar, sizler göğsünüzde Neva için bir yuva açtınız ve kendinizle birlikte onu büyüttünüz. Sizin kulağınıza Yasemin ninniler mırıldanmadı, Hakan ellerinizi tutup sizi kaldırmadı, Savaş, siz gittiğinizde hâlâ olduğu yerde büsbütün duramadı ve Buğra size büsbütün gelemedi. Burada, olduğumuz yerde, göğsünüzdeki yuvada, dış cephesi piyano ahşabıyla kaplı evimizde -hangisini tercih ederseniz- sadece siz, Neva ve ben varız. Satırlarını çizebileceğimiz, sayfalarını çevirebileceğimiz bir kitabımız yok. İki cildin arasında, sayfalar dolusu değiliz ama bunlara gerek var mı burada yeniden ve yeniden buluşabildikten sonra?
Buna ek olarak sanırım bir de dram hikâyelerinden bahsetmem gerekecek. NOTA'nın genç kurguda duruyor olması birçok kişi yanıltıyor fakat, bu bir aile dramı. Günümüzde okunmayan, tercih edilmeyen bir tür. İşin içine psikoloji girmesiyse cabası. Tüm bunlara rağmen hiç yılmadan hâlâ burada olanlar... En çok sizlerin okuyan gözleri sağ olsun. Bu zamana kadar yanımda olan herkese, çoğu benden küçük kardeşlerime teşekkür ediyorum. Siz başardınız muhabbetini sevmem ama, sizin desteğinizle bir burada ve tam karşınızda duruyorum.
Bunu benim günlüğümdeki son sayfa farz edelim ya da Neva'nın yanan dünyasına düşen kar taneleri. Artık bitti. Güneş söndü, gün bitti. Ay gökyüzünü parlatıyor ama orada sizin de görebileceğiniz bir Çoban Yıldızı ışıldıyor. Bilin ki Neva sizin için gülümsemeye devam ediyor.
Bundan epey önce, çok sevdiğim bir büyüğümden aldığım nasihatti bir insanın kendisiyle girdiği savaştan her zaman mağlup çıkacağı. İnsan, ancak kendisine yenilir ve işte tam da o zaman en güzel galibiyetler filizlenir. Belki bir kardelen gibi, belki iskelet çiçeği... Bu hikâyede size bir şeyler katabildim mi, önünüze acıların farklı tınılarını bırakabildim mi; bunu bir tek kalbinizde siz biliyorsunuz ve yine kalbinizde bilmenizi isterim, sizler bana pek çok şey kattınız.
Neva'nın piyanosunda her şey yarım kalmalıydı, Neva'nın notaları yarımken güzeldi. Onun müziğini dinlediğiniz için teşekkür ederim. Başka sayfalarda, Kayıp Ritim'de görüşmek üzere benim çok sevgili okuyan kimselerim.
Sizlere daima sevgi besleyecek olan,
İREM İMRAK K. F.
"Buraya anılar bırakıyorum, hepsinin bilekleri kanlı."
-o-
Serinin ikinci kitabı olan Kayıp Ritim'in girişi ve ilk bölümü yayımdadır, hepinizi bekliyoruz Lamia'yla birlikte. :')
Bana ulaşmak istediğinizde beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz. Her zaman sizler için burada olacağım.
Sevgiyle kalın,
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top