0.1
Bol bol yorum ve oy istiyorum tamam mı 😔😠🥺
🌙⭐
Yıldız'ım
Nasıl başlamam gerek bilmiyorum.
Bildiğim tek şey seni kendim den çok sevdiğim.
Galiba buradan başlamalıyım.
Seni ölene kadar sevdiğim yerden.
En iyi bildiğim konu.
Her şey den önce sana çok teşekkür ederim, Ay çocuk.
Benim gibi aptal bir yıldızı kendine bağlayıp hayatı bir sürede olsa sevdirdiğin için.
Ama ben tekrar hayata küsmeye başladım. İstemeden de olsa. Yine sönüyor yıldızım ama bunun sebebi sen değilsin. Hayatımda ki aptal insanlar.
Sen her zaman benim için güvenli ve huzur bulduğum yer oldun. Öyle olmaya da devam edeceksin.
Şuan bitmiş hâlde hissediyorum kendimi. Yanına gelip sana sıkıca sarılmak isterdim ama zaten meşgulsün ve daha fazla meşgul etmek istemiyorum.
Bitme sebebim çok belli. Her ergen gibi ailemle anlaşamıyorum. Olmuyor, istesem de yapamıyorum.
Beni başkaları ile kıyaslamalarına alışamıyorum. Alışmakta istemiyorum.
Üstüme gelmelerine artık katlanamıyorum. Katlanmak da istemiyorum.
Tek alışkanlığım seni sevmek olsun. Tek ve en güzel alışkanlığım.
Tek katlanacağım senin güzel kalbin olsun. Sadece sana katlanayım.
Bunu da elimden almak istiyorlar ve ben buna izin vermek istemiyorum.
Bunları okuduğunda kendi sakın suçlu hissetme. Sen elinden geleni yaptın. Bana hayatın yaşanacak kadar güzel bir yer olduğunu öğrettin. Bunun için de teşekkür ederim Ay sevgilim.
Sana son kez uzun uzun içimi dökmek istiyorum ama kendini suçlamaman karşılığında.
Bugün yine tartıştım.
Her zaman tartışıyorum ama...
Bu sefer bitirmek istiyorum.
Kardeşim bile haklı olduğumu bildiği halde susuyor. Benim haykırışları mı bir tek sen duydun Ay çocuk.
Eskiden tek hayalim bunlara muhtaç olmadan sevdiğim mesleği yapmaktı. Seni tanıdığım da tek hayalim seni ölene kadar sevmek oldu. Ama yine senin sayende eski hayalimin peşinden koşmaya başlamıştım. Ona da engel olmak istiyorlar.
Bana inanmadıklarını, kazanamayacağı mı, ben den bıktıklarını yüzüme doğru haykırdılar.
Beni istemedikleri çok açık. Diğerlerine öyle davranmazken bir tek bana böyle davranıyorlar.
Cevabım artık ölmek istiyorum diye bağıran tiz sesimdi. Aldırış etmediler. Yine umursamadılar.
Onca şey sayıp söyledikten sonra hiçbir şey olmamış gibi gidip yataklarına huzurla uyudular.
Ya ben; bilmediğim bir sokağın ortasına oturmuş en sevdiğim varlıkla konuşuyorum.
Bunu yapmayı seviyorum ve son kez de olsa sevdiğim şeyi yaptıktan sonra ölmek istedim. Ama ölümü de ben tercih etmedim.
Ellerim içinde yara bantları var.
Ay şekilde olanı sol kaşımın biraz üstüne yapıştırdım. Senin en çok öpmeyi sevdiğin yer. Sanki susmak bilmeyen zihnimi susturmak ister gibi öpüyordun.
Yıldızlı olanı sağ elmacık kemiğimin üzerine. Benim sende en çok öptüğüm yer. Kendimi ait hissettiğim yerin üzerine.
Ay ve Yıldızlı olanı burun kemiğimin üzerine. Seninle sevgi dolu bir öpüşme den sonra burunlarımızı birbirine değdirmeyi sevdiğim yere.
Ekrana bakınca çok tatlı duruyorlar. Sakın endişe etme. Bu sefer altlarında yaralar yok. Sadece birazcık bir özlem.
Bugün hastanede nöbet günün. Kendini çok yorma yoksa tüm gün tatlı bir mızmızlık içerisinde olacaksın. Ve bu sefer yanında ben olmayacağım.
Düşünüyorum da yanımda ki kaldırım da duran o kesici aleti bileğime dondurmak fikri hiç mantıklı gelmiyor. Bunu yapmak istemiyorum da.
Bunu yaptığımda seni ne kadar üzeceği mi biliyorum ama...
Ama ilk defa ailemi mutlu edeceğim. Ve onların ilk defa benim sayemde mutlu olmalarını istiyorum. Bunca zaman hep benden nefret ettikleri duydum.
Ben bu kadar nefreti hak edecek ne yaptım bilmiyorum ama onları sevindirmek istiyorum.
Sözümüzü unutmadım sevgilim. Sadece bu seferlik bencillik yapmak istiyorum.
Benim için ne kadar üzüleceğini bildiğim halde onları mutlu etmek istemem bencillik. Farkındayım.
Sadece bir seferlik bencil olmak istiyorum Ay sevgilim.
Bu bencilliği mi affetmeyeceğini biliyorum ama elimden özür dilemekten başka bir şey gelmiyor.
Özür dilerim Ay çocuk.
Sözümüzü tutamadığım için çok özür dilerim.
Oturduğum yerden ayağa kalktım şimdi. Yanıma keskin aleti de aldım. Biliyorsun sevgilim, acı çekmeyi hiç sevmem.
Acısız yöntemin tek yolu bir sürü ilacı içmek ama ben ilacı bile içmeyecek kadar korkağım.
Bileğimi kesmek her zaman daha kolay gelmiştir gözüme.
Amacım bu acıyı en aza düşürmek.
Çok konuştum, ama senle konuşmayı özleyeceğim için bu susmamam.
Beni hemen unutmanı dilerim sevgilim. Ve...
Sönmüş yıldız'ımın Ay ışığına teşekkür ederim.
Beni bu kapkaranlık dünyada yanlız bırakmadığın için.
Seni çok sevdiğimi bil. Çünkü ben, beni çok sevdiğini biliyorum.
Seni bu iğrenç dünyada bensiz bırakmak istemiyorum ama gitmeyi daha çok istiyorum artık.
Bana söz ver Ay çocuk; kendini üzmek yok, beni affet ve hayatına devam et, kendine çok dikkat et, yorma sakın kendini.
Bu sözleri tutacağına eminim. Sen sözünü hep tutmuştun, benim aksime.
Eğer yorulursan geleceğin yer yine benim yanım olacak, biliyorum. Ve ben seni her zaman yorgunluğunu almak için bekleyeceğim. Bu sefer kollarımın arasına alamasam da gözlerinin önünde, her gece karşılaşacağız.
Eğer beni arada hatırlamak istersen fotoğraflarıma değil gökyüzünde Ay'a en yakın sönmüş yıldıza bak.
Vedaları sevmem, hep sinir bozucu gelmiştir ama galiba bu vedaya aşık oldum. Kesinlikle sahibinden kaynaklı.
Sen den vazgeçmek kolay değil o yüzden durmadan yazıp duruyorum. Uzatıyorum. Ama seni gerçekten çok seviyorum.
Kendime veripte tuttuğum tek söz seni ölene kadar sevdiğim sözü. Ve bu sözü her şekil tutacağı mı biliyordum.
Şimdi gitme vakti Ay sevgilim.
Seni Aydan yakın yıldızlara uzak şekilde seviyorum.
🌙 and ⭐...
02.09
Gönderildi
🌙⭐
Sevgilisine yazdığı uzun cümleler den sonra telefonu kapatmadan ekranda ki fotoğrafa uzunca baktı yüzündeki güzel gülümseyle.
Gülümsemeye sevgilisi ile başlamıştı ve onla bitirmek istiyordu.
Gülümsemesini almışlardı ondan uzun bir süre önce, tekrar gülmesini sağlayan adama aşıktı.
Son kez baktı fotoğrafa, sarı saçlara uzun ve yumuşak bir öpücük bıraktı ekranın üzerinden.
Telefonu cebine attı. Eline kesici aleti alıp boş ve soğuk sokakta adımlamaya başladı. Yorgun hissediyordu ama sevgilisine yazmak ona iyi gelmişti.
Adımlarını zihni takip etti. Geldiği yeri görünce gülümsedi. Küçük, eski yıkık dökük bir çocuk parkı. Tabii çocuk parkı denirse, sanki artık o'da yok olmuştu.
Bakışlarını parktan çekti, tekrar adımladı karşıdaki yola doğru. Şu gibi akıp giden trafiği sevmişti. Sol kolunun iç kısmını kendisine doğru bakmasını sağladı.
Titrek elleri bileğin üzerinde ki damarı bulunca birkaç saniye sevgilisi ile olan anıları aklına doldu. Dudakların da ki tatlı tebessüm ile damarının üzerini kırmızı renge bulanmasını sağladı.
Bu tahmin ettiğinden daha çok acıtmıştı canını. Gözleri dolarken kendisini hızla akıp giden trafiğin içine attı. Karşıdan karşıya geçmek isteyen biri gibi gözükmüyordu.
Artık yok olmak isteyen biri gibi duruyordu.
Kolundan yere damlayan kırmızı sıvı, yüzüne vuran ışık ve büyük bir sessizlik...
🌙⭐
"Acil iki numaralı ameliyathaneyi hazırlayın!" ellerini giydiği beyaz önlük ten çıkartıp koşarak gelen sedyenin yanına ulaştı. Gördüğü kişiyle ayakları yere basmayı unutmuştu.
Yüzü kanlar içinde aynı kendi saçları gibi sarı saçlı olan bir genç. Saçları artık sarı değil daha çok kırmızının açık tonu gibi duruyordu.
Derin nefesler aldı, kulağı konuşan kadındaydı. "Trafik kazası. On sekiz yaşlarında bir genç. İç kanaması var gibi duruyor. Bacakların da kırık yok ama doku zedelenmesi olduğu kesin, sol bileğinde kesik var." gibi bilgilendirme yapan kadının sesi uğultu ya dönüşmüştü.
İlk kırmızı sıvıya bulanmış yüzde gezdirdi gözlerini sonra da kesik olan sol bileğine baktı. Sevgilisini kan tutardı, buna cesaret edemezdi ki güzel sevgilsi. Onu yanlız bırakmazdı. Söz vermişti.
Sözünü tutacağım demişti.
Yanına gelen arkadaşıyla boş boş baktığı duvardan gözlerini çekti.Nefes alamıyordu, her nefesi ciğerlerine batıp duruyordu. "Jeongin kendine gel. En çok sana ihtiyacı var. Yine senin kurtarmanı bekliyor..." akan yaşlarını silen Minho'nun ellerinden yüzünü geri çekti.
Gerçeklik yüzüne acı şekilde vurduğunda "Koruyamadım.. sözümü tutamadım. Minho onu korumaya söz verdim. Sevgilimi koruyamadım! Minho sevgilim elimden kayıp gitti! Yanıda olamadım!" elleriyle saçlarını çekiştirip bağırıyordu.
"Tüm bunlar olurken ben bir şey yapamadım! Yıldız'ım kaydı Minho! Beni bıraktı! Söz vermişti, söz verdi! Beni bırakmayacağına söz verdi! Sözünü tutacaktı! Yeminle ben de tutacaktım! Onu koruyacaktım! Beni bırakmaz ki, tek başıma yapamayacağı mı biliyor. Bırakmaz beni.. bırakamaz ki.." sonlara doğru kısılan sesiyle kendisini yere bıraktı. Kirli zemini yok etmek ister gibi ardı ardına yumruklar atıyordu.
Tüm hastane onun acı verici feryatlarına tanıklık ediyordu. Minho kendi göz yaşlarını silip başına sertçe vuran arkadaşının ellerini tuttu. "Sözünü tutmak istiyorsan ameliyathane de seni bekliyor. Git ve kurtar sevgilini. Yoksa gerçekten kurtaramayacaksın."
Jeongin'in yüzünü elleri arasına alıp "Yıldızın sönmek üzere. Gidip tekrar parlat o yıldızı." diye fısıldaması sarı saçlı'nın umudu olmuştu.
Eğer elini çabuk tutmazsa sevdiği çocuk ellerinden kayıp gidecekti.
Bunun bir daha olmasın izin vermezdi.
Göz yaşlarını silip Minho dan destek alarak ayağa kalktı. Zorlu bir ameliyat onu bekliyordu.
🌙⭐
Uzun saatler süren ameliyat bittiğinde Jeongin de bitmişti.
Sevdiğini kaç kere kaybetme eşiğine gelmişti. O eşiğe her seferinde aynı anda adım atıyorlardı.
Şimdi ise daha zor bir süreç başlamıştı. Tüm gün boyunca gözlem altında tutulması gereken Seungmin'in başından bir saniye bile ayrılmadı.
Göz yaşları akıp gidiyordu. Yanına kimseyi almıyor, sadece sevgilisinin elini tüy gibi hafif bir dokunuşla tutuyordu. Hıçkırıkları odayı dolduruyordu.
Çalan telefonu tekrar kapattı. Kimseyle konuşacak hâli yoktu, özellikle tutması bu kadar zor eli tutmuşken bir daha bırakmazdı.
Ekranı kapatacağı sırada sevgilisinin yazdıklarını gördü. Eli titrerken dokundu konuşmaların üzerine. Hepsini tek tek, aklına kazıya kazıya okudu. Sevgilisi bir süredir kendisini yorgun hissediyorken o bunun farkında değildi. Yanında olamamıştı.
Bağırıp çağırmak istiyordu. Ama yüzü solgun olan genci, inip kalkan göğüsünü gördükçe bağırıp çağırmasının yeri bura olmadığını biliyordu.
Tuttuğu eli baş parmağıyla yavaşça okşadı.
Sinirliydi.
Siniri kendisineydi.
Öfkeliydi.
Öfkesi hiçbir şeyin farkında olmayan kendisineydi.
Kırgındı.
Kendisine sığınmak yerine ölüm meleğine sığınan sevgilisine.
Ama sevgilisi uyansa hepsini unuturdu. Onun parlayan yıldızlarına baktığında tüm kırgınlığını unuturdu. Kendisine olan siniri ve öfkesi geçmezdi.
Göz yaşlarına acı dolu mırıldanmalar eklendi. Ellerinden kayıp gidecek olan sevgilisine son anda yetişmişti. Göz yaşları kuruyana kadar ağlasa da içindeki ateşi söndüremezdi.
Minho cam dan tanıklık ettiği sahnelere ağlamakla yetiniyordu, kapı kilitliydi ve arada cama vurarak varlığını belli etmek istiyordu Jeongin'e. Gözleri ikili arasında gidip geliyordu. İkisi de hak etmemişti bu kadar acı verici olaylar yaşamayı.
Seungmin'in şuan yaşaması bir mucizeydi.Ona çarpan araç sahibi olay yerinde yaşamını yitirmişti. Araç sahibinin alkollü araç sürdüğü bilgisini de birkaç saat önce öğrenmişlerdi.
Aracın hurda olduğu, olay yerinin kan gölüne döndüğü herkes tarafından konuşuluyordu.
Bu yüzden Seungmin'in yaşaması mucizeydi.
Tüm gün boyunca gözleri kapalı ölüm sessizliğin de uyumuştu Seungmin, başında yorgunluktan bitap düşen sevgilisin den bir haberdi.
Sevgilisinin bu kadar zorlandığını görse elindeki kesici aleti bileğine sürmezdi.
Gelip sevgilsine sığınırdı.
Minho'nun zoruyla oda dan çıkan Jeongin'e sakinleştirici iğne yapılmış ve bir hasta odasında uyutulmuştu. Bu sürede Seungmin'in başında her duruma hazırlıklı olan Minho kalmıştı. Kardeşi gibi sevdiği çocuğun gözleri önünde ki durumu onu bitiyordu. Elinden gelen uyanması için Tanrıya dua etmekti.
🌙⭐
İki günün ardından uyanan Seungmin'in başında Jeongin Minho ve birkaç hemşire vardı.
Jeongin resmen sevinçten çığlık atacakken Minho'nun uyarısıyla sadece kendisine yeni yeni gelen bedenin elini tutmuştu. Eline iki gün boyunca olduğu gibi yumuşak bir öpücük koydu.
Artık sevgilisine kırgın değildi.
Kendisine olan öfkesini ve sinirini de sevgilisinin yok edeceğini biliyordu.
Minho'nun kontrolü bittiğinde Jeongin'e bakarak gülümsedi. Minik yıldız iyileşiyordu.
Ya da onlar öyle sanıyordu.
Seungmin'in gözleri asla Jeongin'i bulmazken dolmalarına engel de olamamıştı. Minho'nun yanlarında gitmesi birkaç saati bulmuştu ve tüm her şey zihnine yeni yerleşiyordu.
Bencil olduğunu biliyordu. Gözlerini cam dan tarafa çevirdiğin de Jeongin'in de gözleri boş camı buldu. Anlamıştı. Seungmin'in kırgın bakışlarını çok iyi tanıyordu.
Yine tekti.
Ailesi yine yoktu.
Zaten sevgilisi ona yetmez miydi?
Fazlasıyla yeterdi.
Dudakların da küçük bir tebessüm oluşurken elini tutan eli sıktı. Hışırtılı sesine aldırmadan "Özür dilerim sevgilim. Sade-" konuşmasına Jeongin'in yumuşak dudakları tarafından bölündü.
"Özür dileme güzelim. İyileştiğin de daha iyi şekilde konuşacağız. Şuan sadece senin gözlerinin içine bakarak yaşamı hissettir bana. Bir daha ölümle sınama beni sevgilim. İkimize yapma bunu."
Önündeki solgun pembeliklere güçsüz bir öpücük verdi.
🌙⭐
Seungmin bir haftadır hastanede Jeongin ve Minho tarafından kontrol ediliyordu. Ama kader yine onlardan taraf değildi.
Gözlerini izlediği televizyon dan çekip açılan kapıya, içeri giren solgun yüze ve dağınık saçlara konumlandırdı. Bu görüntüyü her gördüğünde kendisine kızıp duryordu.
Ölmeyi bile başaramadım. Tek yaptığım sevdiğimi daha fazla yaralamak.
İçinden geçirdiği cümleler elini tutan soğuk elle susmuştu. Yorgun ve dolu gözlere baktı.
Eğer ölseydi daha kötü olacak gözlere uzun uzun baktı.
Jeongin tuttuğu ele eğilip yumuşak bir öpücük kondurdu. "Evet nasılmış benim dünya güzeli, güzel hastam." yüzündeki gülümseme tüm görüntüsüne karşıydı. Seungmin'in gözleri dolarken elini tutan eli sıkıp gülümsedi. "İyiymiş senin dünya güzeli, güzel hastan."
Jeongin sevgilisinin anlına doğru eğilip sarılı yere kokulu derin öpücük koydu. "O zaman yine de küçük bir kontrol edelim." Seungmin başını sallayarak onayladı.
Jeongin'in kontrolleri biteceği sıra Seungmin kurumuş dudaklarını diliyle ıslatarak endişe barındırmamaya özen gösteren sesiyle "Ay çocuk.." Jeongin'in bakışları direk yatakta yatan sarı saçlıyı bulurken yüzüne küçük bir tebessüm yerleştirdi.
Bir daha kendisine seslenen güzel sesi duymayacağını yaşamak ölüm gibiydi.
"Efendim Yıldız'ım." tüm ilgisiyle sevgilisinin ışıksız gözlerine baktı.
Eskisi gibi olmuştu gözleri.
Zorlukla yutkunup konuşmak üzere olan Seungmin'e dikti gözlerini. "Bir hafta oldu ama.. bacaklarımı hissetmiyorum."
🌙⭐
Kazanın üzerinden iki hafta geçti. Tüm zorlukları ile iki hafta. Dile kolay, yaşamayan ne anlar ki.
Seungmin bacaklarında ki dokuların kopması sebebiyle uzun bir süre ya da ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştu. Bunları öğrendiğinde yanında sevgilisi vardı. Her zaman olduğu gibi.
Bağırıp çağırmış en sonunda da uyutulmuştu. Bacaklarını kullanamayacağı gerçeği onu çökertmişti. Sadece onu değil Jeongin'i de yanında sürüklemişti. Her uyandığında bu durumu kabullenmek istemeyen sesi soğuk duvarlara vurup duruyordu. Jeongin ise o vuruşlardan her seferinde nasibini alıyordu. Gözlerinin önünde sevgilisi yok olup giderken bazı şeylere ikna edememek...
Ailesi koca iki hafta sonra yanına gelmişti. Pişman olduklarını, kendilerini affetmesini istemişlerdi Seungmin'den. Tabii bunları Seungmin'in yüzüne karşı söyleyememişlerdi. Jeongin bir daha karşı karşıya gelmelerini engelleyecekti.
Seungmin'in artık onlara ihtiyacının olmadığını, onlardan nefret ettiğini en acı verici şekilde yüzlerine doğru bağırarak haykırdı. Onlara el kaldıramazdı. Seungmin'i üzeceğini bile bile onlara vuramazdı. Onları şikayet edemezdi. Bunların hiçbirini yapamazdı. Yaparsa ömrünü adadığı çocuğun kendisi yüzünden üzülmesine sebep olurdu. Ama onlara gerçekleri, tüm yalınlığı ile bağırarak söylerdi. Öyle de yapmıştı. Onlara vicdan azabı çektirmek için boğazını yırtarcasına bağırıp durdu.
Yüzlerinde ki pişman ifadeyi görmek içindeki ateşi körüklüyordu. Akıllarına yeni mi gelmişti Seungmin için üzülmek.
En sonunda Seungmin'in artık onlarla bir bağlantısının kalmadığını zihinlerine vura vura söyledi. Seungmin'in bu kazası, yaşadıkları, yürüyememesi onun için son raddeydi. Bunların hepsi acı bir dille, sinirden kendinden geçmiş şekilde yüzlerine çarptı.
Gözlerinin önünde onlarında vicdan azabı çektiklerini gördüğünde yüzüne bir sırıtış ekledi. Bu sırıtışı gören Jeongin'in delirdiğini söylerdi.
Yanlarından ayrılmadan "Yok ettiğiniz yıldızı tekrar gökyüzünde parlayarak göreceksiniz. Ve bunların hepsi olurken yanında sadece ben olacağım. Sizin sıranız bitti. Artık Ay ve Yıldızın ışığını karartan hiçbir siyahlığa izin vermeyeceğim."
🌙⭐
Üç ay, doksan gün, yeni duruma alışmak üzereyken geçen süre.
Hastaneden taburcu olmuş Jeongin'in evinde kalıyordu. İlk zamanlar oldukça zorlu geçmişti ikili için. Jeongin'in iknaların dan sonra psikolojik destek olmayı kabul etmeyen Seungmin artık sevgilisini üzmek istemediğin den randevularını, ilaçlarını aksatma dan gidiyor ve kullanıyordu.
Jeongin'le tanışan Seungmin'i özlemişti ve geri gelmesi için uğraşıyordu.
Bir süredir de hayatları sessiz, sakin ve iyi olmaya çalışarak akıp gidiyordu. Kazayı hiç kimse dile getirmiyordu. Hiç kimse o günü hatırlamak istemiyordu.
Şimdi de yeni yeni dışarı çıkmaya başlayan Seungmin, Jeongin'in hazırladığı sürpriz için heyecanlıydı.
Uzun bir süre sonra ilk heyecanı.
Jeongin'in hazırlanmasını beklerken dudaklarını büzüp "Hadi ama ya! Ne tıntın oldun sen, Ay çocuk!" söyleniyordu. Jeongin onun söylenmesine kıkırdayıp yanına geldi. Sandalyede oturan Seungmin'in dudaklarına yumuşak bir öpücük vererek geri çekildi. "Üzgünüm sevgilim ama yanına layık olmak için hazırlanmam uzun sürdü." oyuncu tavırla söylediğine Seungmin kıkırdadı.
Ellerini tekerlekli sandalyenin kollarına koyup evden çıktı. Gidecekleri yer o kadar yakın değildi ama Seungmin'i dışarı çıkarmak için ikna etmek zordu. Jeongin de bu fırsatı kullanıyordu. Yol boyu Seungmin bıcır bıcır konuşup durmuştu. Jeongin gözlerinden kalpler fırlayacak gibi sevgilisine aşk dolu bakışlarıyla bakıyordu.
Sevgilisi iyileşiyordu.
Ruhsal olarak iyileşiyordu.
Seungmin'in gün geçtikçe eski, kendisiyle tanıştığı zamanlarda ki gibi neşesine döndüğünü görmek Jeongin için tarif edilemezdi. Zor olaylar başlarında hiç eksik olmamıştı ama artık mutlu olmak için daha çok çabalıyorlardı.
Geldikleri küçük ama tatlı, bir sürü desenler ve figürlerle kaplı dükkanın önünde durdular. Seungmin'in meraklı gözleri, arkasında kalan Jeongin'i bulduğunda Jeongin eğilip sol kaşının üzerini öptü.
Eskisi gibi.
"İçeri geçelim anlarsın buranın ne olduğunu bebeğim." Seungmin sadece başını saklamakla yetindi. Aşırı merak ediyordu bu yeri.
İçeri girdiklerinde kapının üzerindeki küçük zil çaldı. Bu Seungmin gülmesine yol açmıştı. Jeongin ise gülen yüzü izleme fırsatını kaçırmadı.
Onları; kısa sayılmasa da kısa gözüken, saçları kahverengi ve boyu gibi kısa, yüzündeki güzel gülümse ile genç kız karşıladı. İkili kıza aynı şekilde karşılık vermişti. Seungmin etrafı incelerken Jeongin tatlı kıza aklındaki sürprizi anlattı. Kız sanki gülümsemesi arta bilirmiş gibi kocaman gülümseyip başını sallayarak onayladı Jeongin'i.
Küçük acılı ama sonucu çok tatlı ve güzel olan işlemden sonra yüzlerinde ki gülümse ile ayrıldılar dükkandan. Seungmin durmadan sol bileğinin içine yapılmış Ay dövmesine bakıp duruyordu.
Jeongin de ondan bir farkı yoktu. Sağ bileğinin aynı yerinde yıldız şeklindeki dövme kalbine işlenmiş gibiydi.
Eve erken gitme gibi planları yoktu. Uzun süre sonra tekrar birlikte dışarı çıkmışlardı eğlenmek için ve eve erken gitmek aptallık olurdu.
Seungmin geldikleri yerle gözlerinin dolmasına izin verdi. Eski, yıkık dökük çocuk parkı. Bugün yaşadıkları anlam olarak çok büyüktü. Önüne gelen Jeongin'in boynuna kollarını sardı.
"Seni çok seviyorum Ay sevgilim. Tahmin edemeyeceğin kadar çok." 'o' harfini uzatarak sevgisini dile getirdi. Jeongin'in boynundan ayrılmadan kokulu bir öpücük bıraktı.
Jeongin'in kolları ait olduğunu yerdeydi. Yıldız'ının belinde. Sarı saçların tatlı kokusu ciğerlerinin en sevdiği kokuydu.
Mutluluktan ağlayan Seungmin sarıldı boyundan Jeongin tarafından ayrıldı. Jeongin ağlayan sevgilisinin göz yaşlarının aktıp yol yaptığı yanaklara derin öpücük koydu.
"Ben de seni çok seviyorum Yıldız'ım. Gökyüzü kadar çok seviyorum parlayan Yıldız'ım." dedi saf aşkla.
Seungmin onu taklit etme den önce sağ elmacık kemiğine öpücük koydu. Ait olduğu yeri tekrar tekrar öptü.
"Seni gökyüzü kadar çok seviyorum Ay sevgilim." ve saf aşkla buluşan dudaklar.
Sönmüş yıldız'ımı parlatan Ay ışığına teşekkür ederim.
Tek başına kalmış Ay'ımı parlayan Yıldız'ınla canlandırdığın için teşekkür ederim.
İçlerinden geçen cümleler farklı ama aynı şeyi dile getiriyordu.
Onlar ayrılmaz ikili olan Ay ve Yıldızdı.
Kainat son bulana kadar beraber olacak olan iki varlık, birbirilerine saf aşkla aşık iki insan.
𓍯 ִֶָ Son𓍯 ִֶָ
Pregnancy kaldırıp aynı gün size küçük bir sürpriz yapmak istedim🥹💗
Umarım beğenirsiniz ☹️💞
Aslında aklımdakinin hafifletilmiş hâli, daha fazla şey yazacaktım ama uzadı ☹️😔
Bir de bu oneshotun fic halini yazsam okur musunuz?? Yoksa bu yeterli mi
Kendinize gökyüzünde ki ay ve yıldız kadar iyi bakın 🌙⭐
Öpüldünüz 😽💗💗
27.02.24
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top