Uzun Yol Düşselleri 1 (Dil)
Bir dili icat edenler aslında kimdi. Hayatı nasıl anlarlar ve yorumlarlardı? Bir milletin bilinç altını inceleme faaliyeti Dil konusunda ele alirsam ortaya ne çıkar, bir bakalım.
Konuya zitdanadak giris yapayım. Şarzım az.
Madem sondan eklemeli bir dil ailesinden bir dili konuşuyoruz. Ekleri kaldırdığımızda bu dili icat edenlerin bilinç altını bu günede taşıyabiliriz, yani tez bu.
ilk bölüm icin Bil-bilgi den yola çıkarak kafa yoralım.
Amacımız ilginç noktalara ulaşabilmek olsun. Çünkü yaptığımız çıkarımların doğruluğunu kanıtlayacak bir duruma sahip değiliz.
Bilig yani bu gunkü haliyle bilgi. Akıl us. Dili icat edenler bilgiyi akıldan türetmemisler olsa gerek. Us tan uslu, usta. Usta isinde aklını iyi kullanan demekmiş heralde. Bu bence başlangıç için fena degildi. Sanırım. Peki ya bil? Bilgi, bilme, bileme. Bileme burada ilginç. Keskinleştirme işlemi. Yani bilgi insani bileyliyor, demekki bilgi yi akıldan değil belki günümüzde bellek dediğimiz hafıza ile ilişkili ya da günümüzün yaşlılarının hala kullanmakta olduğu keskin zekalı tabirini de dikkate aldığımızda zekadan anlamlandırmış bu dili icat edenler. Bana ilginç geldi. Demiri, çeliği ve savaşı ile tatihte yer etmiş insanlar keskinliği demire değil de zekaya uygun görmüşler. Kılıca değilde zekaya kıymet vermişler sanki. Aklıma bilek kelimesi geldi. Esneklik ve hareketlilik sağlayan bir kas ve iskelet sistemi. Esneklik ve hareketlilik acaba zeka ve bilgiden mi ortata çıkmış? Bilgi yaşama bir esneklik ve hareketlilik mi katmış o insanların dünyasında? Anatomisini isimlendirmeye zekadan mı başlamışlar. Sorular sorular, yüzlerce yıldır hiç sorulmamış sorular.
Peki ya başka dillerde durum nedir? Ingilizce de information un akıl ve zeka ile bir yakınlığını göremedim. Acaba bilgi kelimesine nasıl ulaştılar. Bilin varsa bize de anlatırsa çok iyi olur.
Biraz düşündüm ortaya bunlar çıktı. Türkçe yi icat edenlere bakar mısınız bir? Düşünce düş ten yani hayalden gelmiş. Hayal etmek, bir hayale sahip olmak ve düşünmek. Cok güzel bence. Peki ya ďüş-mek, düşme ve ya düşkün ile hayalin bir ilgisi mi var? Hayal eden hayali gerceklesmeyince mi düşkün olmuş kelimenin dilde sese dönüştüğü ilk anda? Belkide ilk seferinde her bebek rüyasında öğrendi düşmeyi. Ya da hayali olan insanlar o günlerde yürürken ayağı takılır ve düşerdi.
Būtün bunların ne önemi var ki günümüzde? Bi onemi olmayabilir. Ama düşkün bir insanın elini degilde hayalini tutmak daha onemlidir belkide...Biz bu dili sadece konuşuyoruz, yaşamıyoruz gibime geliyor. Her neyse başka bir belediye otobüsü yolculuğunda başka kelimeler ile...
Bạn đang đọc truyện trên: AzTruyen.Top