nefretle başlayan bir şeyler
Saat dörde gelirken evden çıkıp canım Vespa'ma binerek buluşmak için sözleştiğimiz yere, Tiyatro Bölümü'nün sahnesine doğru motoru sürmeye başlamıştım. Tabii evdeyken gruba dâhil olan herkesin numaralarını rehbere kaydedip önce minik bir sosyal medya stalku yapmıştım. Çoğu okulun aynı zamanda Tiyatro Kulübü'nde de bulunuyordu ve çeşitli gösteride yer almıştı. İşini ciddiye alacaklarına dair bir inanç vardı içimde, bunun tam tersi çıkması dâhilinde tam olarak ayvayı yemiştik.
Motoru Güzel Sanatlar Fakültesi'nin önüne park edip doğruca okula girerek geç kalmamak için neredeyse koşar adımlarla -1'de bulunan tiyatro amfisine ilerlemeye başladım. Bir yerlere geç kalmayı sevmez ama tuhaf bir şekilde hep geç kalırdım. Amfi kapısından içeri girdiğimde kimsenin gelmediğini görünce homurdanarak en ön sıradaki boş koltuklardan birine oturup yeniden telefonumu çıkardım. Zor çeken internete rağmen Instagram'a girmeyi başarıp biraz daha stalk yaptım.
İlk işim hem grubu kurduğu için hem de diğerlerinden daha bilgili biri gibi durduğu için Demir'in profiline girmek olmuştu. Öne Çıkanlar listesine yer aldığı bazı projeleri, büyük tiyatro ustalarıyla çekindiği fotoğrafları eklemişti. Profili ise epey canlıydı ama biraz tiyatro oyuncusu izlenimi de vermiyor değildi.
muglaitiraf ve 697 diğer kişi beğendi
demirozgen hocam bizi bi salın nefes alalım
Bu fotoğraf yorumlara kapatılmıştır.
muglaitiraf ve 584 diğer kişi beğendi
demirozgen bizi sen delirttiniz
muglaitiraf ve 351 diğer kişi beğendi
ilaydasezenısılay annecim ben delirdim tatile gidemedim
43 yorum
Tam İlayda'nın profiline girmişken amfi kapısının açılmasıyla birlikte telefonumun ekranını kilitlemeden başımı telefondan kaldırdım. İçeri giren kişi Kerem'di. Onu görmemiş gibi yaparak yeniden telefona döndüm ve İlayda'da dâhil olmak üzere geri kalan beş kişinin daha profillerini incelemeye başladım. Kerem sakin adımlarla amfide ilerlemeye başladı. Gölgesi tam önüme düşüp benden biraz uzaklaştı, tam karşımda duracağı şekilde sahneye oturdu. Bu kez de başımı kaldırmadan, sadece gözlerimi telefonumdan ayırarak ona baktım.
"Kavga etmeden, özel meselelerimizi karıştırmadan bu projeyi yapmak istiyorum sadece."
Ağzından çıkan cümleye gülerek ekranını kilitledim ve telefonu kucağıma bıraktım. "Ne sanıyorsun beni, çocuk mu? En az senin kadar ben de projeyi iyi bir şekilde tamamlayıp teslim etmek istiyorum Kerem ve aramızdaki hiçbir şey de buna engel olmayacak. O yüzden o parlak zekanı böyle şeylere yormana gerek yok."
Kaşları çatılırken şaşkın bir ifadeyle bir süre bana bakmış, sonra başını hafifçe öne eğerek beni onaylamıştı. Kapı bir kez daha açıldığında ikimiz de konuşmak yerine içeri gelen kişiye dönmüştük. İçeri giren altı kişi, az önce profillerini incelediğim proje arkadaşlarımızdı.
"Kusura bakmayın, biraz beklettik." Konuşan kişi İlayda'ydı.
Oturduğum koltuktan kalkıp yanımıza yaklaşan İlayda'ya elimi uzattım. Hemen benimle tokalaşıp Kerem'e döndü. "Ben İlayda," deyip gülümseyerek grubun geri kalanını işaret etti. "Demir, Aysima, Buse, Cenker ve Ali. Sizinle tanıştığımıza çok sevindik!"
İlayda'nın enerjisi gerçekten çok yüksekti ve bende gülümseme isteği yaratıyordu. Diğerleriyle de selamlaşıp İlayda'ya döndüm gülümseyerek. "Ben de tahmin ettiğiniz üzere Begüm ve bu da diğer arkadaşımız Kerem. Biz de tanıştığımıza çok sevindik!"
Demir ellerini hafifçe birbirine vurup tüm dikkati kendine çektikten hemen sonra merdivenleri ikişer ikişer atlayarak sahneye çıkmıştı. "Evet, buraya toplanıp yere oturalım. Sonra da aklımızda fikirler varsa tartışarak iyi bir şeyler çıkarmaya çalışalım. Ne kadar hızlı bir konu belirlersek o kadar çabuk başlarız."
Biz de onu takip ederek sahneye çıkmıştık. İlayda'nın yönlendirmesiyle bir halka oluşturup yerin kirli olmasına aldırış etmeden oturduk. Sahne tozu böyle alınıyordu galiba, üzerinde fazla durma gereği duymadım bu yüzden. Demir de İlayda'nın yanına oturup bağdaş kurmuş ve hepimize teker teker bakmıştı. Herkes ilk konuşan kurbanın kim olacağını merakla bekliyordu ama bu bekleme süreci pek hoşuma gitmediği için derin bir nefes aldım.
"Tülin Hoca özgün bir kurgu istedi. Daha önce yapılsa bile onlardan daha farklı bir iş çıkarmamız gerek," diyerek beklentinin yüksek olduğunu bir kez daha hatırlattım herkese. "Ben de senaryo için LGBTİ+ Bireylerin toplum içinde yaşadıkları zorlukları ele alan kısa bir film çekebileceğimizi düşündüm. Hem sayımız da fazla, oyuncu sıkıntısı çekmeyiz."
Herkes yüzünde bunu düşündüğüne dair bir ifadeyle bir yerlere bakarken Demir başını iki yana salladı. "Olmaz," dedi net bir şekilde. "Türk sinemasında veya dizi sektöründe fazla yeri olmasa da kısa filmlere konu olarak alındı. Evet, fazla değil ama yeterli."
Kaşlarım istemsizce çatılırken "Daha parlak fikri olan?"
"Erkeklerin toplum içinde gördüğü baskıyı işleyebiliriz aslında. Feminizmden daha az ses getiriyor makulen anlayış. Hepimiz erkekler ve erkeklik konusunda basmakalıp fikirlere ve inanışlara göre hareket ediyoruz." Demir gözlerini bana dikmiş, doğruca gözlerime bakıyordu. "Erkek evine bakmak zorunda, evlenip yuva kurmak zorunda, güçlü olmak zorunda."
Elimde olmadan bu saydıklarıyla kıkırdadım. "Oldu, bir de arkaya fon olarak Can Bonomo'nun Erkekler de Ağlar şarkısını koyalım. Yüzyılın en özgün kısa filmi olur."
Demir homurdanarak bu tepkime tepkisi belli etmişti. "Daha parlak bir fikrin var mı acaba? İstersen gidip çatapatlı bir dizinin mini versiyonunu çekelim, ne dersin?" Ses tonu gittikçe öfkelendiğini gösterircesine yükselmişti ve bu benim de sinirlenmeme sebep oluyordu. Ona gözlerimi kısarak boş boş bakarken "Baş role de seni yerleştirmemize ne dersin acaba bay maskulen," diye sordum.
Gözlerim kısa bir anlığına sesi dâhi çıkmayan Kerem'e kayınca şaşkın bakışlarla bizi izlediğini ve diğer herkesin ondan çok da farklı olmadığını görmüştüm. Demir burun kemerini iki parmağıyla hafifçe sıkarken İlayda hemen olası bir kavgayı önledi: "Tamam tamam," dedi aceleci bir ses tonuyla. "Şu an elimizdekilerin üstünde duralım, kavga etmeye hiç gerek yok."
"Ben bir kahve almaya gidiyorum," diye homurdandım. "Kafeinsiz bir kavga kaldırabileceğimden emin değilim."
Demir de hemen peşimden kalkıp "Benim de ciddi bir kafeine ihtiyacım var," demişti. Gözlerimi devirerek onu beklemeden sahneden aşağı indim, çıkışa doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Kapı tam arkamdan kapanmak üzereydi ki Demir onu anında yakalayıp aralıktan dışarı çıkmıştı. Memnuniyetsiz homurtusu doğruca bütün katta yankılanıyordu.
"Bak," dedim yanıma gelmesi için yavaşlayarak. "Bahsettiğin konu inan bana çok güzel ama asla ilgi çekmeyecek ve ilgi çeken bir hâle getiremeyeceğiz."
"İşte bu yüzden bunu yapmalıyız zaten Begüm," derken ellerini pantolonunun ceplerine sokmuştu. "İlgi görmeyen bir konu, sürekli öteleniyor. Feminizm kadar ilgi de çekmiyor. Farkındalık yaratmak istiyorsan buna değinebiliriz."
Derin bir nefes alıp merdivenleri Demir'le birlikte çıkmaya başladım. Aslında bir bakıma haklıydı ama konu bir türlü içime tam olarak sinmiyordu, eksikti. Aklımda yeni bir fikir oluşmaya başlarken kaşlarım da bununla birlikte çatıldı, o sırada kafeteryaya girip kahvelerimizi de söylemiştik.
"Toplumdan her kesime yer vermeye ne dersin," diye sordum karton bardağı tezgâhtan alarak. Henüz Demir'inki gelmemişti. Gözleri resmen parlayarak bana döndüğünde dudakları da kocaman bir gülümsemeyle yukarı doğru kıvrılmıştı. "Kalabalık bir yerde çekeriz. Birbirinin yanından geçen ötelenmiş insanlar olur, hepsi birbirinden habersizdir. Sonra teker teker hepsinin hayatına değiniriz," diye anlatmaya başladı aklında canlananları. Sesinden ne kadar hevesli olduğu da anlaşılıyordu.
Şahin abi ona da kahvesini verip bize gülerek baktı. "Sizi yan yana gördü ya bu gözler," dedi sinsi sinsi gülerek. "Kahveleriniz bu seferlik benden olsun."
Uzun uğraşlarla Şahin abiye kahve ücretini vermeyi başardık ve kavga edip somurtarak ayrıldığımız amfiye gülerek girdik. Halka dağılmış, içlerinden bazıları koltuklara yerleşmişti. Aysima bize şaşkınca bakarken yanındaki Cenker'in kolunu çekiştirerek "Bunlar kavga ederek çıkmadı mı ya," dedi ama sesinde bir gülümseme vardı. Ben de istemsizce onlar gibi gülüyordum, böyle gülümsemeyi özlemiştim de.
Demir hemen sahneye çıkarken bir an merdivenlerin başında durup bana elini uzatınca bir an tereddüde düşsem de elini tutup merdivenleri çıkmam için bana eşlik etmesine izin verdim. Herkesin görebileceği bir yerde durduk, kahvelerimizden bir yudum aldık. Bu sırada Demir de kolunu omuzlarıma sararak yüzündeki o geniş gülümsemeyle arkadaşlarına dönmüştü. "Begüm'ün aklına bir fikir geldi ve bence muhteşem bir senaryo çıkacak," diye söze başladı.
Kıkırdayarak omzumdaki elimden kurtuldum. "Şimdi sadece rolleri ve görevleri belirlemek kaldı. Daha sonra yerleri, çekime yakın da kostümleri belirledik mi her şey güzel olacak."
Tüm zaman boyunca sessiz duran Kerem kıstığı gözleriyle bizi izlemeye devam ederek "Çekimi ben halledebilirim," dedi. "Kamerada, senaryodan daha iyiyim."
-o-
Ekiple dağılıp doğruca motoruma atladığım gibi kızlarla buluşacağımız yere doğru sürmeye başladım. Kızlarla uzun bir aradan sonra ilk kez tam kadro buluşacaktık ve bu beni hem heyecanlandırıyor hem de geriyordu. Aradan geçen zamanda olanları anlatmak, onların hayatı hakkında yeni şeyleri öğrenmek beni heyecanlandıran kısımdı ama Dilara'dan konu açılması ihtimali beni geriyordu işte. Motoru kafenin önünde bırakıp kaskımı koluma takarak içeri girdim. Henüz bizimkilerden kimse yoktu. Bu yüzden onlar gelene kadar kendime bir milkshake söyleyip beklemeye başladım.
Masanın üstüne bıraktığım telefonum titreyince ekran kilidini kaydırıp gelen bildirime baktım.
demirozgen sizi takip etti!
-
Bölüm başlarına koyduğum şarkıların bir listesini spotify'da yaptım arkadaşlar. Hiç zorluk çekmeden myrockerruh isimli hesaptan ne dilediğine dikkat et listesine ulaşabilir ve tüm şarkıları dinleyebilirsiniz.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top