9.bölüm |Başlangıç📌
İyi ki yapmışım dediğimiz şeyler var,
Aynı zamanda keşke'lerimiz de...
Engellemek istediğimiz başlangıçlar var,
Unutmayı yürekten dilediğimiz kişiler ve zamanlar...
Unutmadığımız, unutamayacağımız DOSTlar var.
Hayatımızdan seneler çalan insanlar var...
Hafızamızdan silmek istediğimiz görüntüler var, silemediğimiz...
Sözler var, duymamış olmayı dilediğimiz, duyduğumuz...
Ama her şeye rağmen isyan etmemek!.. Hiç bir zaman!..
Rabbim sınıyor ama merhameti de esirgemiyor ki bizden...
Her zaman şükredin. "Buna da şükürler olsun!"
Çünkü hala yüzümüzün gülmesi için sebepler var... Düşünün her zaman bir yerlerde bizi gülümseten sebeplerimiz var...
DUYGU'DAN:
Ve müzik çalmaya başladı. Kafamı kaldırdığımda Ateş elini bana uzatmıştı: "Doğum günü kızıyla dans ede bilir miyim?" diye sordu.
Gülümseyerek "Olur" deyip elini tuttum. Dans etmeye başladık.
Ellerini belime koymuştu. Bense elimi boynuna dolamıştım. Ateş gözlerime bakıyordu oysaki ben sürekli gözlerimi kaçırıyordum. Alışık değildim böyle şeylere. Bu kadar yakın olmamız beni garip hissettiriyordu.
Aniden ayağına bastım. Kendimi rezil etme konusunda üstüme yoktur zaten. Telaşla Ateşe bakarak "Çok özür dilerim. Bilmeden oldu." dediğimde sadece gülümsedi.
Öyle sessizce dans ediyorduk. Sonra bu sessizliyi bozmak kararına geldim.
"Her şey çok güzel. Teşekkür ederim." dedim.
"Bana değil arkadaşlarına teşekkür et. Organize tamamen onların işi. Ben sadece bugünkü oyunda vardım" deyip gülümseyerek göz kırptı. Sonra devam edip
"Ona da Gizem dahil etti. Onun fikriydi." dediğinde kahkaha attım
"Gizem... Bu konularda zekidir canım arkadaşım." biraz sustuktan sonra devam ettim:
"Biliyor musun her kes doğum günümü unuttu sanıp üzülmüştüm aslında. Sonra sende koluma bir şey oldu deyince günüm berbat oldu diye düşündüm. Ama sonuç mükemmel. Her şey çok güzel. Bayıldım." deyip ona baktığımda bana bakıyordu.
"Evet doğum günü kızı dahil her şey çok güzel" dedi.
"İltifat ha?" dediğimde beni kendine daha da çekti ve fısıldarcasına "İltifat değil gerçek." dediğinde öylece bir birimize bakarak dans etmeye devam ediyorduk. Artık gözlerine bakıyordum...
GİZEM'DEN:
Duyguyla Ateşin dansını izliyordum. Ateş iyi biri aslında ama... neyse... Karşıya baktığımda Savaşın bu tarafa doğru geldiğini gördüm. O sırada Cansu Savaşın elinden tuttu ve dansa sürükledi.
Yanımdaki Berk müzikten dolayı kulağıma eğilip "Dans edelim mi?" dediğinde kafamla onaylayarak uzattığı eli tuttum. Dans eden insanların arasına girdik. Slow şarkıda dans ederken Savaşın bize baktığını fark ettim. Berk bir şeyler anlatıyordu ama pek anlamasam da bozuntuya vermeyip gülümsüyordum.
Biraz sonra Savaş ve Cansunun yanımızda olduğunu gördüm. Savaş Berke dönüp "Partner değişelim mi?" diye sordu. Berk uzunca bir süre baktıktan sonra "Tamam olur" dedi. Ben şaşkınca Cansu'ya baktığımda bozulmuş şekilde Savaş'a bakıyordu. Sonra partner deyişdik. Berk gitti. Savaş geldi.
Boşta kalan ellerimi onun omuzuna koydum, o da ellerini belime doladı. Eli belimdeki dekoltede yerini aldığında ürperdiğimi hissettim. Sonra omuzunda olan elimi götürdü ve boynuna doladı. Sonra beni kendine daha çok çekti. Aramızda mesafe yok denilecek kadardı. Çok sıcak olmuştu, ya da dokunduğu tenim yanıyordu.
Kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda zaten bana bakmakta olduğunu gördüm. Elimi uzatıp sakallarına dokunmak istedim, ama tabi ki yapmadım. Neden böyle şeyler düşünüyorum ki?
O sırada yüzünde gülümsemeyle "Her şey dört dörtlük olmuş, güzel organize etmişsiniz" dedi. Sadece biraz gülümseyip "Teşekkür ederim" dedim. Bu yakınlık bana iyi hissettirmiyordu. Sonra kulağıma yaklaşıp "Çok güzel olmuşsun" diye fısıldadı. Nefesi tenime deyince garip hissettim. Sonra düşündüm. Benden hoşlanıyor mu? Ama çapkın biri o hatırla Gizem. Kendine gel. Her kıza böyle söylemek alışkanlık olmuştur herhalde.
Hoşlanmaması ikimiz açısından da en iyisi zaten. Kendimi biraz uzaklaştırıp, mesafemizi açarak "Ben senin yemin değilim Savaş, git başkasını bul, etraf gözünün içine bakan kızlarla dolu" dedim umursamaz tavırla.
Savaş gözlerini kısıp hafif sinirli şekilde "Sana yürümüyorum Gizem. Arkadaş değil miyiz? Hem yürüsem sevinmen gerek etraf gözümün içine bakan kızlarla doluymuş ya" dedi alaylı sırıtışıyla.
Ben kahkaha atarak "Dedi bay kendini beğenmiş arkadaşım" dediğimde parmağını burnuma dokundurarak "Beğenemedin mi Serseri?" dediğinde şarkı bitti. Kıkırdayarak "Yerimize geçelim iyisi" dedim. Kafasıyla onaylayarak "Tamam geçelim" dedi ve ellerini belimde yavaşça hareket ettirerek indirdi. Ben de omuzundaki ellerimi indirdim. İnsanların arasından ilerleyerek masalarımıza geçtik.
KUMSAL'DAN:
Her şey çok güzeldi... Kaç gündür hazırladığımız bu sürprizi kusursuz bir şekilde sonlandırsak her şey daha güzel olacak. Yaşadığım bu güzel anın tadını çıkarırken Baharın Cana doğru gittiğini gördüm. Gözlerimi kısarak onları izliyordum. Biraz samimi konuştuktan sonra Baharın Canın elinden tutup çekiştirmesiyle dans etmeye başladılar. Bunu gördüğüm an gözlerim istemsizce büyüdü. Sanki Cana gıcık olmaya başlıyordum. Baharla konuşan herkese gıcık oluyordum zaten. Sonra kendimi içimde tokatlıyordum ne yapıyorum diye, Canı Baharla dans ediyor diye kıskanacak değildim herhalde. Ama Bahar Canın içine düşecek gibiydi sanki.
Sonra şarkının bitmesiyle Can yanıma geldi. Biraz konuşmadan öyle durduk, sonra bu kadar gürültü içerisindeki sessizliği bozarak "Neden keyfin yok?", saçlarımı düzelttim, gözlerimi büzerek yalandan gülümsedim "Yok, çok iyiyim". Tam gözlerinin içine bakıyordum konuşurken, sonra Can yeni şarkıyı duyup etrafa baktı ve yakınlaşarak saçımı kulağımın arkasına geçirdi ve kulağıma fısıldar gibi "Dans edelim mi?". Ben de bozulmuş bir şekilde gözlerimi kısarak "Neden? Bahar seni ekti mi?" dediğimde Canın tepkisini görmek için yüzüne dikkatlice baktım.
Gülümseyerek belimden tutup beni kendine çekti, gözlerine bakamıyordum. Sonra ellerimle kendimi ondan ayırıp yüzüne bile bakmadan "Ben kızlara bakıyım" diyip arkama çok bakmak istesem de kızların yanına giderken kolumdan tutup beni yavaşça kendi tarafına çevirdi. Sanki bunu bekliyormuşum gibi gözlerimde neden bunu yaptın ifadesiyle bakıyordum. Üzgün ses tonuyla "Seni üzecek bir şey mi yaptım?" diye sordu. Kolumu yavaşça çektim ve gözlerimi gözlerine dikip "Sen beni neden üzesin ki?" diyip gittim içimdeki pişmanlık hissiyle.
DUYGU'DAN:
Her şey çok güzel ve öylede devam ediyor. Bugün gerçekten çok mutlu olmuşdum. Canım arkadaşlarım benim ya... Az önce annemle babam da arayıp tebrik ettiler. Kızlar onlara da "Sürpriz yapıyoruz sizde unutmuş gibi yapın." demişler. "İsterseniz siz de gelin." dediğimde "Siz gençler keyfinize bakın. Yarın akşam gelirsin bizde böyle kutlarız. Hediyen de o zamana artık" dediler. Babamın da bana söylemek istediği bir şey varmış. Merak etsem de yarını beklemek zorundayım...
Düşüncelerimden Kumsalın sesiyle ayrıldım. "Hediyeleri açmayı düşünmüyorsun galiba?"
"Haydi gidip açalım o zaman" dedim memnuniyetle.
Önce Kumsal'ın hediyesini açdım.
Uzun süredir aradığım ama bir türlü bulamadığım kitap ve üstelik imzalı...
"Ya Kumsal inanmıyorum nasıl buldun bunu?" dedim ve cevap beklemeden sarıldım ona sıkıca.
"Meslek sırrı" dedi alaylı bir şekilde ve bana göz kırptı.
Sıradaki Gizem'in hediyesi. Çok güzel bir şekilde bağlanan bir kutu. Yüzümde aynı gülümseme ifadesiyle açtım. Melek kolyesiydi...
Ben daha teşekkür etmemiş "Melek arkadaşıma" dedi ve bana sarıldı."Canım benim ya çok teşekkür ederim." dedim ve sıkıca sarıldım.
Onlarınkinden sonra Ateşin hediyesini açmak kararına geldim. Doğrusu onun hediyesini merak ediyordum. Bir insanın hediyesine bakarak onun sizin hakkınızda ne düşündüğünü ve size ne kadar değer verdiğini biraz da olsa anlamak mümkün bence. Açtım.
Bu bir tabloydu. Ve çok güzeldi. Ben resimle ilgileniyordum ve bu hediye gerçekten anlamlıydı. Gülen gözlerle ona baktım "Bu çok güzel. Teşekkür ederim." dediğimde o da aynı tebessümle memnun bir şekilde "Beğenmene sevindim." dedi. Gülmek ona gerçekten çok yakışıyordu. Tek yüzündeki gamzesiyse bu gülüşe daha da anlam katıyordu sanki.
Diğerlerinin de hediyesini açtıktan sonra herkes yeniden dans etmeye başlamıştı. Her şey çok güzel devam ediyordu.
***
Saat 12-i çoktan geçmişti ve her kes gitmeye başlamıştı. Her kes gittikten sonra biz de çıktık. Savaş arabayla geldiği için bizi eve bırakmak istese de taksiyle gitmeye karar verdik.
Eve vardığımızda 3müz de çok yorgunduk ve tek istediğimiz uyumaktı.
***
DUYGU'DAN:
Yatağımda öylece bakıyorum. Bugün olanları düşünüyorum.
Parti çok güzeldi ve bu da kızların çok emek sarf etmesi demekti. Onlar için böyle değerli olduğumu bilmek güzel. Hem de çok güzel. Aşırı çok eylendik. İyi ki varlar iyi ki tanımışım onları canlarım benim. Ve Ateş... Bütün gece yanımdaydı. Gözlerime bakışını, bana hediye vermesini, dans etmemizi, gece boyunca bana "doğum günü kızı" diye hitap etmesini hatırladıkça gülümsediğimi fark ettim... Evet bunlar beni daha da mutlu etmişti.
***
ATEŞ'TEN:
Kızlar gittikten sonra biz de çıktık. Eve vardım. Geç olmuştu. Babamın odasının ışığı ise hala yanıyordu. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Çalışma masasındaydı.
"Uyumadın mı sen hala?" diye sorduğumda gözlüğünü çıkarıp bana baktı.
"Hall etmem gereken işler vardı." dedi ve devam etti:
"Nasıl geçti doğum günü?"
"İyiydi" diye kısa cevap verdim ve "Yorgunum ben. İyi geceler" deyip odama geçtim.
Annemi kaybettikten sonra babam kendini hep işlerine verdi zaten...
Bu konuda daha fazla düşünmek istemeyip bu fikirleri aklımdan çıkarmaya çalıştım.
Yatağımdayım şimdi. Bugün olanları düşünmeye başladım. Duygu geldi gözlerimin önüme. Günümüz eğlenceli geçmişti. Koluma bir şey olup benimle ilgilenmesi, dans etmemiz hepsi güzeldi... Ne yapıyordur şimdi? Uyumuş mudur? Telefonumu elime aldım. Ayağa kalktım. Odada öylece amaçsızca gezmeye başladım. Onunla vakit geçirmek beni mutlu ediyordu. Ve sanırsam uzun zamandır böyle mutluluğa ihtiyacım vardı.
Bu teklifi haftasonu yapmak kararına geldim. Telefonumu kapatıp yerime geçtim. Bu düşüncelerle de uyudum...
SAVAŞ'TAN:
Kızlar taksiye bindikten sonra biz de çıktık, zaten çok geç olmuştu. Şimdi eve girdim. Evim... Sessizlik... Ve yalnızlık... Evim gerçekten ne kadar yalnız olduğumu yüzüme hep çarpıyor.
Rutin işlerimi hallettim ve yatağımdayım. Bugün genel baktığımda güzel bir gündü. Gizemle dans ederken yaptığımız konuşma... Sadece bir iltifat ettim kızın söylemediği kalmadı. Hayır, ondan hoşlanmıyorum. Ama değer veriyorum. Çok iyi arkadaş ola biliriz diye düşünüyorum. Ama onun bu tepkisini garip buldum.
Bir dakika biz şu iddia mevzusunu konuşacaktık. Yarın konuşa biliriz aslında ama mesaj ata bilirdim. Tanıdığım kadarıyla uyumazdı daha. Ama belki uyumuştur. Denemekten zarar gelmezdi... Telefonumu çıkardım ve mesaj attım.
Kime~Serseri
"Uyudun mu?"
Kısa bir süre sonra cevap geldi.
"Hayır... Uyumadım. Bir şey mi oldu?"
Uyumadığını tahmin ettiğim için yüzüme gülümseme yayıldı.
"Yok bir şey olmadı. Bizim şu kölelik mevzusu vardı... Nasıl yapalım?"
"Hmm..."
"Haftasonu olsun mu? Cumartesi sen, pazar ben? Ya da tam tersi?"
"Tamam olur... "
"Ne yapıyorsun?"
"Gökyüzünü seyrediyorum... Sen?"
Gülümsedim, onun bu gökyüzü sevgisi de bir başka.
"Kamptaki gibi tüm geceyi kulağında kulaklık gökyüzünü seyrederek geçirmeyi mi düşünüyorsun?"
Bir süre çevrimiçi oldu. Sonra yazıyor... Nereden bildiğimi falan sorur herhalde. Sahiden ne cevap verecektim?
"Belki. Kim bilir?"
Yazdığına şaşırmadan edemedim.
"Yorgunsun. Git uyu, sabah erken kalkıcaksın"
"Boş derslerde uyumak tercihim. Ama yatıcam şimdi"
"İyi geceler Serseri"
"Geceler iyi Mavi"
Gülümseyerek telefonu kapadım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
CAN'DAN:
Bu gün güzel başlamıştı... ta ki Kumsalla olan konuşmamıza kadar. Her şey bu kadar güzelken bu kız mutsuz olmayı nasıl başarmıştı. En yakın arkadaşının doğum gününde insanın canı neye sıkıla bilirdi diye evde oturup deli gibi düşünüyordum. Onun mutsuz olmasında kendimi suçlu buluyordum sanki.
Ama ne yapmış ola bilirdim ki, azıcıkta olsa kızmıştım ona. Dans teklifimi bile kabul etmemişti... kafamdaki sorularla savaşırken onun da uyumadığını tahmin ettim, uyumuşta ola bilirdi ama, partide yorgun görünüyordu. Bu sorulardan kurtulmak ve uyuya bilmek için elim Kumsalın ismine gitti.
Ne yazacaktım ki, "Neden öyle yaptın?" diye hesap mı soracaktım. Hayır bunu soramam, sabahın açılmasını sabırsızlıkla beklemeyi seçtim. Bunun için uyumam gerekti. Aklımdaki ona ait düşüncelerden kurtulmaya çalıştım ve uyudum.
Haftasonu...
GİZEM'DEN:
Bir hafta daha geride kaldı... Artık Aralık ayına da girdik. Havalar giderek soğumakta... Kışı pek sevmezdim. Yazı severim ben. Bugün Savaşla buluşacağım için erken kalkmak durumunda kaldım. Kahvaltımı yaptım. Şimdi giyiniyorum. Giyindikten sonra hafif dalgalı saçlarıma dokunmadan açık bıraktım. Hafif makyaj da yaptlktan sonra hazırdım. O sırada mesaj sesiyle telefonu elime aldım.
Kimden~Savaş
"Geldim ben, aşağıdayım."
"Tamam, geliyorum."
Yazıp, çantamı alıp odadan çıktım.
Aşağı indiğimde Savaş arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Geldiğimi hissettiğinde kafasını kaldırıp, okyanus mavisi gözlerlerini gözlerime dikip alayla sırıttı.
Yanına vardığımda "Hazır mısın Gizem?" değince kaşlarımı çatıp "Neden ilk ben?" dediğimde "Bana fark etmez istersen ben olurum." dedi. Bense düşünceli bir sesle "Bana da fark etmez aslında. Ama yarın spora gideceğim. Mecbur geleceksin artık" dedim. O da oflayarak "Ne yapayım. Gelirim". Sonraysa sırıtarak "Atla bakalım. 24 saat başladı" dediğinde "24 saat değil, gece 12de bitecek" dedim. Dudaklarını bükerek "Tamam o zaman" dedi. Böyle yapınca ne kadar tatlı olduğunun farkında mıydı? Bir süre gözlerim dudaklarında oyalandı. Sonra gözlerimi kaçırdım.
O arabaya bindiğinde, ben de arabaya bindim. Ve malesef ki kölelik günüm başlamış durumda...
KUMSAL'DAN:
Hafta sonu olduğu için geç uyandım, bunun için mutluydum hava soğuk olsa da üşümekten hiç hoşlanmam... Hala yataktaydım, beni uyandıracak Gizem de yoktu erkenden çıkmıştı. Bu gün bale dersim vardı onun için toparlandım. Kahvaltımı yaptım. Üstümü değişip saçlarımı da yaptıktan sonra aynaya bakıp gülümsedim ve evden çıktım.
Yoldaydım, kulağımda kulaklıklar ve yine Alexander Rybak'tan "Fever" şarkısını dinlerken mesaj geldiğini fark ettim. Mesaj Candan gelmişti. Biraz bekledikten sonra tereddütle mesajı açtım.
Kimden~Can
"Merhaba, nasılsın?"
Derin nefes alıp
"Merhaba, iyiyim sen nasılsın?"
"İdare eder işte. Eğer istersen, yani işin yoksa bu gün buluşalım mı?"
Bu teklifi çok beklenmedikti. Yüzümde şaşkın ifadeyle
"Bu gün bale dersim var, kaçta biteceğini bilmiyorum"
"Tamam ne zaman biterse sen beni ara ben seni almaya gelirim"
Kaçış olmadığını anladım ve
"Peki ararım"
Yazıp, son kez telefona bakıp kapattım.
SAVAŞ'TAN:
Bugün için erken kalkmak zorunda kaldım. Bu oyun nasıl olacak aslında pek bir fikrim yok. Ama koca haftasonunu birlikte geçirecekdik. Bir-birimiz hakkında yeni şeyler öğreneceğiz elbet. Bu da beni korkutuyor aslında. Şimdi arabadayız. İlk onun olması avantaj mı bilemiyorum. Belki de tam aksidir. Nereye mi gidiyoruz?
Ve 9.bölüm sonu. Bölümü nasıl buldunuz? 🌹
Düşüncelerinizi lütfen bizimle paylaşın.🎀
Beğendiyseniz oylamayı unutmayın.🌟
Gelicek bölümde sizce neler olacak?🤷🏻♀️
Bu arada yeni kitap kapağını nasıl buldunuz? ✨
Hikayemizi beğeneceyini düşündüyünüz arkadaşınızı etiketler misiniz? 🙈🦋
Sevgiyle kalın...💜
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top