i wanna see the world when i stop breathing,
"Hazır mısın?" Yoongi'nin sesini duymamla bakışlarımı daldığım boşluktan çekerek kafamı salladım ve derin bir nefes alarak yutkundum.
"Ben ellerimi saçlarımdan geçirdiğimde, başlayın."
Yoongi beni kafasıyla onayladığında zorla da olsa ona gülümsedim. Fakat sonra bu gülümsemenin bir anlamının olmadığını ve zaten onunda inanmadığını kendime hatırlatarak yüzümdeki gülümsemeni bir çırpıda Afrikanın en fakir köyüne göndererek açlıktan ölmesini sağladım.
Adımlarımı hızlandırdım ve ismimi anons eden çocuğun sesini duymamla sahneye doğru yürüdüm. Çocuk bana gülümseyip sahneden indiğinde terleyen ellerimi bluzuma silmiş, önümdeki mikrofona yaklaşarak bakışlarımı ilerideki kırmızı seyirci koltuklarında oturan, lise hayatım boyunca etrafımda dönüp duran insanların üzerinde gezdirdim.
"Mezuniyet partisinin açılışını yapmak için beni görevlendiren okul müdürümüz Bay Jung'a teşekkür etmek istiyorum öncellikle," Sahte bir şekilde gülümsedim, anında alkış sesleri salonu doldurmuştu.
"Ben okul birincisiyim, başarılıyım, ponpon kız takımının lideriyim ve okulun ismini yükselten birçok şey yaptım. Ama bunların hiçbiri bu konuşmamı yapmam için bir sebep değil," Duraksadım. "En azından bugün değil."
Alkışlar tekrardan yükseldiğinde gülümsemem genişledi. O an kalabalığın arasındaki Hoseok'u gördüm. Benden işaret beklercesine dikkatle bana bakıyordu.
"Lise hayatı bildiğiniz gibi, eğer iyi bir öğrenci değilseniz, sevilmiyorsanız, özel bir yeteneğiniz yoksa, arkadaş çevreniz dibe vurmuşsa ve sınıf arkadaşlarınızın ebeveynleri şehir dışına çıktığında evindeki alkollü partilere katılmıyorsanız, o partide kafayı bulup işi pişirmiyor ve sabahı bunu bütün okula yaymıyorsanız, ve hetero değilseniz," Gülümsemem dondu. "Çok boktan bir lise hayatınız var demektir."
Okul müdürünün yüzüne dağılan gururlu gülümseme aniden yerini çatık kaşlara bıraktığında ellerimi saçlarımdan geçirdim ve kısa bir süreliğine bekledim. Ve işte sadece birkaç saniye sonra mezuniyet partisinin düzenlendiği spor salonunun kapıları sıkıca bağlanmış kilitlenmişti. Salondaki gürültü arttığında ve insanlar anlamayarak etrafa bakındığında seslice güldüm.
"Konuşmamı sonuna kadar dinleyin lütfen," Sabahtan beri yüzüme taktığım sahte gülümsemeni soldurdum. "Dediğim gibi ben, okul birinci, başarılı, ponpon kız takımının lideri olmasaydım ve okulun ismini yükselten birçok şey yapmasaydım lise hayatım bu kadar huzurlu geçmezdi."
Ellerimi hayır dercesine sallamaya başladım. "Lütfen bana kırılmayın. Zaten yüzüne altmış beş ton boya sürüp işi çabuk halletmek için iç çamaşır bile giymeyen ve ceplerinde daim kordon taşıyan sizlere anlatacağım hikaye kendim hakkında değil."
Kalabalıktaki gürültü daha da yükseldi. Bunu umursamadım.
"Anlatacağım hikaye, iyi arkadaş çevresi olmayan, başarısız, yeteneksiz ve içine kapanık diye tanımlanan hetero, homo diye kavramsallaştırılmış saçmalıkları siken bir çocuk hakkında. Şaşırdınız mı? Hayır canım, şaşırmak için yüzünüzdeki maskeler fazla sıkı. Bekleyin, onları şimdi çıkarmayın lütfen. Kelimelerimle onları yüzünüzde kıracağım ve sakladığınız o yüzünüzü tanınmayana dek yaralayacağım. Söylediklerime kırılmayın, çünkü size hiç yakışıyor mu insancıl tepkiler vermek? Güldürmeyin beni lütfen."
Birkaç saniye sessiz kaldım.
"Ne diyordum, ha, lise hayatını sadece kendi halinde geçiren bir çocuktan bahs ediyordum. Hepinizin onu tanıdığına kılıfımı basabilirim. Çünkü bilirisiniz siz onu, sadece kendi iç dünyasında yaşayan o çocuğu sırf kendi halinde yaşıyor diye mahvettiniz.
"Şimdi benden bir mezuniyet konuşması bekleyen herkes, o çocuğun günlüğünü dinlemek zorunda kalacak. Sizi beklemediğiniz bir anda hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ama siz beni uğratırken hiç sormamıştınız.
"Defalarca kez dediğim gibi, eğer lisede başarılı değilseniz ve kendi halinizdeyseniz mutlaka göze batardınız. Hiç kimseye karışmayan, sadece ve sadece liseyi olaysız bitirmek istediğinizi fark ettikleri an, ümüğünüze çökerlerdi. Avını öldürmeye bile tenezzül etmeden canlı canlı yiyen sırtlanlardan bir farkı yoktu lisenin."
Boğazımı temizledim.
"Ve şimdi siz, benden, lisenin en başarılı kızı olan Yanna'dan lisenin sessiz sakin çocuklarının bir anda nasıl ölecek kadar acının içine yuvarlanacağını dinleyeceksiniz."
Elimdeki defteri çıkararak ilk sayfayı açtım ve derin bir nefes aldım. Günlüğü okuyacağım sırada durdum ve salona dönerek yapmacık bir endişeyle konuştum.
"Sakın tek bir an bile kendinizi yabancı hissetmeyin bu hikayeye," Bakışlarımı salondaki herkesin üzerinde gezdirdim. "Sonuçta senarist sizlersiniz."
Güldüm. "Ve bunu size her an hatırlatacağım."
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top