2

Çatlak bir yansıma buğulu camımda,
Geceler boyu benimle konuştu.
Naaşımı gösterdi bana, bir ayna yardımıyla.
Saydamlıktan uzanan el, tırnaklarıyla
Yardı umarsızca rahmini karanlığın,
Açığa çıktı bebeğin parça parça kolları, bacakları
Ölü doğdum.
Sayamadım kaç halka yuva yaptı gözaltlarıma,
Kaç ruj utanıp taştı kırmızılığından,
Kaç köyü sel bastı,
Kaç çocuk ölü bulundu kıyılarımda.
O gece acımadan bir yansıma,
Yüzüme tükürdü hakikati,
Sonra beni anlattı bana.
Dizlerin yara bere içinde çocuğum,
Saçların dağılmış,
Avuçlarında toz toprak.
Bir getto çocukluğu seninkisi
Birbirine kenetlenmiş insancıkları,
Koşulacak çıkmaz sokakları olan.
Anımsadıkça kabuk bağlayan yaralarını sızlatacak.
"Son kez yak mumları." dedi,
bu düşsel masada
Akıt kelebeğin kanını ve doldur kadehlere
Dününde gördüğüm yarınını anlatacağım sana.
Kimi zaman yaşamaların olacak,
Öylesine aceleci ve soluk soluğa
Bir an önce olup bitsin der gibi yaşayacaksın hayatı.
Bir gözün yaşamda, bir gözün masaya dizdiğin ilaçlardayken
Tezer gibi sabırla bekleyemeyeceksin,
Ölümün gelmesi için.
Sen ona gideceksin.
Esrik bir kadının bedenine üfleyip de ruhunu
Ruhsuz bedenlerle sevişeceksin.
Tek kişilik valsine kimse eşlik etmeyecek,
Sigara dumanı ve duvardaki gölgelerden başka.
Herkes gibiydin.
Ama ne bunu kabullenip kalabalığa karışabildin,
Ne de özerkliğini ilan edip
Herkesten bağımsız yeni bir dünya kurabildin
Ya da zaten kurulmuş olana göç edebildin.
Ait olamadın hiçbir yere,
Hatta kendini hiçbir yere ait hissetmeyenlerin yerine bile.
Masalları, sevmeyi unut.
Umudun üstünden yüzyıllar geçti
Ve kimse o kilitli sandığı açmayacak.
Birini sevme yanılgısına bile düşemeyeceksin bu yüzden
Kendi yalnızlığınla baş başayken.
Sylvia gibi ölümle yüzleşmeden önce
Yanlarına kurabiye ve süt bırakıp gideceğin çocukların bile olmayacak.
Kök salmayacaksın hiçbir zaman
Ama durduğun yerden kıpırdayamayacaksın da
Gün olur, giderim buradan umuduyla.
5. katından zindanın el sallayacaksın
Başka bir hayatın kapısından geçmiş Nilgün'e.
Şefkatle bakıp gülümseyecek
Bileklerinde başarısız bir intihardan kalma izlere
Ve asfaltlarla kaplı dünya tramboline dönüşmeyecek
Çakılacaksın griye.
Bu, gerçek yaşamın provasında,
Her ilkbaharın sonunda
Bir yıl daha sıkacak dünya, boynundaki urganı.
Bir gün, biraz yürüyeceğim, deyip çıkacaksın evden
Ve hiç geri dönmeyeceksin.
Virginia'yı göreceksin dalgalar seni yuttuğunda.
Nehrin kıyısına vuracak bedenin
En sevdiğin elbisen olacak
Cebindeki taşlarla kefenin.
Öleceksin.
Çürüyeceksin.
Tükeneceksin.
Tabutunda, son temasında havayla
Bir parça fondoten yetecek
Boynundaki, bileklerindeki izleri kapatmaya.
Her zamanki eğreti tebessüm olacak dudaklarında,
Ölüyken bile inandıracaksın insanları,
Çok mutlu olduğuna.
"Yazık oldu," diyecek içlerinden biri, "Gencecikti."
Kalabalıklar ağlayacak, kimsesiz bir ölünün ardından
Ağıtlar yakılacak
Dualar okunacak,
Kimsenin anlamadığı bir dilde.
"Helva," diyecek içlerinden biri
"Çok şekerli olmuş."
                            @disconnectuserectus-

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: #şiir