Bölüm 81
Şu an hissettiklerimin bir adı olsa yaşamak derdim. Mutluluktan nereye konacağını bilmemek derdim. Sevdiğim adam elimi sıkıca tutarken sanki bulutların üzerinde yürüyormuşum gibi hissediyorum. Sevmekten ötesi bu. Tamamlanmak. Hayır beni tamamlanmış hissettiren evlenecek olmam değil, yani o da var elbette ama birinin dünyada seni senden çok düşünmesi, değer vermesi, sevmesi. Ben çok şanslıyım. Ne yaptım da bu adamın aşkına, sevdasına layık oldum ben? Şu gözlerin güzelliğine, su saçların rengine bak. Boyuna posuna bak. Hele o yakışıklılığı. Gülme işte öyle. Kalbim eriyor sana bakınca. Mümkün mü oysa birinin diğerini bir bakışıyla böyle nefessiz bırakabilmesi? Dünyasını değiştirebilmesi? Mümkünmüş demek.
Yüzümdeki o aptal gülümsemeyi silemiyorum. Dudaklarım kapanmıyor birbiri üzerine. Elimden tutmasa yürürken düşerim bile belki de. Hiç bir şey duymuyorum. Hiç bir şey. Sanırım bizi alkışlıyorlar. Benim gözlerim sadece onu görüyor. Arada bir yanağımı okşuyor. Kaçamak öpücükler veriyor. Genç bir kız çocuğu gibi heyecanlıyım. Bir zamanlar bana çocuksu diyen adam şimdi bana aşkla bakıyor. E yalan da değildi hani. Çocuksuydum. Ama yine de sevdi beni. Ben de onu.
İki yıl. Koca iki yıl olmuş. Eski Seranın üzerinden ise sekiz yıl geçmiş. O altı yılı yaşamamışım ben. Başa geçirmişim. Ali Ömer olmadan nasıl nefes almışım ? Neredeyse kaybediyordum seni. O günleri hatırlamak bile istemiyorum. Ama artık burdasın. Benimsin. Benimlesin. Ben ne yaptım da bu mutluluğu hak ettim?
" Seram. Sevgilim. İyi misin? "
" Hı? "
" Seram. Geldik. "
" Geldik mi? Hı. Ha şey ya. İnecek var. Şoför bey inecek var. "
Bu adamın gülüşü var ya. Ah işte o gülüş bir gün kalbimi durdurarak. Kesin bilgi. Net. Tartışmasız. Ama olsun. Hep gülsün o.
" Seram. Aşkım geldik derken hani evlenecektik ya. Oraya geldik. "
" Haaa. Ay tamam. Ben şey yaptım. Heyecan. Heyecan yaptım . "
" Onu anladık canım. "
Ah be adam öyle çarpık çarpık gülüp göz kırpma bana. Zaten bir heyecan bastı. Yalan değil. Hakkaten bak. Ama ben ne diyorum ki? Adam da saftı ya. Anlamadı sanki. Bal gibi anladı. Sen böyle yeni ergen gibi adama salyalarını akıta akıta bakarsan anlar elbet. Biraz olgun ol. Soğukkanlı dur. İlla kendini rezil edeceksin.
" Ben bu Serayı seviyorum. İçinden geldiği gibi olan. Yalansız dolansız. Tertemiz ve saf. Benim Seram. "
Ay yok. Şimdi düşüp bayılırım ben buraya. Gel de topla kendini. Eğilip kulağıma fısıldaması yok mu bir de
" Evettt hazırsak başlayalım mı? "
Ali Ömer bana baktıktan sonra memura dönüp " Başlayalım memur bey. " dedi.
" Evet gelinimiz oldukça heyecanlı galiba. Adınız soyadınız ? "
" Sera Güçlü."
" Sizin adınız soyadınız damat bey? "
" Ali Ömer Yüceler "
" Teşekkür ediyorum ikinize de Sera hanım, Ali Ömer beyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? "
" Evetttttttt "
" Ali Ömer bey, Sera hanımı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz? "
" Sonsuza kadar evettt "
" Şahitlerimiz de onaylıyor mu ? "
" Evet. "
" Evet . "
" İmzalar lütfen. "
Defteri imzalarken ellerimin titremesine engel olamadım. Olmuştu işte. Sonunda başarmıştık. Evlenmiştik..
" Ben de sizleri eş ilan ediyorum. " diyen memurun evlilik cüzdanını bana vermesinin hemen ardından Ali Ömer beni kendine çekip aşk dolu bir öpücük verdi. Şu an o kadar mutluydum ki. Nasıl olduğunu anlayamasamda evlenmiştik. Nerede duruyorum. Yanımda kimler var bilmiyorum. Tek bildiğim o burada. Yanımda ve benim. Kocam.
" Karım. "
" Ali Ömer ben hala inanamıyorum. Gerçekten evlendik mi biz sonunda? "
" Bu sorunun cevabını gecenin ilerleyen zamanlarında alacaksın sevgilim. Ama evet artık karımsın. Ve tamamen benim olmana az kaldı sevgilim. "
" Yaaa. Ali Ömer utandırmasana. "
" Ben bu günü o kadar çok bekledim ki Seram. Ayrıca utanınca çok tatlı oluyorsun. Yanakların kırmızı kırmızı. "
" Ali Ömerrrrrrr. "
" Karımmm. Hem utanılacak ne var? Kızımız da kardeş istiyor zaten. "
" Ali Ömer yapma ne olur. Ben yüzüne bakamıyorum. Çok utanıyorum. "
" Peki Seram . Şimdilik daha fazla üstelemiyorum. Ama nasılsa karımsın artık. Ve inan bana söylemesi bile çok güzel. Hadi gel herkes ilk dansımız için bizi bekliyor sevgilim. "
"Tamam, peki. "
Ali Ömerin kolları arasında dans ederken heyecanım biraz olsun yatışmıştı, etrafıma bakınınca her şeyin ve her yerin ne kadar güzel hazırlanmış olduğunu gördüm. Rengarenk çiçekler ve rengarenk ışıklar evimizin bahçesini süslemiş adeta masalsı bir görünüm yaratmıştı. Hafif hafif esen rüzgar saçlarımızı okşuyordu. Tek bildiğim bu rüyadan asla uyanmak istemediğimdi.
Yanımıza gelen Rıfat, "Abi izin verirsen yengemle dans edebilir miyim ?" diye sorunca Ali Ömerin "Tamam ama şahitimsin diye tamam diyorum. " diye küskün bir çocuk gibi ters cevap vermesi üzerine gülümsememe engel olmadım. "Aman da aman beni mi kıskandın sen?"
"Seram yapma böyle. Daha yeni evlendik."
"Abi sen de git diğer şahitle dans et. Şurda yengemle iki sohbet edelim."
"Rıfattttt"
"Tamam abi söz uzun sürmeyecek."
Ali Ömer yanımızdan isteksizce ayrılıp söz dinleyen bir çocuk gibi Cerenin yanına gidince Rıfata döndüm. Demek yengenle iki sohbet ha? "
"Yenge bari sen yapma. "
"Tamam tamam bir şey demedim."
"Gülme yenge. Abim evlenince işte ne bileyim duygusala bağladım biraz."
"Duygusala mı bağladın?"
"Öyle oldu biraz. Biliyorsun ben de abimin yeri başkadır."
"Rıfat aranızda bir yaş bile yok on ay var. Neden Ali Ömere abi diyorsun?"
"Saygıdan yenge. O benim için çok şey yaptı. Ne zaman ihtiyacım olsa yanımdaydı."
"Sen de onun yanındasın."
"Ben ne yapsam ona olan borcumu ödeyemem."
"Kıskandım şimdi. Keşke senin gibi bir kardeşim olsaydı."
"Bak şimdi ayıp ettin yenge. Ben neciyim. Sen benim abimle evlendin. Öz kardeşim olsa bana yaptığı iyilikleri yapmazdı. Sen de artık kardeşimsin."
"Sağol Rıfat. İnan sen de öylesin."
"Yenge hatırlıyor musun abimi öldü sandığın zamanlarda sana yenge dememi istememiştin. Ben senin yengen değilim demiştin."
"O günleri hatırlamak bile acı veriyor hala ama evet öyle demiştim."
"Bak şimdi ne oldu? Ben sana yengemsin demiştim. Ben abimin seni nasıl özlediğine, günleri nasıl saydığına şahit olmuştum çünkü."
"Nasıl yani? Sana beni mi anlatıyordu?"
"İlk başlarda hayır. Bilirsin abim önceleri pek bi nemruttu. İşten başka bir şey düşünmeyen, sert adamın tekiydi. Önce ben anladım. "
"Anladın? Neyi? Nasıl yani?"
"Senin şirkette çalışmaya başladığının üçüncü haftası mı beydi. Bi gün odaya bir girdim . Abim bilgisayarına bakıp duruyor. Yüzünde de bi gülümseme. Kendi kendime abim gülüyorsa kesin ekranda komik bir şey vardır dedim. Yanına geçip baktım. Ekran kapalı, ama abim gülüyor. İşte orada anladım. "
"İyi de benim için olduğunu nereden çıkardın? Kim bilir belki de başka bir şey düşünüyordu. "
"Çünkü yenge abim odaya girip yanına kadar gittiğimi anlamamıştı bile. Üstelik ona defalarca seslendim Ve o ancak dördüncü de bana dönüp -Efendim Sera- dedi. Ben de bozuntuya vermedim. On dakika kadar sonra elinde imzalanacak kağıtlarla sen içeri girdin. Ve abimin sana bakışını yakalayınca da emin oldum. Üstelik seni Semihe ya da başkalarına karşı koruması. Bir gün Semih senin kolunu tutmuştu hatırlıyor musun? O gittikten sonra beni çağırdı. Ama telefonda sesi nasıl geliyor. Koştum gittim yanına. Ne dese beğenirsin? -Ben bu herifin yedi sülalesini bitirmezsem rahat yok bana.- Neden ne oldu dedim. Hani şirket sorunlarını biliyorum ama anladım farklı bir şeyler olmuş. -Serama dokundu- dedi. Nasıl yani dedim. Kolunu tutmaya cürret etti o pislik. dedi. Sera, abim istese çevresindeki herhangi bir kızla da evlilik oyunu oynayabilirdi ama o seni seçti, çünkü seni çok sevdi. Onu yıllardır tanırım. Yeni yetme bir çocuk gibi aşık olduğunu hiç görmemiştim. "
"Ben çok şanslıyım Rıfat. Ali Ömer gibi biri beni seçtiği ve beni sevdiği için çok şanslıyım. "
"O da çok şanslı inan. Sen de onu çok seviyorsun. Zaten başka türlüsü olsaydı abimi vaz geçirirdim. "
"Aaaa ne yani Arzu da yengen olabilirdi ha? Ne dersin? "
"Yenge yapma ya. O boya küpü, sümsük kuşuna yenge demezdim ben. Gerçi zaten olmazdı yengem de"
"Ne derdin peki?
"Ayaklı boya firması"
İkimizde kahkahalarla gülerken Ali Ömer yanımıza gelmişti. "Artık gelinimi geri alabilir miyim?"
"Senin gelinin benim kardeşim abi artık. "
"Burası abinin damada kardeşimi üzersen karşında beni bulursun. Sahipsiz değil o dediği kısım mı? "
"Yani abi üzmeyeceğini biliyorum da ."
"Üzmem tabi. Bu kadar sevmişim. "
Rıfat yanımızdan ayrıldıktan sonra başımı Ali Ömerin göğsüne yaslayıp ona sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim. "Seni çok, çok ama çok seviyorum."
"Bunu duymaktan asla bıkmam. "
"Ben de hep söylerim o zaman. "
"Söyle Seram. Ben de seni çok seviyorum ama az önce fark ettim sen sabahtan beri bir şey yemedin. Hadi gel bir şeyler yedirelim sana. "
"Olur ama önce şu ayakkabıları değiştirsem? Bu topuklar canıma okudu. Olur mu?"
"Birine söyleyelim getirsin sana ayakkabı aşkım. "
"Kocacım ben iki dakika da halleder gelirim evimizde. Şimdi kimseyi rahatsız etmeyelim. Baksana herkes ne kadar mutlu."
"Bizim kadar mutlu olamazlar. Peki ama çabuk gel. Burada bekliyorum seni."
"Tamam aşkım. "
Yüzümdeki aptal ve mutlu gülümsemeyle evimize doğru ilerlerken evin yan tarafındaki ağaçların orada bir karaltı fark ettim. Önce ışıkların oyunu sanmıştım fakat dikkatli bakınca orada biri vardı. Misafirlerden biri olabilir diye düşündüm, ama zaten kaç kişiydik ki? Ali Ömer, ben, Şirin, Rıfat, Ceren, Cenk, Suzan abla. Arkama bakınca hepsinin orada olduğunu gördüm. Belki de çalışanlardan biriydi. Eve biraz daha yaklaşınca başımı o tarafa çevirmeden göz ucuyla bakmaya çalıştım. Evet kesinlikle orada biri vardı ve saklanıyordu. Ali Ömere haber vermeliydim ama yapmadım. O tarafa doğru ilerledim. Saklanan gölge beni fark edince kaçmak için hareketlendi. "Dur" diye bağırdım. Bu yaptığım oldukça mantıksızdı biliyordum. Bana saldırabilirdi ve hiç bir şey yapamazdım. Üstelik diğerleri oldukça uzaktaydı. Yani kimse yardım edemezdi. Gölge yavaşça arkasını döndü. İçimden buraya kadarmış Sera diye geçirdim. Geri dönüp Ali Ömerin yanına koşsam bir yararı olur muydu acaba? Ah bu ayakkabılar olmasaydı. Beki de bağısam? Ancak müziğin sesinden kimse duyamazdı. Ne yapacağımı düşünürken gölge gizlendiği karanlıktan sıyrıldı ve ben yüzünü gördüm. Hatta sesini bile duydum.
"Lütfen. Lütfen bağırma. Kimse burda olduğumu bilmesin lütfen sana yalvarırım. "
"Ama siz......siz? "
"Evet kızım ben Ali Ömerin annesiyim."
***********************************************
Merhaba,
Duyurumu okuyan olmamış.
Ben de yeni bölümle geldim.
İşler karışıyor ne dersiniz?
Aslında düğünü de yaptık, final yapabilirdim.
Ama daha Doğa var. Kaan var.
Bir de Ali Ömerin annesi çıktı.
Ölmüştü hani?
Şimdi ne olacak?
Neyse ki bizim sevdicekler evlendi sonunda.
Ne yapsam bilemedim.
Hızlıca bütün olayları bağlayıp final mi olsa?
Yoksa yavaşşşşş yavaşşş mı çözülse her şey?
Şöyle sindire sindire?
Tadını çıkara çıkara?
Final mi? Devam mı?
Ay bilemedim.
Siz ne dersiniz?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorummmm.
Görüşmek üzere.
*************************************************
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top