4..Bölüm.. Sevgi İyileştirir
**Sevgi; Evrene bahşedilen en yüce şifa ve güçlerden biridir***
Bir "gün"daha vaktini tamamlamış ve sessizce gelip sessizce gidiyordu işte. Sanki güneşi yutan bir sel gibi, derin bir kızıllık içinde gün batımı yutmuştu bir" günü" daha. Ve usul usul tüm maviliği boğan kızıllık, koyu bir akşama dönüyordu yavaş yavaş.
Afakan'ın, aldığı ilaçların ve gün boyunca yaşadıklarının da etkisi ile daha fazla dayanamadı gözleri, ve kapandı yavaş yavaş. Ama içi geçer geçmez, zaten hafif olan uykusu kabuslar ile bölündü.
Yaşadıgı acınında eksi ile kabusların
tılsımlı pençesi sardı tüm bedenini.
Ama çok geçmeden derin sulara düşmüş ve kurtulmak için çırpınırca sına, uyandı uykusundan. Kan ter içinde..
Ama uyandığında yalnız degildi.
Yanı başında Esmira duruyordu.
Elinde bir kanadı yaralı kuş.
Öylece ona bakıyordu. Afakan şaşkınlıkla;
" Sen! Sen ne yapıyorsun burada?
Esmira gayet sakin, cevap verdi;
" Seni bakmaya geldim. İyi misin?
Afakan bi an düşündü, sonra sitemle;
" İyiyim sağ ol, sen!
" Hı...
" Delimisin sen kızım! Dalga mı geçiyor sun mısın benimle? Nasıl olabilirim? Görmüyormusun şu kolumu? Kolumun halini.?
" Sen bi şey görüyor musun?
" Ne biçim soru bu!
Afakan bi an, duraksadı." Tabi yaa! Diye haykırdı sonra.
" Tabii.. Bunu sen yaptın? Bana bunu sen yaptın! Hahh. İşte. Kanıtladım. Dediler,inanmadım. Demek ki hepsi doğruymuş!
Esmira bilmiyor gibi sordu:
" Ne? Ne yaptım?
" Hay benim aptal kafam. Nasıl anlamadım. Bunu sen yaptın, evet. Bana ne yaptın söyle!
" Hıı..
" Bana ne oldu? Sen, bana, ne, yaptın! Söylee! Söylesene ulaan. Bana bak, Kız mız olduguna bakmam. Yakarım canını. Bana ne yaptın, söyle?
"Ben bi' şey yapmadım..
" Yapmamış.. Hadi yaa. Ne bu kolumun haki o zaman! Haa. Ne bu kolumun hali. Kimse görmüyor. Doktora götürmüyor. Ben acıdan çıldırmak üzereyim. Ne yaptın bana.. Neeeee!..
" Sakin ol. Sana ben bi şey yapmadım.
Sen yaptın!
" Ne! Neyi ben yaptım be! Kolumu ben mi kırdım yani? Kırık olsa görünür dü.
Sen ne yaptın baba böyle? Acısı var ama kendi yok.. Sen büyücüsün? Pis cadı. Bana ne yaptın söyle?
" Sen yaptın kendine, ne yaptıysan.
Sana sordum. Yaptıgın hatayı anlatmak istedim. Sen ısrarla anlamadın.
" Ne hatası be! Sen neyden bahsediyor sun! Sen bana bi şey yaptın. Çabuk söyle. Yoksa seni müdüre şikayet ederim.
Esmira usulca Avucunda tuttugu yaralı kuşu Adakana gösterdi ve;
" Bak sana kimi getirdim. Hatırladın mı?
"Hıı!..
" Bu kuşu hatırladın mı?
" Ne kuşu?
Afakan onun, bahçede, gömleğine pislediği için, öldürmeye çalıştıgını kuş oldugu anladıgında;.
" Şakamısın sen ya,! . Bana bu hain belalı kuşu mu getirdin.
" Evet.
" Neden! Şu halim de daha fazla eziyet etmek için mi?
" Hayır.
" Neden o zaman. Neden? Neden yapıyorsun bunu?
Afakan'ın hararetli konuşmasını duyup koşup gelenlerin dışında son halini merak edenler, ilk dedikoduları ilk agızdan almak için yarışanlar kapıda balık istifi olan meraklı arladaş kalabalığı. İtiş kalış halinde içeri girme yarışındayken, bi anda kapının açılması ile doluştular içeri. Kimi yerlerde, kimi duvara yaman mış, kimi
Sürünerek, bi şekilde girdiler içeri. İçlerinden biri;
" Afakan geçmiş olsun abicim.
" Sağ ol. Daha bi şeyin geçtiği yok.
Kızlardan biri;
" Geçmiş olsun Affii.. Ne oldu sana, ne oldu böyle.?
Digeri ekledi;
" Kolunu kırdı, durduk yere..
Bir başka ses;
" Kolu kırık, ama nerede?
Digeri kaş göz işareti yapıp;
" Sussana sen bi. Ne demek bu? Dalga geçmenin sırası mı?
Kızlar aralarına fısır fısır;
" Ne olmuş koluna, duyamadım? Düşmüş mü? Hangi kolu?
"Sol kolu? Sol. Öyle dediler.
" Yoo. Kız sağ koluymuş. Gelirken Ayşe görmüş. O dedi.
" Ama baksana. Sağ kolu, sağlaamm.
" Eğee. Bunu sol kolu da sağlam.
Şeyda ile Helin, bir birine bakıp, aynı anda aynı şeyi düşünürcesine;
" Esmira. Tabiki Esmira yaptı. Her
zamanki gibi. Bakın gördünüz işte, diye devam etti Şeyda, kalabalığa dönüp. Haklılığını kanıtlamak istercesine;
" Bakın işte.. Bi Esmira vakası daha. Buna ne diyeceksiniz.?!
Kalabalık sustu.. Buz kesti sanki. Kimseden çıt çıkmadı kısa bi süre.
Aliye Hanım bozdu bu sessizliği;
" Kızlaar. Bunun yeri burası degil.
Bakın, hastamız var. Biraz anlayışlı olun lütfen. Hem Esmira bana..
Aliye Hanım daha konuşmasını bitirmeden; Şeyda ;
" Ne diyeceksin Aliye teyze.. Esmira yapmaz mı diyeceksin Haa? Esmira bi melek. Esmira herkese yardım eder! Öyle mi?
" Ne?
" Çekinme hadi, çekinme söyle! Sana iyilik yaptı diye, sözüm ona! o bi şey yapmaz. O melek. Gördüm ben ama onun melekliğini. Size kanıtlayacagım melek mi şeytan mı?
Helin devam etti;
" Bizde tam olarak bunun için Afakan kardeşimizin başına ne geldiği hakkında, ona ne oldugu hakkında, buradayız. Afakan arkadaşımızın başına gelenler için.
" Nasıl? Dedi Aliye hanım. Şaşkınlıkla.
" Şöyle. Afakan kardeşimiz bahçedeydi. Onu en son kim gördü?
Helin'in bakışları mütamadiyen kalabalığı kolaçan ettiği sırada, Güline ve bir kaç ardalaşına takıldı gözü. Gülin ;cevap verdi mecburen;
" Biz vardık. Yani ben vardım.
" Tamam. Gülin arkadaşımız, sen gördün mü Afakan'a ne olduğunu?
" Hayır. Biz zil çalınca içeri girdik. O da geliyordu arkamızdan.
Afakan başı ile Gülin'in dediklerini onaylayınca, bu defa; Şeyda;
" Sonra ne oldu?
Afakan sonrasını anlatacağı sırada, kalabalığın içinden Hasan;
" Kimse yoktu. Herkes içeri girmişti çoktan.. Ben de ödevimi bitirmiş çantamı alıyordum ki; Afakanı gördüm. Beraber gidelim diye yanına gelecektim ama o ağacın altında durmuş, garip garip hareketler yapıyordu. Ne yapıyordu anlamadım ama yerde bir şeyler kovalıyordu sanki.
" Sonra ne oldu?
"Sonra Afakan birden durdu. Biriyle konuşuyor sandım. Ama..
" Ama ne?
" Yanında kimse yok tu.
Afakan, tam olanları anlatacaktı, orada Esmira vardı diyecekti ama, birden kolunun acısı ile her şeyi unuttu. Yine acı içinde kıvranmaya başladı.
Aliye Hanım, Afakan ile ilgilenirken
Şeyda bu defa konuşmaya devam etti;
" Kimle konuşuyordu o zaman? Sen nasıl görmezsin?
" Kimi? Kimse yoktu ki..
" Kimi olacak? Esmira'yı tabi.?
" Esmira yoktu. Orada kimse yoktu.
" Nasıl yoktu.? Ama sen dedin. Kiminle konuşuyordu bu?
" Bilmiyorum. Bildiğim bahçede kimse yoktu. Bi' ben vardım. Bir de Afakan.
" Sonra ne oldu? Ne oldu buna böyle o zaman. ?
" Sağa sola tekme savuruyordu. Yerde yıvarlanmaya başladı sonra.
" Nasıl.. Durup dururken mi?
" Yerlere tekme savuruyor, bi şeylere kızmış gibi söyleniyordu. . O zaman kolunu bi yere çarptı sanırım. Kendi kendine oldu ne olduysa.
Esmira ya döndü tüm bakışlar bu kez.
Esmira elinde yaralı kuş. Öylece durmuş tüm bu olanları izliyordu.
Kalabalığın içinden biri yine;
" O hep odasındaydı. Girdiğini gördüm çıktığını görmedim.
Aliye Hanım da tasdiklet gibi tavır alınca, kalabalık kanât getirdi Esmira nın masumlugına.
Elinde yaralı kuşu tutarken, sordular;
" O elindeki ne?
"Kuş.. Bahçede buldum. Sanırım yaralı. Kanadı kırık. Revire getirdim. Belki kanadı için yapılacak bi şey vardır.
Hemde Afakan arkadaşımıza arkadaşlık eder.
Kızlardan biri;
" Ayy. Kıyamam.. Ne olmuş buna. Çok küçük bu. Sevebilir miyim Esmira.
" Tabi. Ama önce kanadını tedavi etmek gerek...
"İkisi de yaralı. Diye devam etti Gülin.
Usulca daha bi doldu gözleri. Bakışlarıyla sordu Afakana, nasıl olduğunu.
Afakan fark etti Gülin'in bu halini ama ona cevap vermesine bile musade etmedi içinde boguştuğu tarifsiz ıstırap.
Bir süre sonra kuşun kırık kanadını sarmak için bahçıvan yardım etti. İlaç sürüp, sardılar yaralı kuşun kanadını. Biraz su ve yiyecek verdiler sonra. Ona yumuşak bir yatak bile yaptılar kuş kafesinde..
Yine kabuslar, ıstırap ve acılar içinde geçen bir gecenin ardından, yine dogmuştu "güneş" ufuktan. Sanki bir akşam önceki karanlığa gömülen kendisi degilmiş gibi, bu defada yavaş yavaş yükselmişti göge. Kendini boğan karanlığı, o ışıgı ve azmiyle siliyordu tekrar. Taki tüm evren aydınlık olana dek. Mavilik te tek bi nokta karanlık kalmayana dek. Yavaş yavaş sabırla çıktı yine en tepeye. Bunu yaparken de tüm ışıkları en koyu karanlığı bile, aydınlatıyordu tekrar tekrar.
Afakan'ın yine dinmez öfkesi ve acılar. Üstelik birde şimdi, aynı odada, üstelik yatagının ayak ucunda kafeste kanadı sarılı yine aynı kuş vardı.
Kuşu görünce daha bi sinirleniyordu Afakan. Üstelik zavallı kuş durmadan ötüp duruyordu... Sanki kafes ona dar geliyordu.
Afakan kafayı takmıştı bi kere zavallı kuşa. Her hareketi onu çıldıtmaya yetiyordu. Afakan çok geçmeden ayagı ile kuş kafesini düşürmeyi denedi ama nefile. Sonra aynı şeyi yastıkla denedi ama başarılı olamadı.
Afakan kuşu yine öldürme planları yaparken, Esmira girdi içeri. Afakan hâlâ öfke ile söyleniyor du. Esmira sordu;
" Ne yapıyorsun sen?
" Sana ne cadı?
" Ben cadı değilim..
" Ne sin bilnem. Ama şu kuşu buradan alıp dışarı atmazsan, sende ölü biri olacaksın! Anladın mı beni?
Esmira güldü. Sonra;
" Şu zavallı kuştan ne istiyorsun sen?
Rahat bırak artık şunu.
" Bak bak. Neden miş o.
" Akıllanmadın mı halâ?
" Nasıl yani? Ne diyorsun sen?
" Sen şu kuştan ne istiyorsun?
"Ölmesini istiyorum.. Ezmek istiyorum onu ayağımın altında..
"Neden? Sana ne zararı var?
" Ne, Şaka mı bu? Bu aptal kuş yüzünde bak ne haldeyim?
" Kim kimin yüzünden bu halde, acaba? Sanki sen kırmadın kanadını?
" Şimdi birde suçlu oldum yani..
Esmira sustu.. "tamda öyle" dercesine..
Afakan daha bi öfkelendi bu defa.. Yine agzına geleni sayacaktı ki bu defa Esmira:
"Benden iste? Ne istesen yerine getireyim. Ama şu inadı bırak..
" Ne!..
"Neden bu kadar öfkelisin? Öfke zarar verir.
"Yapma yaa. Şimdide psikoloğ mu oldun başıma. Git başımdan. Defol..
Sonra söylenmeye devam etti Afakan;
" Bitmiyor acılarım bitmiyor.
Nasıl geçecek bu. Ne zaman gidecegim hastaneye?
Esmira baktı olacak gibi değil:
" Şu öfkeni yenmezsen, geçmeyecek.!
" Ne?
" Benden bi şey iste. Yerine getireyim. Bu öfkeni yenmen gerek.
" Ben iyileşmek istiyorum.
Esmira, bu defa onun tam karşısında durdu. Derin derin baktı gözlerine. Eğer o gün istediklerin olsaydı, o nu affedermiydin? Diye sordu Esmira.
Afakan şaşkındı. Öylece bakıyordu ona. Tekrar Esmira;
" Sakin ol. Gözlerime bak.. Ve şunu unutma. SEVGİ İYİLEŞTİRİR.
Afakan yine onun gözlerinde tüm, yaşadıklarını tekrar gördü. Olayın oldugu güne gitti.
Afakan bahçedeydi . Gülin vardı. Ona o gün bahçeden kopardığı gülü vermiş, Hatta gülü Gülin'in saçlarına takmış ve onun elini tutuyordu. Ama bi şey fark etti Afakan. O gün gömleği yine kirlenmişti.
Ama Gülin bunu sorun etmiyordu. Yine gülsede, alay etmiyor ve elini tutmaya devam ediyordu. Afakan dikkat edince, Gülin'in omzunda da kuş pisliği vardı ve ne Gülin ne de arkadaşları bunu o kadar da sorun etmemişlerdi. Gülüşmelerinin bu konu ile alakası bile. yoktu.
Esmira, gözlerini onun gözlerinden ayırdıgında, Afakan, sanki uçurum kenarından, çekip alınmış gibi korku içinde araladı gözlerini.
Afakan kendine geldiğinde, kafesteki kuş, bu kez ötmüyor ve öylece
duruyordu.. Bir söz, çınladı durdu Afakan ın beyninde. "
Sevgi İyileştirir" .
Bu sözü bir kaç kez tekrarladı Afakan. Fark etti ki sevgi sözciğünü söylemek bile ruhunu ısıtıyordu yavaş yacaş.
Bir gün ışıgı gibi.
Dindi öfkesi yavaş yavaş.. Kuş eskisi kadar nefret dolu gelmiyordu artık gözüne..
Afakan kuşun kafesine yaklaştı. Ondan nefret etmiyordu artık. Ona tüm yaptıklarından dolayı pişmanlık duydu az da olsa.
Kuş kafesinin kapısnı açtı. Usulca işaret parmağı ile yaralı kuşun başını okşadı.. Kırık kanadına baktı.
Ve özür diledi yaptıkları için. Sessizliğe düşen bir çıglık misali, ruhunda yankılandı bu sözler.
Afakan yine yatagına döndü zor bela. Başını koydu yastıga. Kendini annesinin kollarına bırakır gibi.
Ertesi gün biraz olsun hafiflemişti Afakanın fakanın acıları. Fark etti ki, kuşun kanadı iyileştikçe, kendi kolu da iyileşiyordu sanki.
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top