Mucize Doktor - Bölüm 44 - Affet beni!

Saatler geçti ama Eylül her zaman telefonu kimseye açmadı. Beliz, Doruk ve Ferman eve gittiler, orada Başak onlara Eylül'den eve döndüğünü söyledi ama o sadece birkaç eşyasını toplayıp gitti. Nereye gittiğini söylemeden boş yere sordu. Ama Başak, Eylül'ün mutlaka eve geleceği konusunda onlara güvence verdi. Hala apartmanda gergin bir şekilde yürüyen Ferman dışında herkes biraz sakinleşmeyi başardı. Eylül'ü aradı ve sonunda ona bir sesli mesaj bıraktı.

- "Eylül, lütfen bizi geri ara. Sen nerede olduğunu söyle oraya gideyim... Lütfen beni geri ara..." - dedi Ferman.

Sonra Doruk'un cebindeki telefonu çaldı. Baktı ve Eylül'ün kendisine bir mesaj yazdığını gördü. Mesajda bulunduğu otelin adresini gönderdi.

- "Ferman, Beliz, sanırım artık eve gidiyorum... Bir şey öğrenirsem konuşurum ve lütfen Eylül arar aramaz beni arayın."

- "Tamam. Seni arayacağım." - dedi Ferman.

- "Bir şey olmayacak. Kesinlikle sakinleşmek için biraz zamana ihtiyacın var... Ferman, Beliz'ye dikkat et..." - dedi Doruk.

- "Tamam."

- "Sen de kendine iyi bak... Bir şey olursa diyoruz." - dedi Beliz.

Doruk taksi çağırdı ve Eylül'ün kendisine yazdığı adrese gitti. Otele girdi ve oda numarasını istedi. Odaya çıkıp kapıyı tıklattı. Eylül kapıyı ağlayan gözlerle açtı.

- "Tatlım..." - dedi Doruk, Eylül'ü kollarının arasına alarak.

Odaya girip koltuğa oturdular.

- "Ferman'a söylemedin, değil mi?" - diye sordu Eylül.

- "Hayır. Sana söyleseydim, o burada otur olurdu..."

- "Doğru... Ona zaten iyiyim ve merak etme diye yazdım. Ama Doruk, çok kötü hissediyorum... Fatoş, kardeşini ondan almak istediğimi hissediyor..."

- "Aşkım, bana ne olduğunu anlatır mısın?"

Bana her şeyi anlattı. Fatoş'un tepkisi ve sonrasındaki tartışma.

- "Söyle bana, bu gece burada benimle kalabilir misin?" - Eylül ağlamaklı gözlerle sordu.

- "Elbette... Ne istersen... - dedi Doruk, Eylül'ü kendine çekerek. - Ne istersen..."

Sarıldılar ve Eylül dedi ki:

- "Artık bu konuyu konuşmayalım. Yarın eve gideceğim ve her şeyi Ferman ile tartışacağım..."

- "Neyse ona yazdığına sevindim, biliyorsun, bütün öğleden sonra içim rahatlatamadı... - dedi Doruk, Eylül'ün yüzünü okşayarak - Her neyse... Sana bir şey sormak istiyordum... Biz yakında evleneceğiz... sen Ferman ve Beliz ile yaşıyorsun ve ben Demir ile yaşıyorum...?" - Doruk gülümseyerek sordu.

- "Ne düşünüyorsun?" - Eylül, Doruk'un yanına oturdu.

- "Birlikte hareket!"

- "Ciddi misin?" - Eylül gülümseyerek sordu.

- "Neden? Kötü fikir mi?"

- "Hayır... Sadece bunu henüz düşünmedim..."

- "Yani... Birlikte yaşamamızı istemiyor musun."

- "Tabii ki de istiyorum, gerçekten... Ben abim ve Beliz yakın olmaktan gerçekten hoşlanıyorum... Onlar benim ailem ve şu ana kadar bir ailem olmadı..."

- "Anlıyorum. Ama bekle... Sen yazmadan önce Ferman'ın yanındaydım ve yan evin satılık olduğunu gördüm. Tamam onlarınkinden daha küçük ama bu ikimize de bol olur..." - dedi Doruk.

- "Ne güzel... - Eylül'ün gözleri parladı. - Bekle, laptopumu alayım, bulalım!"

Eylül gülümseyerek dizüstü bilgisayarını almak için yatak odasına koştu. Doruk, sonunda Eylül'ü bu kadar neşeli gördüğüne çok sevindi.

Evi fiyat biraz pahalı olsa da gerçekten doğru olurdu.

- "Ev gerçekten güzel ama biraz pahalı... Kenara ayırdığım para var ama bu yetmez..." - dedi Doruk.

- "Tatlım... Kız arkadaşının yıllardır yıldız basketbolcu olduğunu biliyor musun...?"

- "Khm... Üzgünüm ama gelinim..." - Doruk gülümseyerek alay etti.

- "Vay gerçek, beni affet..." - dedi Eylül gülerek eline baktı.

- "Peki o zaman... Hayatımızın ilk evini almaya ne dersin??" - Doruk heyecanla sordu.

- "Evet!!" - dedi Eylül, Doruk'u mutlu bir şekilde öperek.

- "O zaman yarın bu telefon numarasını arayacağım... Sen de eve gidip her şeyi Ferman'la tartışacaksın..."

- "Tamam."

Doruk, dizüstü bilgisayarını kapatarak - "Çok geç. - dedi. - Hadi, uyuyalım..."

Yatak odasına gittiler ve uykuya.

Ertesi sabah Eylül çok erken eve gitti ve Ferman'ı aradı.

- "Eylül neredesin? İyi misin? Her şey yolunda mı??" - diye sordu Ferman, yataktan fırlayarak.

- "Mutfağa gel ve her şeyi göreceksin!" - dedi Eylül.

Yaklaşık 2 saniye içinde Ferman koşarak zemin kata indi.

- "Bu hızlıydı kardeşim..."

- "Ne oldu? Neredeydin? Başın belada değil mi???" - diye sordu Ferman, ablasına çabucak sarılarak ve ona bakarak.

- "İyiyim, sakin ol... Gel otur lütfen." - dedi Eylül, Ferman için sandalyeyi çekerek.

Birkaç saniye yüz yüze sessizce oturdular, sonra ikisi de konuştu.

- "Beni affet!" - dediler bir anda.

Güldüler.

- "Bekle, sen neden?" - bir kez anda söylediler.

- "Eh, başlıyorsun... Ilerleyemiyoruz... Sen neden özür diliyorsun?" - Eylül gülümseyerek sordu.

- "Fatoş konusunda sana fazla baskı yaptığımı düşünüyorum. Acele ettim... Bizimle sadece benim yüzümden geldin biliyorum, kendi başına gitmeni beklemem gerekirken." dedi Ferman.

- "Sonunda bir şey değişmezdi bence, kendini suçlama. Durumu çok iyi idare ettin... Fatoş iyidir umarım..." - dedi Eylül.

- "Elbette, yanlış bir şey yok."

- "Ama ben de özür dilerim... Durumu senin kadar iyi idare edemedim... Sorundan kaçmak hoş bir şey değildi. Kaldırabileceğimden biraz daha ağırdı ve ben bittiğimi hissettim, gidemezsem delirirdim." - dedi Eylül.

- "Tamam. Kimse sana kızmadı, biz sadece endişelendik. Ama umarım ne olduğunu biliyorsundur ve Fatoş'un dedikleri hiçbir şeyi değiştirmez. Sen benim kardeşimsin, ne olursa olsun. Seni gerçekten seviyorum, Küçük " - dedi Ferman.

- "Ben de seni çok seviyorum." - dedi Eylül, Ferman'a sarılarak.

Sonra Beliz mutfağa indi. İki kardeşe dokunarak baktı, onları böyle gördüğüne çok sevindi.

- "Günaydın!" - dedi Beliz gülümseyerek.

- "Aşkım, günaydın!" - dedi Ferman.

- "Beliz, çok endişelenmedin değil mi? Artık kendine iyi bakmalısın..." - dedi Eylül.

- "Hayır, yanlış bir şey yok. Endişelendim ama bir şekilde Ferman ve Doruk'un sakinleştirmekten beni tamamen uzaklaştırdı..." - dedi Beliz.

- "Harika. Seni her şeyden korumak istemelerinde iyi bir şey var..." - dedi Eylül gülerek.

- "Ne var? Ne tür bir aşırılıktan bahsediyorsun, lütfen? Aşırılıktan söz etmek yok." - Ferman'a hakaret etti.

- "Ahhh, hayııııııır..." - Eylül güldü.

- "Allah Allah, şimdi barıştınız, bir daha burada kavga etmeyin... - dedi Beliz gülerek - Kahvaltıda ne yemek istediğini söylemeyi mi tercih edersin?"

- "Hmm... Bir fikrim var... Beliz, otur lütfen. Dinlenmen gerek. Ferman ve ben her şeyi yapacağız!"

- "Tamam... - dedi Ferman buzdolabına gitti ve yiyecekleri çıkarmaya başladı - Ablamın söyleyeceği bir şey varsa, bunun genellikle normal insanları şaşırtmadığı, kahvaltı ya da gezi gibi olmamasına alışmaya başlıyorum... Burada yine hepimizin hayatı değişecek... " - dedi Ferman gülerek.

- "Şey... Muhtemelen evet..." - Eylül bu şakaya ciddi bir şekilde cevap verdi.

Ferman'ın gülümsemesi yüzünde dondu.

- "Bekle... Cidden şimdi mi?" - diye sordu Beliz.

- "Yeni komşularız olacağını duydum..." - Eylül temkinli bir şekilde başladı.

- "Ne??" - diye sordu Ferman.

- "Ne??" - diye sordu Beliz.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top