5.bölüm |Oyunlar ve Sırlar🌠


Sır tutamaz gökler, anlatırlar her şeyi tepelere, tepeler meyve bahçelerine yetiştirir ve onlar da nergislere. Bazı sırlar vardır yalnız dostlara anlatılacak, bazı sırlar vardır dostlara bile anlatılmayacak. Ve bazı sırlar da vardır ki, kendimize bile açıklayamayacak...

Paintball bittikden sonra kazanan takım yani, Canın takımı ödül düşünmektelerdi. En sonunda Kumsalın düşüncesinde karar kılarak hocaya 'karaoke' ye gitmeye karar verdiklerini söylediler.

Ve  akşam oldu  herkes dinlendikten sonra ateş başında toplanmaya başladı. Böyle akşamlarda ateş başinda gitarla  şarkı söylemek olmazsa olmazdır...

SAVAŞ'TAN:
Oyun Gizemin bana vurması dışında eğlenceli sayılırdı. Şimdi ateş başında öylece oturuyoruz.
Bir anda Arasın seslenmesiyle ona döndük "Eee hadi bakalım kim şarkı söylemek ister?

Ateş bana dönerek "Söylesene sen?"
omuz silkerek  "Havamda değilim" dedim o sırada Gizem şaşkınca Ateşe "Savaş ve şarkı söylemek? Şaşırdım doğrusu."dedi

Sırıtarak "Seni biraz daha şaşırtalım o
zaman" deyip ayağa kalkarak Arasa yöneldim Arasa gülümseyerek "Bugün de ben söyleyeyim" deyip Arastan hoş siyah renkli gitarı alıp  gelip yerime oturdum.

Karşıda  tam yüz yüze oturduğum Gizeme göz kırparak şarkıya başladım. Çalmaya başlayınca Gizemin şaşkın bakışlarıyla sırıttım.

(Bu kadar yakın oturmuyorlardı. Sadece şarkı başladığında 2sinin de hissetdiği...)

Bunlar güzel günlerimiz
Daha beter olcak her şey
Dünya zaten yalan dolan
Kaderden kaçamaz insan

Gizem şaşkınlığını üzerinden atıp garip bir şekilde bana bakıyordu ama bu bakışlardan hiç bişey anlayamadım.

Vurulmuş kalbinin ortasından

Aynaya bakmam
Kendimi bilmem
Hayat acıtınca
Dünyayı sevmem
Ne yazık ki tek tabanca
Serseri doğdum
Serseri ölcem.

Şarkını bitirdiyimde her kes alkışladı. Gizeme baktığımdaysa bana bakmıyordu bile yanındaki Kumsalla konuşuyordu. Bu garip bir şekilde sinirimi bozdu.

GİZEM'DEN:
Şarkıyı çalmağa başladığında şokla Savaşa bakıyordum. Bizim otobüste dinlediğimiz şarkıyı okumaya başladığında şaşkınlığımı anca atdım üzerimden.

Sesi, çok kadifemsi güzel bir sesi vardı. Gitarı çalarken onu izledim. Saçları rüzgarın etkisiyle dağılmıştı ama böyle daha hoştu diye bilirim ve aşırı yumuşak görünüyordu. Elimi saçına dokundurmak isteğiyle doldum bir anda. Gözleri okyanusun en derin rengine bürünmüştü, baktıkça içine çekilecekmişsin gibi.

Büyülenmiş bir şekilde onu izlerken birden gözlerimi kaçırdım, kendimi silktim. Hayır ondan hoşlanmaya başlamış olamazdım değil mi? Hepsi aynı onların. Hepsi... Yapamam... Kendime bunu bir daha yapmam...
Sonra Kumsalın seslenmesiyle düşüncelerimden ayrılıp ona döndüm
"Oyun mu oynasak"
Omuz silktim "Fark etmez"

***

Her kesin aklına yatar bu fikir ve bu kadar güzel gecede yalnız şişe çevirmece oynana bilirdi....
Aras ellerini birbirine çırparak hevesle konuşmaya başladı:
"Şimdi bazı kurallar var size söyleneni yapmasanız 1 shot atacaksınız ve her defa shot atmak olmaz sadece 2 hakkınız var"
Kumsal gözlerini pörtlederek:
"Ne yani içki mi içicez?" Can şaşırarak "Daha önce içmedin mi hiç?" Kumsal düşünceli bir şekilde "Sadece bi kaç kez"
Berk bıkkın bir sesle "Başlasak mı artık?" herkes onaylar.

DUYGU'DAN:
Evet heyecanlı bir oyuna karar verdik. Ve kurallar da ciddi...
"Ben başlaya bilirmiyim?" diye kendimi ortaya atdığımda birinin bana gülerek "Haydi başla bari o kadar heves etdin" dedigini duydum. Evet tahmin etdiginiz gibi Ateşdi. Ben komik mi diye atar yapdığımda Eda konuya dahil oldu:
"Canım yaa senin bu yönünü hiç sevmiyorum işte hemen bir atar"
Bende yalandan gülümseyip
"Canım ya ben seni komple sevmiyorum onu napcaz?" dediğimde her kes bana bakıyordu . Neyse ki Kumsal konuya dahil oldu ve bu saçma konu kapandı.
Şişeyi fırlattığımda Savaşa denk geldi.
"Evet Savaş doğruluk mu cesaret mi?"
Savaş saçlarını karışdırıp fazla düşünmeden "Doğruluk" dedi.

"Hmm ne sorsam acaba..." biraz düşünüp "...Hiç aşık oldunmu?"

Savaşın yüz ifadesinden anladığım kadarıyla soru doğru yerden gelmemişti. Biraz düşünüp gayet ciddi bir şekilde "Ben aşka inanmam" dedi. Cansu Savaşın bu söylediğine baya şaşırmıştı. Gizem pek takmış gibi gözükmüyordu.

Sonra Savaş şişeyi çevirdi ve şişe Ateşin önünde durdu. Savaş sırıtarak "doğruluk mu cesaret mi?"
"Doğruluk"
"Söyle bakalım Edaya aşık mısın?"
"Abicim napıyorsun sen?"
Eda cevabı bekliyordu. Sebebini bilmiyorum ama sanki bu sorunun cevabını ben de merak ediyordum.
Ateş derin bir nefes alarak:
"Eda iyi bir kız...Biz onunla iyi anlaşıyoruz."
Savaş kaşlarını çatarak "Bu bir cevap değil"
Ateş pes ederek :"Aşk başka bir şey ya.Ve sanırsam ben bu duyguyu hiç tatmadım."

Edaya baktığımda nerdeyse sinirden ağlayacaktı. Ağlamamak için yumruğunu sıkıyordu. Demek ki o Ateşe gerçekten aşık...Ve bu cevap onun beklediği cevap değildi.....

Sonra şişeyi Ateş çevirdi ve Bahar.
"Evet Bahar doğruluk mu cesaret mi?"
Bahar hiç beklenmedik bir şekilde "Cesaret" dedi.
Ateş de herkes gibi şaşırarak devam etti:
"Tamam o zaman sevdiğin insana aşkını itiraf et. Burda değilse de ara."
Baharın bunu beklemediği yüzünden belliydi. Ne yapacağını şaşırmıştı.Sonra hiç beklenmedik bir anda shot atdı.

Ve soru istemeğen bakışlarla önüne dönüp şişeyi çevirdi.  Şişenin ucu Cana geldi. Bahar az önce olanların etkisinden çıkamayarak umutlu bir şekilde Cana baktı:
"Can, Doğruluk mu cesaret mi? "
Can düşünmeden "Doğruluk" dedi.
Bahar  Canın suratına bakmadan :
"Eğer bir gün gerçekten birine aşık olursan, yapa bileceğin en büyük fedakarlık ne olurdu?"
Can Kumsala belli etmeden ona bakarak:
"Sevmenin kendisi bi fedakarlıktır " der...

Sıra Candaydı ... Can şişeyi çevirdi ve beklenmedik bir şekilde şişe Kumsala denk geldi. Bu an ikisi de bir birlerinin gözlerinin içine bakarken Can bu sessizliği bozarak "Doğruluk mu , cesaret mi?" der . Kumsal içinden cesareti seçecek kadar cesur olmadığını düşünüp , fazla uzatmadan "Doğruluk" der.
Can yüzünde garip bir ifadeyle Kumsala bakıp:
"En çok ne zaman ağladın?"
Kumsal soruyu duyar ama bekler.... bekler ...insanların ona baktığını hiss ederek , gözlerini Bahara çevirdi....  Gözlerinde geçmişten kalmış hayal kırıkları vardı:
"Aldatıldığımda" dedi
Bir az sonra Can Kumsalın gözlerinin dolduğunu hisseder ve :
"Geçmiş acıtıyorsa canını, ne kadar geçmiş olabilir?" der
Kumsal kafasını aşağı eyer ve gecenin karanlığı gibi  siyah gözlerinden yaşlar dökülmeye başlar .Hemen göz yaşlarını elinin tersiyle silip  "Geçmeyecek" der ve gereksizce shot atar .

Sonra Kumsal şişeyi çevirdiğinde şişenin ucu bana denk geldi. Bana sulu gözlerini kısıp gülümseyerek "Doğruluk mu cesaret mi?" diye sordu."Doğruluk" dedim.
Içden bir sesle "Hayatda seni en çok mutlu eden şey neydi?" diye sordu.
Canım arkadaşım ben üzüldüm bari sen gül diyordu resmen.
"Sizinle aynı üniversiteni kazanıp ev tutduğumuz olaylar" dedim. Sonra birbirimize bakıb gülümsedik.

"Ben çeviriyorum şimdi" dedim ve çevirdim.
"Evet Cansu doğruluk mu cesaret mi?"
"Doğruluk" dedi soğuk bir şekilde.
Biraz düşünüp soracağım soruyu buldum ve Cansuya baktım:
"Şu an en çok istediğin şey ne?"
Hüzünlü bir şekilde Savaşa baktı ve sinirli bir şekilde shot atdı.
Berk şaşkın bir şekilde "Altı üstü en çok istediğin şeyi söyleyecektin canın içmek istedi galiba" deyib güldüğünde Cansunun sert bakışlarını görüb sustu.

SAVAŞ'TAN:
Ve Cansu şişeği çevirdi şişenin ucu Gizemde durdu. Cansu soruyu sormadan Gizem direk "doğruluk" dedi. Cansu biraz düşündükten sonra:
"Sen şu sevgilin Sarpla neden ayrıldın? Görmüyorum hiç etrafında. Üniversiteye neden gelmiyor onu hiç anlamadım zaten." deyince kaşlarımı çatarak Gizeme baktım sevgilisi olduğunu bilmiyordum ki nerden bileyim? Zaten ayrılmışlar.

Sonra gözlerim Kumsalla Duygunun endişeli ifadesinde takılı kaldı. Gizeme baktığımdaysa gözünü gökyüzüne çevirmiş öylece bakıyordu. Siyah saçları geceyle bütünleşmiş gibiydi. Beklemediğim bir anda dönüp shot atdı. Ve ayağa kalkıp çıkıp gitti. Ben de ayağa kalkınca Cansu sinirli bir şekilde bana baktı, Kumsal "Gitmesen daha iyi" dedi ama onu umursamadan arkasından gittim.

Biraz yürümüştüm ki onun yere uzanıp gökyüzünü seyrettiğini gördüm. Yanına ilerledim, yanına uzandım. Dönüp bişey demeden sadece yüzüme baktı. Onu hiç böyle bakarken görmemiştim. Geceyle aynı renk gözlerinde acı vardı. Belki de hep vardı. Maskesinden görünmüyordu.

Tekrar kafasını çevirip gökyüzünü seyretmeye başladı ve "Neden burdasın?" dedi. Ona doğru dönmeden "Çok mu sevdin?" dedim terslemesini beklerken o fısıltı şeklinde "Çok" dedi "Çok mu üzdü seni?" dedim bakışlarımı ona çevirerek o da bana döndü ve gülümseyerek "Beni kimse üzemez" dedi.

Nasıl bir insan acı çekerken bu kadar güzel gülümseye bilirdi? Şimdi ağlaması gerekmez miydi? Daha çok soru sorup canını sıkmak istemedim ki zaten anlatmazdı, biliyorum.

Sonra o gökyüzüne döndü ama ben dönmedim, ben onu izledim kocaman gece gözlerini, gür ve uzun kipriklerini, kipriklerinin gölgesini, küçük burnunu, dolgun dudaklarını, gamzesi olduğunu biliyor musunuz? Bu düşüncelere nasıl geldim inanın ki bilmiyorum.

Ayağa kalktım ve elimi uzatıp tutmasını bekleyerek "Hadi gidelim merak ederler" dedim ve o yine beni şaşırtarak doğrulup elimi tutdu ve onu kaldırdım.

Konuşmadan sadece yürüdük. Kamp alanına varınca ona dönüp "İyi geceler" dedim o da gülümseyerek "Geceler iyi" dedi ve gitdi...


CAN'DAN:
Oyun bitmiş , ateşin etrafinda Kumsaldan başka kimse kalmamıştı ..Kumsal ve yanında alkollu içecek.. Biraz bekledim uzaktan omzumu ağaca yaslayıp onu izlemeye başladım.

Ayaklarını kucaklayaran oturmuştu. Ateşin ışığı yüzüne ve kıvırcık saçları uzerinde çok hoş ve büyüleyici görünüyordu. Sanki yetmezmiş gibi kendine acı vermek için alkollu içeceğin hepsini içmeğe çalışıyordu.

Cesaretimi toplayıp yanına gittim ve sakince oturdum ve iyi olmadığını bildiyim halde "İyimisin" diye sordum... Yüzüme baktı , sarhoş haliyle bile güzeldi .. ve "Bilmiyorum" dedi. Sebebini bilmiyordum ama onunla konuşmak istiyordum."Çok mu ağladın" diye sordum . Gözlerini kapayarak "Hemde çok" dedi. "Peki ya seni üzenler?" diye sordum sebebini bilmeden. Ağlayarak "Biliyormusun insanlar hep incitirler bir birlerini , hep acı çekerler ve bence ben buna değmeyecek insanlar için acı çektim".

O kadar çaresizce ağlıyordu ki göz yaşlarını silmemek için kendimi zor tutuyordum... Ne yaşadığını ,onu bu kadar üzen insanları çok merak ediyordum belki de bu onlara çok kızdığım içiniydi..
Kumsal pek içkiye alışık olmadığı için kendini kötü hissetmeye başladı ...çok fazka içmişti ve aniden midesi bulanmaya başladı ..Çok kötüydü ..Yürüyecek hali yoktu .Yürümesi için bana tutundu saçları yüzüme değiyordu ve çok ama çok güzel kokuyordu ...ve onu kamp çadırına götürdüm ..yattığı yerde uzanması için yardim ettim tam giderken kolumdan tuttu ve gülümseyerek "İyi Geceler" dedi .


DUYGU'DAN:
Saat geç olduğundan çoğu insan uyumuşdu.Vee sessizlik...Sessizliği sevdiğimi daha önce söylemişmiydim?
Evet severim hem de çok severim. Evde olsak şu an çoktan uyumuşdum bile. Ama burda parlayan yıldızların süslediği gökyüzünün altında ve insanı kendi iç sesiyle yalnız bırakan sessizliğin eşliğinde bugün olanları düşünüyordum.

Bu oyun fikri hiç iyi olmamışdı. Gizem de, Kumsal da, onlara bakıb kötü olan ben de bu gece çok üzülmüşdük. Ikiside içeride uyuyordu. Ama eminim ki, ikisi de şu an uyumuyor ve düşünüyor. Oyundan sonra hiç bir şey konuşmadık. Zaten iyi değiller ben de üzerlerine gitmek istemedim.

"Otura bilirmiyim?"
Başımı kaldırdığımda Ateş cevap bekliyordu.
"Istiyorsan otur" dedim omuz silkerek

"Seni de uyku tutmadı galiba"
"Evet" dedim kısaca ve devam etdim
"Sen neden sevgilinin yanında değilsin?" dedim soruyu soruyla cevablayarak. Cevabıma sinirlenmişdi... Allahım ben niye bu kadar aptalım? Duygu adamın sevgilisinden sana ne? Meraklıymış gibi. Az konuşan biriyim ama başıma ne geliyorsa bu saçma sapan konuşmalarımdan geliyor.
"Yani şeyden sordum..."
"Neyden sordun?" dedi sırıtarak
Aptal durumuna düşmem hoşuna gitmişdi.
"Ben gidiyim artık" Ohh ne güzel kaç Duygu sen.Zaten ne zaman sıkışsam tek yöntemim...
Ayağa kalkdım tam gidicekken kolumdan tutdu:
"Eee konuşuyorduk hem daha sorunun cevabını almadın"
Aslında ben de gitmek istemiyordum. Yeniden yerime oturdum.

Ateş konuşmaya başladı:
"Edaya aşık değilim.O da bunu biliyor.Sadece takılıyoruz öyle..." biraz susdukdan sonra devam etdi: "Ee sen ne düşünüyorsun bu konuda?"
"Hangi konuda?" dedim anlamayarak
"Aşk konusunda"
"Hani sen dedin ya aşk başka bir şey ve ben bu duyguyu hiç tatmadım diye ben de hiç tatmadım"
Ateş önüne dönüb biraz susdukdan sonra konuşmaya başladı:
"Aslında öyle değil yalan söylemiş ola bilirim" hala önüne bakıyordu.
"Nasıl yani?" sordum anlamayarak
"Çok sevdiğim biri vardı benim. Onu gerçekden çok seviyordum..." susdu
"Bir şey mi oldu ona?" diye sordum korkarak
"Sırf Amerikada okumak için beni terk edib New-York a gitti."
"Ne söyleyeceğimi bilemedim" dedim.

Gerçektende bilmiyordum. Orası benim en çok gitmek istediğim yerdi. Onun yerine ben olsan napardım hiç düşünmemişdim. Hayallerin mi sevdiğin insan mı?
"Bir şey söylemek zorunda değilsin.Ben sadece anlatmak istedim sana."

Sonra bana döndü gerçekden üzgündü. Bunu onun gözlerinde göre biliyorum. Demek ki hiç bir şeyi takmaz dediğim insan aşk acısı çekmiş. Ikimizde susyorduk öylece. Insanlara sihirli gücün olsa ne olsun isterdin? diye sorduklarında çoğu insan düşünce okuya bilmek diyor. Ama emin olduğum bir şey var ki, hiç kimse düşüncelerinin başkası tarafından okunmasını istemez. İşte insanlar bu kadar benciller.

Düşüncelerimden Ateşin sesiyle ayrıldım "Artık kalkalım mı? Çok geç oldu". Kafamı sallayarak onayladım . Ayağa kalkıp elini bana uzatdı.Onun elini tutmadan kendim ayağa kalktım. Gülümsedi sadece sonra da "İyi geceler" diyib gitdi. Arkasından bakıyordum. Noluyor bana ya? Bu saçma sapan düşüncelerden kurtulmanın tek yolu uyumaktı...


Veee 5.bölüm sizlerle... Bu bölümü çok seve-seve yazdık ve beğenmenizi çok istiyoruz. 🙂🌸Lütfen okuyup düşüncelerinizi yazın... ⭐️Hiç yorum, oy olmayınca okunmuyor gibi hissedip gerçekten çok üzülüyoruz... 🙄Devam etmesi için oy ve yorum lazım. ⭐️Gelicek bölümde görüşmek üzere. Sevgiyle kalın... 🙋🏻💜

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top