Bölüm 101
Hastaneden ayrılıp arabaya bindiğimizde ikimizde bir süre konuşmadık. Aklımızdan geçenler bazen dilimize ket vurmamızı gerektiren anılar misali üşüşmüştü etrafımıza. Ne ben bu duruma çare bulabilirdim ne de Ali Ömer içindekileri kabullenebilirdi. Şu an ona ne söylesem deva olmayacaktı, biliyordum. Bu yüzden en iyisi bir an önce her şeyin olup bitmesiydi yani annesiyle konuşmalı ve gerçekleri öğrenmeliydi.
Kendi annemden doğduğum günden bu yana tek bir sevgi kırıntısı dahi görmemiş olan ben kendi içimde bile olsa onun annesini nasıl yargılayabilirdim? Yine de nasıl bir annenin küçücük çocuğunu bırakıp daha doğrusu terk edip gidebildiğini aklım almıyordu. Ve değişen ne veya neler sonucu yeniden ortaya çıktığını da anlayamıyordum. Elbette olaylar farklı şekilde gelişmiş olsaydı kendini saklayacak ve ölü görünmeye devam edecekti. Tüm bunlar bir yana oğlunu ve ailesini büyük bir beladan kurtardığı da ortadaydı. Verdiği bilgiler sayesinde Semihten geçici de olsa kurtulmamızı sağlamıştı. Bu bile hala ailesine, en azından oğluna değer verdiğine ve onu sevdiğine işaret ediyordu. Fakat ne gibi bir sebep yıllarca kendisini ölü göstermesine neden olmuştu? Ve daha da önemlisi Semihle ilgili tüm o belgeleri ve bilgileri nasıl ele geçirmişti?
Bilinmezliklerin fazlalığı içinden çıkılmaz bir hal alsa da susmaya mecburdum. Ali Ömerin durumu ortadaydı. Söylemese de onu tanıyordum. Kendi içinde neler yaşadığını tahmin edebiliyordum. Benim annem beni hiç sevmemişken o kendisini çok seven ve yıllardır ölüğünü bildiği annesinin yaşadığını öğrenmişti. Çok zor olmalıydı. Ona gitmeyi kabul etmesi bile bir mucizeydi. İçimden annesinin geçerli bir nedeni olmasını dileyerek gözlerimi sımsıkı kapadım. Eğer oğlunu terk edip gitmesine neden başka bir erkekse bu Ali Ömerin canını çok yakacaktı. Ne kadar göstermek istemese de artık onun da duyguları vardı. Ve tek dileğim sevdiğim adamın artık birazcık olsun huzur bulmasıydı.
Taş yapılı, bahçe içinde bir evin önünde durunca geldiğimizi anladım. Ali Ömer kontağı kapattıktan sonra "Geldik işte." dedi. Onun için ne kadar zor olduğunu biliyordum. Birazdan bu eve girecektik ve çıktığımızda hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Fakat ne olursa olsun onun yanında olacaktım. Bunu göstermek istercesine uzanıp hala direksiyonda duran elini tuttum. Bana doğru döndüğünde gözlerinde daha önce görmediğim bir çaresizlik olduğunu fark ettim.
"Seram aslında dönsek mi? Belki de en iyisi hiç bilmemektir."
Korkuyordu. Haksızda sayılmazdı. Kaç yaşında olursa olsun o hala bir çocuk ve içerdeki de annediydi. Gözleri ona hak verip gidelim dememi bekler gibi bakıyordu. Fakat yapamazdım. Şimdi onunla konuşup gerçekleri öğrenmeliydi. Yıllarca içini kemirecek ya da keşke öğrenseydim dedirttirecek bir şüpheyle yaşamasını istemiyordum. Üstelik gitmek kaçmak olurdu. Ve kolay olan buydu. Korkaklık olurdu.
"Hayır Ali Ömer. Daha sonra keşke dememek için şimdi içeri girip omunla konuşman gerekiyor. Ben de yanındayım. Ne olursa olsun. Biliyorum çok zor ama kaçmaman gerek. Bunu yapmalısın."
"Hep yanımda olacaksın değil mi?"
"Her zaman."
"Seram hatırlıyor musun küçükken kırmızı bir topum vardı annemin aldığı. "
"Evet hatırlıyorum o topu çok severdin hatta arabalarından bile daha fazla."
"Neden biliyor musun?"
"Annen aldığı için mi?"
"O da var tabi ama ne zaman o topla oynasam ardından annemin bahçede çok koşup acıkmışımdır diye muzlu süt ve kurabiye getirdiğini hatırlıyorum. Ben o günleri çok özledim Seram. Annemin beni sevdiği ve yanımda olduğu günleri."
"Ali Ömerrrr. Aşkım biliyorum özlediğini. Söylemediğin çoğu şeyi biliyorum fakat kim bilir belki de geçerli bir nedeni vardır ya da yoktur ama o şu an burada. İçeride. Sana bir kaç adımlık mesafede. Yarının ne getireceğini hiç birimiz bilemeyiz aşkım. Ama yaptığı şeyi bir kenara bıraksak bile en azından annen olduğu için onu dinlemeni hak etmiyor mu? Zor olacak fakat yapmalısın."
Ali Ömer saçlarımı okşayarak gözlerinden süzülen yaşlara aldırmadan "Seram." dedi. "Ben seninle evlenmekle ne kadar güzel bir şey yapmışım. İyi ki benim karımsın ve yanımdasın."
"Başka nerede olabilirdim ki şaşkın? Hem o kırmızı topla ilgili hatırladığım bir şey daha var. Benim oynamama hiç izin vermezdin onunla. Bir keresinde senden gizli aldığımda benimle küsüp iki gün konuşmamıştın."
"Ama sonra dayanamayıp barışmıştım. Hatta dur bakayım galiba o gün o bal yanaklarından da öpmüştüm seni değil mi?"
"Bunu da mı hatırlıyorsun?"
"Ben seninle ilgili hiç bir şeyi unutmadım ki Seram. Sen benim çocukluktan beri sevdiğimsin."
"Ya utandırmasan olmuyor değil mi?"
"Utanınca çok tatlı oluyorsan."
"Hadi hadi. Daha fazla vakit kaybetmeyelim. Annen bizi bekliyor."
Arabadan inip eve doğru yürürken Ali Ömer elimi tutan elini biraz daha sıktı ve "İyi bir nedeni olsa iyi olur, yoksa bir daha beni de ailemi de göremez. Gerçi umurunda olur mu bilmem ama."
"Eminim umurunda olur Ali Ömer yoksa yıllar sonra ortaya çıkma riskini göze alarak seninle iletişime geçmezdi."
Kapıyı açan kadın ellili yaşlarının ortalarında hafif kilolu ve saçlarını topuz yapmış biriydi. "Hoş geldiniz efendim." diyerek bizi içeri aldıktan sonra salona kadar eşlik etti. "Ben annenizin yardımcısı Seher. Yıllardır yanındayım. Geleceğinizi söylemişti. Siz buyurun oturun, ben geldiğinizi haber vereyim." dedi ve anlayışlı gözlerle bakarak ilave etti." Anneniz çok mutlu olacak. Ne zamandır gelmenizi bekliyordu."
Seher hanım odadan çıkınca Ali Ömerle yan yana üçlü koltuklardan birine oturduk. Etrafıma şöyle bir göz gezdirdim. Duruma bakılırsa gayet iyi şartlar altında yaşıyordu. Yalnızca bu ev bile hayat standardını açıklama konusunda yeterli olurdu.
Genç bir hizmetçi bize gelip içecek bir şeyler alıp almayacağımızı sorarken Çiçek hanım yani Ali Ömerin annesi içeri girdi. Ben ayağa kalkmış bir şekildeyken Ali Ömer onu görünce bir heykel misali hareketsiz kesilmişti. Ne yapmam gerektiğine karar vermeye çalışırken Çiçek hanım karşıma gelip bana sarıldı. "Sera güzel kızım sonunda seninle yüz yüze gelebildik. Nasılsın? "
"İyiyim, teşekkür ederim. Siz nasılsınız?"
"Bilmem bazen iyi bazen kötü işte. Fakat bu gün iyiyim, çünkü sizler burdasınız. Oğlum?"
Ali Ömer oturduğu koltuktan yavaşça kalkıp annesine doğru dönünce gözlerinde yılların özlemini taşıyan o bakışları gördüm. Yine de hiç bir harekette bulunmamış, annesine yaklaşmamıştı. Çiçek hanım bana yaptığı gibi oğluna da sarılmak için bir hamle yaptı fakat Ali Ömer elini kaldırarak onu engelleyince geri çekilmek zorunda kaldı. "Bunca yıl sonra yapmak istediğin gerçekten bu mu?"
Ali Ömerin sözleri havada asılı kalıp buz gibi bir sessizliğe neden oldu. Bir süre hiç kimse konuşmadı. Ona hak veriyordum. Hiç bir şey olmamış gibi davranamazdı. Gerçekleri öğrenmeden olmazdı.
"Neden?" dedi bir süre sonra. "Neden yaptın bunu?"
"Ali Ömer oğlum."
"Bana oğlum deme. En azından gerçekleri anlatana kadar deme. Her şeyi bilmek istiyorum. Hiç bir şey saklama sakın."
"Peki Ali Ömer, anlatacağım. Hadi oturalım."
Hepimiz oturduktan sonra Çiçek hanıma baktım. Yıllar ona çok iyi davranmış sayılmazdı. Henüz eliilerinin başındaydı fakat çektikleri onu yormuş, yaşamaktan bezdirmiş gibiydi.
"Babanla birbirimizi çok severek evlendik. Birbirimize çok aşıktık. Evlendikten bir yıl sonra da sen doğdun. O zaman mutluluğumuz katlanmıştı. Hayat bizim için çok güzeldi. Baban dedenin şirketinde çalışıyordu. Daha sonra Seranın babasıyla birlikte kendi şirketlerini kurdular, fakat yine de avukat olması nedeniyle dedenin hukuki işlerine de bakıyordu. Dedenin bir ortağı vardı. Ahmet. Yani Semihin babası. Ve Semihinde bir kuzeni vardı. Kürşat. O zamanlar Semih ve Kürşat ayrılmaz ikiliydiler. Kürşat kafayı bana takmıştı. Bir gün beni şirkette köşeye sıkıştırıp beni sevdiğini ve benimle evlenmek istediğini söyledi. Ona evli olduğumu, bir oğlumun olduğunu ve çok mutlu olduğumu söyledim. Peşimi bırak dedim. Ama dinlemedi. Beni zorlamaya devam etti. Eğer birine bahsedersem dedenlere ya da babanla sana zarar vereceğini söyleyip tehdit etti. Her seferinde kaçtım ondan. Bir gün babanla arabada eve dönerken kaza geçirdik. Arabanın fren kablosunu kestirmiş Semihe. Ben de sonradan öğrendim. "
"Tıpkı sana yaptığı gibi Ali Ömer. Nasıl bir adam bu?"
"Ama sen o kazada ölmüştün. Babamla birlikte."
"Baban ölmüş, ben de ağır yaralıymışım. Sonradan doktorlar yaşamamın bir mucize olduğunu söylemişler. Kendimi bilmez bir halde aylarca yattım hastanede. Kendime geldiğimde ne adımı ne kim olduğumla ilgili bir şey hatırlamıyordum. Kürşat bana kendisini nişanlım olarak tanıttı. O kadar iyi ve anlayışlı biri gibi görünüyordu ki ona inandım. Yıllarca da hiç bir şey hatırlayamadım. Onunla evlendim fakat bir şey hatırlamadığım ve ona karşı bir şey hissetmediğim için asla onun olmadım. Bu şekilde yaklaşık yirmi yıl geçti sonra bir gün gazetede bir haber gördüm. Senin ve Seranın evlendiğiniz yazıyordu. İşte o zaman her şey yavaş yavaş geri gelmeye başladı. Parçalar birleşti. Kürşatın kim olduğunu hatırladım ancak bunu ona belli etmedim.Sonradan öğrendim ki benim yerime yüzü tanınmayacak halde bir kadın cesedi koymuşlar arabaya. Böylece herkes beni de o kazada öldü bilmiş. Gizlice sizi izledim. Semih yüzünden zor durumda olduğunuzu anlayınca gizlice bilgi toplamaya başladım. Bu arada geçen sene Kürşat kalp krizi geçirdi ve öldü. Böylelikle ben de ondan kurtulmuş oldum. Fakat karşına çıkamazdım. Yıllardır öldü bildiğin annen karşına çıkıp sana Semihle ilgili kanıtlar verse bile inanmazdın. Beni kovardın. Ve ben bunu kaldıramazdım. İşte hepsi bu."
Salonda oluşan sessizliği bölen tek şey nefes alıp verişlerimizdi. Zavallı kadın geçmişini hatırladığında ne kadar büyük bir üzüntü hissetmiş ve acı çekmişti. Ali Ömerin elimi tutan elini haydi demek istercesine sıktım. Bana baktığında dolu dolu olmuş gözlerinde tek bir duygu vardı, özlem. Yerinden yavaşça kalkıp annesine doğru döndü. Çiçek hanım yıllar boyu uzak kaldığı oğlundan gelecek tek bir güzel söze hasret beklerken Ali Ömer "Anne" dedi. Ve sonrasında anne ve oğlu sımsıcak bir kucaklaşmayla yılların özlemini çıkarmaya çalışırken tek yapabildiğim gözlerimden akan yaşlarla onları izlemekti.
*********************************
Merhabalar,
Yeni bir bölüm geldi.
Umarım beğenir ve seversiniz.
Artık finale az kaldı.
Fakat Semih hala yakalanamadı.
Acaba nasıl bir final olacak?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Görüşmek üzere.
*******************************
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top