Bölüm 55

          Zaman bir yerlerde usulcasına akıp giderken anlamlandıramadığımız şey belki de neden bu kadar hızlı geçtiğidir. Ve her ne kadar yavaşça da olsa mutluluğa yaklaştırsa bile bir şeylerin ters gidebileceğine yönelik o his hep vardır. Umarsızca unutmaya çalışsan bile bir kere yer etmişse aklının bir köşesinde her an çıkıp gelebilecek o fırtınaya karşı direnmek de boşunadır. El kadar gökyüzünde hiç bulut olmasa bile.

           "Pekiii sevgili yengeciğim. Ay ya da dur bu olmadı. Görümcek mi desem?"

           "Şirin adın gibi şirin bir kız olup sevgilimi  rahat bırakır mısın lütfen?"

           "Ay sen kıyamadın sevdiceğine. Aman da aman aşık kuzenim benim."

          "Heyyy bir dakika durun bakalım. Sen benim müstakbel kocamla dalga mı geçtin az önce. Görümcek neymiş görmek istiyorsun sanırım."

         "Ama siz de yani. Birbirinize laf söyletmeyin sakın. Hep bir koruma hep bir kollama."

         "Kıskanma kuzen."

         "Ay ne kıskanayım sizi ya. Sürekli aşkım canım. Çiçeğim böceğim." diye çemkiren Şirine,

        "Beni kimsenin korumasına ve kollamasına gerek yok Şirincim. Ha aşkım senin yapman çok hoşuma gidiyor sen üzerine alınma."  deyip sevgili nişanlıma bir öpücük atınca o da bana öpücük gönderdi.

        "Aşkom sin üzerini alonmo."

        "Şirinnnnn."

        "Ay ne Şirin Şirin. Bıkkınlık geldi sizin bu hallerinizden. Tamam sevimli de hani...."

        "Eeeeee?"

         "Aşkımmm galiba birileri sevdiceğini özlemiş."

           Ali Ömer iki adımda yanıma gelip kolunu bana dolayınca biraz geri çekildim ve gözlerimle Şirini işaret ettim. Buna karşılık beni anlamayan ya da anlamazlıktan gelen Ali Ömer ise, gözlerini gözlerime dikerek "Anlamadım." dedi.

          Erkeklerin duygusal yönlerinin kadınlarınki kadar gelişmiş olmadığını ve bu nedenle empati yapma yetenekleri olmadığı göz önüne alındığında aslında Ali Ömer'in bu haline anlam vermek çokta zor değildi. Ben her ne kadar Ali Ömer'i bu genelleme dışında tutmaya istekliysem de söz konusu kişi kuzeni olduğundan ona kız kardeşi muamelesi yapmaktan çekindiği söylenemezdi.

           "Sevgilim neyi anlamadın? Hani Rıfat iş için şehir dışında ya." diye fısıldadım ona yavaşça

           Ali Ömer tam da düşündüğüm gibi bir süre bizimle bağlantısı kopmuş gibi görünen ve uzaklara dalmış Şirini izledi. Bir şey söylemek üzere araladığı dudakları kapanırken bir eli saçlarına gitti. Sanki söyleyeceği şeylerin Şirini yaralamasından korkuyor gibiydi. Ona güç vermek istercesine boşta kalan elini tutunca gözleri benimkilere kenetlendi. İçimden geçenleri içimden söyleme konusunda her ne kadar başarısız olsam da yine de içimden söylemeyi ve daha da önemlisi söylediklerimi duyabilmiş olmasını diledim. Ali Ömer bir süre daha bana baktıktan sonra Şirine döndü. "Ona söyle döndüğünde gelip seni benden istesin."

      Şirinin anında aydınlanan yüzü duyduklarının doğru olup olmadığına inanmakta zorluk çekiyormuşcasına bir süre sessiz kaldı. Bir şeyler söylenilmesi gerektiği için "O zaman iki düğünü bir arada yaparız." dedim. Ali Ömer'in çatılan kaşlarına eşlik eden kızgın sesi odayı doldurdu. "Ben gelip istesin dedim Seram. Veririm demedim." dedikten sonra Şirinin üzüntü ve yılmışlıkla dolan gözlerini görünce "Yani hemen veririm demedim." dedi.

           Şirinin yüzü tekrar aydınlanıp odadan hızlıca çıkarken Ali Ömer'e dönüp ellerini tuttum. "İşte benim sevdiğim adam." dedim. Beni sarmalarken biraz da muzip bir ifadeyle "Nasılmış senin sevdiğin adam?" diye sordu.

              "İşte böyle. Merhametli, vicdanlı, adaletli, sevgiye ve aşka saygı duyan, kuzenine kıyamayan, dünyanın en yakışıklı adamı."

            "Yanılıyorsun hayatım."

            "Nasıl yani? Anlamadım ama sen....."

            "Evet Şirine iyi davrandım çünkü o benim kuzenim ve hiç olmayan kız kardeşim. Ve onu çok seviyorum. Ama ona ve sevgilisi olacak o hıyara iyi davranmamın nedeni başka."

          "Aşkım o hıyar dediğin adam senin en iyi arkadaşın. "

           "Ama Şirinin sevgilisi."

           "Yani bizim ileride kızımız ya da kızlarımız olursa bu onların sevdiceklerine de çektireceğin anlamına mı geliyor?"

           "Tabi ki aşkım. Benim kızlarım onlar."

          "Kızlarım derken hayatım tam olarak kaç taneler?"

         "Altı ya da yedi."

        "Altı ya da yedi mi?"

       "Evet. Elbette. onlara göz kulak olmaları için de sekiz on tane erkek çocuk iyi olur."

       "Aşkım?"

       "Efendim hayatım?"

       "Sen ciddisin?"

        "Elbette ciddiyim. Toprak, Çiçek, Çınar, Lale, Gül, Yonca, Yasemin, Yağmur, Rüzgar, Güneş, Bahar, Sümbül, Nergis,....."

        "Tamam tamam sen isimlerini bile hazırlamışsın."

        "Elbette aşkım. Hepsi de sana benzeyecek. Senın gibi güzel ve iyi kalpli olacaklar. Bak daha sayayım mı isimlerini?"

        "Yok yok hayatım anladım ben....... Sen asıl başka bir neden diyordun Şirine iyi davranman için?"

       "E sen söyledin ya aşkım."

       "Ben mi söyledim?  Ne zaman söyledim?"

        "Şirin buradayken. Elimi tuttun. Gözlerimin içine baktın."

         "Ay ben yine yaptım değil mi? Yine dışımdan söyledim değil mi?"

          Ali Ömer beni daha da yakınına çekerek gözlerimin derinliklerine baktı. "Hayır sevgilim. İlginç ama bu defa içinden söyledin. Ve ben seni duydum. Gözlerime bakarken lütfen onu üzme ve onları ayırma dedin."

           "Ama.... ama sen nasıl? Yani evet bunları söyledim ama....... Yani..... Eğer dışımdan söylemeseydim sen nasıl yani?"

         "Çünkü biz artık biriz sevgilim. Senin ne düşündüğünü ne hissettiğini anlayabilirim ben. Sen de beni anlayabilirsin. Biz birbirimizi o kadar seviyoruz ki anlaşabilmemiz için kelimelere ihtiyacımız yok. "

        "Ben seni çok seviyorum." deyip ona sarıldım. Ali Ömer beni kollarında daha da sıkarak güldü ve "Bunu da biliyorum." dedi. "Ben de seni çok seviyorum. Sen de bunu biliyorsun."

oooooooooooooooooooooooooooooooo

          Şirkette sıradan geçen bir günün sonunda başka bir bölümden kendi yerime geçmeden Aii Ömer'in yanına uğrayıp akşam yemeğini dışarıda yemeyi teklif etmeyi düşündüm. Odasına doğru yürürken yolda Şirinle karşılaştım.

         "Sana görümcek dediğim için üzgünüm."

         "Aaaa hayır üzgün olma lütfen. Şaka olduğunu biliyorum ve Ali Ömer'e de seni özür dilemek zorunda bıraktığı için kızacağım. "

         "Hayır hayır bunu yapmamı Ali Ömer istemedi. Yani elbette şakaydı. ama ben kendim söylemek istedim. Hem senden görümcek olamaz. Senden olsa olsa melekcek olur ya da kardescek."

         "Şirinnnnn."

         "Evet tamam duygusala bağlayacaksak konuyu burada kapatalım. Ama evet sen kardeşim gibisin. Ve ben şimdi kaçar çünküüüüüü sevgilim geldiiiii."

        "Senin için çok sevindim Şirin."

         "Sen o mutluluğu bir de bana sor. Ha bu arada kuzenim çıktı. Nereye gittiğini söylemedi ama önemliymiş."

       "Bana haber vermeden mi gitti yani?"

       "Eeee demek ki sizin ilişkinizde de her şey dört dörtlük değil ha?  Şaka şaka hemen asma o yüzünü. Ali Ömer seni bulamayınca telefonla aradı ama ulaşamayınca benim iletmemi sitedi."

       "Telefonum masamda kalmış."

        "Mesajı ilettiğime ve mavi tık olduğuna göre artık sevgilimin yanına gidiyorum ben. Görüşürüzzzz."

    Ona görüşürüz derken masamdan aceleyle aldığım telefonuma bakıyordum. Ali Ömer  tam beş kez aramıştı.Hemen onu geri aradım ama cevap olarak beni meşgule attı. İyice merak etmiştim. Nerede olabileceği hakkında çeşitli varsayımlarda bulunmaya hazırlanırken telefonuma gelen mesaj sesiyle kendime geldim. Ali Ömerdendi. İşi bitince beni arayacağını ve merak etmememi yazmıştı. Şansıma ve unutkanlığıma övgüler yağdırırken telefonumun çalma sesiyle kendime gelip Ali Ömer arıyor olabilir diye küçük bir heyecan dalgası yaşadım. Ama arayan o değil Cerendi.

           "Benim oralarda bir yerlerde bir arkadaşım olacaktı görmüş olabilir misiniz acaba? Adı Sera ve güzelce bir kız ama biraz saf ve biraz da unutkan. Mesela uzun zamandır en iyi arkadaşını yani beni unuttu."

         "Cerennnnn. Seni unutmadım elbette. Sadece biraz yoğundum."

          "E ne yapalım inanalım bari. Bak ne diyeceğim bu akşam eğer yakışıklı eniştem senden bir kaç saat ayrı kalmaya dayanabilirse bir kahve içip biraz laflayalım mı?"

         "Aslında yakışıklı eniştenin bu akşam bir işi var ve ne zaman biteceği belli değil."

        "Harika. O zaman akşam yemeği olsun. Her zamanki yerde. Bir saat sonra. Ve Sera."

        "Efendim?"

        "Sakın itiraz etme."

        "Tamam. Bir saat sonra görüşürüz."

    Telefonu kapattıktan sonra Cereni geri arayıp gelemeyeceğimi söylemeyi düşündüm. Ama sonra vazgeçtim. Çünkü tek başıma Ali Ömer'i beklerken aklıma gelebilecek çeşitli senaryoları def edebileceğimi sanmıyordum. Hem Ali Ömer işi bitince beni arayacağını söylemişti.

     Arabamı park edip restorandan içeri girince oturduğu yerden kalkıp bana heyecanla el sallayan Cerene gülümsedim.  Ceren haklıydı. Onu bu aralar fazla ihmal etmiştim. Onunkine eş değer bir heyecanla yanına doğru ilelerken aslında pek yapmadığım bir şeyi yaptım. Bunun adı kader ya da başka bir şey olabilirdi ama ne olursa olsun orada gözlerimin önündeydi. Adımlarım sekteye uğrayıp yüzüm ne ifade ettiğini bilmediğim bir şekle girip göz yaşlarım akmaya başlarken Ceren önce olanlara anlam veremedi. Daha sonra benim baktığım yere doğru döndü. Oturduğu masanın bir kaç masa arkasındaki görüntüyü o da fark edince bakışlarını dehşetle bana çevirdi. O an Cerene bakınca gördüklerimin aklımın bana bir oyunu ya da benzetme değil gerçek olduğunu anladım.

       Ali Ömer yanında oturan kadının elini tutmakla kalmamış, ağlayan kadının omuzundaki başında gezen elleri saçlarını okşuyordu. Üstelik sarıldığı kadın Aslı'ydı. Eski sevgilisi..... Belki de o kadar eski değildi.

*******************************************

Merhabalarrr,

Nasılsınız?

Ali Ömer çapkın mı çıktı?

Yoksa bu işte bir iş mi var?

Ama zaten Ali Ömer kadar güzel seven biri gerçek olamazdı değil mi?

Yoksa gerçek mi?

Ne yapsın şimdi Sera?

Ali Ömer'e güvenip dinlesin mi?

Yoksa peri masalını bitirsin mi?

Güven önemli elbette?

Ne dersiniz?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Öneri de yapın.

Görüşmek üzere.

***************************************************

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top