Bölüm 17
Susturamadim içimdeki sevdayı. Bir garip duygu sardı kalbimin dört bir yanını. Kuş olup ucasi geldi sonra, korktum. Gitmenden değil, kalmamandan. Urkutucuydu yalnızlığım, sev istedim. Gördüm. Seni gördüm. Vazgecemedim be sevgili. Vazgecemedim seni sevmekten. Kimbilir bu kacinci tekrar basa sarisim. Yenileyisim. Bağımlılık gibi birsey bu. Bağımlılık sana. Yaşamak için. Nefes gibi. Su gibi. Gormesende. Sevmesen de.
İnsan neden ozler bu kadar uzun süre ve neden hiç hissetmez özlenen? Kac an düşündüm oysa o an ne yaptığını. Kimlere gulumsedigini. Kimlere baktığını gözlerinin. Kokunu özledim biliyormusun? Elini bile tutamadım daha. Uzaktan sevdim seni. Uzaktan ağladım. Kaç veda ettim sen hiç bilmeden.
Mevsimler değişti. Sevenler kavuştu. Bir sen gelmedin. İstemedin. Istenmedim. Nasıl bir duygu biliyormusun istenmemek? Boşver sen hiç bilme en iyisi. Sen gül yalnızca. Yalniz - ca. Bir gün birisi olur yanında. Görürüm. Dayanamam der ona da dayanirim. Sen sevme beni. Ben severim seni. Öyle uzaktan. Öyle sessiz. Öyle sen bilmeden.
Sevseydin gelirdin. Sevseydin gösterirdin. Geldin. Bana mı geldin yoksa oyun için mi bunca endisen? Şimdi söylesem bütün bunları sana, gulerdin belki de bana. Ya da çekip giderdin. Diyemem. Diyemedim.
" Kızım. Neden orda duruyorsun? Bak arkadaşın geldi."
Arkadaşım. Böyle mi tanittin kendini? Sevdiğim demeni isterdim oysa. İnsan hissetmedigi birseyi diline soyletemez değil mi? Yalan olur söylerse. Sen de yalan söyleme. Bırak hersey olduğu gibi kalsın. Yalansiz. Yalnız. Yabancı.
" Hoşgeldiniz. Yani hoşgeldin. Ama geleceğinden haberim yoktu."
" Gelmek istedim Sera. Geldim."
Ailemin gözleri üzerimizde ve kulakları agzimizdan çıkan her türlü sozcuge anlamlar yüklemeye hazirken en iyisininin susmak olduğunu düşündüm. Annem de bir an sonra benimle aynı fikirde olmalıydı ki babama üstü kapalı gönderide bulundu. Satır aralarını okumak babama kalmıştı.
" Hayatım hadi biz kahvalti hazır mı bir bakalım."
Artık bu cümleden mi yoksa annemin göz kirpisindan mi bilinmez babam ikimizin üzerinde de bakışlarını bir süre gezdirdikten sonra yerinden kalkarak anneme eşlik etti. Ali Omer ve ben yalnız kalmıştık. Ikimizden de cit çıkmıyordu. Sanki birimizden bir ses çıksa bir sözcük duyulsa, sihir bozulacak gibiydi. Belki de en iyisi bu bir rüyaysa uyanmak ve gerçek dünyaya dönmekti.
" Neden geldin? Yani neden geldiniz?"
" Hadi ama Sera. Söyledim ya. Sadece gelmek istedim. "
" Peki. "
Keşke gerçek olsaydı. Keşke benim için gelseydin. Ama sahte de olsa nisanliyiz. Ve gelmen gerekti.
" Burası ne kadar güzelmiş. Neden gelmek için bu denli ısrar ettigini anlıyorum şimdi. "
" Evet. Çok güzeldir buralar. Çocukken de sık sık gelirdik. Bahçeyi görmek ister misiniz?"
" Çok isterim. "
Bahçeyi gezecekmis. Gez bakalım. Sanki hiç bağ bahçe görmedin. At tavuk görmedin. Aklı sıra beni hos tutacak. Nereye kaçacaksam?
" Kahvaltıdan sonra sizi gezdiririm.Bu arada siz buradasınız amaçla sirket? İşler?"
" Şirket üç günde batmaz herhalde Sera. İşler de yürür. Hem telefonum hep açık. Bir şey olursa haber verirler."
" Nasıl isterseniz."
Ne yani kalmaya mi geldi? Öylesine bir uğradım değil yani. İyi ama benim annem cin gibidir. Nasıl arkadaş bu peşine takıldı geldi demez mi? Ya babam? Tepesi atarsa çiftlik etrafında beş tur kosturur o arkada ben önde. Gerçeği anlatsam? Bundan sonra ağzıma tatlı koymasam daha iyi. Ama aileye de oynamak olmazki. Şimdi sevinecekler bizim kız koca buldu yakışıklı, eğitimli, kültürlü, iyi bir aileden ve de zengin diye sonra dövünecekler biz boşaninca. Amannnn anlasamadik işte. Yalan mı? Değil. Anlasamadik. Sevmedi çünkü beni. Ben sevdim. O sevmedi. Sus Sera. En iyisi.
Kahvaltı boyunca annemin gülen gözleriyle attığı mutluluk dolu bakışlar ve babamın Ali Ömer ile olan sohbeti süresince aklımda sadece yediğim naneden mutevellit nanenin yetişme koşulları vardı. Kendisini aslında hiç sevmediğim yeşillikler demetinin nadide bir üyesi olan nanenin oldukça yüksek ve yoğun bir yarara sahip olması da ironiktir. Aslen ballibabagiller familyasından gelir. Hah babası da balliymis. Muhtemelen evlatlarıda sanslidir. İçindeki vitaminler, mineraller de çabası. Oh mis. Ne diyorum ben ya? Ama şunlara bak ne de güzel oldular. Damat ve kayınoeder. Gitti kafa. Yandı devreler. Yazık oldu.
" Sera kızım. Ali Ömer oğluma Çiftliği gezdir kahvaltıdan sonra. "
" Zaten kızınızla konuşmuştuk efendim. Biz de öyle yapacaktik."
" Yildirimla Simsegi de göster. Onlar benim gururum. Kaç yarış kazandılar artık hatırlamıyorum. Şevket'e söyle size havucla seker de versin. Binmek isterseniz de çiftlik sizin."
" Olur baba sen merak etme. "
" Çocukları sıkıştırma Kemal. Bırak canlari ne istiyorsa yapsınlar."
" Ben onları sikistirmiyorumki Nazende Sadece teklif sundum."
" Bırakalım da buna kendileri karar versinler değil mi? Sahi siz nasıl tanıştınız? Sera daha önce hiç soz etmedi. "
Eh be annem. Tamam bir durumdan kurtardın da. Diğer duruma sokmak ne? Hadi anlat şimdi. Gel de aslında Ali Ömer benim patronum de. Aynı zamanda da çok sevdicegim olur de. Patron anlat bakalım. Bu zevki senden almayacagim. Yok öyle buraya gelip beni böylesi zor durumlara sokmak. Buyur.
" Bence bunu sen anlatmalisin arkadaşım. Sen daha güzel anlatirsin eminim."
Ali Ömer'i zor durumda bırakmak fikri sadece bir anligina hoşuma gitti. Cümle ağzımdan çıkar çıkmaz pişman oldum. Ey ask. Sen nelere kadirsin. Kiyamadim işte.
" Aslında şöyle oldu. Biz......"
" Biz aynı yerde çalışıyoruz efendim. Şirketin başında dedem ve babaannem vardı. Ama bir süre önce bana bıraktılar. Sağolsun Sera bana çok yardımcı oldu. Sadece bir asistan olarak değil aynı zamanda da mimar olarak. Bize çok yardımı oldu. Zamanla iyi arkadaş olduk. Benim de bu taraflarda bir isim vardı. Gelmişken uğramadan geçmek istemedim. Habersiz geldiğim için kusuruma bakmayın çok ani bir karar verdim. Rahatsız ettiysem de ozur dilerim."
" Ne rahatsızlığı evladim? Aksine Seranin arkadaşlarını tanımaktan çok mutlu oluruz. Hele de senin gibi efendi ve sağlam olanları"
Ben Ali Ömer zor da kalmasın derken o ailemin gözüne şimdiden girdi iyi mi? Neyse ki dedesinin adını sormadilar.
" Dedenin adı neydi evladim. Belki Sera bahsetmistir. Maddi durumumuzun iyi olduğu zamanlardan tanışıyor olabiliriz. "
Evettt. Tüm tebrikler bana gelsin. Ben ve şom ağzım. Lütfen tanismiyor olsunlar. Lütfen. Lütfen.
" Dedemin adı Ali Güçlü. Babannem de Seher Güçlü. Dedemle tanisiyormussunuz Sizden övgüyle bahsetti. "
" Demek sen Ali beyin torunu Ali Ömersin. Elbette tanırım. Hatta çok kuçüktünüz belki hatirlamazsiniz ama bizim Arnavutköy'de ki evin bahçesinde kostururdunuz. Ne günlerdi . Baban Aslan bey ve annen Çiçek hanim çok iyi aile dostlarimizdi. Nur içinde yatsinlar. Hatırlıyorsun değil mi Nazende? "
" Elbette hatırlıyorum. Annenle ben çok iyi arkadastik. Çok güzel çok zarif ve cok hanimefendi biriydi."
" Anneme dair güzel sözlerinden çok mutlu oldum. Eğer sizin içinde uygunsa onu sizden dinlemek isterim. Öldüğünde çok kücüktüm."
" Elbette anlatirim. Ama bana siz deme oğlum. Eskiden olduğu gibi Naz teyze de. Bu daha çok hoşuma gider."
" Peki Naz teyze."
" Vay be nerden nereye Demek sana bu yüzden hemen kanım ısındı. Aslanın oğlu ha. Daha dün gibi."
" Gerçekten de öyle. Hatırlıyor musun Kemal? Ali Ömer üç ya da dört yaslarindaydi. Bir gün dördümüz bahçede otururken kalkıp kucağıma oturdu. Naz teyze ben büyüyünce Sera yla evlenecegim demişti. Hatta Sera' ya dili dönmüyordu da Seya'yla demişti. Aslan bey de
kabul edin oğlum güzel kızdan anlıyor demişti. Ne gülmüstük. Hey gidi günler. "
Nasıl şimdi? Biz Ali Ömer ile çocukluk arkadasimiydik? Ailelerimizde arkadasti. İyi ama Ali Bey ve Seher hanim neden hiç bahsetmedi? Yoksa hatırlamıyorlar mi? Dönünce bunu öğrenmem gerek. Ya Ali Ömer? Büyüyünce evlenmek istemiş benimle. E yalancıktan da olsa bu isteği gerçekleşiyor. O hatırlıyor mu acaba? Hatirlasa konuşurduk ya. Ona baktığımda onunda benim gibi şaşkınlık içerisinde olduğunu farkettim. Ne yani cocuklugumuzun o dönemini unutmusmuyduk biz? Zeynep vardı. Birlikte büyüdüğumüz. Ama Ali Ömer ve ailesi? Neden yoktular? Üstelik ikimizin hafızasında da.
" Aslında ben biraz birseyler hatırlar gibiyim. Bir kız daha vardı. Sarışın, mavi gözlü. Ücümüzün birlikte saklambac oynadığı gibi hayal meyal görüntüler var aklında ama çok net değil. "
" Evet evet. Zeynep o kız. Şimdi yurt dışında. Üçünüz oynardiniz zaman zaman."
Hah. Bravo Ali Ömer. Beni hatırlama ama Zeynep'i hatırla. Üstelik sacinin ve gözünün rengine kadar. Ben neyimki zaten? Ben de seni hatırlamıyorum fakat hafizami zorlarsam hatırlarım. Ama sen beni hatırlama. Git Zeynep'i hatırla.
" Bu kadar geçmişten bahsetmek şimdilik yeter çocuklar. Hadi gidin gezin biraz. Sonra yine devam ederiz."
Annemin sözünü dinleyip ayaklanmistik. Meyvenin hemen her türünün oldugu agaclarin arasinda gezinip atlara bakmaya gittigimiz süre boyunca Ali Ömer'e olan tepkim haksız da olsa icimde alevlenmeye devam ederken sormadan edemedim.
" Zeynep'i hatırlıyorsun ama beni hatırlamıyorsun. Ne güzel. "
" Beni hatirlamayan birinin bana bu konuda tepki göstermesi gibi değil mi?"
Ali Ömer vurdu ve gol oldu sayın seyirciler. Bu kadar da hazircevap olma be adam. Zaten ben hiç olamadım. Gereken cevaplar olay anında değil de sonradan gelir hep aklıma.
Bu sinirle önden önden yürürken ayağım takılıp Yıldırım'ın rakibi olmama ramak kalmıştı. Ahirin önündeki bir taşa takılıp yüzü koyun yere kapaklanmaktan son anda Ali Ömer'in kolları sayesinde kurtulmustum
" Biraz daha dikkatli yürü küçük kız. Kendi kendini yaralayacaksin."
" Teşekkür ederim. Ama ben dikkatliyim. Ayrıca küçük bir kız da değilim. "
Al sana cevap. Aklı sıra beni utandiracak. Var mı ben de o göz? Elbette yok. Derdim. Diyordum bile. Ali Ömer'in bana iyice yaklaşarak kulağıma fisildadigi o sözleri duymasaydim yüksek sesle bile söylerdim.
" Küçük bir kizsin evet. Hala bahçede yakalamak için peşinden koştuğum o kırmızı elbiseli, kırmızı ayakkabili, yasemin kokulu ve lüle lüle saçlı küçük kizsin. Tek farkı artık senin o kız olduğunu biliyorum."
*******************************
Merhaba arkadaşlar,
Yeni bir bölüm yazdım. Umarım okuyup beğenirsiniz.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
Görüşmek üzere.
************************************
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top