Bölüm 113
Üzerinden ne kadar zaman geçtiğini bile bilmediğim bir süre sonra evimdeyim. Değişen tek şey ailemize yeni katılan iki bebeğimiz. Yeniden bu ev de olmak, burada yaşamak, gece olunca şimdi aklıma gelen o çoğu korkunç şeyleri hatırlamak, bunlar beni tedirgin etmiyor değildi. Ali Ömer başka bir ev ayarlamıştı elbette ama dün gece aralıksız yağan yağmur uzun süredir boş olan o evin çatısındaki sorun nedeniyle evi sular içinde bırakmıştı. Ve ben ikisi yeni doğmuş dört bebekle otele gitmektense bu evde bir kaç gün kalabileceğimize kendimi ikna ettim.
"Seram, farkında değilim sanma. İyi değilsin. Hadi gidelim burdan. İki en fazla üç güne çatı yapılır. Otelde idare ederiz."
"Evet dört bebekle bir odada tıkılıp kalmak dışında idare ederiz."
"Ama burası...."
"Biliyorum Ali Ömer. Ve emin ol gece olunca daha çok etkileyecek, ama en azından sen varsın. Yanımızdasın. Bu sefer yalnız değilim. Ve sen bize bir şey olmasına izin vermezsin."
"Asla Seram. Bundan sonra yanınızdan bir saniye bile ayrılmak yok. Zaten yakında gidiyoruz buralardan. Sadece halletmem gereken birkaç ufak detay var."
"Gidiyor muyuz? Na...nasıl gidiyoruz? Ali Ömer şirket?"
"Hadi içeri geçelim. Sonra konuşuruz bunları, ama şunu bil hiçbir şey sizden yani ailemden önemli değil."
İçeri girince gözüm istemsizce de olsa kapıya takıldı. O gece bu kapıdan çocuklarımın yabancılar tarafından kaçırılışını artık bu hayatta olmadığımı sanarak izlemiştim. Şimdi yanımdaydılar, fakat o gece yaşadıklarımı çok uzun bir süre unutamayacaktım. Aslında hiç unutamayacaktım.
Yavaş adımlarla salona doğru ilerlerken Ali Ömerin sesiyle durdum. "Nereye gittiğini sanıyorsun?"
"Salona gidiyordum. Biraz yoruldum. Otursam iyi olacak."
"Yoruldun demek?"
"Evet."
"Oturacaksın."
"Evet."
"Salonda?"
"Ali Ömer ne oluyor? Unuttun sanırım ama ben yeni ayağa kalktım."
"Yoooo unutmadım ama diyorum ki bi mantı mı yapsan?"
"Mantı mı?"
"Evetttt. Hem dolma da sarıver yanına Deniz de özlemiştir."
"Yani azcık dinlensem iyi olurdu ama madem istedin peki."
"Serammmm"
"Efendim?"
"Doğru yukarı çıkıyoruz. Üzerini değiştiriyoruz."
"Ha tabi haklısın. Hastaneden geldim, üzerimi değişip öyle başlayayım."
"Hayır Seram."
"Neye hayır?"
"Hiçbir şeye başlamıyorsun. Bir haftadan fazladır hastanede yatıyordun yeni ayağa kalktın. Yukarı çıkıp üzerini değiştiriyoruz ve sen hemen yatıp dinleniyorsun."
"Ama mantı istedin Bi de dolma?"
"Benim şaşkın karım. Ömrümün sonuna kadar yemek yemesem de olur ama yeter ki sen yanımda ol, iyi ol. Salona gidip oturayım deyince sana takıldım birazcık."
"Öyle mi Ali Ömer bey?"
"Öyle sevgilim."
Ali Ömer beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. Saçlarıma öpücükler kondururken " Hem ben sana hiç kıyabilir miyim?"
"Kıyamaz mısın?"
"Saçının bir tek teline bile kıyamam."
"Ali Ömer ben seni çok seviyorum"
"Ben de seni çok seviyorum aşkım. Hadi bakalım yukarı çıkalım şimdi."
"Peki ama önce bebeklerimize bakalım, zaten aldığım ilaçlar yüzünden onları emziremiyorum bari yanlarında olayım."
"Aşkım benim bunun için kendini üzme tamam mı? Evet bebeklerimizi emziremiyorsun ama sen onların annelerisin. Onlar bunu hissediyor."
"Öyledir değil mi Ali Ömer ? Yani anneleri olduğumun farkındadırlar. Evet biliyorum daha küçücükler ama ne bileyim işte."
"Onlar hisseder aşkım. Onları o kadar karnında taşıdın. Büyüttün. Elbette hissederler. Amaaaa sen artık çok konuştun hadi bakalım gel buraya."
Bir an da kendimi Ali Ömerin kollarında bulunca şaşırmıştım. "Ali Ömer ne yapıyorsun? Ben çıkarım."
"Hı hı. Çıkarsın. Sen çok bile ayakta durdun. Ben sana az önce ben senin saçının bir teline bile kıyamam demedim mi? Bundan sonra böyle hatun. İster beğen ister beğenme."
"Beğendim".
"Hı? Duyamadım?"
Ağzımdan sessiz bir fısıltı gibi çıkan sözcüğü duymuş olmasına bile şaşırmıştım. Başımı utanarak göğsüne yaslarken kokusunu derince içime çektim. Neredeyse bunu kaybediyordum. Sevdiğim adamı, çocuklarımı.
"Sana ne dedin diye sordum kadın? Duyamadım da."
" Ali Ömerrrr"
"Seram söyle hadi uğraştırma beni. Biliyorsun söyletirim."
Gözlerim gözlerine dalıp gitmişken "Beğendim." dedim
"Demek beğendin?"
"Hı hı beğendim. Hem de çok."
Ali Ömer aldığı cevaptan mutlu olmuşcasına "Şimdi oldu işte." dedi gülerek ve bana bir öpücük verdikten sonra merdivenleri çıkmaya başladı.
Odamızın kapısına geldiğimizde Ali Ömere "Beni artık indir aşkım, yorulmadın mı? Geldik zaten." dedim.
"Yorulmak mı? Seni taşıdığım için mi? Seram zaten kuş kadar bir şeydin iyice zayıfladın. Ağırlığın yok gibi bir şey. Bu duruma el atıyorum ve sen ne kadar karşı çıkarsan çık bundan sonra ne getirilirse yiyeceksin."
"Ama Ali Ömer...."
"Ne Ali Ömer ne ? Karşı mı çıkıyorsun sen bana?" dedi beni yatağa yavaşça bırakırken.
"Yani karşı çıkmak demeyelim de."
"Ne diyelim?"
"Ay bilemedim şimdi sen öyle şey yapınca, sorunca yani uyduramadım bişey."
Ali Ömer gülerek "Ben de öyle tahmin etmiştim zaten" dedi ve bana bir öpücük verdi. Ayrıldığımızda bizi yüzünde bir gülümsemeyle izleyen Ali Ömerin annesini gördüm. Utanıp Ali Ömerin kollarından sıyrılmaya çalışırken Ali Ömer bana daha sıkı sarılıp kendine iyice çekti.
"Nasılsın güzel kızım? Ben de torunlarıma bakmak için yukarı çıkmıştım. Sesinizi duyunca bir şeye ihtiyacınız var mı diye sorayım dedim."
"Yok anne teşekkürler."
"Var anne. Sen Seranın dediğine bakma. Ona yiyecek bir şeyler getirebilir misin lütfen?"
"Elbette oğlum hemen."
"Anne kendinizi yormayın ben aşağı iner yerim."
"Ne yorması güzel kızım? Hiç olur mu öyle şey? Hemen getiriyorum."
"Ali Ömer ne yaptın?"
"Ne yapmışım?"
"Oldu mu bu şimdi?"
"Ne oldu ki?"
"Ne olacak ayıp oldu."
"Hiç ayıp falan olmadı hadi bakalım üzerini değişelim yatıralım seni."
"Ali Ömer kadıncağıza yazık değil mi? Niye yoruyorsun? Üstelik bizi de gördü."
"Nasıl yani? Gördü derken?"
" İşte biz şey."
"Ney Seram?"
"Şey işte. Öpüşürken."
"Ne var bunda. Karım değil misin?"
"Karınım tabi ama annenin önünde de"
"Seram biz kötü bir şey yapmadık. Sen benim karımsın ben de senin kocanım. Öperim de severim de. Kim görmüş kim duymuş umurumda mı sanıyorsun? İsterse bütün dünya görsün seni öptüğümü. Seni kaybetmenin kıyısından döndüm ben. Kimse karışamaz. Karııştırmam da. Zaten bir şey diyen de yok. Ve sen sevgili karım alış bunlara. Artık dört çocuğumuz var. Gerçi sekiz tane daha olacak ama daha sonra."
"Sekiz mi? Ali Ömer delirdin herhalde."
"Hayır aşkım delirmedim. Anlaşmıştık. Bir düzine çocuğumuz olacaktı. Hem baksana belki gelecek sefere üçüzlerimiz olur ne dersin?"
"Ah Ali Ömer ah."
"Hem öylesi daha kolay olur. "
"Ali Ömerrrrr"
"Tamam sustum ama şimdilik."
"İşte geldim çocuklar. Hadi bakalım kızım önce biraz ye sonrada uyu ve dinlen."
"Ama ben daha çocuklarımı görmedim. "
"Torunlarım gayet iyi kızım. Karınları tok, altları temiz uyuyorlar. Deniz de aşağıda kahvaltısını ediyor Seher hanımla."
" Ama ben onları görecektim. Ali Ömer?"
"Aşkım bak iyilermiş. Onlarda uyuyormuş. Hadi sen de bir şeyler ye ve uyu. Söz uyanınca görürsün."
"Bak söz verdin ama."
"Ve ben sözlerimi hep tutarım bilirsin."
"Evet biliyorum. Tutarsın."
" A oğlum bu arada Rıfat oğlum geldi aşağıda salonda seni bekliyor. Şirin kızımda iki saate kadar gelecekmiş Seranın yanına. "
"Tamam anne. Ben inip bakayım. Sen Seranın yanında kalırsın değil mi?"
"Elbette oğlum sen hiç merak etme. Sera yemeğini yiyip uyuyacak değil mi güzel gelinim?"
"İyice çocuk gibi yaptınız beni."
"Serammmm."
"Tamam Ali Ömer tamam ."
Ali Ömer bana bir öpücük verip odadan çıktı. O yanımdayken kendimi çok güçlü ve yenilmez hissediyordum. Şimdiyse bedenimi kaplayan yorgunluğa rağmen içimden bir kez daha ona sahip olduğum için teşekkür ettim.
--------00------
"Sonunda gelebildin abi."
"Ne o çok mu bekledin?"
"E biraz yani."
"Rıfattttt."
"Tamam abi bir şey demedim. Sera nasıl?"
"Güçlü görünmeye çalışıyor ama hala zayıf. Ve bu ev onu korkutuyor."
"Yine de buraya gelmeyi kendi istedi."
"Evet otel odasına tıkılıp kalmamak için."
"Sera güçlüdür abi. Onun yerinde başkası olsa belki de şu an yanımızda olmazdı. Neler atlattı o. Bu da geçecek. Hem ustalarla konuştum buraya gelmeden. Çatıyı yarına kadar onaracaklarmış."
"Yarın evi güzelce temizletip öbür gün geçeriz o zaman."
"Olur abi."
"Sera da biraz daha kendine gelmiş olur. Kolay şeyler yaşamadı. Hele o ameliyat. Aklıma geldikçe delirecek gibi oluyorum. O şerefsizler ödeyecek hepsini."
"Abi şerefsiz dedin de Semih ve Doğa hala depoda. Ne yapalım?"
"Seraya bu işi polise bırakacağıma söz verdim Rıfat ama hıncımı almadan olmaz."
"Yani?"
"Yanisi hazır Sera uyuyorken gidip bir ziyaret edelim ikisini. Hem sıkılmıştır onlar şimdi orda bunca zamandır. Biraz eğlendirelim onları."
" Peki abi. Nasıl dersen."
"Gidelim Rıfat gidelim de o pislikleri polise teslim etmeden önce bir görelim."
*********************************
Merhaba,
Bayağı bir zaman oldu yazmayalı farkındayım.
Bekleyenler olur diye hikayeye devam edeyim dedim.
Hani okuyan ama yorum yapmayan sessiz okuyucular için.
Nasıl gidiyor sizce?
Zaten finale az kaldı.
Sizce Ali Ömer gerçekten şirketi bırakacak mı?
Sera buna ne der?
Ya da siz neler olsun istersiniz?
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
Görüşmek üzere.
**************************************
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top