4.bölüm |Paintball 🏳️🌈
Nedir zor olan?
Geçmişde yaşayıp bıraktığın acılar mı, yoksa geçmişinden geleceğine sızan acılarmı? Hangisi daha zor sizce?
1 ay sonra...
GİZEM'DEN:
Gece gördüğüm kabusla çığlık-çılığa uyandım. Onu görmüştüm yine. Kafamı kaldırdığımda kızların koşarak yanıma geldiklerini fark etdim.
Duygu gözlerimin içine bakarak şefkatli bir sesle "Yine mi aynı rüya?" onaylamak için başımı salladım. Kumsal beni kendine çekip sarılarak rahatlatıcı bir sesle "Şşt geçti . Sadece bir rüyaydı" hiç bir zaman geçmeyecek.
"Ama benim için sadece bir rüya değil. Benim yüzümden ya benim yüzümden oldu her şey" daha fazla konuşmak istemeyip kendimi gülümsemeye zorlayarak "Tamam , iyiyim hadi uyuyalım." kızlar uzatmayıp onaylayarak yataklarına gittiler.
Ve düşüncelerle tek başıma kaldım. Ama uyumak zorundaydım, çünki yarın kampa gidecektik..
1 ay içinde 3müz de sadece derslere yoğunlaşmıştık. Bu gezi iyi olmuşdu belki de...
ATEŞ'DEN:
Evet bugün günlerden kamp...
Bizimkiler çoktan gelmiş anlaşılan.
Eda beni görür görmez üstüme atladı:
"Yaa aşkım bugün çok güzel olucak" onu onaylayarak otobüse doğru ilerledim. Oturan Savaşı gördüm. Kaşlarını çatmış dışarıya bakıyordu.
"Bişey mi olmuş haberimiz yok?" Savaş kafasını sağa sola sallayarak "Olmamış"
Pek takılmayarak arkaya Edanın yanına geçtim.
Bu kıza aşık değilim, seviyor da değilim. Aslında arkadaş olarak iyiydik de Eda öyle düşünmüyormuş benim de zaten sevgilim de yok , sevdiğim de yok sevgili olduk. Öyle takılıyoruz.
Niyeyse bizim bu muhteşem 3lü hala ortalarda yoktu.
Gelicekler mi acaba? diye düşünürken sonunda geldiler.
>>>>>>>>>>>>>>>
Kumsal yer ararken gözleri Canın yanına kayar ve gülümseyerek Cana yaklaşır:
"Merhaba nasılsın?" der
Can sevinmiş bir şekilde:
"Merhaba Kumsal .....iyiyim sen nasilsin?"
Kumsal etrafına bakar ve daha sonra:
"Yanına oturabilir miyim?"
Can sıcak bir gülümsemeyle:
"Tabi ki de"
Kumsal Canın yanında otururken, Gizemle Duyguysa yer arar ve sadece 2 yer boşdur. Gizem Ateş ve Edanın arkasındaki Busenin yanına doğru ilerlerken Duygu ondan önce giderek oraya yerleşir. Gizem Duyguya sinirli bir şekilde yaklaşarak
"Sen geçsene sınıf arkadaşının yanına" "Buseyle bişey konuşacaktık sen geç Savaşın yanına" Gizem başka çare olmadığını anlayarak Savaşın yanına yaklaşıp soğuk bir şekilde "Selam" dedi Savaş başını telefondan kaldırıp onun gibi soğuk "selam" ve telefonuna döndü.
Gizem Savaşın bu tavrına şaşırsa da umursamayarak yerine geçip oturur, kulaklıklarını takarak şarkı başlatır ve gözlerini kapatır.
Gizem bir anda şarkının uzaklaşmasıyla gözlerini açar Savaş az öncekinin aksine yüzünde sırıtışla "Hangi şarkı bu? Merak ettim" Gizem söylediklerini umursamayarak kulaklığın tekini Savaştan alıp takar. Ve yine Savaş çıkarır ama bu sefer kulağına takar. Gizem ses çıkarmaz. Savaş Gizeme dönerek "Demek serseri'yiz ha ?" Gizem gözleri kapalıyken Savaşın ona baktığını bilerek gülümser.
Kumsal camın kenarında oturup yola bakmayı çok seviyordu , Canla oturduğu zaman camin kenarında oturması çok küçük bir şeyde olsa onu çok mutlu etmişti. Kafasını koltuğa yaslayıp yolu izlerken istemsizce gözlerini kapar.Yanında oturan Canin ara sıra ona baktığını fark etmiyordu....
CAN'DAN:
Kumsalın yanımda oturması beni biraz şaşırttığı kadar sevindirmişti...Ben de yolda kampa giden çoğu insan gibi vakit geçirmek için kendimle kitap getirmiştim.
Dedektif türü kitap okumayı seviyorum, okuduğum Agahta Christie'nin "Peril at End house" kitabıydı....En heycanli yerindeydim , sonra Kumsalın da kitabımı göz ucu okuduğunu hissettim .Kitabı rahat okuya bilmesi için biraz ona taraf tuttum .....Kumsal kitaptan ayrılarak "sen de mi dedektif kitaplar okumayı seviyorsun?"
Kumsalın gülen gözlerinin içine bakıp, gülümseyerek "Bir ortak noktamız var galiba" dedim.
***
Ve sonunda yolculuk bitdi. Her kes birbirini uyandırmaya çalışıyordu. Gizem Savaşın omzunda uyuya kalmıştı. Savaşda başını Gizemin başına yaslayarak uyuyordu. Sonra Arasın "Hadi uyansanıza anca uyudunuz" sözleriyle aynı anda gözlerini açtılar. Ve sonra bulundukları konumu görünce şaşkınca birbirine baktılar. Ama umursamaz davranıp ayağa kalktılar.
Eda otobüsten inmişti. Onun ardından Ateş indi. Daha sonra Duygu tam inicekken ayağı takıldı ve tam düşücekken kendini bir anda Ateşin kollarında buldu. Evet Ateş onu düşmekden kurtarmışdı.
O kadar yakındılar ki burunları birbirine deyiyordu. İlk defa bu mesafeden birbirlerini gördükleri
için bir-birinin yüzlerini incelemeğe başladılar. Sonra Duygu bulundukları konumu anlayınca bir anda kendini geri çekti. Ama yüzüne kan çoktan hücum etmişti.
Ateş Duygunun kızaran yüzüne bakarak sırıttı. Duygu gözlerini kaçırarak "Teşekkürler." Ateş hala yüzünde olan sırıtışla "Ne demek."
Eda onlara bakıyordu. Ve bu durumdan memnun olmadığı yüzünden çok belliydi. Ateşin koluna girdi irerlemeye başladılar.
Herkes aynı yerde toplanınca 30lu yaşlarda öğretmen hevesle konuşmaya başladı:
"Şimdi paintball oynuycaksınız. İki takım olacak 1ci takım başkanı Can , 2ci takım başkanıysa Aras olsun. Hadi o zaman takım başkanları takımınızı kurun , oyunumuza başlayalım.!"
Sonra bişey unuttuğunu hatırlayarak geri dönüp "En esas mesele ödülse..." herkes pür dikkat dinlemeğe başlar "...kazanan takım 2 hafta sonra haftasonu nereye gideceğimize karar verecek"
Herkes anladığını belirten sesler çıkarır.
Canın takımı 'Berk, Esra, Kumsal, Gizem,Eda ve diğerleri...'
Arasın takımı 'Savaş, Duygu, Cansu, Ateş,Bahar ve diğerleri...'
Karşı takım üyeleri bir birlerine 'sizi bitiricez' bakışlari atarlar...
Ve takımlar etrafa dağılmaya başladılar. Can ve Aras takımlarındaki her kişiyi farklı yerlere gönderir.
Can "Eda sen Esrayla, Gizem ve Berk siz birlikte ve Kumsal benimle" deyip ellerini çırparak "hadi gidelim"
Aras da kendi takımını yönlendirir
"Ateş sen Duyguyla,Bahar sen benimle,Savaş sende Cansuyla"
KUMSAL'DAN:
Herkes Canın gösterişi ile bir biriyle eşleşip oyuna başladı. Ben ve Can birlikte oyuna devam ettik. İlk kez oynuyordum bu oyunu, silahı bile tutamıyordum. Bu şekilde oyuna devam edebilmemi mucize olarak görecektim. Can bana baktı ve silahı tutuşumu görüp küçük gülümsemeyle "İlk kez oynuyorsun galiba" dedi. Ben de kaşlarımı kaldırıp şaşırarak "Çok mu belli oluyor?". Can silahıma bakıp "Şu silahı düzgün tutarsan, pek belli olmaz". Ben de kendimce silahımı düzeltmeye çalışıp "Böyle mi?" diye sordum.
Can kendi silahını yere bırakıp bana yaklaştı ve arkadan silahı düzgün tutmama yardım etti .1 nefes kadar yakındık bir birimize, elime dokunduğunda kalbim yerinde çıkacak gibi olmuştu. Silahı tutmakla ilgili bir şeyler söylese de söylediklerini sanki duymuyordum. Kafamı çevirip gözlerinin içine baktım, gözbebeklerim büyümüştü. Bu kadar yakından bakınca gözlerini sanki yeniden keşfettim. Ve kısık bir sesle "Teşekkür ederim" dedim. Can gözlerini kaçırmadan "Bir şey değil" dedi ve gülümsedi.
Can tam silahını eline almıştı arkadan 2miz de vurulduk ."Buldum sizi" diye seslendi
Bu ses hiç istemesem de Baharın sesiydi. Kendi kendime "Bu kız zaten arkadan vurma uzmanı" diye söylendim. Sinirlenip "Sen nasıl beni vurursun ?" . Bahar küstah bir şekilde gülümseyerek "Oyunun kuralı bu canım, rakibini yeneceksin. Ben seni vurmasaydım sen beni vuracaktın" . Üstüne atılmamak için kendimi zor tutup "Doğru söylüyorsun ama ben senin gibi insanları arkasından vurmuyorum, bu korkaklığın hiç değişmemiş." Öldürücü bakışlar atarak Cana "Hadi gidelim " dedim. Can olaydan hiç bir şey anlamadan benimle ilerledi.
DUYGU'DAN:
Cansu Arasın onu Savaşla eşleştirmesine sevindiği gözlerinden okunuyordu. Ateşle birlikde ağacın arkasındaydık. Ateş bana bakıp "Ben öndeki sipere gidiyorum"dedi.
Tam oraya doğru koşarken Eda onu arkasından vurucaktı ki ben Edayı vurdum . Ateş geri dönüb "Supersin" dediğinde aptalca gülüyordum. Edaysa hala sinirliydi. En komiği ise Ateşle Esra karşılaşmasıydı. Her ikisi karşı karşıya durmuşlardı. Esra bir anda panik olunca Ateş onu vurmuşdu . Berk de baya iyi oynuyordu. Bizim takımdan Baharla Arası vurmuşdu. Geriye Ateş ben Savaş kalmıştık bizden. Sonra ben karşı sipere geçmeye çalışırken Gizem beni nişan almışdı bile. Ateş de bana haber verib kurtarmak isterken ikimizde vurulduk.
BERK'TEN;
Sona ben Gizem, Cansu ve Savaş kalmıştık. İleride hareketlilik görünce o tarafa doğru ilerledim. Gizemin yavaşca Savaşa doğru ilerlediğini gördüm. O an Savaş arkasını döndü Gizemi vurmaya çalışınca Gizem kaçtı ve Savaş ıskaladı. Savaş alaylı bir şekilde seslenerek "Nereye kaçarsan vurucam. Boşuna kaçma" Savaş etrafa bakıp Gizemi ararken Gizem arkasından yaklaştı ve sırtını nişan alarak vurdu. Ve sonra kahkahalalara boğularak "Noldu Savaş? Bir renklendin sanki?" Savaş Gizeme yüzünde sırıtışla bakıyordu sonra Gizemin arkasına baktığımda Cansuyu gördüm.
Cansu Gizemi nişan alarak vurdu. Ve zafer işareti yaparak Savaşa yaklaşırken ben Cansunun önüne geçerek onu nişan aldım ve vurdum. Gizem zafer kazandığımız için bir anda boynuma atladı ve "Biz kazandık."
O sırada Savaşa baktığımda tuhaf bir şekilde gülümseyerek Gizeme bakıyordu. Buna anlam veremesem de fazla takılmadım. Gizem benden ayrılıp Savaş ve Cansunun yanına giderek ona zafer işareti yaptı. Savaş ağzını açacakken Cansu "Kazandınız tamam anladık. Yeter." Gizem Cansuya sinirlenerek "Senin anlayışın kıt değil miydi? Nasıl bu kadar çabuk anladın şaşırdım doğrusu."
Cansu Gizeme yaklaşıcakken ben Cansunu tutdum. "Ya bırak beni" Savaşa kaş-göz işareti yaparak Gizemi burdan uzaklaştırmasını söyledim. Savaş Gizeme yönelince Gizem öne atlıyordu ki Savaş onu tutdu. Ve sürükleyerek götürdü.
***
Savaş Gizemi sürükleyerek oradan uzaklaştırdı. "Biraz sakin mi olsan Gizem?" Gizem kaşlarını çatıp alayla "Olmasam?" dedi "Neden o kızlardan bu kadar nefret ediyorsunuz?" dedim merakıma yenik düşerek. "Seni ilgilendirdiyini sanmıyorum" dedi şaşırtmayarak. Pes ederek ellerimi teslim oldum der gibi kaldırdım. Bu kız sinirlenince gözü kimseyi görmüyor anlaşılan. Ben düşünürken o da uzakta bir noktaya dalmış bakıyordu. Sonra bana dönüp "Gidelim mi?" dedi onaylayarak "Gidelim" dedim.
Ve bölüm sonu arkadaşlar... 🙂Gelicek bölüm paintballdan sonraki maceraları anlatıcak. 🤗Umarım beğenirsiz. ✨Yorumları ve oyları eksik etmeğin. ⭐️Görüşmek üzere. Sevgiyle kalın 🙋🏻💙
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top