Bölüm 5



Bazen öylece kalakalırsın. Hiçbir his hiçbir tepki hiçbir ses. Sadece günlerdir yaşadığım sanırım tam da buydu. Bütün gün yeni patronumun emirlerini yerine getirmek amacıyla koşturup duruyordum. Ve tabi yetmiyor, fazla mesai ile günü kapatıyordum. Elbette bin bir yorgunluk ve zorlukla eve gitmem de cabasıydı.

Sanırım yine de şikâyet edemezdim, sonuçta böyle sıkı çalışmak başka şeyleri düşünmemi de engelliyordu. Ali bey de torununun çalışmasından ve iş disiplininden oldukça memnundu. İş emin ellerdeydi.

Arzu isimli estetik faciası birkaç iş toplantısının yapılacağı restoranda belirmiş, yetmemiş sahte intihar numaralarına bile kalkışmıştı. Bunların hiçbirinin Ali Ömer beyin umurunda olmaması onu daha da hırslandırmış olmalıydı ki, magazin haberlerine mağdur edebiyatı yapmaya başlamıştı.

Herkes ve her şey bir biçimde bir şeylere ilerler veya gerilerken ben olduğum yerde saymayı seçtim. Üstelik iyice de sessizleşmiştim. İçine kapanıklık durumu da denilebilirdi galiba. Gerekli olmadıkça konuşmak da içimden gelmiyordu zaten. Depresyonda felan değildim yani umarım öyledir.

Babamın paramızı, zengin hayatımızı ve şirketi kaybetmesinden sonra var olan gösterişte arkadaşlarımı kaybetmiştim zaten, artık fakirdim ve onlarda aynı statüde değildim doğal olarak da aralarında yerim yoktu. Üzüldüm mü? Hayır. Onlara imrendim mi? Belki birazcık. İlk başlarda. Şimdi de fazla arkadaşım yok. Daha doğrusu yakın arkadaşım yok. Ailem doğdukları yerlere geri döndü. Yani yalnızım. Tümüyle. Doğum günümü bile Ali bey ve Seher hanımdan başka hatırlayan olmadı. Eski Seranın bu hale gelmesi oldukça şaşırtıcı ama olan bu. Kendime acımıyorum. Sadece nasıl olup da bazılarının bu kadar şanslı olabildiğini düşünüyorum. Benim bir hayalim bile yok, çünkü hayal kurmaya korkuyorum. Uzun zamandır mutlu da değilim yalnızca yaşıyorum ve galiba yetinmeyi öğrenmek tam olarak bu oluyor.

Ali Ömer Bey toplantıda olduğu için biraz rahattım ama her an bir şey isteyebilir ya da çağırabilirdi. Bana karşı tutumunda bir değişiklik olmuşsa da geçen iki aylık süre de bunu belli etmemeyi başarmıştı. Sadece iş için benimle konuşuyor ve iş dışında belki de o gün hasta olabileceğime bile ihtimal vermiyordu. Onun için bir robottan ya da makineden farkım yoktu galiba.

Sadece bir akşam yeni yapılacak otel inşaatı için yapılan toplantı bittikten sonra masadaki notları toplarken gözüm otelin projesine takılmıştı. Oldukça büyük bir alan üzerine inşa edilecek ultra lüx bir otel olacaktı. Alanında ün yapmış mimar ve mühendislerden oluşan büyük bir ekip çalışıyordu. Gözüm projede aslında orada olmaması gereken bir detaya kaydı. Başımı kaldırdığımda Ali Ömer beyin telefonla konuştuğunu gördüm. Bunu ona söyleyip söylemem konusunda kararsız kalsam da söylemek daha doğru olacaktı. Uzun süredir ilgilenmesem de ben de bir mimardım, ancak bu kadar deneyimli bir ekibe karşı burası hatalı demek ve onları suçlamak ne denli doğru olurdu? Belki de hiçbir yanlışlık yoktu. Belki ben projeyi bütün olarak değerlendirmediğim için yanılıyordum. Ama ya haklıysam? Ya planlar hatalıysa?

"Mimar olduğunu biliyorum, ama bu işi yapmayı tercih etmediğine ve benim mimarlarımdan biri göre asistanlığıma geri dön ve bir sonraki toplantının hazırlıklarına başla."

"Efendim size söylemem gereken bir şey var. Önemli bir şey."

"Nedir?"

"Projede ön girişte bulunan bu çıkmalardan birinin ölçüleri diğerleriyle tutmuyor. Eğer inşaatta da bu değerler baz alınırsa oldukça büyük bir sorun oluşturur."

"Buna sen mi karar veriyorsun?"

"Ali Ömer Bey, efendim bakın yapının ölçülerindeki bu değişiklik taşıyıcı kolonlara ekstra yük bindirir, bu da ağırlığın....."

"Bu kadar tecrübeli ve ünlü ismin çalıştığı bir projede hata buldun demek. Bence herkes bildiği işi yapsa daha doğru olur. Hemen işinin başına dön ve bir daha bilmediğin konularda fikir belirtme. Üstelik sana sormadım bile."

"Ama efendim ben...."

"Sana işinin başına dön dedim. Hemen."

"Peki."

Daha fazla konuşmama fırsat vermediği için mecburen başımı önüme eğip eve gitmek üzere odadan çıktım. Bu adam bu kadar sert olmak zorunda mıydı? Sonuçta projedeki yanlış fark edilecekti ama bu fazladan iş gücü, fazladan para ve fazladan asabiyete neden olacaktı. Beni dinleseydi bunların önüne geçebilirdi. Dinlemediğine ve ben uyarımı yaptığıma göre de kendisi bilirdi.

Sabah tam yedide masamdaydım. Sonuçta dakiklik ve işe erken gelme eski patronum zamanından genlerime geçmiş bir şeydi ama dünkü tartışmadan sonra Ali Ömer beyden uyarı almak istemiyordum doğrusu. Yerime oturduktan yaklaşık on dakika sonra odanın kapısı açıldı ve içeriden kızarmış bir yüzle Mehmet Bey çıktı. Kendisi proje ekibinin başında yer alıyordu Beni görünce durduğu kapalı kapının önünden birkaç adım ilerledi ve hiçbir şey söylemeden çıkıp gitti. Bildiğim kadarıyla sabah bu kadar erken bir saatte patronumun kimseyle toplantısı yoktu. Kahvesini yapıp, odasına götürdüğümde başını kaldırıp bana bakmadı bile. Zaten iş dışında iletişimimiz yoktu. Ne günaydın ne nasılsın ne de başka bir şey. Odadan çıkmak üzere kapıya yöneldiğim sırada kulaklarıma kadar gelen sesle şaşırmadım desem yalan olurdu.

"Haklıymışsın."

"Hangi konuda efendim?"

"Ölçümlerde hata varmış."

Haklı olmanın mutluluğum bir an da yüzüme yansımış olacak ki beni ifadesiz bir yüzle süzdü. Sanki içimden geçenleri okumak ister gibi bir hali vardı.

"Hatanın fark edilmesine sevindim efendim. Böylece zor durumda kalmayacaksınız."

"Zor durumda kalmam hoşuna gitmez miydi?"

Benimle konuştuğuna mı yoksa benimle iş dışında konuştuğuna mı daha çok şaşırmalıyım bilemedim. Her durumda da benden bir cevap bekliyordu.

"Zor durumda kalmanız neden hoşuma gitsin ki efendim?"

"Sonuçta geldiğimden beri sana çok sert ve kaba davranıyorum. Ayrıca hatayı söylediğinde de sana inanmadım."

"Sert olduğunuz doğru ama kaba değilsiniz. Ve hataya gelirsek nihayetinde ortaya çıktı öyle değil mi? Önemli olan da bu."

Hiçbir şey söylemeden öylece durdu, sanki gerçekten hissettiklerimle söylediklerim aynı şeyler mi anlamaya çalışıyor gibiydi. Bir süreliğine gözlerimiz birbirine kenetlendi ve yeşil gözlerinde sadece kısacık bir anlığına bir duygu belirtisi gördüğüme yemin edebilirim. Belki bu duygunun ne olduğunu da söyleyebilirdim ama estetik güzeli Arzunun odaya dalmasıyla gözlerimiz ayrıldı.

"Aşkımmm, artık yeter ama.Bak ben geldimm. Sen de bir kahve yap bana sade olsun. Adın neydi senin? Aman neyse önemsiz bir şeysin zaten."

Kollarını boynuna dolamaya çalıştığı Ali Ömer bey aniden ayağa kalkınca düşmemek için masaya tutundu. Üzerindeki elbise demeye bin şahit gereken bez parçası ile güzel olduğundan çok emindi ve sürekli eğri bacaklarını göstermeye çalışıyordu.

"Senin burada ne işin var? Sana bir daha karşıma çıkma demedim mi?"

"Aşşkımm, sen de beni özledin inkar etme işte. Hadi şu giyinmekten habersiz çirkinellaya söyle bizi yalnız bıraksın. Haaaa kahvemi de unutma, yoksa söylerim sevgilim seni kovar değil mi aşkımmm?"

Hangisi daha kırıcıydı acaba? Bana giyinmekten habersiz demesi mi? Çirkinalla demesi mi? Yoksa beni kovduracağını söylemesi mi? Gülmeliydim aslında ama gözlerimden yaşların akıvermesine engel olamadım. Üzülmüştüm işte. Üzmüştü beni.

Gözlerimden akan yaşlar görmemi bulanıklaştırırken, Ali Ömer beyin o kadını kolundan tutup kapıya sürüklediğini gördüm. Arzu debelenip duruyordu. Ve sinsi bakışları yerli yerindeydi. Bu kadar reddedilişe rağmen bunca inadı gurursuzluktu bence. Ama kadında da gurur denilen şeyden bir gram yoktu.

Ali Ömer bey kapıyı açıp oraya Arzuyu ellerinden kaçırdıkları için pişman bir şekilde gelen güvenliğe Arzuyu fırlattı.

"Bu kadın bir daha bu şirketten içeri adım atarsa kendinize yeni iş ararsınız ve emin olun uzun süre hiçbir işe girememeniz için de elimden geleni yaparım. " dedi.

Sonra dönüp bana baktı ve "Ve sen Arzu senin çirkinella dediğin bu kız var ya. Sen onun saçının bir teli bile olamazsın. Sera benim müstakbel karım ve sen bir daha onu üzecek bir şey yapar, söyler ya da onun yanına yaklaşmaya çalışırsan seni mahvederim. Anladın mı?"


**********************************************************************

Nasıl buldunuz arkadaşlar? 

Size Ali Ömer aşık mı oldu yoksa başka planları mı var?

Ya siz nasıl olsun istediniz?

Oylarınızı, eleştirilerinizi ya da önerilerinizi bekliyorum.

Teşekkür ederim.

**********************************************************************

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top