BÖLÜM 7

         Evleniyorum.....
     Aslında hayalim tam olarak böyle değildi. Otuz yaşıma girdiğim gün dileklerime çok aykırı duruyordu bu durum. Ben, zengin ve sosyetik Isilsoy ailesinin biricik kızları Sera evleniyordum.
Her ne kadar zengin  ve sosyetik kısmı yıllar öncesinin tozlu raflarında, kırıntısı bile kalmamış bir şekilde kuflenmeye birakildiysa da soyadimin  belli bir ağırlığı hala vardı. En azından bu kalmıştı. Ve şimdi ben o soyadını Yuceler olarak degistirmek uzereyim.
    Nedenini hiç düşünmemiştim. Hiç itiraz etmemistim. Sanki daha onceden konusulup planlanmış ve ben de bu planların icindeymisimcesine kabul etmiştim. Sahi neden hiç sorgulamamistim?  Kafamin içinde bir yerlerde bu konuda hayir cevabı vermemi engelleyen bir şey ya da bir yer vardı sanki. Ali Ömer bey evlenecegimizi söylediğinde ona itiraz etmememin başka nedeni olamazdı.
     Ali Ömer bey o ne dusunmustu acaba? Teklifine daha dogrusu emrine karşı cikmadan kabul etmem onda ne gibi bir izlenim uyandirmisti?  Belki de beni paraya ve une tekrar kavusturacak bir öneriyi koşulsuz, şartsız kabul eden şımarık ve zengin avcisi biri olarak görüyordu.  Neden susmustum ki? Şimdi gidip onunla konuşup bu durumu duzeltmem gerekiyordu.  Sadece görünüşte bile olsa evlenecegim kişinin hakkımda böyle dusunmesini  istemiyordum.
      Ama ona ne diyecektim? Susmanin nasıl bir nedeni, bahanesi olabilirdi?  Sessiz kalmak sonuçta  kabullenmek anlamına geliyordu. Ve ben nasıl aciklayabilecegimi bilmiyordum.
     Ne kadar düşünürsem dusuneyim bir cevap bulamayacagimi anladigim zaman Ali Ömer beyin gözünde alay konusu olmayı bile göze alarak onunla bir an önce konuşmanın en iyisi olacağına karar verdim. Kapısının önüne kadar geldiğimde varolan ozguvenim ve cesaretimden geriye  bir kaç duygu kalmıştı. O duygular kesinlikle olumlu değildi ve onlara eşlik eden kalbimin ritimsiz çarpıntısi da elbette. En azından içeri girmek için vurdugum kapı sesinden daha yüksek bir duyarlilikta olduğu dogruydu.
      İçeri girdiğimde bir an ne işim var benim burada diye dusunsem de ayaklarım beynimden bağımsız hareket ederek beni onun oturduğu büyük masanın önüne kadar getirdi. En iyisi bir an önce ne olacaksa olup bitmesiydi.
      Ali Ömer bey benim iş için orada olduğumu dusunuyormuscasina bana bakti. Uzayan sessizligim canını sikmis olmalıydı.
      "Konuşmayı düşünüyor musun yoksa oyun mu oynayalım istiyorsun?"
      Oyun mu?"
      Kelimeler bogazimdan zorlukla çıkmıştı. Nasıl anlatacakim? Belki de en iyisi bir an önce soylemekti.
      " Bakın, ben....... Nasıl anlatacağımi bilmiyorum..... Yani gerçekten. ..... Ben aslında. ......."
     " İlginç !!! "
     " İlginç mi? "
     " Evet ilginç.  Projedeki hatayi anlatırken böyle korkmuyordun."
      " Bakın bu bu öyle bir şey değil. Ben bunu aslında daha önce size soylemeliydim ama yani aslında o zaman neden sustugumu  sorarsanız verecek bir cevabım da yok ama yani ben..."
      " Sera, sorun ne? "
      " Beni para düşkünü bir insan sanmanizi istemiyorum çünkü öyle bir insan değilim. Evet siz evleniyoruz dediğinizde hiç itiraz etmedim ama bu öyle biri olduğum için değil. Yani eskiden zengindim, unluydum, ama bu bu hala paragoz bir insan olduğumu göstermez. Ben sustum çünkü saskindim, anlattiklqriniz yani ben ......"
     " Paragoz biri olduğunu düşünmüyorum"
     " Hic itiraz etmeneme rağmen mi?  Yani ben sustum ama ben.....   "
     " Eger paraya ve bedavadan gezip tozmaya meraklı  biri olsaydın bunu babanın halen zengin arkadaşlarından birinin oğluyla ya da sana eski hayatını verebilecek biriyle evlenerek çoktan yapmış olurdun. Senin böyle biri olmadığını en başından beri anlamistim. İnsanları tanırım. "
     " Ben ben gercekten cok tesekkur ederim Ali Ömer bey. Beni anlamanız benim için çok önemli. Ben......"
     " Bu konuyu daha fazla konuşmaya gerek yok. Bu arada bana başkalarının yanında Ali Ömer bey ya da efendim dememen gerekiyor. Eğer insanlarin  bu evliliğe inanmalarini istiyorsak, oyunumuz  ona göre  oynamaliyiz."
     " Peki efendim. "
     " Efendim mi? "
     " Ama siz başkalarının yanında dediniz. Şu an da baskalari yok"
   Yüzünde oluşan gülümseme ile bana baktığında ikimizde sustuk. Gözleri yüzümü bir soruya cevap aracasina inceliyirdu. Bu bakışları Bir çok  kez gözlerinde görüyordum. Yanilmiyordum. Aklında bir şey vardı. Eğer onu biraz olsun tanımamış olsam bu bakışların ardındaki sorunun,  oyununu benimle oynayacak olmakla doğru karar verip vermediği olduğunu düşünürdüm. Ama hayır, aklına yatmayan bir şeyi saklayacak ya da bir kere dahil etti diye vazgeçmeyecek biri değildi o.  Çok farklı, belki de çok değişik bir şey vardı kafasını kurcalayan. Buna emindim. Ve bir gün, cok yakin bir zamanda ne olduğunu ogrenecektim.
      " Oooo. Ben de Ali Ömer'in güzel asistanı nerde diyordum. Buradaymis. "
       Aniden gelen alaycı sese döndüğümde bana doğru bakışlarını sabitlemis,  ellilerinin ortasında, uzun boylu ve  saçları varla yok arası bir adamla karşılaştım. Bana doğru yaklastiginda, ondan gelen parfüm kokusunun üzerinde igreti durması bir yana aniden elimi tutup dudaklarına götürmeyi midemi alt üst etmeye yetmisti.
      " Böyle güzel bir asistana sahip olunca insan dizinin dibinden ayrılmasını istemez değil mi? Tabi tabi."  diyerek alaycı bir şekilde kahkaha attı.
     Anın verdiği refleksle elimi bir an da ondan çekip,  Ali Ömer beye baktım. Gözlerindeki nefreti ve kizginligini  okuyabiliyordum. Bir an da kalkıp yanıma geldi ve elini belime dolayıp beni kendine yaslanisti.  Bu şekilde hem beni o adamdan uzaklastirmis hem de sahipkenmis gibiydi. Ve bu inanılmaz bir şekilde güvende ve güzel hissettirmisti.  
      " Sera benim için sadece bir asistan değil Semih bey. Sera benim nişanlım. Yani sevdiğim kadın. Hayatım sana Semih beyi tanistirayim. Kendisi ile uzun yıllardır aynı sektörde çalışıyoruz. Aynı zamanda Arzunun da babası olur kendileri"  derken sesinden aşağılayıcı ve igrenen ton hissediliyordu.   
     " Evet Arzu söylemişti. Ama  kızımın yerine evlenecegin kadını kendi gozlerimle görmek istedim. Doğrusu çok haklısın. "
    Ali Ömer'in belimdeki eli daha fazla sikmaya başlamıştı. Semih bey elini sözlerini desteklemek ister gibi yüzüme yaklastirinca başımı yana çevirip Ali Ömer'in göğsüne doğru sokuldum.
    " Aynı zamanda da utangaç bir güzel.  Çok güzel. " dediğinde Ali Ömer'in yumruk haline getirdiği elini tuttum. Şu anda bir kavganın ona bir faydası olmazdı.  Üstelik bu aşağılık adam bunu kendi lehine bile kullanabilirdi.
     Elini tutmamla biraz olsun sakinlesen Ali Omere döndüm.
    " Hayatım, Semih bey bize iyi dileklerini sundugu için teşekkür ederiz ama toplantina geç kalmamalıyız değil mi? Eminim Semih bey (!) bizi anlayacaktir " diyerek gözlerinin içine baktım.
      Çarpık bacaklı bozuk ürünün babası da kendi gibi utanmax ve aşağılık biriydi.
     " Elbette. Elbette. Ama yine gorusecegiz küçük hanim. En kısa zamanda. " diyerek bir kahkaha attı ve çıkıp gitti.
      Onun gidisiyle Ali Ömer beni bırakıp yumruğunu masaya geçirdi. Havada uçuşan kâğıtlara, kalemlere ve diğer eşyalara bakınca şu an için sessiz kalmamin en iyisi olacağını düşündüm. Beni bile bu kadar igrendiren bir adamın ardında işle ilgili bir sürü pislik olmalıydı. Ali Ömer beyin nefretini kazanmasinin başka açıklaması olamazdı. Aniden onun sesini duydum.
     " Bu adam Sera. Bu adam benim en büyük düşmanım. "
   
*****************************
Merhaba.

   Yepyeni bir bölümle geldim.
   Umarım beğenirsiniz.
   Yorum ve Oylarınızı bekliyorum.

******************************

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top