6. Nakil Kağıdı


Louis dökülmek için sabırsızlanan göz yaşlarını silerek müdürün odasına olan yarım kalmış yürüyüşünü tamamladı.

Ailesine imzalatması için verilen kağıtla birlikte müdürün odasından çıktığında koridorun olması gerektiğinden biraz daha kalabalık oluşu gözünden kaçmadı. Haberin bu kadar hızlı yayılması şaşırtıcıydı, herhalde birileri onu odaya girerken görmüş olmalıydı.

İçindeki boş vermişlikle ve elinde dilekçe ile koridorda yavaş yavaş ve umursamazca yürümeye başladı. Öğrenciler çaktırmamaya çalışarak ona bakıp elindeki kağıdın ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Louis umursamadan yürümeye devam ederken koridorun karşısından gelen arkadaşlarını gördü. İkisine nasıl açıklama yapacağını bilmiyordu. O esnada birisi omzuna dokununca arkasına baktı.

"Louis," arkasındaki kişinin Harry olduğunu fark ettiğinde kalbi her şeye rağmen hızlandı. Onu böyle yakından o kadar çok göremiyordu. Yemyeşil gözleri, yumuşacık görünen, ellerini daldırmak istediği saçları. Bütün vücudunu ona çevirirken arkadaşlarının karşıda tempolu yürüyüşlerini durdurmuş gelip gelmeme konusunda tereddüt yaşadıklarını gördü.

"Neredeyse iki gündür sana ulaşmaya çalışıyorum, gerçekten zor oldu." Harry'nin gülümseyerek kendinden emin konuşması hiçbir şeyi kolaylaştırmıyordu. Louis hala elindeki kağıdı gerginlikten yırtacak gibi sıkıca tutuyor, hala yeterince hızlı olup okuldan çıkmadığı için kendine kızıyor, hala biraz sonra duyacağı şey için kendini hazırlamaya çalışıyordu –Louis bu anı o kadar çok kere hayal etmişti ki, her ne kadar hiçbir şey ifade etmeyecek olsa da kendine engel olamıyordu.

"Seni arama sebebim um, belki benimle bir randevuya çıkmak istersin?" Louis hayal dünyasından Harry'nin gözlerinin parladığını görüyordu. Ama etraflarında meşgul görünmeye çalışan ama ikisini dinlemek için kırk takla atan öğrencilerin Harry'nin teklifini duyunca açık kalan ağızları kesinlikle gerçekti.

'Ah Harry, bana acıdığın için bunu yaptığında beni daha çok üzeceğini neden düşünemiyorsun?' içinden hafif bir sitemle konuşurken başını salladı. "Ben gidiyorum," Elinde tuttuğu kağıdı kaldırıp görebilmesi için ona tuttuğunda Harry kaşlarını çatarak kağıtta göz gezdirdi. Sonra tekrar Louis'nin gözlerine baktı. "Ben.. bundan hoşlanırsın sanmıştım, neden gidiyorsun ki? Bunu istemiyor muydun?" Louis'nin kalbi daha fazla kırılabilir miydi acaba?

"Hayır, teşekkürler nazikliğin için. Kendine iyi bak." Arkasını dönüp endişeyle onları izleyen arkadaşlarının yanına doğru yürürken herkes şaşkınlıkla onun gidişini izliyordu. Bağırmadıklarından kimse ne konuştuklarını duymamıştı ama Louis'nin onu koridorun ortasında bırakıp gidişinden ve Harry'nin şaşkın suratından yaşananların şaşırtıcı olduğu az çok belli ediyordu.

"Bana elindekinin nakil belgesi olmadığını söyle." Niall emir verircesine konuşurken kaşlarını kaldırdı. Louis gün içinde ikinci kere ağlamaya başladığındaysa Niall tabiki de dayanamayıp iç çekerek kollarını etrafına sarmıştı. Louis de arkadaşının boynuna başını yaslayıp hıçkırarak ve kendini yorana kadar ağladı. Koridor çoktan boşalmıştı bile.

--

"Heyy, sorun ne?" Harry dağılmış halde odaya girdiğinde Alex hemen yerinden kalktı. Sorunun ne olduğunu çok iyi biliyordu, o disk eline geçtiğinden beri her adımı planlamıştı ve adı gibi biliyordu.

"Beni reddetti, ben- anlamıyorum. Benden hoşlanmıyor muydu? Fotoğraflarımı çekmişti? Sen diski gördün? Yoksa şu Malik'in yaydığı albüm konusu gerçek miydi? Tanrım rezil oldum-" Harry duraklamadan aklından geçen her şeyi saymaya başladığında Alex onu sakinleştirmek için sarıldı.

"Bu olduğu için üzgünüm bebeğim, belki de öyledir. Eğer öylerse umutlanmana sebep olduğum için çok özür dilerim Harry. Böyle olsun istememiştim ben." işin oyunculuk kısmını başarıyla geçtiğini gösteren Harry'nin etrafında sıkılaşan kollarıyla, başını yasladığı Harry'nin omzunda kendine engel olamadan hafifçe sırıttı.

"Hey, lütfen üzülme Al, sen iyi bir niyetle yaptın. Lütfen kendini suçlama." arkadaşının üzülmesini istemeyerek saçlarını okşadı. Alex'in ellerinin altında ve kollarının arasında ne kadar mutlu olduğundan haberi yoktu.

"Bu gece dışarı çıkalım mı? Olanları biraz unutmak iyi gelebilir."

"Louis'yi unutmak istemiyorum ki ben, hep aklımda olmasını istiyorum."

"Ah Harold, ama ne yazık ki görünüşe göre o seni istemiyor."

"Bir kez daha sorsam belki.."

"Harry, kendine işkence etmek ve kendini üzmek istiyorsan tekrar sor. Ama kalbin kırık bir şekilde geldiğinde, ki geleceğini biliyorsun, ben sana demiştim diyeceğim." Harry iç çektiğinde devam etti. "Üzülmeni ve kalbinin daha fazla kırılmasını istemiyorum. Sen, seni seven ve asla üzmeyen birilerini hak ediyorsun Harry. Bu gece kesinlikle birlikte çıkmalıyız, Louis'yi unut demiyorum, her şeyi unut diyorum. Sadece birkaç saatliğine, tamam mı? Beni kıracak mısın?" Harry bir nefes verdi.

"Peki tamam." Alex sevinçle gülümseyip kapıyı açınca Harry de onu tatmin edebilmek için yüzüne bir gülümseme yerleştirip kapıdan çıktı. İçinde bu kadar yıkılmışken nasıl eğleneceğini hiç bilmiyordu.

Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top