⚘ Lilium Kokusu | 5/1
-5- / 1
"Kumarın bile istatistiki bir mantığı vardır. Bazı oyunlar, kaybetme ihtimalini göze alabilecek kadar büyük oyunlardır. Bu tehlikeye değer. Çünkü kazandığınızda, kaybedeceklerinizden daha fazlasını elde edersiniz."
-Nükhet
*
Genç adamın donup kalması ve hiçbir şey söyleyemeyecek kadar şaşırması olumsuz bir sonuca varacağını gösteriyordu. Bu yüzden zaman kazanmak için tüm süslü cümlelerini sıralamaya başladı. Kendine güveniyordu, ikna yeteneğiyle bu işi çözebilirdi. "Çağrı, uzun zamandır yaşadıklarını görüyorum ve çok üzülüyorum. Âşık olduğum adamın bin bir fedakârlıkla kurduğu evliliğinde mutsuz oluşu, istediği şeye sahip olamayışı... Bu beni derinden yaralıyor."
"Nükhet."
Konuşmaya çalışan adamın bakışlarındaki karanlık sinyali görebiliyordu. Çağrı'nın elini yakaladı ve "Senden çocuğum olsun istiyorum. Senin çocuğunun annesi olmak istiyorum Çağrı. Çünkü seni seviyorum..." diye mırıldandı.
Çağrı ise kafası karışmış bir biçimde kadına bakıyordu. Nükhet'e bazı tutkular beslediği doğruydu. Mutsuz giden evliliği sırasında ne yapıp etmiş, vazgeçilmezi olmayı başarmıştı. Ama ona güvenmediği de aşikârdı. Eskiden en yakın arkadaşı olan Ömer'le bile bu yüzden yollarını ayırmıştı. Nükhet'in daha önce en yakın arkadaşıyla olması ağrına gidiyordu. Defalarca Nükhet'ten uzak durmaya çalıştığı hâlde yine onun ağına düşmüştü. Ama daha dönülmez bir hata yapmaya, ondan bir çocuk yapmaya niyeti yoktu. Çünkü bu ilişkinin bir sonu olmadığının farkındaydı. Kontrollü kalmaya çalışarak "Olmaz." yanıtını verdi.
"Ne?"
"Bu iyi bir fikir değil."
"Neden Çağrı? Beni sevmiyor musun? Benden bir bebeğin olsun istemez misin? Sana ve bana benzeyen..."
"Nükhet, ben evliyim. Her şeyden önce, bunun bir sonu olmadığını ikimiz de görebiliyoruz. Çocuk değiliz, değil mi?"
Şaşkınlıkla karşısındaki adamı izliyordu. Öylece donakalmıştı. "Beni sevdiğini sanmıştım."
"Sana karşı hissettiğim duyguları inkâr etmiyorum. Ama ben sana hiçbir zaman boşanıp seninle evleneceğime dair sözler vermedim, bunu sen de biliyorsun. Sen benimle her şeyi kabullenerek birlikte oldun. Bana 'Senin sevgin yeter.' demiştin"
"Demiştim. Ama..."
"Ama, ne Nükhet?"
"Ama sana âşık oldum Çağrı. Sensiz bir gün dahi geçiremez oldum. Sen yokken seni düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Sensizlik canıma tak etti artık. Neden beni anlamak istemiyorsun?"
Sabırlı olmaya çalışarak "Bu konuyu burada bir daha açmamak üzere kapatalım. Yoksa sonu hiç iyi bitmeyecek." dedi Çağrı. Sinirleri yeterince gerilmişken ve kapıya yönelmiş çıkarken Nükhet'in "Beni kullandın! Beni hiç sevmedin!" diye bağırışlarına sağır olmayı deniyordu. Kadının peşinden geldiğini gördüğü hâlde durmadı ve arabasına binip gitti. İşlerin nasıl bu raddeye geldiğine akıl sır erdiremiyordu. O kimseyi kullanmamıştı. Bu ilişkide herkes her şeyi bilerek yaşamıştı ne yaşadıysa. Kimse kimseyi kandırmamıştı. En azından Çağrı Nükhet'i kandırmamıştı, bunu söyleyebilirdi. Şimdiyse kendini bu anlamsız tartışmanın içinde bulduğuna inanamıyordu.
Bu tartışmanın etkisinden haftalarca çıkamadı. Tartışmanın ardından 1 ay geçmesine rağmen o olayı düşünmeden edemiyordu. O olaydan sonra Nükhet'in yanına da uğramaz olmuştu. Simge'yle de, Nükhet'le de bağları kopmuştu. Artık zamanının çoğunu iş gereği de olsa Lilya'yla geçirir olmuştu. Onun uyumlu, çalışkan halleri göz dolduruyordu. Öte yandan hayatındaki diğer kadınlar gibi meraklı değildi, sorular sormuyordu. Ne isterse sorgulamaksızın yapıyordu. Onunla katıldığı iş toplantılarında ve yemeklerinde çok zekice fikirler ortaya koyması, verimli çalışması ve üretken olması, işini severek yapması yalnızca Çağrı'nın değil, etrafındaki diğer insanların da ilgisini çekmişti. Geçen gün eski müşterilerinden Yaşar Bey "Bu defaki asistanın fişek gibi maşallah! Çok zeki. Yine dört ayak üstüne düştün Çağrı, şanslısın." demişti. Elbette Lilya'nın bu çalışkanlığı ve insanlar tarafından takdir edilmesi genç adam için de gurur kaynağı olmuştu. İster istemez ona doğru çekilirken buluyordu kendini. Onu araştırdığı hâlde hakkında hiçbir şey bilmemek, onun gizemine kapılmak oldukça şaşırtıcıydı. Ağaç kavuğundan mı çıkmıştı bu kız?
●●●
Saatine bakarken Kasım'la olan görüşmesine biraz erken gelmiş olduğunu fark etti. Garsonun "Ne alırsınız bayan?" diye sorması üzerine "Birini bekliyorum, ama orta şekerli bir kahve alabilirim." diyerek masadaki bekleyişini sürdürdü. Ürkekçe etrafına bakınırken tanıdığı herhangi birinin onu görmemesini umdu. Bu işin bir an önce bitmesi için nelerini vermezdi. Hiç tanımadığı bir adama kumpas kurmak, onu oyuna getirmek için planlar yapmak oldukça aşağılıkça bir hareketti. Bunu yaptığı için utanıyordu ama başka çaresi de yoktu. Kardeşini düşündü o an. Hapisten çıkacağına dair tüm ümitlerini yitirmiş olmalıydı. Uzun zamandır Tolga'nın ziyaretine gitmiyordu. Malûm, ailesiyle görüşmesi sahibi tarafından yasaklanmıştı. Öyle ya, bu iş bitene kadar Kasım denen adam onun sahibiydi.
Beklenen adam gelmişti sonunda. Yerinden kalkma zahmetine bile girişmedi. Geçip karşısına oturan adama dik dik baktı yalnızca.
"Nasılsın bakalım? Nasıl gidiyor Çağrı'yla çalışmak?"
"Bence hâl hatır meselesini atlayıp direkt gündeme geçelim."
"Pekâlâ, o zaman sadede geleyim." Adam keyifle bacak bacak üstüne attı ve ballandıra ballandıra havadisleri anlatmaya başladı. "Çağrı Bey seni araştırdı."
Lilya'nın içi istemsizce endişeyle doldu. "Ne?" Ailesiyle ya da onun gerçek kimliğiyle ilgili bir şeyler öğrenirse hâli ne olurdu? Bu işin içinden nasıl çıkardı? "Nasıl araştırmış? Neden? Benden şüphelenmiş mi yoksa?"
Gülerek "Biraz sakin ol." dedi rahat bir tavırla. Kasım Bey, karşısındaki genç kız kadar panik değildi. Aksine, bu durum adamın hoşuna bile gitmişti. "Belli ki onu etkilemişsin. Senden etkilenmiş ki, seni araştırmaya koyulmuş. Bu bizim için iyi bir adım."
"Emin misiniz?"
"Bana güven..."
"Maalesef güvenmek zorundayım."
"Bak, beni iyi dinle. Artık harekete geçme vaktimiz geldi." Kendisine soru dolu bakışlarla bakan kıza planını izah etti. "2 gün sonra iş için otelde bir yemek düzenlenecek."
"Sen nereden biliyorsun?"
"Sizin hakkınızdaki her bilgi önce bana ulaşır. İşimi şansa bırakmadığımı söylemiştim." Fazla uzatmadan asıl konuya geldi Kasım Bey. İntikam planına adım adım yaklaşıyordu. "O geceyi değerlendirmeni istiyorum Lilya. Ne yap et, onu etkile. Onunla yakınlaşmaya bak. En azından sana olan ilgisini daha ileri bir seviyeye taşı."
"Ne yapabilirim ki?"
"İlk adımı onun atmasını bekleme. Onu etkile. Nasıl yapacağını sen çok iyi biliyorsun."
"Hayır, bilmiyorum. Her gün bir sevgili değiştiriyormuşum gibi konuşmayın Kasım Bey. Ben ne anlarım erkekleri etkilemekten?"
Kıza ters ters bakarken "Dişiliğini kullan, bir şeyler yap. Onu da ben mi söyleyeyim?" diye yakındı yaşlı adam. Bu kızın gerçekten kadın erkek ilişkilerine dair bir bilgisi yok muydu yani? "Gerçekten bazen sana inanamıyorum Lilya."
"Neden inanmıyorsunuz? Tanıdığınız diğer hoppa kızlara benzemediğim için mi?"
Tek kaşını kaldırarak "Belki de sende Çağrı'yı etkileyen en önemli özellik budur." diye yanıtladı. Bu kızda iş olduğunu daha onu gördüğü ilk andan anlamıştı. Tam Çağrı'nın etkileneceği bir tip olduğunu görmüştü gözlerinde.
Lilya, karışmış aklı ve çaresizliğiyle Kasım denen adamın yanından ayrıldı. Bu oyun günbegün tüketiyordu genç kızı. Hiç ona göre değildi böyle entrikalar. Çok zor geliyordu. Yolda dalgın bir biçimde yürürken çalan telefonuna baktı. Yine Kerem Bey arıyordu. Bu adam ne zaman vazgeçecekti? Aradan epey vakit geçmesine rağmen hâlâ bir şeyleri sorgulamaktan vazgeçmemişti. Sürekli arıyor, kendisine ulaşmaya çalışıyordu. Lilya ise oldukça gerilmişti artık. Eski hayatına dair kimseyle irtibat kurmak istemiyordu. Önce ellerini kirleten bu işten kurtulmak istiyordu. Daha sonra ailesine, o eski günlerine dönecekti. Her şey tam anlamıyla eskisi gibi olmasa da huzura kavuşacaktı. Birkaç çalıştan sonra açmak zorunda kaldı, çünkü telefonun diğer ucundaki adam vazgeçmek nedir bilmiyordu. "Alo..."
"Lilya."
"Buyurun Kerem Bey."
"Artık yanımda çalışmadığına göre bey demene gerek yok."
Aralarında bir süre sessizlik hâkim oldu. Telefonun diğer ucundan Kerem Beyin iç çekişini işitti. "Kabalık etmek istemem ama... Niçin aramıştınız?"
"Çağrı Şanal'la çalışmaya başladığını duydum, çok şaşırdım."
"Evet, öyle oldu." Mahcuptu. Sanki daha fazla parayla çalışmak için bulunduğu işi terk etmiş paragöz bir personel gibi göründüğünün farkındaydı ve hayatında değer verdiği son şey parayken insanlar üzerinde böyle bir izlenim yaratmak rahatsız etmişti. "Bakın, sandığınız gibi parayla alakalı değil durum."
"Biliyorum. Beni şaşırtan da bu zaten. Sorun para değilse ne Lilya?" Genç kızın sessizliğini koruduğunu görmek onu daha da büyük bir meraka sürüklüyordu. "Bana her şeyi anlatabilirsin Lilya, bunu biliyorsun değil mi? Ne kadar zor durumda olursan ol, sana yardımcı olabilirim. Lütfen benden bir şey saklama. Birlikte çözemeyeceğimiz bir şey yok."
"Anlatılacak bir şey yok Kerem Bey. Tüm bunlar benim hayatımla ilgili, sizi alakadar eden bir durum yok. Hoşça kalın." Aniden telefonu kapattı. Tüm bunlara rağmen sakinliğini korumak çok zordu. O an istemsiz bir biçimde Kerem Beye her şeyi anlatmak, yardım dilenmek istedi. Bu durumdan kurtulmak ve rahata kavuşmak... Fakat her şey Kasım Beyin elindeydi ve kimden yardım alırsa alsın bu, içinde bulunduğu durumun vahametini değiştirmeyecekti.
Şirketin kapısının önüne geldiğinde Çağrı Beyle karşılaştı. Adamın kendisine dikkatli bir biçimde bakmasıyla paniğe kapıldı. Sanki her şeyi anlamıştı, sanki az sonra hesap soracaktı. Bağırıp çağıracaktı. Aşağılık bir kadın olduğunu yüzüne tokat gibi vuracaktı. Onunla her karşılaştığında tüm bunların korkusunu kalbinde taşıyordu. İçindeki tedirginliği belli etmeden patronuna baktı. "Merhaba Çağrı Bey."
"Merhaba Lilya, nasılsın?"
"İyiyim, teşekkürler. Siz?"
"Ben de iyiyim, sağ ol." Elleri ceplerinde, umursamaz bir tavır takınmaya çalışırken içindeki merakı bastırmak istercesine "Nereden böyle?" diye sordu. Genç kızın ağzını arıyordu. Her öğle vakti dışarıya çıkmasının bir sebebi olmalıydı. Yalnızca yemek yemek için çıkmadığı da aşikârdı. Acaba hayatında biri mi vardı? Her öğle tatilinde onun yanına mı koşuyordu? Sevgilisiyle mi vakit geçiriyordu? Gerçi, durum böyle olsa bile onu ilgilendirmezdi ya, neyse. Lilya denen bu kız onun için tamamıyla bir sırdan ibaretti. Bu nereden geldiği belli olmayan meçhul güzel, her geçen gün hayatıyla ilgili gizemini koruyordu. Hayatında bu kadar karmaşık şey olurken onun Lilya'ya takılıp kalması da ayrıca tuhaftı doğrusu. Kendi yaşamında gelişen şeyler Çağrı'nın kafasını karıştırmıştı. Artık Nükhet'ten soğumuştu. Nedense bebek isteğini samimi bulmuyordu. Sanki işi oldubittiye getirip onu kafeslemek, onunla evlenmek istiyor gibiydi. Simge'yle durumları da ortadaydı, karısı bebekle kafayı bozmuştu. Eskiden tutunduğu tek dal Nükhet'ti. Onunla rahatlıyor, ehlileşiyordu. Artık huzuru onda da bulamaz olmuştu. Genç kadın, karısının bir değişik versiyonu olup çıkmıştı. Çağrı tam bir boşlukta gibiydi. Üstelik geçen gün odasından çıkarken Lilya'nın da kapıyı çalmaya hazırlandığı sırada yüz yüze gelip bakışmaları da aklından çıkmıyordu. Neredeyse üç santim kalmıştı aralarında. Bir nefes kadar yakınlaşmışlardı birbirilerine. Çağrı bunu aklından atamazken Lilya bu basit detayı unutmuştu bile. En azından öyle görünüyordu. Acayiplik kendisindeydi. Evliliğinde mutlu olmadığı için tutunacak bir dal arıyordu, dengesiz ve çapkın bir adam olup çıkmıştı. O aşka âşıktı sanki. Kadınların ilgisine muhtaçtı. Davranışları bunu gösteriyordu. Ne karısından vazgeçebiliyor, ne de onunla olabiliyordu. Evlilik, verilmiş bir söz gibiydi. O sözü yok saymak da Çağrı Şanal'a yakışmazdı. Hele etrafında evliliğini bitirmeye değecek bir kadın yokken, bu anlamsızdı.
...
*
YAZAR NOTU: Bundan sonra gördüğünüz üzere daha sık bölüm yayımlamaya çalışacağım. ♥️ Oy ve yorumlarınızı sevgi ve hasretle beklerim. Siz galp ben! ♥️
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top