8.bölüm |Sürpriz Hazırlık🎀


Mutluluk... 8 harf 3 hecadan oluşan bu sözün gerçek anlamı nedir sizce? Mutluluk nedir?

Eminim her kes farklı cevap verecekdir. Çünki insanların sahip oldukları şeyler ve beklentileri farklıdır.

Büyük şeylerden her kes mutlu olur zaten önemli olan küçük şeylerden mutlu ola bilmek.

Peki mutluluk nerede başlar?

Bana göre kalpde, gözlerde, bakışlarda... Bulaşıcıdır adeta. Siz tatlı tatlı bakan birinden etkilenmez miydiniz?

Mutluluk peşinden koştuğumuz hayallerimiz olmamalı. Her gün hayatımızda olan şeyler olmalı. Belki küçük bir şey evet ama değerli bir şey...

Multi kızların partide giydikleri :)

GİZEM'DEN:
Hadi bakalım oylama zamanı" dedim ve Savaşa dönüp meydan okuyan bakışlar attım.

***

Kumsal gülümseyerek "Özür dilerim Savaş ama oyumu Gizeme veriyorum". Duygu da aynı şekilde "Ben de tabii ki oyumu Gizeme veriyorum". Ateş ve Berk te oylarını Gizeme verdi. Melisa ve Zeynep de oylarını Gizeme verdi. Can, Aras, Buse oylarını Savaşa verdi. Cansu, Bahar, Eda, Esraysa tabi ki oylarını Savaşa verdi.

Aras düşünceli bir şekilde "Eee 7-7 oluyor ama?" Cansu şaşkınlıkla "2niz de kazandınız yani?" Savaş Gizeme bakarak "Evet, ama 2miz de kaybettik". Gizem söylediğini anlamayarak Savaşa döndü "Nasıl olacak şimdi?". Berk düşünceli bir sesle "Kaybeden kazananın isteklerini yapacaktı. 2niz de hem kazanan hem kaybedensiniz". Aras da konuşarak "Yani farklı günlerde bir birinizin kölesi olacaksınız". Gizem ve Savaş birbirine bakıp "Tamamdır".

***

KUMSAL'DAN:
Duygu uykulu bir şekilde "Artık gitsek mi? Geç oldu". Gizem gerçi uykusu yoktu... geç uyumayı seviyor ama yorgun görünüyordu. Saçlarını eliyle geriye atarak "Fark etmez" deyip omuz silkti. Ben de yorgun sesimle Duyguya katılarak "Bence de gidelim" dedim. Ben etrafıma bakıp Canları aradım gittiğimizi söylemek için. Onları gördüğümde bize doğru geliyorlardı.

Cana bakıp gülümseyerek "Biz çıkıyoruz, geç oldu artık". Can gülümseyerek tayfaya dönüp "O zaman kim kimi bırakıyor?". Ben de şaşkın surat ifademle Canlara bakıp "Nasıl yani?". Savaş önce Gizeme sonra bize bakıp "Bu saatte sizi yalnız bırakacak değiliz herhalde". Aslında çok belli etmesem de şaşırmıştım. Can bana dönerek "İstersen ben bırakıyım seni eve?". Ben ne söyleyeceyimi bilemeden kızlara soru soran gözlerle baktım 2si de onaylamak için kafalarını salladıklarında Cana dönüp gülümseyerek "Olur"dedim. Savaş Cana dönerek "Ben arabayla geldim bırakırım kızları, Gizemle de konuşacaklarımız var" deyip Gizeme göz kırptı. Can onaylamak için kafasını salladı ve "Tamam o zaman ben de gideyim, herkese iyi geceler".

Cansuya baktığımda ellerini yumruk yapmış öfkeyle Gizeme bakıyordu. Az sonra  Aras da kalkıp Baharlara bakarak "Ee kızlar isterseniz ben de sizi bırakayım?"
Bahar bozulmuş bir şekilde "Olur" dedi.

Aras gözlerini kısıp "Eda nerede? Ateş de yok. Birlikde mi çıktılar?"
Bahar sinirli bir şekilde "Ayrılmışlar" dediğinde her kes şaşırmıştı. Savaş "Ciddi misin? Benim haberim yok hiç"
Bahar sıkılırak "Gidelim artık" dedi ve bize aldırmadan 3ü de ayağa kalktılar.
Aras da arkalarından kalkarak "İyi geceler bırakayım onları" deyip arkalarından koştu. Savaş da bize dönerek "Hadi gidelim" dedi. Biz de ayağa kalkıp Savaşın arkasından ilerledik.

GİZEM'DEN:
Bindiğimizde evi tarif etdim. Ben öne, Duyguyla Kumsalsa arkaya geçmişlerdi. Duygu başını Kumsalın omzuna koyup çoktan uyumuştu bile. Kumsalsa pencereden dışarıyı seyrediyordu. Onlara bakıp gülümsedim. Sonra gözlerimi Savaşa çevirdim. Gece mavisi gözlerini yola dikmiş, düşünceli bir şekilde bakıyordu. Ne düşünüyordu acaba? Tam o an onun hakkında pek bir şey bilmediğimi farketdim. Bir şeyler sormak istedim ama neden merak ediyorsun ki Gizem?

Ben düşüncelerimle boğuşurken o bana dönüp "İlk kim köle olacak? Ve ne zaman?" dedi. Gözlerimi gözlerine dikip düşünceli bir şekilde "Yarın 27 kasım..." sonra arkaya bakıp Duyguyu kontrol etdim. Uyuyordu. Sonra tekrar Savaşa dönüp "Duygunun doğum günü işte. Sürpriz parti falan hazırladık. Sonraki gün ola bilir. Konuşuruz." Savaş kaşlarını kaldırarak "Öyle mi? Bilmiyordum. Tamam" kaşlarımı çatıp "Can söylemeği unuttu herhalde ona söylemiştim size söylemesini. Neyse Ateşlere de haber verirsin. Barın yerini mesaj atarım" dedim. Araba durunca geldiğimizi fark ettim. Savaşa baktığımda kaşlarını çatmış bana bakıyordu "Bar?" kafamı salladım "Evet bar" sonra kızlara döndüğümde Kumsalın Duyguyu uyandırmaya çalıştığını gördüm.

Onlar arabadan inince ben de hareketlendim çantamı alıp Savaşa bakarak "Bıraktığın için teşekkürler" deyip gülümsedim koyu maviyi alan gözleri biraz gamzelerimde oyalandıktan sonra gözlerime bakarak "Numara?" anlamayan gözlerle ona bakınca "Numaram var mıydı sende? Hani mesaj atacaktın?" şaşkın bir şekilde "Ha olmadığını unutmuşum" dedim ve sonra telefonumu çıkarıp ona verdim. O numarasını yazıp kendi telefonunu çaldırdı sonra telefonumu bana uzatdı. Kızlar içeriye geçmişlerdi.Ben de arabadan inip ona bakarak "İyi geceler" dedim. Gülümseyerek bana "Geceler iyi" dediğinde ben de gülümsedim ve kapıyı kapatıp binaya ilerledim.

***

DUYGU'DAN:
Sabah uyandığımda tarihi hatırladım. 27 kasım... Evet bugün benim doğum günüm. Kızlardan hala ses yok. Önce Gizemin odasına gittim. Allahım ben şok...
Gizem hala uyuyor. Doğruyu söylemek gerekirse bugün ikisinin de beni öpücükle, hediyeyle falan uyandıracağını düşünmüştüm. Tamamen hayal kırıklığı yaşadım. Gidip kahvaltı hazırlıcam. Tebrikler o zamana artık.

Evvet kahvaltı hazır... Önce Gizem sonra da Kumsal geldi. Kumsal
"Aa Duygucum bu ne güzel sürpriz?" dedi. Gizemse masaya oturarak "Bugün erkencisin" dediğinde şaşırmıştım. Yani cidden doğum günümü unutmuş ola bilirler miydi?
"Bugün özel gün ondan" dedim.
Gizem kaşlarını çatıp "Neden ki?" dediğinde tripli şekilde "Hiç" dedim. O alayla sırıtarak "Pazartesi sendromu mu yaşıyorsun sen?" dediğinde öylece ona bakıyordum.

"Haa pazartesi sendromu" dedim sessizce ve yerime geçip yemeğe başladım. Acele edip evden çıkmamız lazımdı. Malum üniversiteye gitmeliydik.

KUMSAL'DAN:
Gizem'le kurduğumuz planın ilk kısmı işe yaramıştı. Bize bozulmuş gibiydi. Ama sonda onu çok güzel bir sürpriz bekliyordu.. Bunu yaparken gülmemek için Gizemle kendimizi zor tutuyorduk. Doğum günü kızının bizim için hazırladığı kahvaltını yaptıktan sonra evden çıktık.
***
Üniversiteye vardığımızda Duygu "Görüşürüz" deyip derse gitti. Biz Gizemle akşam için konuşacakken Savaş, Can ve Ateşi gördük. Uzaktan el sallayarak geldiler. Ateşin gözleri Duyguyu ararken Savaş bize bakıp "Doğum günü kızı nerede?" diye sordu. Ben de hiç bir şey söylemeden gülümseyerek Cana baktım. Gizem kıkırdayarak "Duygu sınıfına geçti. Unuttuğumuzu sanıyor. Siz de bozmayın".
Ateş düşünceli bir şekilde "Üzülmüştür şimdi o" dediğinde her kes gülümseyerek ona baktı.
"Eminiz akşama çok mutlu olacak ama" diye yanıtladım. Gizem yardım isteyen bakışlarla "Duygunu bara nasıl götürücez ki?" dediğinde ben de oflayarak "Bir de o var ya". Gizemin aklına bişey gelmiş olmalı ki Ateşe bakıp "Bunu sen hallede bilir misin?" dedi. Ateş kaşlarını kaldırarak "Ben nasıl hallede bilirim ki?" ben de araya girerek "Halledersin Ateş" dedim.

Sonra Gizeme dönüp dudaklarımı bükerek "Bugün dersim biraz geç bitecek, son işler için yalnız uğramalı oldun Gizem". Gizem dudaklarını büktü sonra "Sorun yok ya hallederim, ufak işler kaldı zaten". O sırada Savaş Gizeme bakıp "İstersen ben de gelirim" dedi. Gizem Savaşa bakıp "Gerek yok. Hallede bilirim". Savaş gözlerini kısarak "Halledemezsin demiyorum zaten. Ama gelicem ben de"
Gizem daha fazla uzatmayıp "Tamam gel" dedi bıkkın bir sesle.

Ateş saçlarını karıştırarak "Ee ben napıcam söylemediniz?" dediğinde
Gizem ona dönüp anlatmaya başladı:

"Ders çıkışı kapıda klişe çarpışmanızı yaşarsınız. Sonra sen ağır darbe almış gibi yere düşersin. Bizim kız hemen yardıma koşar zaten. Sonra da hastaneye gidelim dersin.Can da sizi tesadüfen görmüş gibi yapar bara getirir. Biraz abartı ama o kanar merak etme".
Ateş memnun bir şekilde "Tamamdır" diyerek gülümsedi ve derse geçtik.

***

SAVAŞ'DAN:
Ders çıkışı arabanın önünde Gizemi bekliyordum. Çıkmak üzere olduğunu mesaj atarak söylemişti. Kapıdan çıktığını gördüm. Gözlerini kısıp etrafa bakıyordu. Beni görmesi için el salladım. Sonunda fark edip bana doğru yürüdü, koştu desem daha doğru olur. Öne düşen saçlarını tek eliyle geriye atarak, nefes nefese "Son 2 saat. Bardaki hazırlıklar tamam sayılır da ben hazırlanmalıyım daha. Acele etmemiz lazım". Düşünceli bir şekilde konuşmaya başladım "O zaman şöyle yapalım seni eve bırakayım hazırlan. Ben de gidip hazırlanayım. Hazır olduğunda mesaj at bara geçelim". Gizem kafasını sallayarak "Tamam o zaman zaten Ateş planı devreye sokar birazdan". Kafamı sallayarak "Gidelim o zaman?" Gizem gülümseyerek "Gidelim".


ATEŞ'DEN:
Ders bitmişdi. Çıkışta Duyguyu bekliyordum. İşte geliyor doğum günü kızımız. Sanki onu görmüyormuşum gibi telefonla ilgileniyormuş gibi yapıp ona doğru yürüdüm. Vee bana çarptığında yerdeydim. Sol kolumu tutup acıyormuş gibi yaptım.

Duygu telaşla yanıma geldi:
"Noldu iyi misin?"
"Sol kolumu hiss etmiyorum" dedim kendimi gülmemek için zorlayarak.
Duygu: "Yok artık.Alt tarafı yavaşça çarptım" dediğinde şaşırmış gibi yapıp "Yavaşça mı? Emin misin?" dedim. Duygu "Hastaneye gidelim istersen" dediğinde benim teklifime gerek bile kalmamıştı. Ve bunu memnun etmişti. Yerde öylece ona bakarak "Yardım et" dedim. Bu oyun hoşuma gitmişti. Galiba hoşuma giden başka şeyler daha vardı. Elini uzatıp yardım etdi ve üzgün bir şekilde "Ben bu günü hiç böyle hayal etmemiştim" dedi.
"Taksi çağırayım ben" dediğinde panik oldum. "Taksi olmaz" diye hemen atladım. Nerde kaldı bu Can ya?

CAN'DAN:
Sabah yapmam gereken bir görev aldım. Ateşin şovunu yapması için daha zaman vardı.
Bi yerde oturup zamanın gelmesini telefonu kurcalayarak bekliyordum. Kumsal aklıma geldi aniden... sabahtan sonra onu hiç görmemiştim ve bunu kendime itiraf edemiyor olsam da özlemiştim onu galiba. Bir insan bi kaç saat görmediği birini neden bu kadar özler ki? Sonra telefona baktığımda mesaj atıp atmamak arasındaki uçurumda oyalandıktan sonra atmak kararına geldim. İlk mesajım olacaktı, ne yazdığım önemliydi derken mesaj geldiğini fark ettim. Gözlerime inanamadım, mesaj Kumsaldandı, o da beni düşünüyordu galiba. Mesajın Kumsaldan olduğunu görünce salak gibi gülümsüyordum

Kimden~Kumsal
"Plana başladınız mı?"

Biraz hayal kırıklığı yaşamış gibiydim, sanki başka bir şey bekliyordum gibi.

"Yok, daha başlamadık"

"Tamam, bol şanslar size, partide görüşürüz"

Onu partiye ben götürmeği çok isterdim ama yapmam gereken bir görev vardı.

"Görüşürüz"

Yazıp telefonu cebime attım, plana dahil olmanın zamanı gelmişti. Ayağa kalktım ve üniversitenin çıkışına ilerledim.

SAVAŞ'DAN:
Duştan çıkıp saçlarımı kuruladım. Giyindim ve hazırım. Siyah bir pantolon üzerine de gece mavisi bir gömlek giymiştim. Kim bilir Gizemi ne kadar beklemek zorunda kalacaktım diye düşünürken mesaj sesiyle telefonuma baktım.

Kimden~Serseri
"Savaş yarım saat sonra hazırım. Evden çıkma zamanını ayarla"

Bu kadar çabuk hazırlana bilmesine şaşırmadan edemedim. Yol yirmi bilemedin yirmi beş dakika olduğu için son işlerimi halledip evden çıktım.
Binanın önüne vardığımda telefonu çıkarıp mesaj atdım.

"Geldim aşağıdayım, bekliyorum".

Sonra çok geçmeden mesaj geldi.

"Tamam hazırım, geliyorum".

2 dakika sonra Gizem kapıdan çıktı. Çıktığı andan itibaren gözlerimi ondan almaya çalıştım. Ama bu muhteşem görüntüden neden kendimi mahrum edeyim? Beline kadar olan saçlarını toplayıp dağınık topuz yapmıştı. Bana yaklaştı. Koca gözlerini gözlerime dikti ve endişeli sesiyle "Son 1 saat Savaş. Uçurmalısın bizi." arabanın kapısını açarak içeri geçmesi için işaret yaptım. O geçip oturduktan sonra ben de geçip oturdum ve ona dönüp "Kemeri tak ve uçuşa hazır ol" dedim. O kemerini takdıktan sonra gaza bastım.

Bara geldiğimizde insanlar toplanmaya başlamıştı, Gizemle içeriye girdiğimizde gözler bize döndü. Gizem bana dönüp "Sen keyfine bak, kontrolümü yapayım geliyorum". Kafamı sallayarak "Tamam" dedim. Gizem gittiğinde masaya geçtim.

ATEŞ'DEN:
Can nerde kaldı diye düşünürken şükür geldi. Bana bakıp şaşırmış gibi "Ateş koluna noldu?"
"Sorma ya Duyguya çarpınca düşdüm çok kötü acıyor."
Canın gülmemek için büyük bir çaba gösterdiğini gördüm. Endişeli çıkarmaya çalıştığı sesiyle "Hadi hastaneye gidelim o zaman" dedi ve biz onaylayınca arabaya bindik.

Duyguyla ben arkada oturuyorduk. Arada yalandan acıyormuş gibi yapıyordum. Kendini suçlu hissederek bana baktı: "Ben nasıl oldu bilemedim. Çok özür dilerim. Çok acıyor mu?"
İlgilenmesi hoşuma gitmişti. Napıyorum ben ya? Kendine gel Ateş. Oyun sadece. Ama sonuçta gerçekten bana bir şey olsa böyle olucak demek ki. Çok az kalmıştı.

Varıyorduk mekana. Duygu etrafına bakarak : "Buralarda hastane olduğuna emin misiniz?" diye sorduğunda. Can da ben de aynı anda "Evet" dedik. Duygu şaşkın şaşkın bize bakarken varmıştık bile. Arabadan indik. Hiç bir şey anlamayarak bize döndü "Noluyor?"
Artık kolumu tutmuyordum.
"Haydi içeriye geçelim"
Duygu: "Noluyor yaa?" dediğinde
"İçeriye geçelim anlayacaksın" dedim.

DUYGU'DAN:
Başta hiç bir şey anlamamışdım. Ama içeride beni bekleyen bir şey olduğu belliydi. İçeri geçdik. Her yer karanlıktı, pek bir şey göremiyordum. Sonra birden ışıklar yandı. İnanamıyorum her kes buradaydı. "İyiki doğdun Duygu" diyerek alkışlamaya başladılar. Can onların yanına geçmişdi ama Ateş hala yanımdaydı. Çok mutlu olmuştum. Ve gözlerim yaşarmıştı. Kumsalla Gizeme sıkıca sarıldım. "Yaa unutmamışsınız" dediğimde Gizem "Hiç unutur muyuz?" diye bana yeniden sarıldı. Önce Gizemle Kumsala sonra da Ateşle Cana bakarak "Yani bütün gün oyun oynadınız bana?"dedim. Ateş gülümseyerek "Evet birazcık öyle oldu" dedi.

Gizem "Ee doğum günü kızı üstünü değişmicek misin?" diyerek beni üst kattaki odaya götürdü. Kumsal da bizimleydi. Elbiseyi gösterdiğinde başka bir seçenek olsun diye dua ediyordum. "Yaa bu çok ışıl ışıl ama."
Kumsal "Duygucum doğum günü kızısın sen" dediğinde "Ama çok dikkat çekiyor" dedim. Gizem yanaklarımı sıkarak "Haydi ama huysuzluk yapma da giy" dediğinde kafamı tamam anlamında sallayarak giyindim. Elbise çok güzeldi ve bana da çok yakışmıştı. Saçlarımı sabah zaten maşayla hafif dalgalandırmıştım diye bir şey yapmadık. Gözlerime siyah göz farı sürüp birazcık da ruj sürdükten sonra hazırdım artık.

Aşağı indiğimizde pastayı getirdiler. Pastaya baktığımda sevinç çığlığı attım resmen "Ama bu çok güzel". Kumsal kıkırdayarak "Senin için özel olarak" dedi, Gizem de göz kırptı. Sonra şarkı çalmaya başladı herkes bir ağızdan okuyordu aynı zamanda. Ateş yaklaşıp kulağıma "Hadi, dilek tutmayı da unutma" dedi. Gülümseyerek onayladım, evet dilek tutmalıydım.
İçimden dileğimi tuttum:
"Mutluluk... Allahım karşıma beni hep mutlu edecek insanlar çıksın"
Sonra mumları üfledim...



Bir bölüm sonu daha arkadaşlar. 🤗Bölümü nasıl buldunuz? 😉

Partinin devamı gelicek bölümde. 😇

Düşüncelerinizi ve önerilerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın. 🙏🏼Ve lütfen oy'unuzu eksik etmeğin. 🌟Umarım beğenmişsinizdir. 🌝

Sevgiyle kalın...🌹🦋

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top