Bölüm 10

     Söyleyecek birsey yok. Mantıklı düşünemiyorum hepsi bu. Ben duygularımla hareket etmeyi bırakalı çok oldu. Üstelik asla  olmayacak birsey için cabalamak neden? Ben böyle biri değilim. Hayallerin peşinden kosmam.  En azından olmayacak hayallerin peşinden kosmam. Altı yıl oldu. Tam altı yıldır aklımın dediğini yapıyorum. Öyleyse bu kalbimdeki titreme ne? Sadece ufak tefek kipirtilar değil bunlar. Adını koymak istiyorum. Adını koyabilir miyim bilmiyorum. Adını bilmiyorum.  Belki de yalnızca etkilendim. Oynadığımız oyun. Tıpkı bir film gibi hersey ve başrol oyuncularından biri benim.  Hepsi bu. Bir de Cerenin konuşmaları.  Bu yüzden hersey. Yoksa ben biliyorum. Anlıyorum. Tanıyorum kendimi.
      
     Aşka inanmayi bıraktım. Aslında aşkı beklemeyi bıraktım. Aşk acı.  Aşk özlem. Aşk yalnızlık. Ve aşk biraz da göz yaşı. Döküp durdugun.  Bekleyip sustugun. Aşk diye bir şey yok.

     Eskiden param vardı. Ve bu para bana istediğim herseyi verirdi. Gerçek sanmıştım. En büyük yalanı kendime soylemisim. Gerçek yalnızlıkmis oysa. En çok kendine değer vermekmis gerçek. Kimseyi gözünde buyutmemek.  
  
      Ben en büyük yanlısı kendime yaptım. Kalbimin bir anlık bile olsa carpmasina izin verdim. Umurunda bile değilim. Onun tek istediği şirketini kurtarmak. Zayıflık gösterdim. Düşünmem,  olabileceğini hayal etmem bile hataydi. Kendime gelneliyim.....
   
     "Sera. Seraaa.  Beni duyuyor  musun? Sera bak anlamıyorum neler oluyor? Deminden beri sana seslenip duruyorum ama sen gözlerini bir noktaya diktin susuyorsun. Sera ne oldu birden bire? "
    
       Nasıl söyleyeyim şimdi?  Nasıl derim kendi gözlerim bile kalbimi ikna etmeye uğraşırken ben yine yanlış yaptım,  umut ettim bir anlık bile olsa heves ettim. İnanmak istedim. Ama yine kalakaldim öylece diye. Nasıl diyeyim ?
      " Sera neler oluyor?"
      " Kalkalim mi artık? "
       " Hayır. Önce ne olduğunu soyleyeceksin. Dakikalar içinde degistin. "
      " Ceren ben ben gerçekten şimdi konuşmak istemiyorum. Lütfen kalkalim. "
       " Bak Sera ben..."
       " Ceren lütfen. "

Cerenle birlikte oradan çıkıp arabaya doğru yürürken  içten içe merak ediyordum. Acaba.....
Ama hayır. Bu işin acabasi yok Sera. Kalbindekileri hemen unut ama gördüklerini sakin unutma.

      " Sera anlatacak misin artık? "
      " O.... o ordaydi."
      " Kim neredeydi? "
      " Ali Ömer ve...."
      " Ve? "
       " Ve bir kız. O çok çok güzeldi.. Ceren. O kız oturuyordu. Sonra Ali Ömer geldi ve ona sarıldı. O kadar sıkı sarıldı ki......"
       " Ama belki sadece bir arkadasiydi. Hemen kötü düşünme. "
       " Hayır arkadaşı değil. Onu yani ona öyle bakıyordu ki gözleri sanki kiyamaz gibi. İncitmekten korkar gibi. Arkadastan öte birsey bu. "
      " Bak bence hemen bir karar verme. Öğrenmenin bir yolu olmalı. "
      " Öğrenecek birsey yok. Gerçek ortada. Ama neden ben? Yani evlenmek sorununu cozecekse neden onunla değil de benimle evlenmek istedi? Sonuçta onu seviyor da. "
      " Sera bak bence..."
      " Ceren ben anlamıyorum. Anlayamıyorum. Yani ben. Ben."
       Daha fazla bu sekilde devam edemeyeceğimi anlayınca gözlerimden firar eden bir kaç damla yas eşliğinde sustum. 
     " Sera sen asiksin ona. "
     " Hayır.  Asla. Yok öyle bir şey. "
     " Burda  kötü bir şey yok ki. Yani aşk,  aşık olmak güzel şey bunlar."
     " Ben aşık felan değilim Ceren. Sadece üzüldüm. Bir sevdiği var ve ve yani o varken neden  benimle evlenmek istedi ki?"
     "Sera aşık Olmasaydın kiskanmazdin. Bu aşık birinin vereceği türde bir tepki. "
     " Ceren Hayır bak öyle olsam bile artık bir önemi yok. Canim acıyor. Canımı acıtıyor. Ve bu iyi degil. "
    " Sera bu durumda onunla evlenmesen mi ? Yani sen böyleyken evlenirseniz ve sonra bir süre geçince  ayrılacaksiniz. Sen ...."
    " Ben. Ben evet belki de en iyisi bu. Yarın ilk iş bunu ona da söylemeliyim. Sevdigiyle evlenmeli. Ve ben yarin istifami verip işten ayrilacagim Ceren. En iyisi bu.  Benim içinde. Onun için de."
     Alismaliyim aslında. Aşktan yana şansım hiç olmadı. Aşk beni sevmedi. Babam iflas edince nişanlım olacak  para avcisi arkasına bile bakmadan gitti Babam onun beni değil de parami sevdiğini söylemişti. Inanmamistim. Belki de inanmak istemedim. O zamanlar herseye sahiptim. Aile ve sevgi dışında. Param çoktu ama aradığım hep sevgiydi. Bana sevgi verecek birini aradim hep. Onlar parayi sevdiler. Para gidince de değişen birsey olmadı. İki kere aşık olmayı denedim. Biri kendi gozlerimle aldatildigimi gorunceye kadar sürdü. Diğeri de eski sevgilisi geri dönünce ona döndü. Benim aşka dair güvenim kalmadı. Ve şimdi en iyisi birşeyleri en basindayken sokup atmak.
     Yeni bir iş bulmak için araştırma yapmaya başlasam iyi olur. Aslında kendi meslegimi yapmaya bile başlayacağım bir dönemde işten ayrılmak kariyerim için iyi olmayacak ama kalbim için en iyisi bu. Evlendigimizde onu ozlemesini,  onu aramasini, belki de ayrilacagimiz günü beraber saymalarini izlemektense yapmam gereken tam da bu.

     Sabah sirkete gelir gelmez hemen istifami yazdım. Ali Ömer odasindaydi. Zaten her zaman erken gelirdi. Onunla hemen konusmaliydim yoksa asla yapamayacağını biliyordium. Adimlarim kapısının önünde durduğunda elimi zorlukla kaldırarak kapıya vurdum Gel demesiyle iyice gerilen bedenimi içeri sürükleyip karşısında durduğumda kafasını kaldırıp bana bakti.

     " Ben de şimdi seni cagiracaktim. Kalp kalbe karsiymis ha? " deyip gulumsediginde kalbimden birşeylerin koptuguna yemin edebilirdim.    
    " Ali Ömer bey benim size söylemem gereken birsey var."
     Bir süre yüzümü inceleyen gözleri, gözlerime takılı kaldı. Aramızda sanki sizcukler gereksizdi. O gözler bana ne söylemeye çalışırsa calissin aslında bu benim inanmak istediğim bir yalandi.
    " Ali Ömer bey ben..."
    " Ben geldimmmm. "

      Sesin sahibine donmemle bedenime ani bir elektrik dalgası yayildi. O buradaydi. Gelmişti. Şaşırmış gözlerimi ondan çekip Ali Ömer' e döndüğümde yerinden büyük bir mutluluk içerisinde kalkıp ona doğru yürüdüğünü ve sarildigini gördüm. Bu kadarini hak edecek ne yapmıştım?  Neden istifami verip gitmeme bile izin yoktu. Hayat beni daha ne kadar uzeceksin?

    " Bugun geleceğinden haberim yoktu."
    " Ne o yoksa sevinmedin mi? "

    Ali Ömer'in kolunun altında neseyle konuşurken ben unutulmustum elbette. Kim sevdiğini görünce başka birinin varlığını hatirlarki?  Bu kişi sahte bir mustakbel eş olsa bile.
    " Seni görmek beni her zaman mutlu eder kuzen biliyorsun. "

    İşte kendisi de söyledi mutlu olmuş. Seviyor tabi. Sevildigini de biliyor. Neden olmasın ki? Bir dakika kuzen - mi dedi o?

    " Sera gel bak seni kuzenimle tanistirayim. Aslında kuzenden çok kardeşim gibidir. Şirin,  bu güzel bayan da hem asistanim hem mimarim hem de müstakbel eşim. "

    Bana mı dedi o? Neler dedi hem de. Müstakil eşim dedi. Kalbim tekrar kanat cirpmaya baslamisken bana uzanan eli içtenlikle siktim.
     " Ben çok memnun oldum. Adınız gibi çok sirinsiniz. Yani şey ben demek istedimki. .."
     " Gerçekten tam kendine göre bir eş secmissin kuzen. İçi dışı bir. Güzel. " derken Ali Ömer'e guluyodu. 
    " Kalıp sizinle sohbet etmek isterdim ama Yıldırım abi beni bekliyor. Ve bilirsin kuzen bekletilmekten hiç hoşlanmaz. "
    " Demek Yıldırım için bizi birakiyorsun. Peki yazdım bunu haberin olsun.  Yalnız onun odası değişti. Sera, Sirin'e Yıldırım'ın yeni odasını gösterebilir misin?"
     " Elbette."

    Gerçekten de bu Ali Ömer benim tanıdığım Ali Ömer olamazdı.  Kuzeninin yanında bambaşka biri oluyordu. O ciddi ve sert adam gitmiş yerine yüzü ve gözlerinin içi her zaman gülen bir adam gelmişti.

    " Bu arada Sera sen benimle ne konuşmak istiyordun? "
   " Ben mi? Aaaa şey ya. Önemli bir şey değil. İş.  İşte ilgili."

    Nasıl derim ben seni kıskandım. Aslında ben sana galiba birazcık aşık oldum. Yok birazcık da değil.  Korkutuk aşık oldum. Kuzenini sevdiğini sandim. Kendimi sana el yaptım. Sen mutlu ol diye istifa mektubu yazdım. Bir de o var tabi.

    " Hadi ama kuzen. Kızı sonra zorlarsin. Belliki üçüncü kişilerin yanında soylenmeyecek özel şeyler. Utandirmasana kızı. "
    O an Sirin'e daha bir kanım kaynadi. Elbette Ali Ömer'e ilanı aşk edeceğim için değil ama beni daha fazla açıklama yapmaktan  kurtarmisti.

    " Simdiden dayanışma ha ? Peki." derken gülen Ali Ömer herhalde bugüne kadar gördüğüm en güzel şey olabilirdi.

    Sirinle beraber odadan çıktığınızda içinde artık gereksiz kalan istifa mektubu olan dosyayı masamin üzerine bıraktım. Geri döndüğümde onu kağıt imha makinesine en ince hücrelerine kadar  gonderebilirdim.

    Yüzümde oluşan gülümseme kalbimden gözlerimin içine kadar ulaşıp oradan tasarken kendi kendime bir şarkı mirildanarak masama dönerken beni masamda oturmuş bekleyen bir Ali Ömer görmeyi beklemiyordum.  Tam beni bu kadar mı ozledin be adam diye içimden geçerken elinde tuttuğu kağıt ile  sorduğu soru ruh halimi alt üst etmeye yetmisti.

     " Bu istifa mektubunun ne anlama geldiğini bana aciklarmisin?  Neden Sera neden? "

****************************
Merhaba,

  Bölümü nasıl buldunuz? Bence yorum yapıp bana soylersiniz ve begenditseniz oy da verirsiniz.
   En azından öyle umit ediyorum.

**************************** 

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top