0.4
Billie Eilish - Lovely
∞
"Akılınızı falan kaçırmış olmalısınız." İri iri açılmış göz kapaklarım bir süre öylece kalakaldıkta acıdığını hissedip onları birkaç saniyeliğine kapattım.
"Hadi ama bu iş için biçilmiş kaftansın sen. Ağzın çok iyi laf yapıyor." Jungkook elini kırmızı saçlarından geçirip ensesine götürdüğünde sıkıntılı bir nefesi dışarı verip, bakışlarını okulun boş arka bahçesinde gezdirmeye başladı.
"Doğru dürüst yürüyemiyorum bile. Adam kaçırmak benim neyime?" diyerek sağ bacağımı öfkeyle işaret ettim.
Jungkook'un yüzündeki bakışlarım Jimin'in üzerinde durduğunda, Taehyung'a bakmamak için fazla bir çaba sarf ediyordum. Kendimi kastığım kadar kasmıştım.
"Bunu Taehyung için yaparsın sen?" Jimin'in yüzüne kocaman bir gülümseme imza attığında kaşlarımı çatabildiğim kadar çatıp sorgulayıcı bakışlarımdan ona fırlatmaya başlamıştım.
Ne diyordu bu herif?
"Anlamadım?" diye sorulabilecek en doğal soruyu yönlendirdim ona.
"Sen Taehyung'un fan grupundan değil misin? Hani şu oppacılardan? Okulun gazetesinde ismin en başta yazıyor ve o gazetenin magazin bölümünde sürekli kaybedenler klubü diye Taehyung'un fotoğrafları paylaşılıyor."
"Yine mi kaybedenler klubü?" Taehyung bıkkınca nefesini dışarı verip sinirden gülmüştü. Kaybedenler klübünden bahs edilince hep geriliyor, ya da öfkeleniyordu.
"Bir dakika," diyerek ortaya atladım. Beni onun hayranı falan mı sanıyorlardı? Ya da büyük olasılıkla şu aptal aşık kızlardan birisi olduğumu ve Taehyung'un tek bir sözüyle herşeyi yapacağımı düşünüyorlardı.
Gözlerimi Jimin'in sarı saçlarında gezdirerek konuşmaya başladım.
"Birincisi, okul gazetesinin başında ismimin yazması o gazetenin yöneticisi olduğum içindi ve her bölümün farklı bir yazarı var. Magazin dergisinin yazarı açıklama kısmında yazılı. Eğer biraz daha üşenmeyip okumayı deneseydiniz görürdünüz." diyerek keskin bakışlarımı karşımdaki üçlünün üzerinde sertçe gezdirdim.
"İkincisi, beni aptal aşık falan sanıyorsanız buna sadece gülüp geçeceğim. Okulda sürüyle Yunan Tanrısı gibi çocuk var ve herkes Taehyung'a kapılıp gitmek zorunda değil. Ki buna bende dahilim."
Külleyen yalan!
Gözlerimi kısarak sessiz kalan Yunan Tanrılarına bakarak bir adım öne attım. "Üçüncü ve sonuncusu ise, öyle birisi bile olsam, bu beni kendi çıkarlarınız için kullanmanızı haklı kılmaz. Hiç kimseni zaaflarından yakalayıp kullanamazsınız. Ne aptal bir aşığa, ne de ki dünyanın en suçlu insanına bunu yapamazsınız. Yoksa sizde onlardan farksız olursunuz."
Göğüs kafesimin üstüne çöken ağırlıkla bir an nefesimin kesildiğini hissettim. Sen böyle birisi miydin Taehyung? İnsanların duygularına önem vermeyip onları kullanan? Oysa ağacın altında kendi başına sessizce çizim yaparken o kadar masum görünüyordun ki, akımına kapılıp gitmiştim. Ve o akım beni uçuruma sürüklüyordu.
"İnsanların duygularıyla dalga geçip, onları kullanırken çok eğleniyor musunuz bari? Ha bu kız bana sırılsıklam aşık hadi gidip ona şunu yapmasını söyleyelim ve zavallı benimle birlikte olacağını düşleyerek koşa koşa yapsın."
Bir adım geriye atıp kırgın gözlerimi Jimin'le Jungkook'un yüzüne sabitledim. Ona bakmaya cesaretim yoktu. Baktığım yerden paramparça olurdum.
Ben kırılırdım,
Eğer kendime izin verirsem, burada bile için için ağlardım.
"Siz gerçekten kötü çocuklarsınız." diyerek fısıldadığımda en sonunda bakışlarımı istemsizce ona çevirdim. Göz göze geldiğimizde bir an anlamını çözemediğim bakışlarında boğulacak gibi olmuştum. Çözemediğim her anlam boğazıma dolanıp beni usulca öldürüyordu.
"Çok kötü." diyerek bakışlarımı gözlerinden çekmeden üstüne bakarak konuştum.
"Tuhaf kız bizi yanlış anladın, biz sadece-" Jungkook'un açıklama yapmasını dinlemek istemeyen zihnim oradan uzaklaşmamı haykırıyordu. Gitmeliydim. Burayı şimdi, şu an terk etmeliydim. Fakat kalbim o kadar aptaldı ki, hâlâ ondan bir açıklama duymak için sonuna kadar çırpınıyordu.
"Haksızsın" de bana Taehyung,
"Ben öyle birisi değilim" diye sinirlen,
"Yanılıyorsun" de lütfen.
Bütün bunları avuç içlerimdeki can kırıklarıyla beklemeye başladım. Çok bekledim ama sen, bana mısın? demedin. Çok bekledim gerçekten. Belki bu bekleyişim birkaç saniyeden fazlası değildi ama göğüs kafesimde seni asırları devirecek kadar çok beklemiştim.
Ama sen hiçbir şey yapmadın.
"Üzgünüm," diyerek fısıldadı ve bakışlarını benden kaçırdıktan sonra arkasını dönerek yürümeye başladı.
Birkaç saniye hiçbir şey yapmadan öylece benden gidişini izledim. Sırtındaki bıçak izlerini, parmaklarından akan çileni ve saçlarının arasına saklanmış yalnızlığı.
Gittin ve avuç içlerimdeki can kırıklıkları batarak kanatmaya başladı orayı.
Sen gerçekten kötü birisi miydin Taehyung?
Acımasız mıydın? Sadece kendini düşünen biri miydin? Sen bencil miydin? Değildin ki.
Sen, sessizliğe boyun eğerek sürekli çizim yapan o çocuktun. Sen, öğle yemeğinde herkes şakalaşıp gülüşürken, düşünceli gözleri uzaklara dalan çocuktun. Sen, küçük bir kızın kalbinde gizlenmesine izin veren o adamdın.
Kaburgaların o kadar dar ki, kendi kalbinden başkası sığamazdı göğüs kafesine, biliyorum ama izin vermiştin. Koca bir evrenin içine dolmasına izin vermiştin sen.
Sen Taehyung'tun.
"Y"
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top