10. Bölüm. Vakit Gelmek Üzere

Arda bir kaç adım attı güç bela. Canı yansa da, koluna girmiş iki genç kız varken, pekte hayıflanmayı yediremedi kendine. Genç bi delikanlı idi nede olsa, ama gel gör ki ayaklarındaki acı, dayanılır gibi de degildi.

Arda, ağır adımlarla, yürümeye çalışır ken, bir an önce hastaneye gidebilmeli umuyordu. Oldukları yerden kendilerini kurtarabilecek bi araç bulabilmek için yola çıktıklarını düşüyordu. Böylece hastaneye gidebilirlerdi. Fakat bir süre sonra  yola degil ,tam ters istikamette gittiklerini fark etti.

" Bi dakika.. Bir şey sorabilir miyim? dedi Arda..

" Ne?

" Biz nereye gidiyoruz? Ana yola çıkmayacakmıydık?

" Bana güven" dercesine gülümsedi ve yoluna devam etti Esmira.

Arda bu defa da"

" Sormamda bi sakınca yoksa,  burada bana pek yol varmış gibi gelmedi.
Biz nereye gidiyoruz.. Biz nereye ve hangi sebeple gidiyoruz. Bilen varsa söyleyebilir mi?

Efsun;

" Esmira hanıma güven. Mutlaka bir bildiği vardır.

Arda, Esmira ve Efsun'a güvenmesi gerektiğini bilse de, içinde bulundukları durum bunu oldukça güçleştiriyordu.

Çok geçmeden tekrar sordu ;

" Biz nereye gidiyoruz..? Bunu bilmem gerek.. Neler oluyor. Lütfen biri bana açıklayabilir mi?

Esmira bu defa:

" Köye gidiyoruz. Ama önce senin tedavi olman gerek.

" Yani!?..

" Yanisi şu.. Karacabey köyünde, sağlık ocagı yok. Seni en yakındaki doktora götürüyoruz.

" Tamam.. Ama..

"Ama sen bu halde fazla dayanazsın. Üstelik ateşin de çıkabilir. Bu yüzden acele etmeliyiz.

Arda bir süre suskınlugun ardından ;

" Ama.. Biz neden köy yolundan degil, taşlı çamurlu, ayı ve  çakalların  oldugu dağ yolundan gidiyoruz. Bunu biriniz açıklayabilir mi acaba?

Yine cevap alamadı sorusuna.
Kısa bi sessizlikten donra tekrar;

"  Bi soru sormuştum ama. Gayet de açık oldugumu düşünüyorum. Neden dağ başında yoldan degil de dereden tepeden gidiyoruz. Yoksa ben burada kalacağım Bilginize.

" Aptallık etme.. Sen iyi degilsin. Şu an iyi olabilirsin fakat bu uzun sürmez.

Arda sitemliydi bu kez;

. Kendiniz dediniz. Doktora gitmem gerek. Ama bu taşlı çalılıkların içinden bi adım daha atarsam asıl o zaman , ölürüm . Neden norma bir araba durdurup, norma bir şekilde gitmiyoruz!?

Esmira bu defa,: "Az kaldı, az sık düşini. Doktorun evine gelmek üzereyiz.

Bu sözler beyninde yankılandı Arda'nın.

"Doktorun - evi - ne - derken!?

Baktı olacak gibi degil, Esmira bu defa:

" Bana güven.. Seni iyileştirmek için elimden geleni yapacagım..

Ne varlki her geçen saniye Arda'nın gözlerindeki çaresizlik daha da büyümeye başladı. An be an artan korku ve endişe ile birlikte.
Beynine binlerce soru tebelleş oldu.

" Beni nereye götürüyorlar böyle? "

"Ya niyetleri beni doktora götürmek degilse!..

" Ya kim oldugumu anlamışlar ve beni öldüreceklerse..

" Buradan telsiz çekermi acaba? En yakın köye gece yarısından önce ulaşmam imkansız.? Yakında bi köy kaldıysa tabii...

"Yardım istesem kaç saatte ulaşır.? Yada ulaşır mı...

" Kimse görmedi belli ki beni buraya götürdüklerini.?

Esmira, sanki Arda'nın aklından geçir diklerini duyuyorcasına dinliyordu onu. Esmira sonunda, çaresiz :

" Arda bey. Sakin olun lütfen. Az kaldı. Şu patikanın sonunda, varmış olacagız.

Sonra devam etti; " Şimdi şöyleyin bakalım. Siz neden buradasınız?

"Arda'nın beynine yumruk gibi indi bu söz.  Arda içinden" Ah işte. Anladılar kim olduğumu. Öldürecekler beni"
Diye feryat etsede, yüzüne emaneten kondurdugu çocuklu şaşkınlıkla sırdu;

"Efendim. Ne dediniz anlamadım?

" Diyorum ki, siz neden buradasınız? Nereden geliyorsunuz yani. Bu köyde kiminiz var?

Efsun da merakla dinliyordu bu sorunun cevabını.  Arda tedirginliği git gide arttı bu soru karşısına. Ufaktan bi tedirginlik tebelleş oldu ansızın. Gözlerin okunuyordu bi şeylerin yolunda gitmediği. Titreyen elleri, soluk alıp verişi, ne yapacagını bileme mesi.
 
Arda'nın bu halini , yaralarının enfeksiyon kapmış olma ihtimaline yorumladı Efsun. Çok geçmeden beklenmeyen bi hareketle, şap diye elini Arda'nın anlına yapıştırdı:

" Lütfen ateşin çıkmış olmasın.! .lütfen lütfen.

" Ne diyorsun hemşire? Ne oldu?

"Burada olmaz. Burada olmaz.  Acil müdahaleye malzemeleri yok.. Yok yani. Bitti. Biraz sabret. Sakin ol. 

" Ne diyorsun hemşire? Korkutma beni."

"İstersen biraz dinlenelim. Esmira hanım. Ateşi çıkarsa, müdahale edemem. Biraz dinlenebilir mi Arda bey?

Arda, güç bela toparladı kendini, ve;

" Yok. Yok ateşim filan. İyiyim ben. 

"Emin misin? Buradan bakınca hiç iyi görünmüyorsun? Lütfen bak. İyi degilsin..

Esmira baktı olacak gibi değil;

" Tamam. Az kaldı. Bi şey olmayacak.. Sen neleri atlattın Arda bey. Bunu da atlatırsın"

"Ben iyiyim ama Efsun hemşire, degil, sanırım..

Esmira Arda'nın nereye ne için gittiğininin farkında olsada, konuyu degiştirmek için sordu;

" Karacabey konagına gidiyoruz biz. Sen nereye gidiyorsun Arda bey?

" Be.. Bende, ziyaret.. Ziyaret için.. 'diyebildi son anda.

Efsun devam etti:

" Peki orada kimin var?

"Hıı!

" Yani kimin yanına gidiyorsun? Ailen mi orada, yoksa uzak akraba ziyareti mi? Yokta görevli misin?

" Şey.. Yani. Ziyaret.. Yani. Aile..  Yok görevli degilim. Kesinlikle görev için degil. Olurmu öyle şey.. Ben ziyaret. Tamamen ziyaret. Başka ne için olacak ki"

Esmira, Anladım. Dedikten sonra içinden kendi kendine;

" Ah Komiser. Nereye gittiğinden haberin yok.. Tamda ateş çemberinin ortasına yürüyorsun. Sen beni kurtaracaksın da, seni kim kurtaracak.
Asıl onları benden kim kurtaracak!
Seni neler beklediğinden haberin yok."

Efsun devam etti;

" Aile ziyareti demek. . Peki daha önce hiç yalnız geldiniz mi? Yani bunca yolu tek başına geldiğine göre, önemli bir aile ziyareti olması gerek. Ne oldu?
Ölüm kalım bi şey mi var?

" Yok.. Yok. Öylesine.

Efsın bu kez; Daha önce buralara geldiysen, buralaru da bilirsin? Öyle mi?

" Ne? Yani.. Çok değil..

" Nasıl yani. Daha önce hiç gelmedin mi?

" Öyle demedim. Geldim tabi de.. Yani küçüktüm o zaman.

Arda bu defa dikkat kesildi, sanki bi yerlerden bi araba sesi duymuş gibi;
Sonra sevinçle haykırdı;

" Bakın bir araba geçiyor. Şu tarafta yol var. Dur.. Dur.. Diyerek bagırıp sesini duyurmaya çalışıyor ve kendileri ni yoldan geçen arabanın görmesi için el kol sallıyordu. Ama beklemeyen bi şey oldu. Esmira şaşkınlık ve korku arası :

" Ne yapıyorsun sen!? Delirdin mi?
Çabuk saklan. Bizi görmesin. Sakın.

Arda dehşet içinde;

" Ne! Neden?

: Sen dediğimi yap. Eğil çabuk. Eğil.. Görmesinler seni.

" Ama..

" Aması yok bunun. Saklan çabuk.

Efsunbu defa;

" Araba durdu.. Araba durdu.

Arda, Tamam işte. Durdu. Bizi köye ulaştırabilir.. Ne olur gidelim buradan. Neden böyle davranıyorsunuz..

Arda ve Efsın neler oldugunu anlamaya çalışırken, Esmira son anda buldugu çalıların arkasına, ikisini de saklamıştım. İkisini de diz çökmüş vaziyette, ve neredeyse çalıları bir perde siper olarak kullanmışlardı. Arda'nın agzını kendi eli ile kapatmış, Efsun'na da "sus" işaret yapmış ve sesini çıkarmaması için uyarmıştı.

Ne kadar çalıların arkasında saklan mış olsalardı, yolda duran aracın şoförü, ormanda gördüğünin ne oldugunu anlamak için araban indi.
Kendilerine dogru, etrafını arana araba, gelirken onları göremiyordu.
Ne aradığını bilmeden, şöför etrafına bakınıp," kimse var mı? Kim ooo?" diye birinin olup olmadıgını anlamaya çalışıyotdu.

Derken, Arda, birden" bu son şansım olabilir. Ben polisim. Şoför bana bi şey yapamaz" diye, düşdü. Bir ayagı ile ses çıkarmaya ugraştım. Taşlara ve çalılara sertçe vurarak. Yerlerini belli edebilmek için uğraştı bi süre. . Başarılı da oluyordu neredeyse..

Şoför, bir şeyler duyduğundan emindi artık. Neyle karşılaşacağını bilmeden, belindeki silahını, hışırtı duydugu çalılığa dogrultu.    Başta bi'vahşi hayvan mı yoksa eşkiya mı oldugunu anlamak için, tam ateş etmeye davranmıştı ki, birden hiç umulmadık bi şekilde, çalıların arasından önce bi tavşan, fırladı. Bu da neydi demeden bu defa tilki, fırladı ardından.

Şoför, duydugu hışırtının tilkiye ile  tavşana ait oldugunu düşündü.
Ne varki tam gidecekken, çalıların ardından bi gölge gördü sanki. Tam silahını beline koymak üzereyken yeniden dogrulttu çalıların içine.
Bu defa bir kaç el ateş etti. Rastgele. çalılar arasına. Bir kaç saniye bekleyip tekrar ateş edecekti ki, yol kenarına çalışır vaziyete bıraktığı aracından, duman çıktığını fark edene kadar.

Şoför aracında yangın çıkyugunu görünce, koşarak uzaklaştı. Aracını söndürdü güç bela. Kısa süre içinde yanına gelen başka bi araçla yoluna devam etti.

Esmira, şoförün gittiğinden emin olduğunda;

" Tamam. Artık çıkabiliriz. Dedi ve oldugu yerden doğruldu.

Sonra Arda ve Efsuna da elini uzattı onları yerden kaldırmak için. Efsun ve Arda ayaga kalktığında, Esmira'ın yüzüne bakakaldılar önce, sonra Esmira'nın sol omzunda açılmış çirkin yara ile buluştu gözleri ikisininde..

Arda ve Efsun, ne oldugunu anlamaya çalışırken, Esmira'ın gözlerinde tarifsiz bi öfke vardı. Omzunau isabet eden kurşunun acısından daha büyük bir öfke.

Esmira'ın dudaklarndan döküldü istemdizce;

" Beni durduramayacasınız.. Asla.!"

Arda ile Efsun bir an bir birine baktı dehşetle. İçinde bulundukları durum, sandıkların daha ciddi idi. Bunun basit bi akraba ziyareti olmayacağı konuşunda, endişeleri daha bi büyüdü ve bir sihay duman misali sardı yğm düşüncelerini.

Esmira, görünürde, yetimhaneden, yıllar sonra ailesinin yanına dönen bir genç kızdan fazlası degildi. Ama şöyle bi gerçek vardı ki, bazen gerçekler hiç göründüğü gibi degildi..

Arda, kendi acısını unuttu bi an. Eli Esmira on yarasına uzandı. Ama Esmira buna izin vermedi. Sitem edercesine, çekip aldı kendini onların şaşkın ve çaresiz bakışlarından.

" Gidelim. Burada fazla oyalandık!

Arda ve Efsun bir birine takıldı bakışları.

" Ne!

" Bu halde mi?

" Ne oldu sana? Vurulmuş sun. Bi bakmak isteyorum. En azında kanamayı durdurmak için bi...

Efsın hemşire, Esmira'ın koluna geçti hemen. Yarasına bi bakmak için ısrar etti. Ama Esmira'ın aklında sadece bi an önce Doktorun evine varmak vardı.

Efsun hemşire;

" Lütfen efendim. Bi bakmama izin verin, dedi sonunda çaresiz. Bu halde devam edemeyiz.

Esmira'ın yeşil gözlerinde gördü o an, yaşadığı acıyı. Bu acı, bir kurşun yara sının acısından bile büyük tü.

Efsun hemşire bir daha;

" Yalvarırım, yardım etmeme izin verin.

Esmira bu defa, çaresiz:

" Anlamıyorsun hemşire. Karacabey konagına yetişmemiz gerek. Zaman daralıyor. Vaktimiz yok.

" Ne için efendim. Ne için?

" Onun fazla zamanı kalmadı. O ölmeden yetişmemiz gerek. Yoksa her şey boşa gidecek!

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top