emin misin emir
Konserden sonra saat geç olduğu için Melek onlarda kalmamı teklif etmiş olsa da Diyar beni eve bırakmıştı. Emir'le orada vedalaşıp doğrudan eve girdim ve ılık bir duşla tüm yorgunluğumu üstümden attım. Tom & Jerry'li pijama takımımı yine giyip saçlarımı ördüm ve yatağıma uzun oturdum. Telefonuma yine can sıkıntısından Sims indirmiştim ve kendime bir karakter oluşturup onun hayatını kurmaya başlamıştım.
"Ee Begüm, kendine de bir hayat kursan artık," diye söylendim karakterimi işe gönderirken. "Ooh evi de düzenleyebilirim artık."
Canları kullanmaya üşenip oyundan çıkarak Instagram'a baktım can sıkıntısından. Son fotoğrafıma yine Bartu, kızlar yorum yapmıştı. Emir'in takibine geri dönüp gelen mesajları kontrol ettiğim zaman nihayet anonimden bir mesaj görmüştüm. O an kocaman bir gülümseme dudaklarıma yerleşti, içimi bir rahatlama kapladı.
oylekolayasikolmam: güzel göndermeydi
oylekolayasikolmam: mesajı aldım
hiitsmebeg: Ne mesajı?
Bilmemezlikten, anlamamazlıktan gelecektim. Kaç gündür burada olmamasının, bana sadece görüldü atmasının bir bedeli vardı sonuçta.
oylekolayasikolmam: açıklamadaki mesajı
oylekolayasikolmam: keyif aldın mı konserden?
hiitsmebeg: Evet, dans gecesinden daha keyifliydi
oylekolayasikolmam: sanırım çok kızgınsın bana
hiitsmebeg: Neye kızgınım biliyor musun
hiitsmebeg: Sana inanmış olmama, seni beklemiş olmama, seni göreceğim için heyecanlanmama
hiitsmebeg: Tam olarak bunlara kızgınım, sana değil. Ama tüm bunlara sebep olan da sensin
hiitsmebeg: Bu yüzden beni daha fazla kullanma
oylekolayasikolmam: https://youtu.be/IVsLfuWISlM
oylekolayasikolmam: bu kez önizleme yok
Homurdanarak linke tıkladım ve şarkının açılmasını bekledim. Grubun ismin görünce sessizce gülümseyip başımı yastığa bıraktım, şarkıyı dinlemeye başladım. Düş Sokağı Sakinleri'nin hiç dinlemediğim, Gayret Et Güzelim isimli bir şarkısıydı. Dinlerken istemsizce gözlerimi kapamıştım ki bu her şeyi daha yoğun hissetmeme sebep olurken kendimi ağlarken bulmuştum.
Şaşkınlıkla hemen yanaklarımı kurulayıp şarkıyı kapadım ve ona mesaja attım:
hiitsmebeg: Bunu neden bana yapıyorsun?
Görüldü 00:46
Sinirlenerek telefonu komodine bıraktım ve ona arkamı dönüp gözlerimi kapadım. Uyumadan hemen önce yüzünü gözükmeyen bir erkeği öldürdüğümü hayal ettim.
-o-
Tüm bedenimin deli gibi sarsmasıyla sıçrayarak gözlerimi açmıştım. Kalbim kulaklarımda çınlarken ilk yaptığım şey duvarıma astığım asma yıldızlara bakmak olmuştu ama sallanmadıklarını görünce rahatlamak yerine sinirlenmiş, bu kez etrafıma bakınmıştım. Annemi görünce çatılı kaşlarla bacaklarıma dolanan pikeyi itip yataktan indim. "Anne yapma şöyle ya. Bak Allah rızası için yapma. Deprem falan oluyor sanıyorum."
"Uyanmıyorsun başka türlü, ne yapayım! Su mu dökeyim yüzüne? O zaman da boğuluyorum dersin." Bir de söylene söylene odadan çıkıp gitmişti.
Homurdanarak yatağımı topladım ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra kahvaltıya indim. Mutfağa geçtiğimde annem çayları dolduruyordu. "Sanem aradı az önce," dedi çay fincanımı hemen önüme bırakıp. "Bakıcısı hastalanmış, aklına da sen gelmişsin."
"Oh vallahi ne iyi," diye söylendim. "Beni işten çıkarırken hemen yenisini bulmuştu, şimdi bulamamış mı?"
Omuz silkti tasasızca. "Kahvaltını yap da gidiver, çocuklar tek kalmasın."
"Onlar da çocuksa ben başka bir şey bilmiyorum..."
Söylene söylene kahvaltımı yapıp bulaşıktan kaytararak odama geçtim ve üstümü değiştirdim. Üstünde severek olmasa da bir kısmını izlediğim bir animenin baskısı olan tişörtümle kot şortlarımdan birini giydim. Saçlarımdaki örgüyü bozup yeniden ördüm, orta boy bir bel çantasına gerekli gördüğüm kadar para ve telefonumu koyup tam da olması gerektiği gibi onu belime taktım. Şu modanın insanlara yaptırdıklarına anlam veremiyordum. Bel çantası belde taşınırdı, belde taşınmıyorsa ona bel çantası demenin de bir manası yoktu.
Yine saçma bir düşünceyi aklıma takmıştım evden çıkarken. Kendi kendime yüzyılın moda kavgasını vererek motoruma atladım ve doğrudan Sanem ablanın evine sürdüm.
Motoru kilitleyip kaskı minik bagaj kutusuna koydum. Üstümde tuhaf bir ağırlık vardı ama bunu o an kafama çok takmamaya çalışıyordum. Sanem abla kapıyı açtığında ona gülümsemiştim. Hemen durumu izah edip çocukları çağırdı oyun saatleri geldiği için. İkisinin de elinden tutup parka gitmek için bahçeden çıkmıştık.
"Begüm?"
Birisinin, sesi çok tanıdık olan birisinin ismimi seslenmesiyle durmuştum. Gergin bir şekilde arkamı döndüğümde karşımda Emir'i gördüm. Sanem ablanın evinin hemen bitişindeki evin kapısıydı ve oradan dışarı çıkıyordu. Hızlı bir flashback anında gözlerimin önünden akıp gitmeye başladı. Şu zamana kadar gittiğim her sahil eğlencesinde, konserde Emir de oradaydı ve yine aynı Emir Sanem ablaların yanında oturuyordu.
Bana platonik olan, onu görmediğim Emir...
Gözlerim parlarken ona gülümsedim. "Emir..." Ama sesim daha çok 'Seni gidi seni' der gibi çıkmıştı. Evet Begüm, bu kez muz kabuğuna basmamış ol kızım!
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top