Bölüm 123

Ali Ömerin aklı almıyordu. Bir şirket için oynanan oyunlar, çevirilen dolaplar, bütün bunlar için değer miydi? Paranın bazı insanların gözlerini kör ederken bazılarının hiç umurunda olmaması ne kadar ilginç diye düşündü. Tüm bunların kökeninde yatan şey elbetteki paraydı. Para ve prestij. Fakat kararını vermişti. Sera kendini biraz olsun toparlar toparlamaz gideceklerdi buradan. Şirkette, para da kim isterse onun olabilirdi. Umurunda değildi. Tüm yaşananlardan sonra yıllar önce aldığı bu kararı uygulamaya koymayışına yanıyordu. Yapmış olsaydı belki de şu an dünyanın herhangi bir yerinde ailesiyle mutlu ve güvende yaşıyor olacaklardı. Hata yapmıştı ve bu hata hem ona hem de ailesine pahalıya mal olmuştu. Sevdiği kadın o iki yılda neler çekmişti? Çocuklar anne hasretiyle büyümüştü. Suçu büyüktü. Telafisi yoktu. İçini bir nebze rahatlatan tek şey karısının artık yanlarında olmasıydı. Yine de bu kabahatini hafifletmezdi.

Başını ellerinin arasına alıp dirseklerini dizlerine dayamış bir şekilde olanları düşünürken omuzuna tüy hafifliğinde dokunan bir el hissetti. Dokunuş o kadar yavaştı ki, fark edilmeyebilirdi de. Fakat Ali Ömer anlamıştı. Bu kırılgan, ürkek ve belki biraz da korkak temasa doğru döndüğünde aniden boynuna sarılan kollar ile şaşırsa da ince ve narin bedeni kendisine iyice çekip sımsıkı sarıldı. Günlerdir susuz kalmış, bir vahanın ortasında kurtarılmayı bekleyen bir ölümlü gibi sarmaladı onu. İçine sokmak istercesine ve daha fazlası mümkünmüş gibi sarılmıştı. Parmaklarının arasına dolanan yumuşacık saç tellerine baktı, sonra onları uzun uzun kokladı. Ne kadar özlemişti kendi de bilmiyordu. Hayatının sonuna kadar böyle kalabilirdi. Gözlerine bakıp af dilemeye cesareti yoktu ama bu şekilde, kollarının arasında sevdiği kadın olduğu sürece zamanın ne kadar geçtiği bile önemsizdi. "Senin suçun değildi." Kelimeler kulaklarına erişmişti, fakat ne söylenildiğini anlaması için bir kaç saniye geçmesi  gerekmişti. Anın büyüsüne kendisini o kadar kaptırmıştı ki, karısının kendisinden ayrılıp elleriyle yüzünü tuttuğunu ve onu kendisine bakmaya zorladığını fark ettiğinde gözlerinden akan yaşlarında farkına varabilmişti. "Senin suçun değildi. " diye tekrarladı Serası. Ali Ömer ona inanmak istiyordu ama bu doğru değildi. Hepsi, her şey onun suçuydu. O gün Semihin yanına gitmemiş olsa belki engelleyebilirdi ama  gitmişti işte. Cezasını kendi vermek istemişti. Karşısında dikilip ondan daha üstün olduğunu göstermek istemişti. Onlara zarar veremediğini göstermek istemişti. Kazananın kendisi olduğunu görsün istemişti. Hep istemişti ve sonuç? Kaybeden kendisi olmuştu. Karısı olmuştu. Çocukları olmuştu.

Sera elini Ali Ömerin çenesine koyup onu kendisine bakmaya zorlarken o hâlâ ağlıyordu. Keşke ağlamakla geçse diye düşündü içinden. O zaman tüm gözyaşları tükenene kadar ağlardı.

"Ali Ömer bana bak. Gözlerime bak."

"Yapamam Seram."

"Yaparsın. Senin bu olanlarda suçun yok tamam mı? Kendini suçlamaktan vazgeç."

Kendisini bu kadar iyi tanıyan ve ne düşündüğünü tüm gerçekliğiyle bilen bir kadınla evliydi. Bunun farkındalığının altında biraz daha ezilerek "Bu benim suçum Seram." dedi. "O  gün Semihe gitmeseydim sen, siz bunları yaşamayacaktınız. Yanınızda olacaktım. Seni koruyamadım. Kimbilir o iki sene neler çektin?"

"Ali Ömer bana bak. "

Ali Ömer sert bir ses tonuyla söylenmiş olsa bile bir yakarışı andıran seslenişin ardından yaşlı gözlerini sevdiği kadına çevirince Sera ona doğru eğilip küçük bir öpücük verdi. "Aşkım beni dinle. Bu olanlar da senin suçun yok. Sen beni de çocuklarımızı da hatta ailemizi de en iyi şekilde korudun. O gün gittin evet ama beni yalnız bırakmadın ki. Bir sürü korumanın olduğu bir evden kaçırdı o beni. "

"Yanında olsaydım.....belki.....gitm....."

"Hep yanımda olamazdın ki. Şirkete ya da başka bir yere gitmen gerekecekti. Ya da ben odada uyurken sen aşağıda çalışırken olabilirdi. O adam  yakalanmayı bile göze almıştır. Kendini suçlama ne olur."

"Ama sen neler çektin? Tüm o hapis hayatı, o ilaçlar. Çocuklarından ayrı geçirdiğin zaman."

"Evet bunları yaşadım. Yaşadık. Seninle birlikte. Ben ayrı olsak bile beni hep aradığını bildim. Beni bırakmayacağını hissettim. Beni sevdiğini ve bırakmayacağını hep biliyordum. Zaten tek umudum, tutunduğum tek dal da bu oldu. Bir gün beni kurtacağını biliyordum."

"Onu bile beceremedim. Seni bulmayı başaramadım Seram. Eğer sen o gün aramasaydın, eğer o gün o telefonu etmeseydin....."

"Ama o telefonun peşine düştün ve beni buldun. Önemli olan da bu. Zaten adımı değiştirerek yatırmışlar hastaneye."

"Seram belki öyle ama ben özür dilerim gerçekten bir anlamı bir telafisi yok biliyorum ama ne olur affet beni. Seni yanımda güvende tutamadığım, çocuklarına hasret bıraktığım ve yaşamak zorunda olduğun tüm o sıkıntılar için bağışla beni."

"Ali Ömer beni dinlemiyor musun aşkım? Senin suçun değildi.  Sen elinden gelen en iyi şekilde korudun beni. Lütfen kendini daha fazla suçlama. Ailemi ve çocuklarımı çok özledim. Ama ben seni de çok özledim. Kokunu, sesini, dokunuşlarını. Ayrıca......"

"Ayrıca?"

"Sana açıklamam gereken bir şey var. Ali Ömer aklında tek bir şüphe kalsın sitemiyorum. Kırıntı bile olsa dayanamam. İki yıl senden uzaktım ama ne Thomasın ne de başkasının eli değmedi bana, yemin ederim. Zaten öyle bir şey olsa kendimi öldürürdüm. "

Ali Ömer, sevdiği kadını kendisine çekip yeniden sımsıkı sarılırken "Biliyorum Seram." dedi. "Aklımda böyle bir şey hiç yok. Seni bulduğumuz ilk gün gözlerine bakınca anladım bunu. Ayrıca kendini savunacak kadar güçlü olduğunu da biliyorum aşkım. Ama sakın bir daha ölümden bahsetme. Bizim için güzel günler var önümüzde."

"Ali Ömer sana her şeyi anlatmak istiyorum. Aklında, içinde hiçbir kuşku olmasın istiyorum."

"Aşkım benim dedim ya biliyorum. Kendini daha fazla üzme ne olur."

"Ali Ömer o gün sen ve Rıfat gidince annem de bana çay yapmak için aşağı indi. Bir kaç dakika sonra odada bir ses duyunca onun geldiğini sandım. Balkon kapısı açıktı ve karşımda iki adam vardı. Ellerimi ve ayaklarımı bağladılar. Ağızıma da  bağırmamam için bir bez tıkıştırıp bantladılar. Yine de drendim. Sesimi duyurmaya çalıştım ama olmadı. Beni geldikleri balkondan aşağı indirip bir arabaya koydular. O sırada adamlardan biri arabanın yanında bekleyen başka bir adamla konuştu ve ona bir şeyler söyledi. Yardımın için sağol. Thpmas bunu unutmaz gibi bir şeydi. Tam duyamadım."

Sera konuşmanın bu yerinde derin bir nefes aldı. Eskileri hatırlamak onu yeniden korkutup üzmüştü. Ali Ömer bunun farkındaydı. Bu yüzden "Seram sonra devam et istersen." dedi. Fakat Sera bunu istemediğini belli eder şekilde başını iki yaba salladı. "Hayır bu gece her şeyi anlatmak istiyorum. Anlatıp unutmak istiyorum. "

Ali Ömer onu anlıyordu elbette ama canının parçası olan sevdiğinin anlatırken bile olsa tekrar o anları yaşamasına dayanamıyordu.

"Araba hareket edince birinin beni fark edip kurtaracağına dair umutlarım son buldu. Çok uzun olmayan bir süre yol aldık. Bu sırada adamlardan biri telefonda kadını aldık abi birazdan oradayız diye biriyle konuştu. Ağzıma tıktıkları bez midemi bulandırmaya başlamıştı. Bağırmaya çalıştım ama onlar sadece güldü. Araba durunca beni bindirdikleri gibi ite kaka arabadan çıkardılar. Ayaklarımı çözüp kolumdan itekleyerek yürüttüler. Eve girince gözlerimi açtılar. Karşımda Thomas vardı. Bana bakıp bir kahkaha attı. Ne o güzel kız? Beni özlemedin galiba. Düğün günü beni terk ettin ama bak yine yanımdasın dedi. Adamlar ağzımı açınca ona tükürdüm, karşılığında bana tokat attı. "

Sera burada durup Ali Ömerin yumruk yaptığı elinin üzerine elini koydu ve "Sakin ol lütfen." dedi. "Canımı acıttı evet ama o an bu acıdan çok nefret hissettim. Bana merak etmememi, bir zamanlar bana aşık olsa bile şimdi benden çok daha iyi bir sevgilisi olduğunu söyledi. O sırada içeri Yonca girdi ve gidip Thomasa sarıldı. Onlara neden diye sordum. Bunu neden yapıyorsunuz?  İkisi de güldü. Sonra Yonca çünkü Ali Ömerin acı çekmesini istiyoruz dedi. Seni bana tercih etmesinin, şirketi kurtarmasının ve Semihle Doğanın işini bitirmesinin hesabını vermesini istiyoruz. Onun hayatında en değerli olan şey sensin ve o sana sen de ona kavuşamayacaksınız. O sensiz kalacak, çocukların sensiz büyüyecek. O çaresizce seni arayıp kahrolurken sen bir  tımarhanede verilen ilaçların etkisiyle uyuşmuş bir halde geçen yıllarda ölmeyi dileyeceksin. Ve belki bu arada Ali Ömer seni ararken şirketi unutacak biz de bir taşla iki kuş vurmuş olacağız dedi. Hem belki Ali Ömer seni aramaktan bıkıp başkasına aşık olur bakarsın dedi. Onlara çocuklarım olduğunu söyledim ama Thomas bana güldü be kedi gibi dokuz canlı olduğum için bunu hak ettiklerini söyledi."

"Seram ben....."

"Ali Ömer bitirmeme izin ver lütfen. Bu gece her şeyi anlatıp tüm olanları unutmak istiyorum.....Sonra beni tekrar arabaya bindirip bulduğunuz hastaneye götürdüler. Yonca ve Thomas doktorlara hayaller gördüğümü,saçmasapan konuştuğumu söyleyip ikna ettiler. Daha önceden ayarladıkları sahte kimlikle beni hastaneye yatırdılar. Orada bana bir sürü ilacı zorla verdiler Ali Ömer. İlaç almayı reddettiğimde elimi kolumu bağlayıp iğne yapıyorlardı. İlk zamanlar doktorlara ve hemşirelere durumu anlatmaya çalıştım ama bana inanmadılar. Bir çok kerede kaçmaya çalıştım fakat her seferinde yakalayıp daha fazla ilaç verdiler. Aklım yerindeydi ama verdikleri ilaçlar tepki vermemi engelliyordu. Sonra bir kaç ay her şeyi kabullenmiş gibi yapıp ilaçları alır gözüktüm. Tek hedefim sana ulaşabilmekti. Elime geçen ilk fırsatta da bunu yaptım. Hemşire uyuyor olduğumu sanıp bir anlığına rahat davrandı  ve telefonunu yatağımın üzerine bırakıp arkadaşıyla sohbete dalınca telefonu sakladım. Şifresini biliyordum çünkü ilaçların etkisindeyim sanıp yanımda rahatça konuşuyorlarken  birbirlerinin telefonlarında bir şeylere bakmak için soruyorlardı. Odadan çıktıklarında hemen seni aradım. Numaran ezberimdeydi. Her an içeri dönüp telefonu arayabilecekleri korkusuyla seni arayıp sadece beni kurtar diyebildim. Sonra aramayı silip telefonu yatağın üzerine bıraktım ve sen geldin."

"Geldim Seram. Geldim ama ya sen o telefonu alıp beni aramasaydın? Kimbilir daha ne kadar arardık seni?"

"Aşkım beni ne kadar çok aradığını bilmiyor muyum sanıyorsun?  Ama dediğim gibi sahte bir kimlikle bir hastanede beni bulman zordu. Korktum mu hem de çok. Ali Ömer iki yılın her günü her dakikası korktum ama beni bulacağını da hep bildim. Ben aramasam sen yine de bir şekilde bulurdun beni. Bir şey kavuştururdu bizi. "

"Artık buradasın Seram. Yaşadığın o kötü günleri, tüm bu çektiklerini ve kaybolan iki yılımızı geri getiremem belki ama..... yerine daha güzellerini koymak için elimden ne gelirse yapacağım emin ol aşkım."

"Bunu zaten biliyorum sevgilim. Beni ne kadar çok sevdiğini biliyorum.  Ve inan bana ben de seni çok seviyorum."

"Seram seni o kadar çok seviyorum ki, sana olan aşkım o kadar büyük ki, içimdeki duygular sel olup taşsa bile anlatmaya yetmez."

"Bu gece....yine kollarının arasında uyutur musun beni? Çok özledim Ali Ömer."

Ali Ömer cevap olarak karısını kendine çekip tekrar sıkıca sarıldı. Saçlarına kondurduğu öpücüklerin arasında ona "Değil bu gece, her gece kollarımın arasında uyuturum ben seni" diye fısıldadı.

*********************

Merhaba,

Yeni bölüm geldi.

Umarım severek ve beğenerek okumuşsunuzdur.

Olanları Sera anlattı.

Parçalar yerine oturuyor gibi.

Thomas ve Yonca da yakalandı.

Bundan sonra neler olur dersiniz?

Yorumlarınızı bekliyor olacağım.

Oy da verirseniz sevinirim.

Görüşmek üzere.

*****************************



Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top