Bölüm 20

          Gitmek mi zor yoksa kalmak mi? Ya da aklın kalmışken gitmek neye yarar?  Göz mü daha  pasif yoksa kalp mi daha korunakli? Bu sefer ben gittim ve bitti. Bitti mi sahiden? Bitmeliydi.  Bitti. Kalp kal dedi akıl git. Bir rüzgâr esti. Savurdu tüm ikilemleri. Savruldu her bir çözümsüz dilemma dört bir yana. Sarkastik şiirler yazdı aşkın yalan yüzü. Ve bir sağanağin tam ortasında haykirdi sitemler kimse duymasada  çitkirildim bir sevdanın gözden düşerken çıkardığı o narin sesi. İronikti aslında. Kahkalar gözyaşlarına karisirken anladı terkeden hiç sevilmediğini. Ve hak verdi bir kez daha zamanla geçeceğine kendisini kandirdiğina.....
   
     Özledim be adam. Özlendin. Ama gel sen yine de bilme bunu. Bilme seni ne kadar çok ve hâlâ sevdiğimi. Yapayalnız martılar uçuşurken loşluğunda kalbimin sen yine gelme. Yine buluşmasin bu gözler. Birbirine değdiğinde bu bakışlar yangın yerine dönüp yakmasin içimizi. Sus yine. Alay ettiğini bilmeyeyim. Sadece gülüşünü göreyim. İmreneyim beraber güldüklerine. Temiz kalsın bende ki yerin. Yine seveyim. Sen yine bilme.......

    Benim hayatım bu belki de. Sınavım. Bir türlü geçemediğım. Yalnızlık. Öyle melun ve hüzünlü. Yine de olmasi gereken. Dön desen, dönememki.  İstesem de. Neden gerçeği bile bile sevmeye devam eder bir insan? Değmeyeceğini bile bile. Sana değmez be adam. Aldattin. Aldandim. Ama hiç eksilmedi gönlümdeki yerin. Reva mi bu? Neden bu kadar zayifim? Neden hayat bu kadar zor?

    İmzaladim işte. Bitti. Bakma yüzüme öyle. Bu beni son görüşün. Benim de seni. Söz verdim kendime. Söz verdim unutmak için. Zaman alacak belki. Belli. Gidiyorum işte. Gitmeliyim. O zaman neden bu içimdeki ağlama isteği? Olsun varsın. Ağlasam da gitmeli artık. En azından kendime bunu borçluyum.

    " Gerçekten mi Sera? Hisseleri devrettin.  İstifa ettin. Hepsi bu mu? "
   " Siz ne bekliyordunuz?  "
   " Sera yapma. "
   " Bana kalmam için bir neden söyleyin. "
   " Sera. Nedenini biliyorsun. "
   " Hayır ben hiçbir şey bilmiyorum. Sadece sizin için kalamam. Sadece sizin için gerekli diye kendimden, gururumdan daha fazla ödün veremem. "
   " Son sözün bu mu? "
   " Bu Ali Ömer bey. "
   " Peki Sera. Yine de birşeye ihtiyacın olursa ....."
   " Olmayacak. Merak etmeyin. Ben başımın çaresine bakarım. "
   " Peki Sera. Sen nasıl istersen öyle olsun. "

   Neden gözlerin yalvarir gibi? Neden diline ses olup söz olup düşmez o sözcükler. Oysa kal desen kalirdim. Sevsen. Sevebilsen. Ama sen yalnızca aldatmayi bilirsin. Alay etmeyi bilirsin. Gözlerinde yalan söylüyor o yüzden. Biliyorum. Acitma daha fazla canımı. Ağlatma.  Umurunda bile olmayan şeyler için beni umursuyormuş gibi yapma.

  Oysa daha dün gibi gözlerime daldiğin günler. Bu kadar mı yanlış anladım ben? Bu kadar saf miydim? Bu kadar kolay miydi sana aşık olmam?  Kolaymiş İşte. Çok eğlendin mi  sevgili? Çok güldün mü bana? Bu kız beni nasıl da seviyor diye? Yaralandim ben en ince yerinden derinden kalbimin. Sen hiç görmedin. Ben bekledim. Görürsün sandim. Anlarsın.  Seversin. Ama sen oynadin be sevdiğim. Kabul edelim iyi kandim. 

  Kapalı şimdi sana giden tüm kapılar. Ben kapattım hepsini. Sen bilmesende. Canim yana yana, kalbim acıya acıya kapattım hepsini.  Bitmeliydi. Bitti işte.

    " Şimdi gidiyorum Ali Ömer bey. Sizden tek isteğim bir daha beni aramayın lütfen. Herşeye rağmen yine de teşekkür ederim. Dilerim herşey istediğiniz gibi olur. Hoşçakalin. "

     Şirketin önünde beni arabasıyla bekleyen Cerenin yanına koşar adım gittim. Arabaya binmeden önce yillarimi geçirdiğim ve içinde  sevdiğim adam olan şirkete baktım. Bazen aklımıza en son gelecek şey başımıza geliyordu işte.

    Arabaya binince Cerenin burada yanımda olmasına bir kez daha mutlu hissettim. Aslında tam karşılığı mutlu değildi bu hissin. Daha çok iyimser gibi birseydi. Neyse neydi işte. Zor kısmı bitmişmiydi yoksa yeni mi başlıyordu acaba? Elbette bunu zaman gösterecekti.  Şimdilik daha fazla düşünmek istemiyordum. Bir de Ali Ömer'in gözümün önünden bir türlü gitmeyen yüzü vardı.

    " Çok sessizsin."
    " Ne diyebilirim ki?  Bitti işte.  Devrettim    hisseleri."
    "Hisseleri sormadiğimi biliyorsun. "
    " Konuşacak başka bişey yokki. "
    " Nasıl hissediyorsun peki?"
    " Yapmam gerekeni yaptım işte. Ne hissettiğimin ne önemi var?  "
    " Hadi ama Sera. Benim Ceren. Seni tanıyorum. "
   " Tamam. Peki. Bomboş hissediyorum. İş, hisseler ya da para umurumda değil. Ama ama işte..... "
   "  Ali Ömer değil mi? "
   "  Onu nasıl unutacağim ben Ceren? Nasıl?  Sanki kalbimi söküp almışlar gibi. Onu bir daha görememek.  Bir yandanda yaptıkları.  Neden hala onu bu kadar çok seviyorum ben?  "
  " Zamanla geçecek tatlım. Bir sabah uyandığında bir bakacaksinki aklına gelen şey o değil vişneli kurabiye . "
   "  Değil vişneli kurabiye.  Vişne bahçeleri unutturamaz bana onu Ceren."
   " Bak zamanla unutacaksin  İş ev arkadaşların falan derken bir bakmişsin unutmuşsun bile "
   " Asıl senin unuttuğun şey şu benim artık bir işim yok Ceren cim "
   " Evet. Ne olmuş yani? Benim de yok."
   " Peki. Demekki en kisa zamanda ikimizde birer iş bulsak iyi olacak."
  
  Haklı olduğumu biliyordu. Ama yine de omuz silkmesini iyiye mi yorsam bilemedim. Yine de içimden bunun çok zor olacağını hissediyordum. Ki arabanın ani bir fren yapmasiyla öne doğru savruldum.  

    " Buldummmm " diye bağırıp bana doğru heyecanla dönen Ceren yüzündeki ifadeye bakılırsa ütopik birşeyler düşünüyordu.

     " Ne buldun acaba?  Bu arada arkamızdaki arabaya da güzel bir bahane uydurursun artık.  Malum yol ortasında durdukda. "
    " Boşver şimdi arkadaki arabayi. Yan taraf boş oradan geçer. "
    " Pekiiii. O zaman ne buldun onu söyle. "
    " Bak şimdi ikimizde işsziz değil mi? "
    " Evet."
    " O zaman yapılacak tek birşey var. "
    "  Neymiş o ? "
    " Kendi İşinizi kuracağız. "
    " Ne? "
    " Ne demek ne?  Kendi işimizi kuracağız işte.  İkimizde mimariz. İkimizde işimizde iyiyiz .Neden olmasın? "
    " Bunu nasıl yapacağız peki bayan zeki? Hic paramiz yokki. "
    " Aslindaaaaaa. ... "
    " Aslında ne?
    "  Benim biraz birikmiş param var. Ve senin de var Sera. Bak yapabiliriz. Neden denemeyelim? "
    " Nasıl olacak peki söyler misin ? Bu kadar büyük firma ve şirket arasında şansımız yok bence. "
    " Hadi ama Sera. Bence iyi bir fikir ve denemeye değer. Bak deneyelim ve eğer olmazsa söz veriyorum birakiriz. "
   " Peki deneyelim Ama eğer başaramazsak...."
   " Basaracagiz Sera. Göreceksin. Hem belki bir şekilde Ali Ömer'in bile yaptıklarının karşılığını veririz ha? "

    Aslında en iyi intikam unutmak derler. Sevdiğim bir insandan intikam almakta kulağa o kadar güzel gelmiyordu. Elbette bu hiçbir şey yapmayacağım anlamına da gelmiyordu. Benim çektiğim acının yarısını bile çekse bana yeterdi. Hatta belki de en iyisi onu kendime aşık etmek ve süründürmekti. Biliyorum görmek istemiyorum dedim ama düşünceler değişebilir değil mi? Oyun başlıyordu.

   " Sera.Sera. Beni duyuyor musun? Ne diyorsun?  Yapalım mı ? "
   " Kesinlikle. "  

******************

Merhaba,

Bölümü nasıl buldunuz?  Bence yorum yapıp bana soylersiniz ve begendirseniz oy da verirsiniz. İnanın yorum ve oy bekleyip de alamamak gerçekten üzücü. Bu  sefer beni mutlu edersiniz değil mi? 

Görüşmek üzere. 🙌 🙇

********************

   

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top