☾3
#A Great Big World ft. Christina Aguilera-Say Something
Bölümü kesinlikle şarkıyla beraber okumanızı tavsiye ederim :') iyi okumalar dilerim...
Rüzgar vücudumuzu yalayıp geçerken biz de Han Nehri'nin karşısında oturmuş, suyun sesini dinleyerek geceyi izliyorduk. İkimizden de çıt çıkmıyordu. Acaba şu anda ne düşünüyordu?
Arada sırada kalbini tutuyor, derin derin nefes alıp veriyordu. Bu beni endişelendirirken kaçamak bakışlar atıyordum. Bu heyecanı kalbine zarar verir miydi ki?
"Jin..iyi misin? Eğer kalbin ağrımaya devam ediyorsa bi hastaneye gidelim."
Sesimin endişeli çıkmasına engel olamazken yine endişe dolu bakışlarımla Jin'den bir cevap bekliyordum. Jin bir süre gözlerini kapalı tutup ardından yavaşça açtı ve bana döndü. Bir süre bir şey demeyip öylece beni izlerken ben de sessizce ona bakıyordum. O an anladım ki, onun o bakışlarını çok fazla özlemiştim.
"Kalbim..uzun zaman sonra ilk defa bana acı vermiyor. Bu hızlı atışı başka zaman olsa canımı yakar, beni korkuturdu ama bu seferki..bu seferki farklı."
Derin bakışları benim gözlerimden bir saniye bile olsa ayrılmazken yutkundum. "Sanırım bu senin bana ilaç gibi gelen tarafın.."
Sözleriyle kalbim göğüs kafesimden çıkacakmış gibi atmaya başladı o an. Seni bilmiyorum Jin ama bana böyle bakmaya devam edersen benim kalbim kaldıramayacak sanırım.
Ben öylece ne diyeceğimi bilemez bir şekilde şaşkın şaşkın bakarken onun yüzünde bir gülümseme belirdi. "Böyle far görmüş tavşan gibi bakmanı bile özlemişim."
Gülümsemesi yüzünden silinmezken ben de gergince gülümsedim. Bir süre sonra yüzündeki ifade yerini somurtmaya alınca merakla ona baktım. "N'oldu?"
Başını geri nehre çevirip derin bir nefes aldı. "Ben..seni görebileceğimi hiç düşünmemiştim. Ben..."
"Seni unuttuğumu ve bir daha buraya gelmeyeceğimi mi sandın?"
Kafasını üzgün bir şekilde eğerek onaylayınca dudağımı büzdüm. "Seni nasıl unuturum? Hem sen Worldwide Handsome'sın. Unutulabilecek biri misin?"
Gülerek söylediğim sözlere karşılık o da hafifçe güldü. Elimi sırtına koyup gülümseyerek konuşmaya devam ettim. "Onu geçtim..benim için özel birisini nasıl ardımda bırakabilirim?"
Şaşkın bakışlarını kaldırıp benim gülen gözlerimle buluşturdu. "Amerika'ya..senin için gittim Jin. Elimden bir şey gelmemesi, öylece kalakalmak..beni kahrediyordu. Ben de oradaki bir arkadaşımla konuşmuştum. O buraya henüz gelemezdi, o yüzden ben gittim yanına. Hem orda imkânlar daha iyiydi, senin için daha fazla bir şeyler yapabilirdim-"
"Bir saniye bir saniye.."
Beni susturup vücudunu tamamen bana döndürdü. Ben de otomatikman sırtındaki elimi çekip önümde birleştirdim. "Yani sen... bilmediğin bir ülkeye...benim için mi gittin? Ben..sen oraya gidince de tamamen beni bırakacağını düşünmüştüm."
Fısıltıyla konuşması gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. "Seni nasıl bırakırım Jin? Ben, ben.. öylece duramadım burda. Evet, seni burda bırakmak beni bitirdi ama yapmak zorundaydım. Ben..ben.."
Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde bir yandan elimi sallıyor bir yandan da gözlerimi etrafta gezindiriyordum. "Ben..sana yardımcı olmak istedim. Buraya döndüğümde seni iyileştirebilmek, benimle daha fazla yaşayabilmeni istedim. Ben..ben senin gitmeni istemedim, beni bırakmanı istemedim.."
Sözlerim dudaklarımda hissettiğim baskıyla yarım kalırken gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Jin ise gözlerini kapatmış, ellerini de belime yerleştirmişti. Ben de gözlerimde yaşlarla geceye yumdum gözlerimi ve ellerimi boynunda birleştirdim.
Bir süre sonra benden ayrılıp alnını alnıma yaslarken ben gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim. "Böyle düşünmek tamamen benim aptallığım. Min Ji..hayatımdaki en güzel şey sensin."
Gülerek gözlerimi açıp onunkilerle buluşturdum. "Hayır..en güzel şey sensin, unuttun mu?"
O da gülüp benden biraz uzaklaştı ve kafasını iki yana salladı. "Adın, sevdiğin söylediğinde daha da güzelleşir. Sevdiğin sana bakınca sen daha da güzelleşirsin. Beni güzelleştiren senin harika bakışların Min Ji. Sensin... Senin güzelliğin yansımasıyım ben."
Hayran dolu bakışlarım Jin'de kalakalırken o şirince gülümsedi. "Sen diyorum, bu dünyaya göre fazla güzelsin."
Utanarak başımı başka yere çevirdim. Gülümsememi bastıramazken Jin beklemeden beni kolları arasına aldı. Başımı göğsüne yerleştirmiş, saçlarımı okşarken birlikte nehri izlemeye devam ettik.
"Her gece yıldızlara fısıldadım. Min Ji'm geri gelsin diye... Geldin..."
Yüzümde huzurlu bir gülümseme oluşurken kolumu kaldırıp beline sardım. "Geldim.."
"Neden bana söylemedin? Gitme sebebini..." Mırıltısı kulaklarımla buluşunca sıkıntılı bir nefes verdim. "Sana söylemedim çünkü biliyorum ki izin vermeyecektin. Bilmediğim bir ülkeye gitmeme engel olmaya çalışacaktın. Biliyorum..o yüzden sana nedenini açıklamadan gitmenin daha iyi olacağını düşündüm."
Bir süre ondan bir cevap gelmezken derin bir nefes alıp verdi. "Evet, büyük ihtimal izin vermezdim. Benim için o kadar zahmete girmeni, zorluk çekmeni istemezdim. Özür dilerim.."
"Özür dileme Jin. Senin için her şeyi yaparım. Bu hiçbir şey..."
Sözlerimle Jin kollarını iyice sıkılaştırdı ve çenesini başımın üzerine yasladı. Kalp atışları kulağımda güzel bir melodi oluştururken iç çektim. "Kalbin nasıl? Yine çok ağrı yapıyor mu?"
"Çok fazla değil... ilacım da geldi ya artık, tamamen iyileşirim."
Gülen sesi beni de güldürmeye yetmişti. "Ama He-Ran bana bir şeyler söyledi."
"Of..o He-Ran ağzını bi kapalı tutamadı zaten." Kıkırdayıp ondan ayrıldım. O ise çatık kaşlarla karşıya bakmaya devam ediyordu. Geri ciddi hâlime dönerek boğazımı temizledim.
"Umudun kalmamış..."
Yutkunarak başını eğerken ondan bir tepki bekliyordum. O ise bir şey demeden sadece suyu izliyordu. "Jin..haftaya ameliyatın var ama sen umut etmek yerine bir daha uyanamayacağını düşünüyorsun. Pes ediyorsun."
"Pes etmiyorum."
Keskin bakışları beni bulunca titrediğimi hissettim. "Kabul ediyorum."
Birçok duyguyu barındıran gözleri kalbimin sıkışmasına neden olurken huzursuzlukla yüzümü buruşturdum. "Kabul etmek falan değil bu. Öleceğin kesin değil, ortada kesin bir sonuç yokken neyi kabul ediyorsun? Sen resmen pes ediyorsun."
Bir şey demeyip tam tekrardan başını nehre çevirecekken çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. Kaşlarım hafif çatık bir şekilde konuşmama devam ettim.
"Bana bak Jin. Ben senin için taa Amerika'lara gittim. Ben senin yaşamanı bu kadar çok istiyorken sen nasıl pes edersin? Hem o şarkı son şarkım olacak ne demek? Sen daha bana bir sürü şarkı yazacaksın Jin efendi."
Jin'in gözleri şaşkınlıkla açılırken "Sen..sen sana yazdığımı nerden biliyorsun. He-Ran..." diye hayıflandı. Sinirle gözlerini kapatırken parmağımı şıklatıp geri dikkatini bana vermesini sağladım.
"Öğrendim işte. O sözleri unuttun mu? O sözleri boşuna mı yazdın? Etrafımda pervane olmayacak mısın? Benim yanımda kalıp benim ışığım olmayacak mısın? Gidecek misin öylece yani? Ben senin için parlamaya devam ederim, sana destek olur, yaralarını sararım. Ama sen yanımda olmadığın sürece bunlar ne işe yaracak? Benim..benim yaşamam ne işe yarayacak? Sen yaşama sebebimken..."
Onun gözleri dolarken aynı zamanda benim de gözlerim dolmuştu. Ellerim yüzünden indirip yorgunca önümde birleştirdim. "Ben..benimle kalmanı bu kadar çok isterken sen nasıl bu kadar çabuk vazgeçersin? Ben sana geç kaldım Jin... Sana sarılmaya, hislerimi belli etmeye, seni sevdiğimi söylemeye..çok geç kaldım. Seni seviyorum Jin ve seni öylece bırakmaya hiç niyetim yok. Senin de olmasa iyi olur."
Jin gözleri yaşlı bir şekilde gülümseyip elini yanağıma koydu. "Ben de seni seviyorum Min Ji.."
"Jin..tekrardan gökyüzünü birlikte izleyelim. Ay ışığında öylece çimenlere uzanıp yıldızları seyredelim, gökyüzüne fısıldamaya devam edelim. Senin kalbin huzurla atsın ben de senin yanında huzurla nefes alayım... Bunu çok istiyorum ve umut ediyorum. Lütfen sen de inan, umudunu kaybetme..."
Jin'in gözünden bir damla yaş düşerken yavaşça başını aşağı yukarı salladı. "Doğruyu söylemek gerekirse, cidden yavaş yavaş öldüğümü hissediyordum Min Ji..özellikle senin benden bu kadar uzakta olman. Yorgun kalbimin daha fazla dayanmasına engel oluyordu sanki."
Kalbim pişmanlıkla sıkışırken gözlerimi yumdum. "Özür dilerim..bu kadar geç kaldığım için..."
"Şşt..ama burdasın. Aslında hep burdaydın. Aslında bu zamana kadar yaşayabilmemin sebebi, senin hep kalbimin içinde oluşundu. Bunu anladım.."
Görüşüm gözyaşlarımdan dolayı bulanık olsa bile Jin'e bakmaya devam ettim. "Vazgeçemem. Bunu anladım... O ameliyattan sonra tekrardan gözlerimi açacağım. Senin için..kalbim senin için tekrardan atacak."
Büyük bir gülümseme sunup ona sarıldım, o da vakit kaybetmeden kocaman kollarıyla bedenimi iyice sardı. İçim o anda sıcacık olurken huzurlu bir şekilde nefes aldım.
"Ameliyatına ben gireceğim."
Benden tam ayrılacağı zaman buna engel olup sıkıca sarılmaya devam ettim. O da zorlamadı zaten, beni sessizce dinlemeye devam etti. "Bahsettiğim Amerika'daki arkadaşımla o ameliyatı birlikte yapacağız. Normal bir kalp ameliyatı bile zorlu geçerken..evet bu ameliyatın da riskleri var ama ikimiz de inanıyoruz ki başarılı geçecek. Zor olabilir ama imkansız değil. Kalbinin tekrardan acısız bir şekilde atması için elimden gelenin fazlasını yapacağım. O güzel gözlerini tekrardan göreceğim, buna inanıyorum. Lütfen Jin..sen de inanmaktan vazgeçme."
Ellerini saçlarımda hissetmemle gözlerimi kapattım. O usulca saçlarımı okşarken bir yandan da mırıldanıyordu. "Etrafında pervane olacağım, senin yanında kalacağım, senin ışığın olacağım, hepsi senin için... Senin için gözlerimi açacağım. Sana geç kaldım ben de..ve öylece bu dünyadan gitmek istemiyorum. Seni ardımda bırakmak hiç istemiyorum. Bu yüzden..umut ediyorum ki ameliyat güzel geçecek...buna inanıyorum...seninle tekrardan yeni bir nefes alacak, yeni bir sayfa açacağız..."
☾
Ameliyatın bitmesiyle rahat bir nefes verdim. Evet, ameliyat başarılı geçmişti..içim bu yüzden bir nebze de olsa rahatlamıştı ama bu 24 saat çok önemliydi... Onun uyanması gerekti. İşte o zaman..işte o zaman tamamen rahatlayacaktım.
Onu bir odaya alırken diğerleri de camın ardında durmuş endişeli bir şekilde bizi izliyordu. Son kontrolleri de yapıp Jin'in uyuyan yüzüne son kez bir daha baktım ve arkamı dönerek odadan sessizce çıktım.
He-Ran ve Taehyung anında yanımda biterken diğerleri de etrafımı sarmıştı. "Nasıl durumu? İyileşecek di mi?"
Derin bir nefes alıp bakışlarımı tek tek hepsinin üzerinde gezindirdim. "Kalbindeki o tümörü almayı başardık... Ameliyat iyi geçti, evet ameliyat esnasında riskler çok fazla yaşandı ama elimizden geleni yaparak onun burda kalmasını sağlamaya çalıştık." Gözlerim anında dolarken başımı eğdim. O saatler benim için çok zor geçmişti. Onu kaybedecek olmamız..beni öldürüp öldürüp diriltmişti resmen...
"Ama şu an iyi, değil mi? Ameliyat iyi geçti?"
He-Ran'ın titrek sesiyle kendime gelip ona baktım. "Evet..bir şekilde ameliyatı atlattık ama..henüz bitmedi. Uyanmasını bekleyeceğiz... Eğer uyanırsa...uyanırsa o zaman ameliyat başarılı geçti diyebilirim..."
Sesimin titremesine engel olamazken elimi ağzıma götürdüm. He-Ran da iyice bana yaklaşıp sırtımı sıvazladı. "Uyanacak Min Ji..."
Onun da gözleri dolarken yalvarır bir şekilde ona baktım. "Uyansın He-Ran..ona çok fazla ihtiyacım var."
☾
Jin'in yanı başında durmuş saçlarını yavaş yavaş okşarken bir yandan da fısıldıyordum. "Lütfen Jin, uyan artık... Lütfen.."
Gözyaşlarım bir bir dökülürken her geçen saniye içimdeki korku daha da artıyordu. Uyanması gerekti ama hâlâ uyanmamıştı. Gözlerim camın ardındaki arkadaşlarıma kayarken onların da endişe dolu bakışlarıyla karşılaştım.
"Bak..senin uyanmanı bekleyen bir sürü insan var. Açmayacak mısın artık gözlerini? Şimdiden özledim senin gözlerine bakmayı..."
Kendimi tutamıyordum. Soğukkanlı olup beklemem gerekirken ben burda sessiz sessiz gözyaşı döküyordum. Bu dışarda bekleyenleri de endişelendiriyordu tabi.
Ama elimde değildi. Uyanması gerekirdi şimdiye kadar ama öylece uyumaya devam ediyordu. Hani sevdiğiniz uyurken onu izlemek ister, uyandırmaya kıyamazsınız ya... Öyle güzel uyuyordu...ama onu uyandırmam gerekiyordu. Uyanıp gözlerini benimkilerle buluşturması lazımdı. Fakat ne o gözlerini açıyordu ne de ben onu uyandırabiliyordum.
Tanrım...yalvarırım... yalvarırım uyansın.
Her geçen saniye içimdeki umut yavaş yavaş beni terk ederken üzüntüyle başımı koluna yasladım ve bir süre öylece durdum. Gözyaşlarım koluna dökülüp bir yandan da örtüyü ıslatırken ben dudağımı kemirerek ağlamaya devam ediyordum.
Uyanmayacak...
Kalbim acıyla sıkışırken bağırmamak için büyük bir uğraş veriyordum. Kalbim çok fazla acıyordu, içim yanıyordu resmen. Gözyaşlarım öylece akıp giderken elimden bir şey gelmemesi beni daha da mahvediyordu. Öylece gitmesine izin veriyordum resmen...
"Özür dilerim Jin...sana bu kadar geç geldiğim için."
Titrek çıkan sesim odada cılız bir şekilde yayılırken gözlerimi sıkıca yumdum. "Özür dilerim... Sana sevdiğimi söyleyemediğim için..."
"Özür dilerim..seni acı içinde bıraktığım için."
"Özür dilerim..duygularını hissetmeme rağmen gittiğim için.."
Başımı kaldırıp son kez Jin'in yüzüne baktım. Önce saçlarında gezindirdim bakışlarımı. Artık dokunamayacak mıydım o saçlara? Kapalı gözleri görüş açıma girerken çenemin titremesine engel olamayıp gözyaşlarımı bir bir akıttım. O, beni büyüleyen gözlerini artık göremeyecek miyim?
Sesini duyamayacak mıyım? O şefkatli öpücüklerini saçlarımda hissedemeyecek miyim? Ben seni bir daha göremeyecek miyim..?
Elim kalbime giderken ağlayarak başımı öne eğdim. Bir şey söyle Jin..aç o gözlerini...lütfen...
Yavaşça yerimden doğrulup yaşlı gözlerle bir süre daha onu izledim. Elim usulca saçlarına giderken yavaşça okşadım. Hoşçakal Jin...iyi uykular sevgilim...
Dudaklarımdan bir hıçkırığın kopmasına engel olamazken elim anında ağzıma gitti. Gözyaşlarım artık önümü daha da kapatırken canım yansa da arkamı dönerek titreyen bacaklarımla kapıya doğru ilerlemeye başladım. Ayaklarım bana isyan ediyor, kalbim acıyla kasılıyordu. Gözyaşlarım zaten çoktan bağımsızlığını ilan etmişti bile.
Uyanması lazımdı.. karşıma geçip 'Hadi ama ben mükemmel ötesi biriyim, benim gibi biri nasıl bu dünyadan çabucak gidebilir' demesi lazımdı. Öylece gözlerini kapalı tutmamalıydı.
Yorgun adımlarla odanın çıkışına doğru ilerlerken almaya çalıştığım her nefesin bana acı verdiğini hissettim. Elim ototmatikman kalbime giderken bir yandan da kesik kesik nefes alıp veriyordum. Gözlerimin camın ardında bekleyen He-Ran ve Taehyung'a kaymasıyla onların da dolu gözleriyle karşılaştım. Üzgünüm..onu burda tutamadım.
Kapıya ulaşıp tam çıkacağım sırada odada cılız bir ses duyuldu...
"Nereye gidiyorsun..beni bırakıp?"
O anda elim kapı kolunda kalakalırken bir süre arkam dönük, öylece durmaya devam ettim. Onun sesiydi... Kalbim hızla atarken nefes alışverişlerim de aynı oranda hızlanmaya başlamıştı. Başım dönüyordu resmen.
"Min Ji..."
İsmimi onun sesinden duymamla bacaklarım titredi. Düşmemek için kapıya tutunurken yavaşça arkamı dönüp onunla göz göze geldim. Tanrım... Onun o kahverengi gözleri beni tekrardan etkisi altına alırken elimi ağzıma götürdüm. Bir yandan ağlıyor bir yandan da gülümsüyordum.
O uyandı...o beni bırakmadı...
Yorgun bir şekilde bana bakmaya devam ederken elini hafifçe kaldırıp bana uzattı. Anında ona adımlayıp kendimi onun yanında bulurken elini tuttum. O da güçsüz bir şekilde elimi sıkmıştı.
Kendime gelmemle hızlıca onu kontrol etmeye başladım. "Nasıl hissediyorsun kendini Jin? Ağrın var mı? Nefes almada falan zorluk çekiyor musun?"
"Dur, dur..Min Ji sakin ol. Ben iyiyim. Eğer beni biraz doğrultursan daha iyi olacağım."
Hafifçe gülümseyip gözlerime bakarken yutkundum. Elini bırakıp dikkatlice yatağını ayarladım ve rahat bir pozisyonda durmasını sağladım. "Şimdi nasılsın? İyi mi böyle?"
Gözlerini kapatırken huzurla gülümsedi. "İyi iyi, çok iyi..."
"Jin..beni çok korkuttun. Sen..sen artık hiçbir zaman uyanmayacaksın sandım."
Korkuyla konuşmaya devam ederken Jin elimi tuttu. "Tamam Min Ji..burdayım artık. İyiyim, seninleyim. Seni bırakmam."
Gözümden yaşlar dökülüp yanaklarımı ıslatırken hafifçe gülümsedim. Bu sefer iki elimi de tutup avuçlarına hapsederken usulca fısıldadı.
"Ama Min Ji..sana bir şey söylemek istiyorum."
Kalbimde bir endişe yer edinirken nefesimi tuttum. O da konuşmasına devam etti. "Ben...çok bekledim..ama anladım ki hayatın karşına ne çıkaracağı belli olmuyor. Fırsatlar elinden kayıp gidebiliyor, geç kalıyorsun."
Bu konuşmanın sonu nereye varacağını merak ederken sessizce dinlemeye devam ettim. O bir süre bakışlarını duvarda sabit tuttuktan sonra geri gözlerini bana çevirdi.
"Daha fazla beklemek istemiyorum. Her dakikanın, her saniyenin ne kadar kıymetli olduğunu özellikle bu son zamanlarda anladım.."
Evet..ben de bunu çok iyi anlamıştım.
"Min Ji.."
Gözleri bana dikkatle bakarken ben de nefesimi tutup gözlerimi onun o büyülendiğim kahvelerine sabitledim.
"Seni ilk gördüğüm günü hatırlıyorum da..neden yaşadığımı anlamıştım o anda. Kalbimin neden attığını, neden şarkı söylediğimi, neden nefes aldığımı o gün anladım... Hayatımın anlamı sendin, senin için vardım bu dünyada... O yüzden...her daim benimle ol, yanı başımda kal. Sabahları gözlerimi açtığımda ilk senin o güzel gözlerinle karşılaşmak istiyorum. Gün sonunda yine en son senin kokunu alarak, seni izleyerek uykuya dalmak istiyorum. Min Ji...benimle evlenir misin?"
Duyduğum şeylerle gözlerim sonuna kadar açılırken heyecanla nefes alıp veriyordum. Ah..kalbim... Cidden artık yerinden fırlayacak.
"B-ben..evet..tabi ki evet."
Yüzünde oluşan büyük gülümsemeyle ben de kocaman gülümsedim.
"E yani benim gibi harika biriyle evlenmeyen de zaten ne biliyim."
İlk başta şaşırırken en sonunda kendimi tutamayıp ufak bir kahkaha attım. O da sırıtarak beni izliyordu. Çok geçmeden beni kendine çekip kafamı göğsüne yerleştirince gözlerim tedirginlikle açıldı. "Jin! Daha yeni ameliyattan çıktın-"
"Şşt..anladık doktor, tamam. Şimdi sus da sevdiğime sarılıp hasret gidereyim."
Benim ondan ayrılmama engel olduğu için ben de pes edip dikkatli bir şekilde ona sarıldım. Gözlerim anında kapanırken içim huzurla dolmuştu bile.
"William Shakespeare'ın bir sözü vardır... İnsan sevmeye başlayınca yaşamaya da başlar. Ben seni gördüğüm ilk an yaşamaya başladığımı hissettim."
Derin bir nefes alıp verdiğinden dolayı göğsü inip kalkarken ben de sessizce gözyaşı döküyordum. Hayat garipti..dakikalar önce üzüntüden hüngür hüngür ağlarken şimdi de mutluluktan ağlıyorduk.
"İyi ki hayatımdasın Min Ji..."
"İyi ki hayatımdasın Jin..iyi ki..."
Ühü ಥ‿ಥ
Bir hikayenin daha sonuna geldiiik umarım sevdiğiniz bir kitap olmuştur...
Destekleriniz için tekrardan teşekkür ederim. Diğer kurgularıma da beklerim...ve yeni kitaplarda da yine buluşmak dileğiyle..kendinize iyi bakın, seviliyorsunuuz💜
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top