☾2

Taksinin camını biraz indirip içime temiz havayı çekerken gözlerimi kapattım. Seul'un özlediğim sokaklarında ilerlemeye devam ederken içimde başka bir özlem daha dolup taşıyordu. Az kalmıştı, onu görmeme çok az kalmıştı.

O şarkıyı senin için yazdı...

Yüzümde buruk bir gülümseme oluşurken usulca gözlerimi açtım. Ona hiç içimden geçenleri itiraf etmemiştim. O da bir adım atamamıştı ama ona karşı boş olmadığımı o da çok iyi biliyordu. Sadece...birbirimizi sevdiğimizi söyleyememiştik bir türlü. Bu yüzden anladığım bir şey vardı: Sevgimizi saklamamalıydık...

'Seni seviyorum'

Bunu dile getirmekten çekinmemeliydik. Yoksa bir daha söylemek için şansımız olmayabilirdi, geç kalabilirdik...

Onu görecek olmam içimde değişik hislerin oluşmasına sebep olurken geç kalmadan onu sevdiğimi de söylemek istiyordum..çünkü yeterince beklemiştim, yeterince ondan uzak kalmıştım ve daha fazla geç kalmak istemiyordum. Onu da daha fazla üzmek istemiyordum..çünkü onun üzülecek olması ve kalbi hassas olduğu yetmiyormuş gibi bir de bu yüzden de acı çekmesi beni kahrederdi.

Önce bir otelin önüne gelmemizin ardından düşüncelerimden sıyrılıp yanımdaki arkadaşıma döndüm ve hafiften gülümsedim.

"Teşekkür ederim David..her şey için..."

David gülümseyip omzumu destek olmak istercesine sıktı. "Önemli değil, umarım arkadaşın iyileşebilir. Umudunu asla kaybetme. Bu ameliyat başarılı geçecek, inan buna."

Başka şansım yoktu sanırım... Başımla hafiften onaylayıp gülümsedim. O da bana bir gülümseme sunup veda etti ve taksiden indi. Bir süre otele girişini izledikten sonra geri taksiciye dönerek He-Ran'ın atmış olduğu adresi söyledim.

Bi on dakikanın ardından kendimi geleceğimiz büyük cafenin önünde bulunca derin bir nefes alıp verdim. Kalbim daha da hızlı atarken her an yerinden firlayacakmış gibi hissediyordum. Kendimi sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da taksiciye parayı uzatıyordum. Çantamı da alıp taksiden indim, o esnada yüzüme çarpan rüzgarla da hafiften gözlerimi kısmıştım. Kapıyı ardımdan kapatıp usulca cafeye doğru adımlamaya başladım.

Adımlarım yavaştı ama kalbim sanki dört nala koşuyordu. İçimdeki heyecan cafenin kapısına yaklaştıkça daha da artıyordu, kalbim patlayacakmış gibi hissediyordum. Onu özlemiştim..onu, ifade edemeyeceğim kadar çok özlemiştim.

Sesini, yüzünü, bakışlarını, gülümsemesini..her şeyini özlemiştim.

Cafenin kapısını aralarken kulaklarıma dolan müzik sesiyle merakla etrafa bakınmaya başladım. Etraf çok kalabalık olmasa da yine de hatrı sayılır müşteri vardı. Şarkı daha yeni başlamıştı sanırım. Gözüme köşede bir yer takılırken oraya doğru adımlayıp bakışlarımı sahneye çevirdim.

O anda kalbimin durduğunu sandım. Gözlerim anında yanmaya başlarken nefesimi tutmuş, sahnedeki o hayranı olduğum adamı gözümü kırpmadan izliyordum. Başı yere doğru eğik, gözleri kapalı, şarkıya girmeyi bekliyordu. En sonunda ağzının aralanıp sesi kulaklarımla buluşmasıyla tekrardan nefes alabildiğimi hissettim.

"Ne zamandan beri Ay ile Dünya birlikte?
Yalnız varlığın parıldıyor
Merak ediyorum
Senin yanında durabilir miyim?"

Sen zaten her zaman benim yanımdaydın Jin...

"Sen benim Dünya'msın
Ben sadece senin için Ay'ım
Kalbini aydınlatan küçük yıldızın"

Benim eşsiz Ay'ımsın. Sen benim her şeyimsin.

"Sen benim Dünya'msın
Görebildiğim tek şey sensin
Sadece seni izleyebilirim"

Gözlerini bir an olsun açmamış, kendini tamamen şarkıya vererek güzel sesini bize bahşediyordu. Bense bir saniye bile gözlerimi ondan ayırmamış, tüm dikkatimi vererek onu dinliyor ve izliyordum. Görebildiğim tek şey oydu...

"Herkes bana güzel olduğumu söylüyor
Ama benim denizim tümüyle siyah
Çiçeklerim açtığı yıldızlar ve mavi gökyüzü
Gerçek güzellik aslında sensin"

O başını daha da eğerken kalbimin özlemle sıkıştığını hissettim. Senden bu kadar çok ayrı kalmış olmak istemezdim Jin. Tekrardan maviye karışacaksın, o siyah seni terk edecek, tekrardan umutla dolacaksın. Aydınlık etrafını saracak...

"İsmim dahi yoktu
Seninle tanışmadan önce
Bana sevgi verdin
Ve benim sebebim oldun"

Benim yaşama sebebim oldun Jin. O yüzden lütfen sen de öylece gitme benden. Tanrım..lütfen yaşama sebebimi benden alma. Gözlerimden yaşlar yavaşça dökülürken geri Jin'i izlemeye devam ettim.

"Hilal ışığında
İki gözümü kapatsam bile
Beni bir mavi gibi süpürüyorsun
Dolunayın olduğu gecede
İki gözümü de açıyorum
Seni içerde tutabilir miyim?"

O ay tekrardan bizim için doğacak. Bu etrafımızdaki karanlığı dağıtıp gözlerimizi ışıltısıyla kamaştıracak.

"Aniden sen de beni izliyor musunu diye meraklanıyorum
Bütün yaralarımı keşfedersin diye endişeleniyorum"

Elini kaldırıp kalbine götürürken ben de aynısını yaptım. Gözlerim dolu bir şekilde onu izlerken onun da yüzü acıyla buruştu. O acıların geçecek, geçmesi için elimden gelenin daha fazlasını yapmaya çalışacağım Jin. O yaralarını tek tek sarıp gözyaşlarını bir bir sileceğim... Seninle huzurlu bir nefes alalım...

"Parlak gün sırasında
Koyu gece esnasında
Benim yanımda kaldın
Üzgün olduğumda
Canım yandığında
Bana parladın"

Gözlerimdeki yaşlar akmayı bir an bile durdurmazken o anda hüngür hüngür ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.

"Kelimelerden daha fazla
Teşekkür etmekten daha farklı
Senin yanında kalacağım
Karanlık geceler sırasında
Her zamankinden daha parlak
Seni izleyeceğim yanında"

Tanrım, lütfen onu benden alma. Yaşlar artarken elim ağzıma gitti. Kim Seok Jin..lütfen benimle kal. Işığın benden hiç gitmesin.

"Aniden sen de beni izliyor musun diye meraklanıyorum
Bütün yaralarımı keşfedersin diye endişeleniyorum
Etrafında pervane olacağım
Senin yanında kalacağım
Senin ışığın olacağım
Hepsi senin için"

Şarkı yavaş yavaş son bulurken ben de usulca ona doğru adımlamaya başladım. Ayaklarım beni dinlemiyordu. Hipnoz olmuş bir şekilde bakışlarım Jin'in üzerindeydi. Adımlarım da ona doğru... Hep yanımda kal, hep benim ışığım ol. Bu karanlıkta beni yalnız bırakma Jin, sana yalvarırım. Umudunu kaybetme...

Şarkı bitmesine rağmen Jin oturduğu yerden kalkmayıp öylece durdu. Eli kalbinde, başı eğik durmaya devam ederken ben de gitgide ona yaklaşıyordum. O anda fark ettiğim şeyse kalbimi paramparça etmişti. Kalbimin her atışı canımı yakıyordu. Onun o gözyaşları beynimde yer edindikçe kalbim sanki daha da acıyordu. İçim parçalanıyordu. Ara ara yüzüne vuran ışık, o değerli gözyaşlarının da parlamasına sebep oluyordu.

O gözyaşlarının aksaması beni öldürüyordu...

En sonunda acı ve özlem dolu bakışlarını kaldırıp ilk benimle buluşturmasıyla benim de dolu gözlerim ona hasretle bakmaya başladı. Ben öylece karşısında durmuş onu izlemeye devam ederken onun yüzündeki şaşkınlık daha da büyümüştü. Önce hafif aralanmış ağzıyla sanki gerçek olup olmadığını anlamaya çalışırken sonradan yavaşça yerinden doğrulup sahneden inmeye başladı. O sırada hiçbir şekilde gözlerini benden ayırmamıştı. Sanki ayırsa, o anda kaybolup gitmemden korkuyordu.

Yanıma ulaşmasıyla burnuma dolan o tanıdık kokusuyla gözlerim daha da doldu. Hafif dağılmış saçları yumuşacık duruyordu ve bende saçlarına dokunma isteği doğruyordu. Ne var ki ben sadece dolu gözlerimle yerimde kalakalmış bir şekilde ona bakmakla yetiniyordum.

Aramızda bir adımlık mesafe kalınca durup bir süre o da bakışlarını üzerimde gezindirdi. İyi olup olmadığımı gözleriyle hızlıca tarıyor, arada da kesik kesik nefes alıp veriyordu. Bu heyecanın kalbi için sorun oluşturmasından korkarak gözlerine bakarken o da en sonunda kızarmış gözlerini benimkilerle buluşturdu. Loş ışıkta olsak bile onun gözleri pırıl pırıl parlıyordu.

Yavaşça elini kaldırıp yanağıma koymasının ardından nefesimi tuttum. Diğer elini de yanağıma koyup teyit etmek istercesine fısıldadı. "Burdasın Min Ji...sen burdasın..."

Gözümden bir damla yaş düşerken gülümsedim. "Burdayım Jin..ben her zaman seninleydim, seninleyim."

Onun da gözünden bir damla yaş düşünce elimi kaldırıp o yaşı usulca sildim. Dokunmamla titrediğini hissederken buruk bir şekilde gülümsedim. Artık daha fazla beklemeden kollarını bana sıkıca dolamasının ardından ben de hıçkırıklarımı serbest bırakarak sıkıca sarıldım ona.

Sarılarak yarım kalan tarafımı tamamlamıştım sanki.

Bu sarılma ağrıyan kalbimin daha fazla acı çekmesine engel olmuş gibiydi. Jin..umarım senin kalbin de iyi hissediyordur. Umarım acı çekmiyordur.

Bazen sevginin kıymetini ayrı kalınca anlardık. Bazen şansımız olurdu, bazense geç kalırdık..bir daha şansımız olmazdı. Ondan, bir kere bile ona sevdiğimi söylemeden ayrılmıştım. Bu, günler geçtikçe içimde büyük bir pişmanlığa dönüşürken yine de onunla tekrardan buluşma fırsatım olmuştu.

Şu anda ise ilk fırsatta ona sıkıca sarılmış, hislerimi henüz söylemesem bile olduğu gibi belli etmeye çalışıyordum. Sıra itiraf etmekteydi...sıra bu duyguları dillendirmekteydi. Daha fazla geç kalmak istemiyorum. Onu sevdiğimi durmadan dile getirmek, içimdeki bu hisleri ona da hissettirmek istiyordum.

Bu duyguları ifade etmek için daha fazla geç kalamazdım...

Tanrım, lütfen bu hislerimi uzun yıllar boyunca göstermeye devam edebileyim... Ben onun kollarında, o benim kalbimde... Onun kalp atışlarını hissederek...

Anlayacağınız üzere biraz romantik bir kitap olacak ejzonwoskkz

Aslında bu bölümü gece 12'ye doğru atacaktım ama maalesef Watty'de çıkan sorundan dolayı bölümü yayımlayamadım :'' o yüzden anca şimdi atabildim.

Bu akşam yine son bölümü atacağım, Watty salarsa tabi wjoznwozj o zaman akşam görüşürüz <3

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top