kendine gel kendim


Kumsala oturup derin bir nefesle iyot kokusunu doldurdum ciğerlerime. Burası rahatladığımı hissettiğim nadir yerlerden biriydi ancak artık nasıl bir haldeysem bir türlü rahatlayamıyordum. Her şeye öfkeliydim. Sessizce başımı çantamın üzerine koyacağım şekilde koyup gözlerimi kapadım. Kerem, ona yaptıklarım için öfkeli olmakta haklıydı ama fazla ileriye gitmemiş miydi? Özellikle son söyledikleri cidden ağırdı. Bu kadarını hak etmiş miydim, emin değildim işte.

"Biz geldik," diye bağırdı Eslem son heceyi uzatarak. "Mesajını alır almaz dersten kaçtık."

Gülümseyerek gözlerimi açtım ve tepemde dikilen arkadaşlarıma baktım. Hepsinin yüzünde endişeli ama yine de gülmeye çalıştıklarını belli eden bir ifade vardı. Yanıma usulca oturup bana pür dikkat bakmaya başladılar. Sanki her an ağlama krizine girecekmişim gibi bir dikkatti bu. Sessizce gülümseyip ben de doğruldum.. "Hoş geldiniz," diye mırıldandım gözlerimi kaçırarak.

"Okulda olanları da duyduk," diye lafa atladı Melek hemen. "Çok sinirlendim."

Omuz silktim. "Galiba Kerem'i salma vaktim geldi. Başıma gelenlerin onu ilgilendirmediğini söyledi."

Elif'in gözlerini kaçırmasını yakalamıştım ama benim sormama gerek kalmadan zaten konuşmaya başladı: "Ben Pusat'tan bir şeyler öğrendim Kerem'le ilgili. Okula ilk başladığında Kerem'i kullanan bir kız varmış ama dışarıdan herkes onları deli divane sanıyormuş, sonra okulda ayrılmışlar herkesin içinde. Yani aslında kız bununla dalga geçip onu terk etmiş."

"Ya," derken Melis de son heceyi uzatmıştı. "Şimdi Begüm'le olanları düşününce..."

"Kızlar, farkında mısınız emin değilim ama kaç aydır zaten ağzıma sıçılmadı mı sizce de?"

Hepsi bir şeyler mırıldandı ancak o sırada telefonuma gelen bildirimle de dikkatim dağılmıştı. Şifreyi girip gelen bildirime baktım şaşkınca. Kerem'den bir mesajdı, bir fotoğraf atmıştı. Fotoğrafın açılmasını beklerken aşırı bir şekilde gerilmiştim ama açıldığında gerginliğim daha da artmıştı. Anonim görünümlü Dilara'nın aldığı ve o zamandan beri bana güzel şeyler hatırlattığı için nadiren çıkardığım halhaldı bu.

Kerem: Bunu düşürdün motora binerken
Kerem: Kopmuş

Omuzlarım düşerken kızlara göz ucuyla baktım ve hepsinin beni izlediğini görünce biraz paniklesem de ona cevap yazdım.

Sen: Okuldaysan, dersin bitince alabilirim

Kerem: Haber veririm

Telefonu kapayıp kucağıma bırakırken kızların meraklı bakışlarını yanıtsız bırakmamak için onlara Kerem'in mesajını anlattım. Onlar da sanki bunu bekliyor gibi hep bir ağızdan konuşup fikir üretmeye başlamıştı. Gerçekten dünyaya fikir, teori ve komplo teorileri üretmek için gelmiş gibiydiler ama onları böyle seviyordum.

"Bence de onunla konuşman için tek şansın bu olabilir," dedi Eslem ortak bir karara vardıklarında. "Halhalın senin için ne ifade ettiğinden bahsedebilirsin."

Yeniden omuz silktim umursamazca. "İçim soğumuş gibi hissediyorum. Sanki artık düzelse de bunu istemiyormuşum gibi."

Melek güldü buna ama onun yerine Elif konuştu. "Onun yanında nasıl saçmaladığını hepimiz biliyoruz Begüm. Sana tabii ki git boynuna atla, yaşadıklarını unut demiyoruz ama her güzel şey ikinci bir şansı hak etmez mi?"

"Yani, sonu kötüleştiyse hak etmemeli." Bunu söyleyen Melis'e yönlendirilen öfkeli bakışlar gülümsememe sebep oldu. "Ne? Doğruyu söylüyorum!"

Onlar konuşup birbiriyle tartışırken sessizce, onları dinlemeden, denizi izlemeye başladım. Zaman geçiyordu, arkadaşlarımla zaman hep güzel geçerdi zaten. Gülümseyerek kızlara döndüm. Tüm farklılıklarına rağmen bir arada olmayı başaran bir gruptuk, tek bir eksikle. Aklıma yine Dilara gelince zaten bozulmaya müsait olan moralim hemen parçalara ayrıldı.

-o-

Kerem'den gelen mesajla kızlarla vedalaşıp onunla buluşacağımız yere gittim. Beni, aracının önüne yaslanmış bir şekilde bekliyordu. Kollarını göğsünde bağlamıştı ve üstte kalan elinde halhalı tuttuğunu görmüştüm. Yüzündeki düşünceli ifade onu olduğundan daha yaşlı göstermişti. Başımdaki kaskı motorun tepesine bırakıp sessiz adımlarla ona yürümeye başladığımda gözlerini takılı kaldı kaldığı yerden çekmiş ve bana çevirmişti. Arabasından hafifçe uzaklaştı.

"Özür dilemek için peşinden gelmiştim," derken elinde tuttuğu halhalı bana uzattı. "Sana orada öyle çıkışmamalıydım, sinirimi senden çıkarmış gibi oldum biraz."

Başımı iki yana salladım sessizce. "Anlıyorum, önemli değil."

Gülümsedi. Gülümsemesi gözlerine ulaşmamış, dudaklarında takılı kalmıştı. "Ne oldu 'Unutmayın ki bana bir şey olmaz' diyen Begüm'e? Başkalarına karşı bu kadar abuk gardını indirmeni sindiremedim aslında biraz." Ellerini yeniden cebine sokmuştu, galiba biraz gergindi.

Derin bir nefes alıp bir süre konuşabilmek için bekledim. "Galiba bir süredir kendisine ulaşılamıyor," dedim sessizce mırıldanarak. "Teşekkür ederim hahalımı bulduğun için, benim için önemliydi."

Kaşları hafifçe yukarı doğru meyillenirken gözlerine şaşkın bir ifade yerleşmişti. "Önemli olan bir şey için fazla dikkatsiz değil misin peki?"

Gülümseyerek başımı hafifçe iki yana salladım. "Evet, dikkatsizdim ama o an hissetmedim. Hatta sonrasında da fark etmedim."

"Anlatmak ister misin peki? Yani neden önemli olduğunu."

Sorusu gülümsetmişti. Omuzlarımı kaldırıp nasıl anlatabileceğimi biraz düşündüm. "Hani bir partide Bartu'yla dans etmiştim ya, bir önceki gece almıştım bu halhalı. O zamanlar anonimin sen olma ihtimaline aşırı inanıyordum, aslında bunu istiyordum biraz da. Bu halhalı takarsam anonim benimle dans edecekti, ben de taktım. Bartu'yla dans ederken seninle göz göze gelmiştik. Tam olarak o zaman da senin anonim olup olmaman pek bir anlam ifade etmemişti benim için, dans etmek istediğim kişi Bartu değildi."

Başını hafifçe öne eğip gözlerini kaçırmıştı. Dudaklarında yine minik bir tebessüm vardı. "Desene, ikimizi de bir güzel oynatmışlar."

"Öyle olmuş biraz," diye mırıldandım usulca. "Seni kırdığım için gerçekten üzgünüm Kerem, bunu istemedim. Ama kısa bir süre de olsa seninle birlikte olduğum için mutluyum."

Gözlerini hafifçe bana kaldırdı. Orada ne olduğundan emin değildim ama gözleri çok güzel bakıyordu, bakışları anlamlıydı. Üstelik bu kez gülümsemesi de gözlerine ulaşmıştı. "Belki başka şartlar altında birlikte olsaydık..."

Başımı iki yana sallayıp sözünü kestim. "Bir önemi yok, o haliyle de güzeldi."

Yeniden gülümseyip başını öne eğdi. "Hayatımda olman güzeldi Begüm, her şeye rağmen."

"Her şeye rağmen."

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top