Bölüm 65

           Belki de bunların hepsi bir rüyaydı. Güzel ve tatlı bir rüya. Belki de mi? Ne diyordum ben? Elbette hepsi bir rüyaydı. Ali Ömer burada değildi. O konuştuklarımız, bana söyledikleri ve kızımın ona baba demesi.... Yok, yok. Rüyaydı. Rüyaydı tabi canım. Seraaa sen de yeni uyandın zaten. Ama ya uyumadan önce saçımı okşaması, öpmesi? Onlarda mı? Ay Sera. Ne olacaktı ya? Adam geldi. Meğer her şeyin farkındaymış. Kızımı biliyormuş. Yoncanın oyunlarını biliyormuş. Yok artık. Ama bir de şey dedi ya hani tek beni sevmiş. O da mı rüyaydı? Sera kalk kızım kalk. Bak saat kaç oldu? Kendini prenses mi sandın? Birazdan oda hizmetçin gelip perdeleri açacak. Günaydın prensesim diyecek. Sonra başka bir tanesi gelecek kahvaltını getirecek. Sonra bir diğeri kızını. Ayyy. Yoruldum. Düşünürken bile yoruldum yani. Sera sen mütevazi bir kafe- restoranda yemek yapıp maaş karşılığı çalışan, aptal, sakar ve yapayalnız birisin yani. Ne prensesliği?  Kim kaybetmişte  sen bulacaksın? Zaten sana bırakırlar mı? Bırakmazlar. Prensine güvenmeyen prenses mi olur hem? Hemen kapar başka bir prense.... ay işte ondan. Kaktüs. Pisssss. Oyunbazzz.. Hayır o öyle de sen ne yapabildin? Ya da ne yapabilirsin? Hiç. Hiç. Kadın basmış nikahu senin prensine. Elinde tapusu var. Sen şimdi gidip desen ki öyle değil böyle. Kim inanır sana? Kadın kurmuş oyununu. Çocuk da yapmış. Oh mis. Sen de böyle izlersin uzaktan uzaktan. Bir de içini çekersin. Dizlerini dövmediğin kalmıştı bir tek. Onu da yaptın gerçi ya sen. Müstahak kızım bunlar sana. Cillop gibi hayatın vardı. Seni seven senin sevdiğin bir adam vardı.  Sen ne yaptın? Duydun iki kelime. Üzerine alındın. Bir düşün de mi? Bir sor de mi? Benim sevdiğim adam bana bunu yapmaz diyemedin. İyi halt ettin. Bak şimdi o orada oyunbaz moyunbaz başkasıyla evli. Bir de çocuğu olacak. Sen de burada üzül dur. Yapayalnız kaldın işte. İyi oldu bana. Bir de rüyanda gör. Sen anca rüyanda görürsün zaten onu Sera. Kalk. Kalk. Kalk da kızına bak. Elinde kalan tek şey. Bari ona iyi bak. Sabah sabah amma da çok konuştun zaten. Rüyaymış. Hah. Tabi rüya olacak. Yok bir de gerçek olaydı.
    
      " Kızımmm bebeğim uyandin mi annem sen? Uyandin da anneyi mi bekledin? Gel bakalım.  Acıkmış mı  benim prensesim? "

      " Babbi "

        "Baba  yok kızım.  Seninle ben vaıiz sadece. Başka kimsemiz yok. "

        "Babbi "

         Kızım kucağımda eliyle arkada bir yerleri işaret ederken  aklımda olan normalde uyandığında huysuzlanan kızımın nasil böyle sakin kalp çevreye gülücükler saçtığıydı. Şansımı kutlayan arkamı döndüğümde görüp görebileceğim en güzel manzara karşımda durmuş bizi izliyordu. Omuzunda mutfak havlusu, gömlek kolları kıvrılmış ve kollarını birleştirerek bir omuza kapıya dayanmış bir Ali Ömer dünyanın en güzel şeyiydi ama tek sorun aklım bana oyun oynuyor olabilir miydi? Yani merak ettiğim acaba gerçek miydi? Kimbilir belki deliriyordum ve bu da belirtilerinden biriydi.

       " Hayır annecim. Baba burada değil.  Keşke olsa ama o gerçek değil.  "

       " Babbi "

        " Onu sen de görüyorsun biliyorum ama o gerçek değil bebeğim. "

        " Bence kızımızın dediklerini dinlesen daha iyi olur hayatım. "  diyerek bana doğru gelip kızımı kucağına alan bir Ali Ömer beklediğim son şeydi fakat başımın tepesine "Günaydın aşkım. "  diye bir öpücük kondurup kızımdan boşta kalan kolunu omuzuma sarınca nasıl olduğunu anlayamasamda gerçek olduğuna inanmıştım.     

  
       " Sen..... Burada. ......ama bu nasıl ?;Ben hiç bir şey anlayamıyorum.  "

       " Kızım anne açken çok sakacı oluyor biliyorsun. Hadi gel onu doyuralım. "

      " Ama ben gerçekten. ...... "
      " Hadi gel aşkım kahvaltı hazır. "

      " Benim....Benim ise gitmem gerek. "

      " Bugün Pazar sevgilim.Yani izin günün. Unuttun mu? "

         Yok ben hâlâ uyuyorum. Bu da rüya. İzin günümü de biliyor.  Bir de kahvaltı hazırlamış.  Gerçek olmadığı buradan belli. Yumurta bile kırmaz ki o. Kıramaz  değil kırmaz. Hani istemediğinden değil evde hep yardımcıları vardı yapan. Ali Ömer ve kahvaltı hazırlamak.  Yanıt bu çok. .....güzel. ......Sevimli. Ay ne diyorum ben ya. Acaba hasta oldum, atesim felan var da o yüzden mi böyle rüya görüp sayıklıyorum? Olabilir mi? Dur bakayım. Ateşim var mı? E yok. O zaman nasıl böyle oluyor ki? Delirdim o zaman. 

    " Aşkım ateşimizin olduğu kesin ama bu biz evlendikten sonra konuşacağımız bir konu. Üstelik kızımızın yanında  böyle şeyler demeyelim değil mi? "

    " Ay yok ben kesin delirdim. Öyle .....aşktan kafayı yedim yani. "

     " Bence artık  kahvaltı edelim hem bak kızımızın da karnı acıktı "

             Ali Ömer kucağında kızımız beni elimden tutup salona götürünce hazırlamış olduğu masayı gördüm  Bebeğimin maması bile yapılmıştı. Dönüp Ali Ömer'e baktım.  Rüya,  delilik ya da başka bir şey. Ne fark ederdi ki?  O buradaydı. Bizim yanımızda. Belki az sonra uyanacağım bir düştü  Ben de sesimi çıkarmayıp sonuna kadar gitmeyi seçtim. Ne olabilirdi ki? Ben mutluydum   Kızım mutluydu. Ve Ali Omer buradaydı Gülüyordu. Özlemiştim işte.  Hep hayalini kurduğum o tablonun içindeydim. Rüya ya da başka bir şey olması bunu değiştirmezdi. Denise'e bir şeyler yedirirken  Ali Ömer'in yaptığı oyunları izledim. Kızımın ona gülmesini izledim. Sonra aklıma Yonca geldi. Ali Ömer' e sahip olan Yonca. Ali Ömer onunla evliydi.  Gerçek bir evlilik olmasa bile evliydi işte. Rüya de bile olsa bu güzelliklere hakkım yoktu yani. Yapamazdım.  Ona bir kez daha baktim ve " Gitmelisin. "  dedim. Bir süre cevap vermeden bana bakti. Aslında konuşmak için kelimelere ihtiyacımız yoktu bizim. Bunu ikimizde biliyorduk. Konuşmadan önce elimi tuttu.

     " Haklısın ama olmak istediğim yer burasiyken,  sizin yanınızken  bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. "

    " Buna mecburuz Ali Ömer. Ben istemiyor muyum sanıyorsun burada kalmanı? Yanımızda olmanı?  Ama olmaz. O.... varken olmaz. "

      " Tamam. Peki. Ama bir tek şeyi bilmeliyim Seram. Döndüğümde burada olacak misin? O zaman... şansımız olacak mı? "

     " Ne kadar sürerse sürsun. Ben burada olacağım Ali Ömer. Biz burada kızımla seni bekliyor olacağız. "

     Ali Ömer yavaşça kalkıp kızımın saçlarını okşayıp onu öptü. Karşılığında da bir parça havuç ve kocaman bir gülücük aldı.  Bana döndüğünde kalp atışlarımı kulaklarımda dutabiliyordum. Elini yanağıma koyup bir süre bana bakti. Gözlerimiz birbirine kenetliyken alımı öpüp geri çekildi. Ve sonra ceketini alıp kapıya doğru ilerledi ve bir kez daha bize bakıp çıktı.  
   
     Bu bir rüyaysa bile galiba uyandığım an bu andı. 

***********************************
Merhabalar,
Yeni bölüm geldi.
Sizce her şey bir rüya mı ?
Yoksa gerçek mı ?
Ya da hepsini Sera kafasından mi uydurdu?
Sera iyi mi yani?
Hadi siz söyleyin.
Belki de Seraya bir şeyler oluyordur? .
Hasta mı yoksa?
Hangisi acaba?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Lütfen.
Görüşmek üzere. 🙌 🙇
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * ***********

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top