turning blue



1.04.2019

onunla ilk tanıştığımızda ben sadece kendi halinde olan ve sürekli saçma sapan şeyleri eski kahverengi kaplamalı defterine not alan, her lisede illa ki var olmuş o içine kapanık gizemli çocuktum.

hakkımda perili bir evde yaşadığımı ve vampir soyunun devamcısı olduğumun dedikodusunu bile yaymışlardı.

çoğu zaman birkaç kızın sessizce beni izlediğini ve fotoğrafımı çektiğini fark ederdim ama bunu bilmiyormuşum gibi davranır ve onlara asla bakmazdım.

çünkü hepsi fazla alacakaranlık serisi okumuşlardı ve benim Edward gibi ışık saçtığımı, parladığımı falan sanıyorlardı.

ama atladıkları bir şey vardı; ben esmer tenliydim, vampirler ve Edward ise ruh gibi bembeyazdı. ve en önemli kısım şuydu ki, kafamın arkasında daima var olan parıltılar yoktu.

her zaman sınırlarım vardı. kendime, etrafıma hatta arkadaşlarıma ve ailemle arama çizdiğim sınırlarım. zaten çok önceden de dediğim gibi, her lisede illa ki olmuş olan o içine kapalı, paranormal çocuktum ben.

konuşmayı pek sevmezdim, çoğunlulukla sessizdim.

sonra o gelmişti, ve nasıl olduğunu anlamadan sessiz geçen günlerimin tam ortasına vapurları bırakıp gitmişti.

onu gördükten sonra hiç kafamın sustuğunu zannetmiyordum. Uyurken bile konuşan düşüncelerim, zamanla uykularımı elimden almıştı.

ama ne tuhaftır ki, beynimde sürekli dönen ve sözcüklerini dahi bilmediğim bu melodiyi dinlemeyi sevmiştim.

hani bir şarkı duyarsın radiodan, ya da gece gece annen seni ekmek almak için markete gönderdiğinde önünden geçtiğin evin açık penceresinden yükselen bir şarkı duyarsın ya. o şarkının ismini asla komşunun penceresine taş atarak ya da radioya bağırarak öğrenemezsin.

işte benim için o, tesadüfen duyduğum ve ismini asla öğrenemediğim yarım bir şarkı gibiydi.

bütün gün dilimin ucunda ve düşüncelerimde en başa sarıp tekrar tekrar çalan o şarkıydı.

hiçbir zaman şarkının tamamını duyamadım, hiçbir zaman geceye akan o şarkının ismini bilemedim ve hiçbir zaman o yarım melodiyi unutamadım.

onu ilk gördüğüm anda anlamıştım işte.

yemin ederim ki, anlamıştım.

o yarım şarkının tamamını bir gün duyacağımı ve bıkana kadar durmadan, tekrar tekrar dinleyeceğimi, sonunda tek bildiğim şarkının o olacağını anlamıştım.

ve öyle de olmuştu.

eğer evrende binlerce hayat varsa, binlerce kez tekrardan doğup, tekrardan onunla karşılaşmak isterdim.

tekrardan onu görmek, tekrardan ona dokunmak, tekrardan saçlarını okşamak, tekrardan ona sarılmak, tekrardan onu izlemek ve tekrardan onu hissetmek isterdim. sonsuza kadar tekrardan doğmak, ve sonsuza dek onunla tekrardan tanışmak isterdim.

başka bir yer varsa orada tekrar görüşmek isterdim seninle,

eğer yoksa da,

seni tanımak benim cennetimdi zaten.


Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top

Tags: #taekook