Bölüm 16

       Yalan yok özledim,  ama ben senden vazgectim be sevgili. Yasak ettim kendime seni sevmeyi. Ben duyguları öteleyeli çok oldu. Bir seni unutamadim oysa. Bir senli duygulara söz geciremedim. Dinlemedi gönlüm. Dinletemedim.

      Seversin sanmıştım. Sevmedin. Bekledim  öylece. Bir gulusune takılı kaldı kalbim bir de gözlerine. Sahi sen hiç benim gözlerime takildin mi?

     Ben sadece beklemeyi bildim. Sen beni bilmedin. Uzaktan sevdim işte, sen hep bildin. Sevmedin. Sevilmedim. Şimdi vazgectim ya senden ya da vazgeçmeye çalışıyorum ya sen onu da bilme. Yine seviyorum san. Yine sevmedim say.

     Hani bazen afili cümleler yazarsın da aslında geçmişte yaşamış bir yazar an gelir kalemine dokunur, ilham olur ya bu da öyle bir şey işte. Sen bunları da bilme.

    Zaman gelir. Zaman geçer.  Ve elde kalan yalnızca yalnizliksa eğer sen hiç olmamissinki zaten sevgili. Ben hep kendimi mi kandirmisim satır aralarında?

     Bu bir oyun biliyorum. Ötesi yok. Dahası yok. Sonrası yok. Aşk yok. Mutluluk yok......
    
     " Yeter ama Sera. Ne bu halin? İyice kukuman kusuna bagladin? "
     " Bu bir oyun Ceren. Dahası yok. Benim bunu kabul etmem gerek."
    " Yani tamam ama  adam sana davet sonrası teşekkür etti diye bu kadar düşünme arkadaşım."
   " O bana sadece teşekkür etmedi Ceren. Çok iyi bir insan ve cok iyi bir arkadas olduğumu söyledi. Yani uzak dur mesajı verdi."
   " Yani Sera pes. Gerçekten pes. Bundan bu sonuca vardın ya. Sana ne diyeyim bilmiyorum."
   " Birsey deme. Hiç birşey deme."

       Ama hakettim ben. Ne işim olur benim aşkla sevdayla?  Hangi sevgiye el attımsa eller aldı zaten. Hala akillanmadim. Daha ne olsun? Ne sandinki aptal Sera? Adam İki guldu üç dertlesti diye  mecnun mu olacak aşkından?  Zaten o da Sera gelsin beni sevsin diye bekliyordu yıllardır.

    " Belki de biraz uzaklassan?  Babanlarin yanına felan gitsen? Kafanı dinlesen? "
    " Benim de aklıma geldi ama izin verir mi Ali Ömer?"
   " Neden vermesin?  Hem bence sen aşık değilsin. Belki etkilendin. Yılların sevgi ihtiyacı. Kendini dinle bak sen de anlayacaksin."

    Olabilir mi? Kimbilir? Bu kadar çabuk aşık olacak denli güçsüz muyum? Yıldırım aşkı mi bu? Yağmur da yagmadiki bu aralar öyle doğru dürüst. Hadi oldum diyelim. Ne ara kaptirdim kendimi. Arabeske bağladım yeminle. Bir de jilet olsa. Ne diyorum ben ya?

     " İyi peki. Yarın sabah izin istiyorum o zaman. Zaten hafta sonu geldi sayılır. İki güncuk izin verir herhalde Bay Cok Bilmis."
    " Neden yarını bekliyoruz? Telefon et, sor."
    " Ay öyle olur muki? Hem yerime kim bakacak? "
    " Seraaaaa Kim bakarsa baksın. Öncelik sensin. Kendin için. Bir git. Düşün taşın. Yine Ali Ömer dersen o zaman çaresine bakariz."
   " Nasıl olacak o çaresi? Yani care varsa gitmesem boşu boşuna. Uygulasak ya.  "
   " Tabiiii. Şimdi söyle. Sen Ali Ömer'e şart koşarsin ya beni sev ya da oyunu herkese anlatirim diye."
   " Cerennnnn. "
   " Tamam yaaa. Hemen kız.  Sana iyilik yaramıyor."
   " Gerçekten çok güzel bir çözüm. Mükemmel çözüm."
   " Ukala. "
   " Gamli Baykuş. "
   " Cok bilmis. "
   " Ali Ömer değil miydi o ? "
   " Hı?  "
   " Hı ya."
   " Çözümün ne söyleyecek misin artık? ."
   " Elbette. Gidip geldikten sonra hala Ali Ömer diyorsan, tanıdığım çok iyi bir psikolog var ona götürürüm seni. Olmaz mı?  Hem...."

      Cerenin  sözünü tamamlanmasını ona firlattigim yastık engellemisti. O ise havada yakaladığı yastık ile kikir kikir guluyodu.

    " Sen gec dalgani. Zaten sen ne bilirsin aşk acısını?  Hic cekmedinki .Hep cektirdin. Ama seni de görürüm aşık olunca."
    " Zor o dediğin. Ben aşık olmam aşık ederim."
    " Bak arıyorum Ali Ömer'i."
    " Ara ara da al şu izni. Git artık. "
   
      Ali Ömer'e telefon etmek onunla yüzyüze konuşmaktan kolaydı sanırım. Sonuçta izin isteyecektim. O da vicdansiz yar değildi ya verirdi herhalde. Ya da gitme dese. Gitme, kal yanımda. Kalirdimki.  İyi de benim için demezdi  ki oyunu ve is icin derdi. Saf ben ne olacak.
  
    Aşk insanı bu kadar sapsallastiriyor muydu yoksa bu bana özel bir durum mu? Hayır bünye alışık değil. Bir anda aşırı yükleme olunca saflasabiliyor insan. Ah bu ben.

   Telefon dördüncü calistan sonra açılıp onun kendinden emin sesiyle cevap verisini duyduğumda, bir an ne diyeceğimi bilemeyip telefonu yüzüne kapatmayı düşündüğüm dogrudur. Ancak hemen sonrasında gelen arayanin ben olduğumu bildiği düşüncesi ile birtakım  ilginç sözler sarf ederek cevap verebildim.

     " Merhaba Ali Ömer bey. Şey.  Ben Sera. Ama siz zaten bunu biliyorsunuz değil mi? Telefonunuzda numaram kayıtlı sonuçta. İşte ben yine de şey dedim. Ne dedim? Kendimi tanitayim dedim. Sonra işte. ..."
    " Sera sakin."
    " Ay ben yine çok konuştum değil mi? Hep böyle yapıyorum. Niye yapıyorum ben de bilmiyorum ki? "
    " Normalde çok konuştuğun için olabilir mi?"
    " Susayim mi ? "

     Bu soruma derinden gelen bir iç çekiş ve bir süre süren sessizlik beklemiyordum. Bunu neye yorsam bilemedim. Ama sessizlik uzayinca, belki de hat kesildi diye düşünmeden edemedim.

    " Sen ne için aramistin ?"

   İşte adam sıkıldı ve mesajı verdi.  Derdini söyle kapat çabuk. İsim var. Hatta bir kızla bulusacagim birazdan. Kız fıstık gibi. Arzu ya niyet. Ceyda ya kısmet. Ya da bir başkası. Seneryoya gel. Ama ya gerçekse?

    " Sera?"
    " Ha Sera. Ben Sera. Ben şey şey için aradım.. Babamlari özledim ben. İki güncuk izin verseniz hafta sonuyla dört gün ediyor. Ben onların yanına,  Sapanca' ya gitsem? Olmaz mı?  Olur değil mi?"
   " Pazartesi döneceksin ama? "
   " Dönerim tabi niye donmeyeyim? Dönerim ben. Bir gideyim. Dusuneyim. Dönerim. "
   " Ne dusuneceksin? "
   " Aaaa düşünmek mi dedim? Ben mi dedim? Dememisimdir. Dedim de mi? Derim ya. Derim ben öyle işte arada. Havadan sudan. Hani orası çiftlik ya. İşte temiz hava. Organik yiyecekler. Felan filan. Mirin kırın. "
    " Sera iyi olduğuna emin misin?  "
    " İyiyim. Çok iyiyim. Sadece ailemi özledim. "
    " Peki git. Ama telefonun hep açık olsun olur mu? Sana aradigimda ulasabileyim. "
     " Olur elbette. Ben çok teşekkür ederim. "
     " Bir de Sera."
     " Efendim?"
     " Kendine dikkat et olur mu? "
     "  Ederim. Siz de."

    Telefonu kapattıktan sonra hem uzulmus hem de rahatlamistim. Ali Ömer' den uzak kalmak iyi gelecekti ama onu ozleyecektim de. Birkaç parça esyami küçük bir valize koyup yola çıktığımda bile  bu yolculuğun   aslında ne kadarının benimle ilgili olduğunu düşünüyordum. Hayatım Ali Ömer olmuş ve ben buna kısa sürede alismistim.

    Sapanca ya gelince hizimi azaltıp ciftlige giden yola saptim. Hemen her türlü meyve ağaçlarının ve rengarenk çiçeklerin olduğu yolda kenara çekip bir süre herseyi bırakıp buraya yerlessem nasıl olurdu diye düşündüm. Şimdilik bu sorumun cevabı yoktu. Zaten buraya bir cevap bulabilmek umuduyla gelmiştim.

    Aslında ailemi gerçekten ozlemistim. Her ne kadar onlardan  hiçbir zaman yeterli ve gerekli ilgi ve sevgiyi görmemiş olsam da beni gördüklerine sevindiklerini hissetmekte güzeldi. Ben onların tek kiziydim ama aile olmak bambaşka birseydi.

    Babamlarin soruları ve akşam yemeğinin ardından oturdugum bahçede soldugum taze ve temiz hava uykumu getirmişti. Bambaşka bir dünyada gibiydim. Babamin iflasindan sonra elimizde kalan ender yerlerden biriydi. Buraya geldiğimde Ali Ömer'i dusunmeyecegimi ummus, hatta kendi kendimle iddalasmistim bile. Ancak biraz sonra odama çıkıp yattigimda rüyamda bile onu gorecegime emindim. Kimi kandiriyorumki? Asiktim iste. Yine de tüm bu duyguların sucunu yolculuğun yorgunluğuna ve ailemin yanında olmanın verdiği mutluluğa atıp yarın yeni bir gündür mottosuyla uyumaya karar verdim. Sonuçta düşünmeye gelmiştim. Ve bunu yapacaktım. Ben buradan geri dönerken kesin bir karar vermiş olacaktım.

    Normal sartlar altinda sabaha kadar iki uyanık bir uykulu uyuyan ve alarmdan önce uyanan ben bu kez alarmı duymadan uyuyakalmistim. Suçu temiz havaya atıp, kalkıp ılık bir duş alıp kendime geldikten sonra hadif bir makyaj yaptim.Her zaman bağlı olan saçlarımı açık bıraktım. Gomlegimin düğmelerini iliklemis,  kollarını katlar ve Ali Ömer'in mavi rengi ne denli sevdiğini düşünürken annemin kapıyı tiklatmasiyla kendime geldim.
   
      " Günaydın tatlım. Aslında biraz daha uyursun diye düşünmüştüm ama kalkmissin bile. Sera ne güzel görünüyorsun."
     " Hadi ama anne. Benim kızın Sera. Sen bana hiçbir zaman böyle şeyler soylemezsin. Eskiden de."
   " Biliyorum canım. Aslında ben hiç iyi bir anne olamadım değil mi? "
  " Anne nerden çıktı bu şimdi? "
  " Çünkü öyle.  Bu doğru. Ama bunu daha sonra konuşuruz. Ben buraya aslında sana bir haber vermeye gelmiştim. "
  " Haber mi?"
  " Evet canim. Bir musafirin var. Az önce geldi. Aşağıda babanla konuşuyor."
    " Ceren değil mi?  Dayanamadı geldi."
   " Aslında Ceren Ceren......."

     Annemin sözünü yarıda kesip merdivenlerden aşağı koşar adım indigimde aklımda Cereni bir güzel paylamak ve sonra sarılmak vardı.  Ama son basamağa gelip de içerden gelen kahkahalari duyunca duraksadim.  İçerideki her kimse Ceren değildi. Babamla çok iyi anlasiyordu. Üstelik sesi de hiç yabancı gelmiyordu. Yine de bu bana aklımın bir oyunu diyerek adım attığım salonda gördüklerimle kendimden gectigim dogrudur. O an arkamdan gelen annemin omuzuma dokunmasiyla ağzımdan çıkan " Sen. Burda?" lafını duymuştum.
    Bunun üzerine o ve babam bana dönerek gulumsediler. Bu doğru olamazdı. Belki de ben hala uyuyordum ve bu bir ruyaydi. Elbette öyleydi. Başka açıklaması yoktu. Sonra o rüya dile geldi ve konuştu.

     " Merhaba Sera."
     " Ali Ömer. Ama sen burda. Nasıl?  Neden? "
   

*****************************

Merhaba arkadaşlar,

    Yeni bir bölüm yazdım. Umarım okuyup beğenirsiniz.

    Bu arada siralamada Hikayem çok iyi yerlerdeyken şu an siralamada değil gozukuyorum. 

    Lütfen okuyup yorum yapın ve oy verin ki yeniden sıralamaya girebileyim.

   Bunu sizlerden rica ediyorum

    Görüşmek üzere.

***************************
  
    
 
  
  

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top