Bölüm 37
Sabah kuş sesleri ve güneşin içeri vuran sicakliğiyla uyandım. Gözlerimi açmadan önce bir süre sessizliği dinledim. Sonra birden aklıma herşeyin bir rüya olduğu geldi. Aniden gözlerimi açıp etrafa bakindim. Ali Ömer'in evindeydim. İçimden derin bir oh çekip yataktan kalktım. Sanırım uzunca bir zaman herseyin gerçek olduğuna inanamayarak geçecekti.
Hazırlanıp odadan çıktım. Hemen salona inip Ali Ömer'e bakindim fakat yoktu. Belki bahcededir umuduyla bahçeye çıktım ama hayır orada da yoktu. Uyanmamiş olabilir mi diye düşünmeye başladım. Ancak saat dokuzu geçmişti ve Ali Ömer hep erken kalkardi.
Onu nasıl bulacağım düşünürken telefonumun bile olmadığını hatırladım. Çalışanlara sormak aklımdan geçerken buraya ilk geldiğim gün tanıştığım Zeliş yanıma geldi.
" Günaydın Sera hanim. "
" Günaydın Zeliş. Ali Ömer nerede biliyor musun? "
" Evet. Sabah erkenden çıktı. Size de bu notu vermemi istedi. "
" Teşekkür ederim. "
" Kahvaltınizi bahçeye getireyim mi? "
Ona " Olur " derken notta ne yazdığını çok merak ediyordum. Zeliş gider gitmez açıp okumaya başladım.
' Günaydın sevgilim, Benim biraz işim var. Erken çıkmak zorunda kaldım. Lütfen bana kızma. Ve beni merak etme. Biter bitmez yanına geleceğim. Seni seviyorum. Ali Ömer. '
İş mi?; Nereye gittin Ali Ömer? Neden bana söylemedin? Bir de merak etme yazmış. Gel de merak etme. Acaba nereye gitti? Ya Semih e gittiyse? Ya da Thomasa? Ay Hayır. Ya ona birsey olursa?
Zeliş in kahvaltimi getirmesiyle daldiğim düşüncelerden biraz siyrildim.
" Sera hanim Kahvaltıniz hazır. Bir de..... "
" Bir de ne Zeliş? "
" Beyefendi ilk notu okuduktan beş dakika sonra size bunu vermemi istedi. "
" Başka bir not mu? Peki. Teşekkür ederim Zeliş."
Bir not daha. Ne yapmaya çalışıyorsun sen sevdiğim? Okuyalım bakalim.
' Hatun, sana söz dinle demedim mi? Eminim şimdi nereye gittiğimi merak edip duruyorsundur. Hayır sevgilim. Rahat ol. Semih e ya da Thomasa gitmiyorum. Sana soylemedim diye de bana kızma. O kahvaltinin da öğlen yemegininde hepsi bitecek. Tamam mi? Ha bu arada Zeliş e akşam yemeğini senin yapacağını söyledim. Artık maharetlerini göster bakalım. Bu arada zeytinyağlı yaprak sarmasini çok severim. Hele bir de ince ince sarılmış olursa. Sevdiğine yaparsın değil mi? Seni seviyorum. Ali Ömer. '
Zeytinyağlı yaprak sarma mi? BIrde İnce ince sarılmış. Kolaydı sanki. Hah. Ne diyorum ben ya. Kolay tabi. Ne var ki onda. Sen daha beni tanimamissin Ali Ömer beyyyyy. Yanına bir de mantı açayım mi? Aç kızım Sera Üstüne bir de tatlı. Oh mis. Ne sandin? Bunlar kolay işler. Yarinda su böreği yaparım. Yanına da çorba. Offff. Sen görürsün Ali Ömer bey.
Kahvaltimi hemen bitirip Zeliş le mutfağa girdim. Zeytinyağlı dolmalar, mantı, tatlı e birsey eksik yine de. Ne eksik? Salata tabiki. Onu da yapınca saat dört bucugu gelirken mutfaktan çıktım. Çikmamla kapıda Ali Ömer'le karşilasmam bir oldu.
" Gelmişsinn. "
" Geldim. " dedi. Ama bir yandanda gülüyotdu.
" Niye güluyirsunki? "
" Ama çok tatlı görünüyorsun. Napayım. " diyerek bana sarıldı.
Tatli mi? Nasıl tatlı? Ay ben unuttum. Başımda Zeliş in verdiği eşarp, Üstüm başım yemek kokmustur
"Zeytinyağlı dolma yaptın mi bana kadın? "
" Yaptım bey. Yapmaz miyim. "
" İnce ince sarsaydin. "
" Merak etme tam istediğin gibi bey. Ağzına layık. "
" Göreceğiz bakalım. "
" Ben gidip üzerimi degidtireyim. Sen de mutfaktan uzak dur tamam mı? Suprizimi bozma. "
" Peki hatun. "
Tam gidecekken elinden tutup beni tekrar kendine çekti.
" Yalnız benim bildiğim zeytinyağlı dolmaya un konmaz. Aç kalmayalimda " dedi yanagima bulaşmış unu silerek.
" Yok canim. Aç kalmazsin En kötü ihtimal iki yumurta kirariz. . " dedim.
Merdivenleri çikarkende " Mutfaktan uzak dur." diye yeniden seslendim.
------------------00---------------------
Hazırlanıp aşağı indigimde Ali Ömer salondaydi. O da üzerini değiştirmişti. Eve gelince kendini rahat hissetmesini seviyordum. Ev. Bixim evimiz. Ne guzel geliyor kulağa. Gerçi ben onun her halini seviyordum ya.
Ali Ömer geldiğimi farketmeden pencereden dışarı bakıyordu. Şu adamdaki boya posa bak. Şu saçlara şu gözlere bak. Şu yakisikliliğa bak. Kimin sevdiği ne de olsa. Benim. Ay benim. Ay ben çok mutluyum.
Yavaşça ona yaklaşıp arkasından sarildim. Ellerini ellerimin üzerine koyarak iç çekti. Ama neden? Neye üzüldün sen? Kimler üzdü? Ben var ya onlari bir güzel evire cevire döverim.
" Kim üzdü seni böyle? "
" Ne? "
" Anlarım ben saklama benden. İçini çektin derin derin. "
Gülerek bana doğru döndü. Ellerinden biri saclarimda diğeri yüzümdeydi.
" Üzulmedimki tatlı cadim. Sadece sen yanıma gelince o kadar mutluyumki. Eskiden de yanimdaydin ama bana böyle kendiliğinden sarilman. Benim sana istediğim gibi sarilabilmem. Öpüp koklayabilmem. Bir de..... "
" Bir de ne ? "
" Bir de kokun. O kadar güzel bir kokun varki. Sana özel. Adın gibi. Sanki tüm cicekler sende toplanmış. O yüzden işte. Sen gelip sarilinca bu dünyadaki en şanslı adam olduğumu düşündüm. "
Gözyaşlarım yine akmaya başlamıştı. Fakat bu seferki mutluluktandi. Ali Ömer bana endişeli gözlerle bakıp gözyaşlarımi sildi.
" Hatun. Ben sana ağlamayi yasaklamadim mi? "
" Ama ben mutluluktan ağliyorum. "
" Oyle bile olsa bir daha sakin Seram. O güzel gözlerinde tek damla yaş görmek istemiyorum tamam mı? "
" Tamam. "
" Eeee nerde benim yemegim? Evin erkeği eve gelmiş. Yemek hazır değil. "
" Kızma bey. Yemek hazır. Bahçede. "
" Hiiiii. Bakalım nasıl olmuş. Dolmalar. " diyerek elimden tutup beni bahçeye götürdü.
Keşke bir makinem olsa ve onun masayı gördüğündeki yüz ifadesini cekebilseydim. Önce masaya sonra bana sonra tekrar masaya baktı.
" Bunların hepsini sen mi yaptın? "
" Yok bey. Yemek şirketiyle anlaştım. Onlar gönderdi. Tabiki de ben yaptım şaşkın. "
Ali Ömer elimi bırakıp catallardan birini eline aldı.
" Dolma immmmm....... şahane. Offff mantı mi o? Bir de tatlı mı yaptın? "
" Salata da var hayatım. Yarinda su böreği açacağım sana. "
" Offffffffffffffffffffffff. Ama ben yerim bunları yerim. "
" Afiyet olsun sevgilim. "
" Biliyormusun Seram daha önce hıç kimse benim için yemek yapmamisti. "
" Hadi canim. Babannen? Eski..... kız. .. arkadaşların? "
" Hayır sevgilim. Hiç kimse. Üstelik öyle çok kız arkadaşım da olmadı zaten "
" Kac tane? "
" Iiiiiii dur bakayım. 40 ya da 50 tane kadar "
" 50 mi? "
" Düşürme o güzel yüzünü hemen. Şaka yaptım. İki tane oldu. Biri ilkokul aşkımdi. "
" Peki diğeri? "
" Diğeri son aşkım. Herseyim. Nefes alma nedenim. Seram. "
" Yaaaaa. "
" Yaaaaaa. "
" Peki senin? "
" Ne benim? "
"Senin kaç ...... oldu? İşte şey ..... sevgilin? "
Birazcık şakadan zarar gelmez diye düşünerek saymaya başladım.
" Haa sen onu soruyorsunnnnn. Iiiiii Ahmet, Mehmet, Veli, Sıtkı, Seyhmus, Cabbar...... "
" Dur dur dur. Seyhmus ve Cabbar mi? "
" Evetttttttt. Hatta bir de ........ "
" Duymak istedigimden emin değilim. "
" Aaaa ama neden ? Sen sordun aşkım . Muhittin ismini saymadim diye kuser bak. "
" Sen benimle dalga mi geciyorsun? "
" Yaniiiii. Ama yüzünün hali çok tatliydi. Kabul et iyi kandirdim. "
" Demek kandirdin. Ben sorarım sana şimdi sevgiliyi kandırmak neymiş " diyerek beni gidiklamaya başladı. Gulüsmelerimiz geceye karisirken gözlerine baktım.
" Ben de iki kere sevdim. Biri çocukluk aşkımdi. Diğeri de sen. Ve o çocukluk askimin adı da Ali Ömerdi. "
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top