Bölüm 132

"Ali Ömer Yüceler dün neredeydin ve neden eve gelmedin?"

"Sevgilim sen beni merak mı ettin?"

"Hiç oralardan girme konuya. Evet, elbette merak ettim evet. Hatta delirdim.  Ama konumuz bu değil.  Dün gece neredeydin ve neden eve gelmedin?"

"Seram bak, haklısın, haber vermeliyim, ama...."

"Ama bir yere kadar her şey değil mi? Eğlenirken aklına gelmedim değil mi? Zaten gelip ne olacaksa? Artık hamile, şişman ve çirkinim."

"Seram, ben...."

"Seram deme bana. "

"Peki sevgilim. Ama anlatmama izin...."

"Sevgilim de deme. Ben senin neyinim ki zaten. Hem ne anlatacaksın ki? Hayır bari söyle baştan, bitti artık sana sevgim de. Sevmiyorum de. Gözüm görmek istemiyor de. Bütün gece delirdim burda. Sana bir şey oldu sandım. Telefonlarıma cevap vermedin. Rıfatı aradım o da açmadı. Şirini korkutmak istemedim hamile diye. Hastaneleri bile aradım. En son polisi arayacaktım  geldin. "

"Ama Seram akşam arayıp geç geleceğimi söylemiştim."

"Aksom arayop geç goloceogumi soylomostim. Kusura bakma kocacım o geçin sabaha kadar olduğunu anlayamadım ben. Desene boşu boşuna merak ettim o zaman seni. Bir daha olmaz. Zaten duruma bakılırsa bir daha da olmayacak. Yakında boşarsında beni. Zahmet etme anladım ben."

Zalim koca. Nasıl da gülüyor insafsız. Hayır gül de, gülünecek ne var? Hem sen sabaha kadar gül eğlen. Sonra da buraya gel gül. Tabi sadece eglendiysen. Kimbilir kim vardı yanında? Ya da kimler? Sarışın mı, esmer mi ay yoksa ikisi birden mi? Evde karım bekler. Hamile. Kimin umurunda? Niye haber versinki? Bak hala gülüyor. Yoksa bana mı gülüyor bu adam? Tabi bana güler, baksana şu halime, duba gibi oldum. Ne yapsın beni. Fıstık gibi çıtırlar var. Hem adam ultra yakışıklı. Yakıştıramadı beni yanına. Buraya kadarmış demek. Beş çocuklu yalnız bir kadın olmak varmış kaderde. Bir iki de kedi alırım ama ilerde. Çocuklar evlenip gidince yalnızlığımı hissettirmezler. Kedili kadın olurum. İnsanlar bakar bakar aralarında konuşur, yazık diye. Ama olsun. Konuşacak bir can olur. Hem çocuklarda gelir arada bir. Torunlarimi getirirler. Ben gideyim de toplanayım.

"Seram nereye?"

"Toplanmaya. Ay işte valizimi hazırlayacağım. Hem sana ne? "

"Kocaya sana ne denmez bir kere ayıp."

"Onu gece eve gelmemezlik etmeden düşünecektiniz beyefendi."

"Öyle mi hanımefendi?"

"Aynen öyle. "

"Hatun bak pişman olacağın şeyler söylüyorsun."

"Niye pişman olacakmışım? Hem nasıl olacakmışki o? "

"İşte böyle."

Hayır Sera hayır. Karşılık vermesene. Ama çok güzel öpüyor. Çokta özledim. Ama niye öpüyorki şimdi beni?

"Seram direnme. Sen de özledin beni."

"Hiçte bile. Niye özleyeyim, eve gelmeyen kocayı?"

"Kıskanmadın da."

"Kıskanmak mı? Ben mi seni kıskanacakmışım? Bundan daha komik bir şey duymadım. Ben kıskanç mıyım? "

"Sen mi sevgilim? Hiç kıskanç olur musun sen? Çevremdeki fıstıkları  kıskanır mısın hiç? Sarışın miydi esmer mi? Yoksa ikisi birden mi? Zaten sana da aşkım, sevgim bitmiş. Gönderiyorum seni. Sahi kedilerin adlarını ne koyacaksın? "

"Ali Ömer sen var ya, çok fenasın."

"Sen de çok tatlısın ne yapayım. "

"Yine dışarı yayın yaptım ve sen hiç bir şey demedin öyle mi?"

"Ne diyebilirim ki aşkım sen kendi kendine karar verdin. "

"Ali Ömer, dün gece neredeydin?"

"Aşkım önce otur istersen."

"Ha mevzu derin otur diyorsun. Peki."

"Dün gece eve gelemedim çünkü babanların yayında olmam gerekliydi."

"Babaların yanında mı? Ama neden yani ben anlayamıyorum. İyi ama niye bana söylemedin?"

"Çünkü sevgilim korkmanı istemedim. Ve ayrıca hamilesin."

"Korkmamı mı istemedin?"

"Seram baban dün evde kötüleşmiş. Rıfat ve Şirin hastanede anneni görmüşler. Onlar haber verince önce araştırdım sonra yanlarına gittim."

"Peki şimdi... nasıl? Yani ne olmuş?"

"Korkma sevgilim. Küçük bir kalp krizi. Ama şimdi durumu iyi. "

"Ali Ömer biliyorum onlar beni....istemedi. Başımıza neler geldi bir kere bile arayıp sormadılar.Ama.... Yine de ....onlar benim...ailem. Anne ve babam."

"Biliyorum aşkım. Ama babanın durumu iyi merak etme. İstersen seni götürürüm ona."

"Hiç anlamadım biliyormusun? Anlayamadım. İnsan kendi çocuğunu nasıl sevmez? Nasıl siler? Arkasında bırakır? Görmezden gelir. Sen olmasaydın ben ne yapardım bu hayatta? İyi ki sevdin beni. İyi ki ailem oldun."

"Seram ben olmasaydım da, sen bir çok şeyin üstesinden gelirdin. Üstelik ben olmasaydım yaşadığın kötü olayları yaşamazdin. Belki çok daha mutlu bir hayatın olurdu."

"Çok daha mutlu bir hayat? Sensiz? Ali Ömer ben sensiz nefes alamıyorum sen bana neler diyorsun. "

"Aşkım kabul edelim. Benim yüzümden çok acı çektin. "

"Çokta mutlu oldum. Çok sevildim. Çok sevdim. Sen hayatıma girmeseydin yine yaşardım ama sadece yaşardım. Yaşamak nedir bilmeden. Bir daha böyle konuşma. Sen başıma gelen en güzel şeysin. Ve ben bunun için her an şükrediyorum. "

"Asıl sen benim hayatıma girmeseydin ben o suratsız, işkolik  ve nemrut adam olarak yaşayıp giderdim. Sen beni değiştirdin. Kendime getirdin."

"Ama çok yakışıklı bir suratsız olurdun."

"Demek öyle. "

"Ali Ömer yapma."

""Niyeymiş karım değil misin? Öperim de severim de."

"Evet karınım. Evet. Ali Ömer, iyi ki karnım."

"Bence de. İyi ki benim karımın. "

"O.... iyi .... değil mi?"

'İyi aşkım. İstersen yanına gidelim."

"Yok gitmeyelim. Gerek yok. Ali Ömer, sen ne güzel bir adamsın. "

"Sevdiğim kadının beni övmesi ne kadar hoşuma gidiyor olsa da yapmam gerekeni yaptım aşkım. Kim olsa aynı şeyi yapardı. Hem o kadar abartılacak bir şey de yok.  Sabaha dek Rifatla birlikte annenin yanında durduk o kadar.  Bir iki kerede doktorla konuştuk. Ayrıca annenin pek fazla hoş sohbet olduğunu söyleyemeyeceğim. Bizi görür görmez kalmanıza gerek yok diyip göndermeye çalıştı. Üstelik gece boyu attığı bakışlarında iyi olduğunu söyleyemeyeceğim."

"Neden bir anne çocuğunu sevmez ki? Hadi beni sevmedi sen? En son görüştüğünüzde sana iyi davranmışti halbuki."

"Seram bazı şeyleri düşünmemek en iyisi. Çünkü cevapları yok. Annen anne olmaması gereken biriydi ama ona teşekkür borçluyum ki, seni dünyaya getirmiş. Seni neden sevmediğini düşünüp daha fazla kendini üzme lütfen."

"Çocukken de anlayamazdım biliyor musun? Senin annen ne kadar sevgi dolu ve iyiyse benim annem o kadar nefret doluydu.  Ama asıl ilginç olan annen benim annemle nasıl arkadaş olmuş? O kadar farklılar ki?  "

"Seram galiba annem bunun farkındaydı ama malesef elinden gelen bir şey yoktu. Dedim ya,  annelik herkese göre değil. Kendine bak mesela. Deniz senim çocuğun değildi ama sen onu bırakmadın. Bana ne diyebilirdin. Ama demedin."

"Sen de demedin. Öz kızın olmadığını bildiğin halde sana baba deyince ona kızım dedin. Baba oldun. Diğer çocuklarından ayırmadın."

"O benim, bizim kızımız Seram. Nasıl derdim hayır diye. Küçücük bir kalp, beni Baba olarak seçmiş, ben ona nasıl ben senin baban değilim derdim. O benim öz kızım. Aksini kimse söyleyemez. Ve Deniz de hayatı boyunca bunu böyle bilecek."

"Ali Ömer seni çok seviyorum ben."

"Eeee benim gibi ultra yakışıklı ve iyi bir adamı elbette seveceksin hatun."

"Yaaaa."

"Ben seni sadece sevmiyorum hatun. Ben seni deli gibi seviyorum. "

"Şişko ve çirkin olsam bile mi?"

"Sen mi şişkosun? Aşkım toplasan beş kilo almadın. Ki zaten çok zayıftin. Çirkin demene gelince bu dünyada senin saçının bir telini kimseye değişmem
Sen aynaya bir baksana. Dünyanın en güzel kadını benim karım."

"İnanayım mı?"

"İnandırmanin güzel bir yolunu biliyorum aşkım.  Adına öpücük deniliyor. Ve inan bana birden fazla olacak."

"İııı. Öyle mi?"

"Hı hı."

***************
Merhaba,
Yeni bir bölümle geldim.
Seranın ailesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Umarım beğenerek okumussunuzdur.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Sevgiyle kalın.
****************

  

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top